Conference Paper · March 023 citations reads 163 authors


The XXXVI International Scientific Symposium "Multidisciplinary Studies of the Turkish World"



Yüklə 7,53 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə80/357
tarix07.01.2024
ölçüsü7,53 Kb.
#211063
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   357
Eskisehir-25.03.23

The XXXVI International Scientific Symposium "Multidisciplinary Studies of the Turkish World" 
The 25
th
 of March 2023 ISBN: 978-605-72481-0-7 Eskishehir / Türkiye 
 
---63--- 
olan gökyüzü ve yeryüzünden ilkinin iyiliği, ikincisinin ise kötülüğü temsil etmesi söz konusu değildir. 
Türklerde, göğün daha önce sözünü ettiğimiz ulaşılmazlık, sonsuzluk gibi özelliklerinin yanı sıra, içinde 
gerçekleşen yağmur, şimşek, rüzgâr gibi doğa olayları nedeniyle yeryüzünden daha üstün tutulduğu 
söylenebilir. 
Türk ve Amerikan Yerlisi mitolojilerinin her ikisinde Gök ve Yerin evli olduğu düşüncesi yer 
almaktadır. Hartley Burr Alexander, Amerikan Yerlisilerde gök ve yerin evliliğine açıkça rastlandığını 
söylerken (bkz. Alexander, 289), Jones ve Molyneux, Navaho Amerikan Yerlilerininin inancına göre Gök ve 
Yer çiftinin bir kadının üzerine uzanmış bir erkek gibi algılandığını ve bu iki kozmik varlığın arasında birçok 
katmandan oluşan bir boşluk bulunduğunu belirtirler (Jones ve Molyneux, 2004: 59).Eliade “kutsal çift” olarak 
adlandırdığı yer ve gök ikilisine olan inanca Amerika Amerikan Yerlilerininden şu örnekleri vermektedir: 
Güney Kaliforniya'da gök, Tukmit; Yer, Tamaiovit olarak adlandırılır; Navaholarda Yadilqil 
Hastqin (Gök Adam) ve eşi Nihosdzan Esdza (Yer kadın) vardır; Pavnilerde, Kuzey Amerika’da, Siularda, 
Huronlarda (Irokuaların belli başlı kabilelerindendir)," Amil Adaları'nda Hopilerde, Zunilerde vb. bu 
kozmik çifte rastlarız (Eliade, 2003, 245). 
Bahaeddin Ögel ise, Kuzey Altay Türklerinin efsane ve masallarından verdiği örnekler için “Bu 
metinlerde yer ile gök, tıpkı kutsal birer eş gibi görünürlerdi” belirlemesini yapmaktadır (Ögel, 2001b, 149).
“Gök tanrılarının döktüğü bereketli yağmurlar, güneş tanrının verdiği sıcaklık, ışık ile her şeyi toprak 
yetiştirmektedir. Bitkileri, yaratıkları yaşatma şartlarını o taşımaktadır. Bunun içindir ki Türkler; Göğe (Ata), 
Toprağa da (Ana), demişlerdir” (Uraz, 1994: 172).
Bağrında insanları, hayvanları ve bitkileri besleyen Toprak Ana, Algonquinler tarafından 
“Büyükanne” olarak adlandırılmaktadır (bkz. Graves, 1968: 428). Yunanlılarda Demeter’in Gaia’nın yerini 
alması gibi, Toprak Ana’nın yerini zamanla, Amerikan Yerlisilerde Mısır Tanrıçası/ Mısır Kız, Türklerde 
Natigay (ve bazı yerlerde Umay) adlarıyla anılan tarım ve bereket tanrıçaları almıştır. Ataerkil toplum düzenine 
geçilmesine rağmen toprağa olan saygı ve atfedilen kutsallık devam etmiştir. Amerikan Yerlisiler ve Türkler 
gibi doğaya büyük saygı duyulan toplumlarda, Toprağı kazmanın veya gelişi güzel ekmenin yasaklandığı 
görülmektedir.
Umatilla kabilesinin Amerikan Yerlisi kâhini Smohalla, müritlerine toprağı eşelemeyi yasaklar; 
çünkü "Tarım için, annemizin bağrını yaralamak, kesmek, yırtmak ya da tırmalamak günahtır," der. Bu 
tarım karşıtı davranışı da şu biçimde savunur: "Benden toprağı ekmemi mi istiyorsunuz? Annemin bağrına bir 
bıçak mı saplayacağım yani? Benden toprağa eşeleme mi ve taşları ayıklamamı mı istiyorsunuz? Annemin 
etlerini kemikler ortaya çıkana kadar kopartacak mıyım yani? Benden otları ve buğdayı toplamamı ve sonra 
bunları satmamı mı istiyorsun, beyazlar gibi mi zengin olayım? Nasıl yolarım Annemin saçlarını? ( Mooney,
1896, 72; Akt. Eliade, 2003, 248-49). 
Eliade, aynı inancın Türklerde de var olduğuna dikkat çekmektedir:“Altay halkları da otları yolmanın 
büyük günah olduğuna inanırlardı, çünkü onlara göre yeryüzü, otlar yolunurken, tıpkı saçları ya da sakalı 
yolunan bir insan gibi acı çekerdi”
 
(Eliade, 2003, 249). 
Ölülerin toprağa gömülmekle Toprak Ana’nın rahminden yeniden doğacağı inancına dayanarak, 
Toprağın canlılık veren bir tanrıça olarak görüldüğü söylenebilir (bkz. Alexander, 2005: 289; Roux, 2003: 254 
). “Kuzey Amerika’da Huronlar ölü çocukları yolların altına gömerler böylece çocuklar bu yoldan geçen 
kadınların içine girerek yeniden doğabilirler” (Roux, 2003, 253). Benzer şekilde Türk topluluklarının 
inançlarında da toprağın güç verdiği inancı yaygındır. Bu inanca bağlı olarak hasta kimseler ve zayıf doğmuş 
çocukların toprağa yatırılmak suretiyle güçlenecekleri düşünülmektedir. “Yakutların Olonho hikâyelerinde, 
zayıf doğan kahramanların toprağa bastırılarak ondan aldıkları gıdayla gürbüzleştikleri, güçlü bahadırlar 
oldukları anlatılır” (Çoruhlu, 2003: 37).

Yüklə 7,53 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   357




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin