MEDİKAL TORAKOSKOPİNİN MALİGN PLEVRAL
SIVILARDA TANISAL AMAÇLI KULLANIMI
Son yayınlanan British Thoracic Society rehberinde, eksü-
datif vasıftaki plevral sıvıların tanısal yaklaşımında torakosko-
pinin yeri açıkça belirlenmiştir. Abrams kapalı plevra biyopsi
kullanımı öncelikle tüberküloz insidansının yüksek olduğu böl-
gelerde önerilmektedir. Malignite kaygısı yüksek olan hastalar-
da ise BT-rehberliğinde biyopsi veya torakoskopi önerilmekte-
dir. Bu tercihte kliniklerin olanakları yol gösterici olmaktadır.
Bu rehbere uygun olarak kliniğimizin eğilimi, malign plevral
sıvı kuşkusu olan hastalarda, toraks BT’de nodülarite varsa ilk
yaklaşımın BT-rehberliğinde biyopsi olması buna karşın sade-
ce plevral sıvı varlığında ilk yaklaşımın torakoskopi olmasıdır.
Lenfosit hakimiyetinde eksüdatif plevral sıvılarda tüberküloz
dışı bir tanı düşünüldüğünde malignite olasılığını dışlamak adı-
na torakoskopi yapılmaktadır (8,10).
Medikal torakoskopi, plevranın direkt olarak gözlemlenme-
sine ve maksimum kazanç ile uygun alanlardan biyopsi alın-
masına olanak sağlar (Resim 1). Yirmi iki farklı çalışmadan
elde edilen veriler temelinde medikal torakoskopinin malign
plevral sıvılar için toplam tanı oranı %92,6 olarak bulunmuştur
(2). Medikal torakoskopinin diğer işlemlere oranla yüksek tanı-
sal kazancının nedeni anormal alanların gözlemlenerek, yeterli
miktarda ve büyük boyutta örnekler elde etmesidir. Büyük bo-
yutlu örnekler elde edilmesi meme kanseri gibi reseptör analiz
işlemlerinin gerekli olduğu hastalıklarda ayrıca önemlidir. Me-
dikal torakoskopinin VATS ile direkt karşılaştırmalı çalışmala-
rı olmamakla birlikte genel kanı her ikisinin de benzer tanısal
kazanca sahip oldukları yönündedir. Blanc ve ark. (11) yaptığı
149 vakalık retrospektif seride kör biyopsi ile inflamasyon tanı-
sı alan 66 vakanın 32’sinde spesifik tanıya ulaşılmıştır (16 ma-
lign mezotelyoma, 13 karsinom ve 3 tüberküloz). Ayrıca kapalı
plevral biyopsi ile tanı konulan 30 malign hastanın 11’inde tanı
torakoskopi sonrası değişmiştir.
Bununla beraber bir başka açıdan bakıldığında medikal tora-
koskopide fibrinöz plörit tanısı konan hastaların uzun dönem ta-
kiplerinde malignite için hastaların %5-25,5’inde yanlış negatif-
lik oranları tespit edilmiştir. Yanlış negatiflik oranları özellikle
malign mezotelyomalı hastalarda belirgindir. Bu durum plevral
yapışıklıklara bağlı sınırlı gözlem, torakoskopistin deneyimsiz-
liği ile sadece submezoteliyal alana yayılımı olan ve torakosko-
pik görünüm olarak plevrada belirgin değişiklikler oluşmamış
erken dönem mezotelyoma vakaları nedeni ile ortaya çıkar. Gö-
rünüm olarak torakoskopistin malign kaygısı, toraks BT’de ma-
lignite düşündüren bulguların varlığı ve plevral sıvının bulun-
duğu hemitoraksta ağrı bulunması torakoskopide fibrinöz plörit
tespit edilen hastalarda ileri tanısal işlem yapılmasını gerektiren
bulgulardır (12).
Tüm bunlara rağmen malign mezotelyomalı olgularda me-
dikal torakoskopinin tanısal kazancı kapalı plevral biyopsisi ve
sitolojik değerlendirmelere göre oldukça yüksektir. Malign me-
zotelyomalı 188 vakanın retrospektif değerlendirilmesinde tora-
koskopinin tanı oranları %90’ların üzerinde bulunmuştur (13).
Hastalığın genel karakteristiği olan göğüs duvarına lokal invaz-
yon özelliğinin yüksek olması nedeni ile tekrarlanan işlemlerden
kaçınmak önemlidir.
Yarı rijid (semi-rijid) veya fleksibl torakoskopi plevral has-
talıkların tanısında kullanıma giren yeni bir alettir. Yapılan 4
çalışmanın verilerinin toplamına göre malign plevral sıvılar için
tanı oranı %85 olarak bulunmuştur (2). Fleksibl bronkoskopi ile
benzer yapıda olması itibarı ile göğüs hastalıkları uzmanların-
ca kolayca uygulanabilir. Plevral kavitede manevrası kolaydır.
Standart ışık kaynakları, işlemciler ve biyopsi forcepsleri kul-
lanılabilir. Bununla birlikte biyopsi örneklerinin boyutları rijit
torakoskopiye oranla daha küçüktür (14).
Dostları ilə paylaş: |