Sürdürülebilir turizm; yöredeki insanların ve turistlerin ihtiyaçlarını
gelecekteki fırsatları da koruyarak karşılama anlayışıdır (Avcıkurt, 1997:136).
Turizmin sürdürülebilir olmasını ifade eder. Sürdürülebilir turizm kavramı,
daha geniş bir kavram olan “sürdürülebilir büyüme”den gelen ve bu
büyümeyi turizmin özel bağlamına uygulama anlamına gelen özel bir terimdir.
Çevre kalitesini devam ettirmek, turistik bölgelerin yaşam kalitelerini
yükseltmek, kaliteli ziyaretçi deneyimini gerçekleştirmek, kalkınmada eşitliği
teşvik, turizmin ekonomiye ve çevreye katkılarını sağlamak ve geliştirmek
gibi amaçlar taşımaktadır (Inskeep, 1991:461). Sürdürülebilir turizm; insanın
etkileşimde bulunduğu veya bulunmadığı çevrenin bozulmadan ve
değiştirilmeden korunarak, kültürel bütünlüğün, ekolojik süreçlerin, biyolojik
çeşitliliğin ve yaşamı sürdüren sistemlerin sürdürüldüğü ve aynı zamanda tüm
kaynakların ziyaret edilen bölgedeki insanların ve turistlerin ekonomik, sosyal
ve estetik ihtiyaçlarını doyuracak şekilde ve gelecek nesillerin de aynı
ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri biçimde yönetildiği bir kalkınma şeklidir.
Sürdürülebilir turizm kalkınması, turizm sektöründe yer alan ev sahipleri ile
turist kesimlerinin ihtiyaçlarının, bugün var olan kaynakların, gelecekte
değerlerinin korunarak uzun süreli ve kesintisiz şekilde karşılanmasıdır (WTO,
1998:21).
Turizmin sürdürebilirliği, turizme neden olan yerel, bölgesel ve ülkesel
değerlerin bilinmesi, korunması, geliştirilmesi ve çekiciliğinin her dönem
99
Ş.KAYPAK/Ekolojik Turizmin Sürdürülebilirliği….
devamlılığının sağlanması anlamına gelmektedir. Sürdürülebilir turizmin
gerçekleştirilmesinde, turizm-çevre-insan etkileşimin yaşandığı, doğal ve
kültürel değerleri içeren tüm kaynakların korunarak gelecek nesillere
aktarılması önem taşımaktadır. Bu aktarımın başarılması, tüketicinin değişen
tüketim anlayışı ve ekoturizm ölçütlerine dayanır. Sürdürülebilir turizmle
birlikte, ekoturizm ve sorumlu turizm kavramları da kullanılmaktadır.
Sürdürülebilir turizm kavramı, turizm ile çevre arasındaki ilişkiye işaret
etmektedir. Varlığını tamamen çevre ve insan üzerine kurgulayan turizm
endüstrisi için turizmde sürdürülebilirlik, ancak uzun dönemli olmak stratejisi
ile anlam kazanabilmektedir. Aksi takdirde, bugünkü kuşakların dahi artık
yararlanamadığı turizm kaynaklarından gelecek kuşaklarında yararlanması
mümkün olamayacaktır. 1992’de Turizm Birliği ve Dünya Doğa Fonu,
sürdürülebilir turizmi, hem günümüz, hem de gelecekle ilgili turizm ve buna
bağlı altyapı olarak; doğal, sosyal ve kültürel kaynakların gelecekteki
üretkenliği ve canlanması için doğal kapasiteler içinde hareket eden, adetlerin
ve yaşam biçimlerinin, geçmişin ve şimdinin yapacağı katkıların farkında
olarak, turizmin ekonomik karında adil bir paya sahip olduklarını kabul eden,
yatırım sahiplerince ve yerel topluluklarca yönlendirilen bir olgu olarak
nitelendirmektedir. Sürdürülebilir turizm tanımlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi zor bir süreçtir. Sürdürülebilirliğin geniş yapısı içinde turizm
endüstrisi yeşil kimlikler oluşturmak için çaba sarf etmiştir (Johnson,
2002:261). Giderek kirlenen dünyamızın hem doğal hem de kültürel
zenginliklerin paylaşılması ve belirli bir adil kazancın bölge yaşayanlarına
aktarılması önemli bir alan olarak görülmektedir.
Sürdürülebilir turizm kavramı, yıllar geçtikçe gelişerek turizme uygulanmış ve
turizm planlaması, gelişimi ve işleyişinde, korunmuş bölgelerde turizm, otel
işletmesi, balina izleme, mercan kayalıklarına dalma, havayolları turizmi gibi
alanlarla ilgili genel bir kavram haline gelmiştir (Garrod ve Fyall, 1998:203)
Çevreyi ekonomik sistemin önemli bir parçası olarak gören, çevre planlama
ve yönetim tekniklerini kullanmanın çevresel korumaya yardımcı olabileceği
şeklindeki ekonomik yöntemler ve yaklaşımlardaki gelişmelere rağmen
turizmdeki gelişmenin çevre üzerindeki olumsuz etkileri konusundaki kaygı,
gelişim için yeni kavramsal bir çerçeve gerektirmiştir. Bu kavramsal yaklaşım,
“sürdürülebilir gelişim” olarak Brundtland Raporu’nun yayımlanmasından
sonra önem kazanmıştır. Günümüzde turizmi de içeren her türlü gelişim yeni
bir paradigmanın bir parçası haline gelmektedir. Sürdürülebilirlik kavramı
turizm sektöründe farklı biçimlerde uygulanmıştır: küresel, ulusal ve yerel
düzeyde, kamu ve özel sektörde birtakım şirket düzenlemelerinde çevreyi
daha merkezi bir noktada tutmaktadırlar. Fakat bunun çevre için gerçek bir
kaygı mı, ya da sadece daha fazla müşteri çekme amaçlı bir çaba mı olduğu
belirsizdir. Geçmişte, turizmin çevresel sonuçlarını değerlendirmek; çevresel
etki değerlendirmesi, gelişme kapasitesi ve değişikliğin kabul edilebilir
limitleri üzerine dayanmakta ve seyahatin evrensel sonuçlarını göz ardı
ederek, yerel çevrede meydana gelen değişikliklere odaklanmaktaydı. Ancak,
ulaşımın -özellikle hava trafiği- uzun mesafeli turizmle bağlantısı olan
çevresel etkilerin büyük çoğunluğunun sorumlusu olduğu ortaya çıkmıştır.
Örneğin; tipik bir yolculuğun % 90’ından fazlasının iklim değişikliğine katkısı
100
Alanya İşletme Fakültesi Dergisi 2/2 (2010)93-114
vardır. Bu nedenle, seyahatin belli şekilleri ve bazı hedefler sürdürülebilirlilik
açısından sorunlu durumda olabilir (Gössling vd., 2002:199-200).
Sürdürülebilir turizmi anlatırken ılımlı, sanayi sonrası, alternatif, sorumlu,
uygun, yeşil, kırsal, düşük etkili, çevre ve doğa temelli gibi eş anlamlı ve
benzer ifadelerin kullanıldığı görülmektedir. Sürdürülebilir turizm kimilerine
göre bir gelişme süreciyken; kimilerine göre de turizmde bütün olarak yol
gösterici bir ilkeyi temsil eder (Godfrey, 1998:213). Teoride turizm, çevresel
gelişim kapasitesi, toplumsal sorumluluk ve turizmin yerel halkın istekleriyle
bağdaşması konularına saygılı olarak sürdürülebilirlik ilkeleriyle bütünleşir.
Turizm, geleneksel kurumsal sınırları aşıp bir sınıf hak sahibi arasında
bağlantı kuran birçok ekonomik, sosyal ve siyasi gücün politika yönetimini
etkilediği bir rekabet ortamında çalışır. Aynı şekilde, çevreyi de etkiler.
Sürdürülebilirlik, turizm endüstrisindeki uzun süreli rekabet ortamını
geliştirme amacıyla, sosyal ve ekonomik kalkınmanın yanı sıra çevreyi de
ilgilendiren farklı konuları bütünleştirmeye çalışır (Kernel, 2005:151). Turizm,
günümüzdeki en geniş, en hızlı gelişen endüstrilerden biridir. Bu hızlı
büyüme, turizm ürünlerinin ve mekânlarının çeşitlendirilmesini sağlamaktadır.
Böylece, küçük çaplı, yan turizm ve kırsal “deneyim” turizmi gibi yeni,
alternatif turizm çeşitlerine ihtiyaç doğmaktadır (Lordkipanidze vd,
2005:788). Turizmde alternatif arayışlar çevrenin ve sosyal yapının hızla
tahrip olmasını önlemeye yönelik yeni bir politika olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ekolojik dengelerin sürekliliğini ve toplumsal değerlerin
yaşatılmasını amaçlayan bu turizm anlayışı, bölgesel gelir artırıcı bir araç
olarak kullanılabilir niteliktedir. Turizmin, ağırlıkla doğal kaynaklara dayalı
olması, sürdürülebilir büyüme fikrine çok uygun düşmektedir. Turizmin
gelişiminin sürdürülebilir olabilmesi için; politikaların uyum ve düzenini,
büyüme sınırlamalarının kabul edilirliğini ve uzun süreli bir vizyonun var
olması gibi ön koşulları, planlamanın ilk safhalarında belirlemek
gerekmektedir (Ahn vd, 2002:2). Sürdürülebilir turizm parçalarını belirlemek,
bu parçaları değerlendirme ve uygulamanın yöntemlerini tasarlamak için
bireyler, örgütler ve hükümetler çaba göstermektedir. Strateji belirleme
gitgide önemli bir araç olmuştur. Sürdürülebilir turizm ilkeleri dünyanın çeşitli
bölgelerinde daha geniş çapta pratiğe dönüştürülmüştür (Twynam ve
Johnston, 2002:1165).
Sürdürülebilir turizm çerçevesinde bir başka nokta da sürdürülebilir ürün
kavramıdır. Ancak sürdürülebilir ürün kavramı, ürünün sürdürülebilirliğinden
ziyade “yaşam kalitesi” için ne getiriyor düşüncesine odaklı “ekonomik yarar”
olarak anlaşılmaktadır. Turizm olayının gerçekleştiği yeri çevreleyen turizm
hareketlerinde sadece girdilerin değerlendirilmesi sakıncalı durumlar
yaratmaktadır. Değerlendirme için oluşturulacak düzgün bir çatı girdilerden
ziyade aynı zamanda çıktılara odaklanan bir izleme sistemini gerektirir
(Nortcote ve Macbeth, 2006:200). Aksi takdirde, sadece girdilerin dikkate
alınması, sürdürülebilir turizm ürünlerini oluştururken, ürünün yanlış
tanımlanması, anlaşılmaması ve değersiz görülme gibi sorunları da
beraberinde getirebilir. Güçlü bir sürdürülebilir turizm stratejisi tüm aktörlerin
bu süreç içerisinde yönetilmesiyle mümkün olabilir. Sürdürülebilir turizmde
yer alan aktörler belirgin çizgilerle birbirinden ayrılmasa da görev ve
101
Ş.KAYPAK/Ekolojik Turizmin Sürdürülebilirliği….
sorumluluklarını uygun bir biçimde yerine getirmeleri gerekmektedir. Turistik
etkinlikler ve yerel halkın etkinliklerinin iç içe geçtiği, turistik ve yerel
olanakların kullanıldığı sistemde; doğal-kültürel sistemin, altyapının karşılıklı
ilişkileri görülmektedir. Sürdürebilirlik açısından bu etkileşim önem
taşımaktadır. Bu etkileşimi sağlamak temelde, planlama, örgütleme,
eşgüdümleme, yöneltme ve denetim işlevlerini kapsayacak şekilde etkin
yönetim anlayışıyla mümkün olabilir. Sürdürülebilir gelişim için turistik ürün,
yerel turist hedeflerine önceleri dâhil edilmeyen yerel ihtiyaçlara katkıda
bulunmalı; yerel insanı sosyal çevreden ve yaşam koşullarından
uzaklaştırmadan özsaygı kazanmasına, özgürlük vermeye yardımcı olmalıdır.
Sadece ülkesel ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda bölgesel ve yerel
ekonomik gelişmeyi de hızlandırmalıdır. Bu bağlamda, turistik ve yerel
olanaklar ve altyapı temel alınarak uzun süreli yerel ve turistik amaçlı
etkinlikler yapılmaktadır. Bu etkinlikler, turistik ürüne temel teşkil eden
bileşenlerle, genel doğal çevre bileşenlerinin zarar görmesini önlemeye
yönelik yönetim ve pazarlama anlayışını yerleştirmeli; bakımsızlığı, eksiklikleri
ve yoksulluğu azaltmalıdır. Süreç iyi yönetilemeyeceği için beklenen katkıyı
sağlamayabilir. Ekoturizm faaliyetleri için sürdürülebilirlik önemlidir.
Dostları ilə paylaş: |