Klinik Gelişim
Ekzema, dışarıdan gelen veya içten kaynaklanan bazı
faktörlerin tetiklemesine bağlı deride oluşan ödem,
kaşıntı, sulantı, kızarıklık, kepeklenme ve kümelenmiş
papüloveziküllerle karakterize bir hastalıktır. Ekzema
terimi köpürmek, kaynayarak dışarı çıkmak anlamına
gelen yunanca “ekzein” kelimesinden türemiştir. Burada
derideki su kabarcıklarının yüzeye açılmasıyla kaynayan
bir sudaki hava kabarcıklarının yüzeye çıkmasının ben-
zerliği kastedilmiştir. Ekzema, “mayasıl” ve “dermatit”
gibi isimlerle de anılmaktadır. Dermatit ve ekzema klinik
tanıları sıklıkla birbirinin yerine kullanılsa da dermatit
terimi kutanöz inflamasyonla birlikte olan tüm klinik
tabloları içine alır. Akut seyirli, hızla gerileyen kuta-
nöz inflamasyon için dermatit terimi, kronik seyirli ve
spontan gerileme eğilimi daha az olan inflamasyonda ise
ekzema ya da ekzematöz dermatit terimi tercih edilmek-
tedir. Ekzema tüm dermatolojik hastalıkların %15-25’ini
oluşturan yaygın görülen bir hastalıktır.
Bütün ekzematöz döküntülerin histolojisinde epider-
misteki hücreler arasında seröz sıvı (spongiozis), altta
dermiste perivasküler lenfosit infiltrasyonu ve ekzositoz
(dermisteki spongiotik odaklarda lenfosit birikimi) ayı-
rıcı özelliktir.
Ekzema erken evrede genellikle belirgin küçük grupe
veziküller içeren kırmızı ödemli plak şeklinde kendini
gösterir. Subakut evrede, skuamlı veya kabuklu eritema-
töz plaklar vardır. Takip eden süreçte bu lezyonlar kuru
skuamlarla kaplanır veya likenifiye olur. Birçok ekzema-
töz reaksiyonda şiddetli kaşıntı en belirgin semptomdur.
Kaşıntı özellikle geceleri, fiziksel aktivitelerde ve sıcak
ortamda daha belirgindir. Tablo 1 de ekzemayı, eksojen
ve endojen ekzema olarak iki ana grupta inceleyen sınıf-
lama verilmiştir. Bu yazıda ekzema sınıflamada yer alan
hastalıklar tek tek veya bölgesel ekzemalar çatısı altında
çok fazla detaya girmeden özetlenmiştir.
Atopik Dermatit
Öncelikle atopi kelimesini tanımlamamız uygun olur.
Atopi gıda ve solunum yoluyla alınan maddelere karşı
ekzema, astım, saman nezlesi gibi semptomlarla kendini
gösteren hiperreaktivite durumudur. Atopik dermatit,
ataklarla seyreden sıklıkla bebek ve çocuklarda gözlenen
kronik bir dermatozdur. Ülkemizde çocukluk çağında
atopik dermatit sıklığı %4.9 ile %11.8 arasında olduğu
bildirilmiştir. Atopik dermatitin başlıca belirtileri deri
kuruluğu, kaşıntı ve ekzematöz lezyonlardır. Ekzematöz
lezyonların tipik yerleşim yerleri çocuklarda ve erişkin-
lerde birbirinden farklılık gösterir. Tablo 2’de Hanifin ve
Rajka tarafından geliştirilen ve yaygın olarak kullanılan
atopik dermatit tanı kriterleri yer almaktadır. Atopik
dermatit tanısı konabilmesi için en az 3 major ve 3 minör
kriterin olması gerekmektedir.
Atopik dermatit, infantil, çocukluk ve erişkin dönem
olmak üzere üç evrede izlenir. Dönemlerin her biri akut,
subakut ve kronik deri belirtileri gösterebilir. Akut de-
ğişiklikler, sıklıkla infantil dönemde, kronik belirtiler
ise erişkin dönemde belirgindir. Olguların yarısından
Ekzema
M. Levent TAŞLI, Şeniz ERGİN, Berna ŞANLI ERDOĞAN
Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Denizli
Tablo 1: Ekzema Sınıflaması
Ekz
ojen Ekz
emalar
İrritan kontakt dermatit
Akut irritan kontakt dermatit
Kronik kümülatif irritan kontakt dermatit
Diaper dermatit
Pitiriyazis simpleks
Asteatotik ekzema
İntertrijinöz ekzema
El ve ayağın hiperkeratotik ekzeması
Allerjik kontakt dermatit
Fotodermatit
Endojen Ekz
emalar
Atopik ekzema
Seboreik ekzema
Numuler ekzema
Gravitasyonel ekzema
Dizhidrotik ekzema
Tablo 3: Ekzema ne zaman sevk edilmelidir
Tanı şüpheli ise
Akut alevlenmelerde örneğin atopik eritrodermi
gibi sistemik steroid kullanımının gerektiği
durumlar
Anne ve babada şiddetli anksiyete yaratan bebek
hastalarda
Kronik el ekzeması, kulak ekzeması gibi etyolojide
alerjik faktörlerin yer aldığı ve patch (yama) testi
gerektiren durumlarda
Problem meslek ile ilgiliyse
Tedaviye yanıt alınamıyorsa
Klinik Gelişim
0
çoğunda belirtiler, bebeklik döneminde, sıklıkla 2 ay-
lıktan sonra, ortaya çıkar. İnfantil dönemde, yüz, saçlı
deri ve ekstremitelerin ektansör yüzleri sıklıkla tutulur.
Çocukluk döneminde (2 ile 12 yaş arası) belirtiler, ye-
tişkinlerdekine benzer özellikler göstermeye başlar.
Özellikle, antekübital ve popliteal fossada, boyunda ve
ellerde belirtiler izlenir. Erişkin dönemde, fleksural da-
ğılım hakimdir. Kimi olgularda baş-boyun bölgesinde,
kimilerinde ise ekstremitelerde yoğun tutulum izlenir.
Bu dönemde kronik el ekzeması da sık gözlenir.Erişkin
dönemde, olguların %70’inde respiratuvar allerji sapta-
nabilir. Özellikle, ev tozu akarı, polenler, hayvan tüyü ve
küfler en sık rastlanan allerjenlerdir. Bebek ve çocuklar-
da, orta ve şiddetli atopik dermatitli olguların %40’ında
yiyeceklere karşı allerji bulunabilir.
Başarılı bir atopik dermatit tedavisi hastanın kaşıntısının
ve deri kuruluğunun giderilmesiyle mümkündür. Hasta
ve ailesine sabunlar, deterjanlar, solventler (çözücüler)
gibi irritan maddelerin, ev tozu akarı ve bazı gıdaların,
hava ısısı ve nemi gibi çevresel faktörlerin atopik der-
matit ataklarıyla ilişkisi detaylı bir şekilde anlatılmalıdır.
Atopik dermatitlilerde S.aureus kolonizasyonunda artış
saptanmıştır. Tedavinin ilk basamağını antihistaminik-
ler, topikal steroidler, nemlendiriciler ve temizleyiciler
oluşturmaktadır. Topikal steroidlerin uzun süre kullanı-
mından kaçınmak gerekir. Topikal kalsinörün inhibitör-
leri alternatif tedavi için düşünülebilir. Kronik ve şiddetli
olgularda fototerapi ve sistemik immünsüpresif tedavi
kullanılmaktadır.
Seboreik Ekzema
Saçlı deri, kaşlar, göz kapakları, yüzün orta bölgesi, ster-
nal alan, aksilla, genital alan gibi bölgelerin kronik, yü-
zeyel, inflamatuar hastalığıdır. Lezyonlar soluk eritemli
zeminde üzeri sarı yağlı skuamlar ile karakterizedir.
Seboreik dermatit vücudun her yerinde görülmez ancak
yağlı bölgelerin hastalığıdır. Ayırıcı tanısında psoriasis,
fungal enfeksiyonlar ve diğer ekzema lezyonları yer alır.
Seboreik dermatit tedavisinde, tek başına topikal steroid-
ler ile veya topikal antifungallerle kombine şekilde başarılı
sonuçlar alınmasına karşın tedavi kesildiğinde genellikle
hastalık tekrarlama eğilimindedir. Saçlı deri lezyonlarında
selenyum sülfit, çinko prityon, ketokonazol, asit salisilik,
kükürt veya katran içeren şampuanlar faydalıdır.
Numuler Ekzema
Genellikle çapı 3-4 cm’yi bulan, madeni para büyüklüğün-
de, iyi sınırlanmış eritematöz lezyonlar ile karakterizedir.
Hastalık, sıklıkla, derinin kuruduğu kış aylarında görülür.
Yünlü giysiler, sabunlar, sık banyoya bağlı su ile aşırı te-
mas atakları provake eder. Hastalık sıklıkla alt ekstremite,
el sırtı ve dirsek ekstansör yüzeyinden başlar. Akut lez-
yonlarda ödem, eksüdasyon ve krut izlenirken, hastalık
kronikleştikçe skuam ve likenifikasyon öne çıkar.
Tedavide güçlü topikal steroidlerin oklüzyon şeklinde
uygulanması önerilmektedir. Şiddetli kaşıntı varsa bi-
rinci kuşak antihistaminikler, sekonder enfeksiyonlara
yönelik olarak da antibiyotik tedavisi eklenmelidir. To-
pikal kalsinörin inhibitörleri, tedavide alternatif olarak
kullanılabilir. İnatçı olgularda intralezyonel steroid uy-
gulaması ve hastalığın yaygın olduğu durumda sistemik
kortikosteroidler gerekebilir.
Gravitasyonel Ekzema
Venöz ekzema, staz ekzeması olarak bilinir. Patogene-
zinde derin ven trombozu ve venöz hipertansiyon yer
almaktadır. Kadınlarda daha sıktır. Genellikle bacağın
alt kısmında hızlı ve şiddetli bir şekilde başlar. Lezyon-
larda eritem, ödem, purpura, hemosiderozis ve yaygın
pigmentasyon görülür. Tedavisi gecikmiş olgularda ülse-
rasyon tabloya eklenebilir.
Hastalığın tedavisinde öncelikle ayağın elevasyonu, kom-
presyon ve diüretikler ile ödem azaltılmaya çalışılır. Altta
Resim 1: Atopik dermatit
Resim 3: Seboreik dermatit
Resim 2: Seboreik dermatit
Klinik Gelişim
yatan damar patolojisinin cerrahi olarak düzeltilmesi
planlanabilir. Topikal steroidler, atrofi ve ülserasyona
yol açabildiği akılda tutularak kullanılmalıdır. Sekonder
enfeksiyonlara yönelik antibiyotik tedavisi gerekebilir.
�ntertrigo
Aksilla, kasık, meme altı gibi terin kolay buharlaşamadı-
ğı, birbirine sürtünen deri yüzeyleri intertrijinöz bölgeler
olarak adlandırılır. Obezite, Diabetes mellitus ve sıcak
hava gibi predispozan faktörlerle intertrijinöz bölgeler
kolayca masere olup inflamatuar reaksiyon oluşmakta
ve sıklıkla üzerine fungal (kandidiyazis) ve bakteriyal
(eritrazma) enfeksiyonlar eklenmektedir. Kaşıntı ve yan-
ma şikayeti olan hastaların kliniğinde eritemle birlikte,
erozyon, fissürler ve eksüdasyon görülebilir.
İntertrigo tedavisinde, hafif ve orta etkili topikal stero-
idler, düşük pH’lı kremler ve gümüş içeren preparatlar
kısa süreli kullanılmaktadır. Hastalara, yüksek alkalin
sabunlar yerine düşük ph’lı temizleyicilerin kullanılması
önerilmelidir. Deri yüzeylerinin birbirine sürtünmesi,
kıvrımları örten pamuklu giysilerle önlenmelidir.
Kronik
hastalarda topikal steroidler yerine kalsinörin inhibitör-
lerinin kullanılması düşünülebilir. İnatçı olgularda fun-
gal ve bakteriyal enfeksiyonlar akla gelmeli ve bunlara
yönelik tedavi verilmelidir.
Asteatotik Ekzema
Kış ekzeması, kserotik ekzema olarak ta bilinen derideki
yağ miktarının azalması ve kurulukla ilişkili sık görülen
bir hastalıktır. Etyolojide yaşlılık, nem oranı düşük olan
ortamda bulunmak, kuru ve soğuk rüzgara maruz kal-
mak, banyoda sıcak suyla bolca sabunlanmak ve genetik
faktörler üzerinde durulmaktadır. Hastalık başlangıçta
bacakların alt yüzeyinde ve kolların dış kısmında ince
bir pullanmayla başlar ve zamanla kalçalara, gövdeye
doğru yayılır. Hastalık ilerledikçe kanayacak kadar de-
rinleşebilen fissürler ve bunların çevrelediği eritemli deri
adacıkları belirir. Kaşıntı ve ovma gibi küçük travmalarla
ekzematöz, vezikülobüllöz lezyonlar tabloya eklenebilir.
Ayırıcı tanıda dermatofit enfeksiyonları, psoriasis, sebo-
reik dermatit akla gelmelidir.
Asteatotik ekzema tedavisinde öncelikle banyo alışkan-
lıkları sorgulanmalı, mümkünse ani ısı değişikliklerinden
kaçınılması ve kaşıntıyı arttırabilen yünlü kıyafetlerin
giyilmemesi önerilmelidir. Banyo sonrası hastalara nem-
lendirici kullanma alışkanlığı edindirilmelidir. İnflame,
kaşıntılı lezyonlarda topikal steroidler ve antihistaminik-
ler kullanılabilir.
Pitiriyazis Simpleks
Deri bariyerinin bozulduğu veya irritasyon sonucu ge-
lişen en hafif deri reaksiyonudur. Sebase bezlerin tam
fonksiyone olmaması, aşırı su ve sabunla temas, yaşlılık,
nem ve ısının azalması gibi sebeplerle ortaya çıkar. Kli-
niğinde keskin sınırlı lokalize ve genellikle baş ve ekstre-
mitelerde ortaya çıkan pitiriyazik kepeklenme gösteren
lezyonlar vardır. Birkaç farklı formu vardır. Pitriyazis
simpleks kapitis sık rastlanan saçlı deride bazen kaşıntı
ve kızarıklığın eşlik ettiği kronik kepeklenme durumu-
dur. Yetişkinlerde ve çocuklarda en sık seboreik dermatit
ile karıştırılır. Tedavide piroctone olamine, zinc pyrithi-
one, ketokonazol, selenyum sülfid içeren şampuanlarla
başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Pitiriyazis simpleks fasii, bebek ve küçük çocuklarda
genellikle atopik dermatit zemininde yanaklarda sabun-
la sık sık yıkama sonucu gelişen eritemli keskin sınırlı
inflamatuar reaksiyondur. Yetişkinlerde de alkollü traş
losyonlarına bağlı gelişebilir.
Pitiriyazis simpleks korporis formunda ise gövde ve eks-
tremite distalinde kaşıntılı ince kepeklenme ve soyulma
gösteren lezyonlar vardır. Tedavide nötr şampuan ve
sabunlar, antihistaminikler kullanılabilir.
Bölgesel Ekzemalar
Kulak Ekzeması
Seboreik dermatit ve alerjik kontakt dermatitin de sık
görüldüğü dış kulak yolu en sık etkilenen bölgedir. Bu-
nun dışında heliks ve kulak arka kıvrımında da görülebi-
lir. Kulak kanalında kaşıntı ve benzeri sebeplerle oluşan
travmalar ödem ve inflamasyona yol açar. Sekonder
bakteriyel enfeksiyon sıkça görülür. En sık enfeksiyon
etkenleri stafilokok, streptekok ve pseudomonaslardır.
Topikal tedavide kullanılan bazı ajanlara karşı kontakt
dermatit gelişmesi tedaviye direçli olgularla karşılaşılma-
sına yol açabilir. Tedavide saf steroidli veya antibiyotik-
steroid karışımı süspansiyonlar kullanılmaktadır.
Gözkapağı Dermatiti
Sıklıkla atopik dermatit veya alerjik kontakt dermatit ile
ilişkilidir. Kontakt dermatitlerlerin bir çoğu, ellerde bu-
lunan duyarlandırıcı maddelerin, kaşıma, ovalama gibi
hareketler sonucu gözkapağına taşınmasıyla oluşmak-
tadır. Alerjik kontakt dermatit sıklıkla üst göz kapağını
etkilerken atopik dermatit her iki gözkapağını da etki-
lenmektedir. Her iki durumda da ödem, eritem, skuam
ve krutlanma görülebilir.
Meme Başı Ekzeması
Meme başı, areola ve çevresinde kabuklu sulantılı lez-
yonlar şeklindedir. Emziren kadınlarda ağrıya yol açan
meme başı ekzeması sık rastlanan bir durumdur. Teda-
vide topikal veya intralezayonel steroidler kullanılmak-
tadır. Tek taraflı ve üç aydan fazla süreyle şikayeti olan
hastalarda paget hastalığı akla gelmelidir.
El Ekzeması
El ekzeması özellikle sağlık çalışanları, ev hanımları, bar-
menler ve kuaförler gibi elini sürekli yıkamak zorunda
olan kişilerde sıkça görülür. Ayrıca düşük hava nemi ve
kireçli su el ekzema insidansını arttırmaktadır. El ekze-
masında eğitim ve meslek seçimi hastalığın önlenmesin-
de en önemli parametrelerdir.
Aşağıda el ekzemaları kontakt tip (irritan veya alerjik), hi-
perkeratotik tip ve dizhidroz başlığı altında incelenecektir.
Klinik Gelişim
�rritan kontakt dermatit
El ekzemalarının yaklaşık %80’nini oluşturur. Derinin
nemini, pH’sını, yapısal bütünlüğünü değiştiren zararlı
kimyasal maddeler veya fiziksel ajanlarla temastan birkaç
saat sonra ortaya çıkan inflamatuar reaksiyondur. Her-
keste görülebilir ve daha önceden duyarlanma gerekmez.
Örneğin, çamaşır suyu veya solventler (çözücüler) gibi
koroziv maddelerle temastan sonra hızla epidermisteki
hücreler ölmekte ve kimyasal yanıklar oluşmaktadır.
İrritasyonun şiddeti temas eden maddenin konsantras-
yonu, süresi, temas bölgesindeki derinin nemi ve kalın-
lığıyla ilişkilidir. İrritan kontakt dermatitlerin akut veya
kronik kümülatif tipi bulunmaktadır. Akut tip, yeterli
süre ve konsantrasyonda irritana maruz kalan herkeste
olabilir. Kronik kümülatif tip ise sabun ve su gibi hafif ir-
ritasyonun sıkça tekrarlanmasıyla meydana gelir. Kronik
kümülatif tip akut tipten daha sıktır.
Akut irritan kontakt dermatit kliniği sadece eritemli hafif
şekilden, vezikül oluşumu ve irritasyona kadar değişebilir.
Daha şiddetli olgularda bül oluşumu, eksüdasyon ve doku
nekrozu tabloya eklenebilir. Kronik kümülatif kontakt
dermatit kliniğinde ise eritem, deskuamasyon, fissürler
ve likenifikasyon vardır. Ödem ve vezikülasyon nadirdir.
Hasta hekime yanma ve kaşıntı şikayeti ile başvurur.
Alerjik kontakt dermatit
Organizmanın önceden bir alerjen ile duyarlanmasını
takiben, daha sonra tekrar aynı alerjen ile karşılaşması
sonucu oluşan hücresel immüniteye bağlı geç tipte aşırı
duyarlılık (tip IV) şeklinde gelişen dermatitlerdir. Alerjik
kontakt dermatitler genellikle irritan kontakt dermatit-
lerle karıştırılmaktadır. Alerjik kontakt dermatitler daha
akut başlar ve inflamatuar reaksiyonu daha şiddetlidir.
İrritan kontakt dermatitler daha çok avuç içi tutulumu
olurken alerjik kontakt dermatitte parmak araları, par-
mak dorsali ve el bilekleri tutulur. Alerjik kontakt ek-
Tablo 2: Atopik dermatit tanı kriterleri
Major Kriterler
1. Kaşıntı
2. Tipik morfolojik dağılım
• Çocuklarda yüz ve ekstremitelerde
ekstansör bölgelerin tutulması
• Erişkinlerde fleksural likenifikasyon
3. Kronik veya kronik olarak yineleyen dermatit
4. Kişisel veya ailesel atopi hikayesi (astım, alerjik
rinit, atopik dermatit)
Minör Kriterler
1. Kserozis
2. İhtiyoz, avuç çizgilerinde artma, keratozis pilaris
3. IgE reaktivitesi (Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonları,
prick test pozitifliği)
4. Serum IgE düzeyinde artış
5. Erken başlangıç yaşı
6. Deri enfeksiyonlarına eğilimin artması (S.aureus
ve H. Simplex infeksiyonları)
7. Nonspesifik el veya ayak dermatitlerine eğilim
8. Meme başı ekzeması
9. Keilitis
10. Rekürren konjonktivitis
11. Dennie-Morgan (alt göz kapağı) çizgisi
12. Keratokonus
13. Anterior subkapsüler katarakt
14. Orbita renginin koyulaşması
15. Yüzde donukluk, yüzde eritem
16. Pitriyazis alba
17. Terlemeye bağlı kaşıntı
18. Yün ve lipid çözücülere intolerans
19. Gıda intoleransı
20. Beyaz dermografizm
21. Emosyonel ve çevresel faktörlerin ekzemayı
şiddetlendirmesi
22. Folikül çevrelerinin belirginleşmesi
Resim 5: Kronik ekzema
Resim 4: Kronik ekzema
Resim 6: Kontakt ekzema
Klinik Gelişim
zemada irritan ekzemanın aksine jeneralize reaksiyona
eğilim vardır.
Erken dönemde eritem, ödem, papül, vezikül ve ara
sıra büller görülür. Zamanla krutlanma ve kepeklenme
tabloya eklenir. Kronik dönemde çok az papülovezikü-
ler lezyonla birlikte likenifikasyon ve kepeklenme vardır.
Kaşıntı hastaların en fazla şikayet nedenidir.
Alerjik kontakt dermatit tanısında altın standart patch
(yama) testidir. Ayrıca hastalık öyküsünün çok iyi alın-
ması tanıya yardımcıdır.
Hipertkeratotik el ekzeması
Erkeklerde daha sıktır. Avuç içi, ayak tabanında kuru,
üzeri skuamlı, çatlak ve fissürler içeren ağrılı hiperkera-
totik plaklar ile karakterizedir. Sebebi tam olarak bilin-
memekle birlikte etyolojide atopi, kontakt alerji, irritas-
yon ve friksiyon sorumlu tutulmaktadır. Ayırıcı tanıda
en çok psoriasis ile karışır.
Dizhidroz
Bazı allerjenlerin ağızdan alınması veya deriye temas et-
mesiyle alevlenen bir tür kontakt dermatittir. Hastaların
yarısında kişisel veya ailesel atopi öyküsü ve birçoğunda
sigara içme alışkanlığı ve nikel alerjisi bulunmaktadır.
Daha çok bahar aylarında ataklar yapmakta ve emosyo-
nel stresle ilişkilendirilmektedir. Su, deterjanlar ve sol-
ventler (çözücüler) gibi irritanlarla şiddetlenir. Sıklıkla
uzun bir bekleme periyodundan sonra kronikleşir.
Parmakların yan yüzeylerinde, avuç içi ve ayak tabanın-
da çok şiddetli kaşıntıya neden olan simetrik veziküllerle
kendini gösterir. Küçük veziküller bül formuna dönüşe-
bilmektedir. Ayırıcı tanıda patch (yama) testi kullanıl-
maktadır.
El ekzeması tedavisinde en önemli basamak irritasyondan
kaçınmaktır. Bunun için daha az irritasyona ve alerjiye
yol açacak sabunların seçilmesi, pamuk astarlı eldiven
kullanılması, ellerin düzenli olarak nemlendirilmesi ve
bariyer kremler önerilmektedir. Süperpotent ve potent
topikal steroidler tedavide birinci seçenektir. Günde bir
kez geceleri oklüzyonla verilen topikal tedavi gün içi
çoklu uygulamadan daha etkilidir. İnatçı olgularda iki,
üç hafta süreyle hafta içi hafif potentte topikal steroid
uygulamasının hafta sonu süperpotent topikal steroid
uygulamasıyla birleştirilmesi iyi bir tercih olabilir. Kro-
nik steroid uygulamasının deride atrofi telenjiektazi gibi
yan etkiler yaptığı unutulmamalıdır. Sistemik kortikoste-
roidlerle dramatik iyileşmeler elde edilebilmesine karşın
genellikle hastalık kısa sürede tekrarlamaktadır. Kronik
olgularda fototerapi iyi bir seçenektir.
Diaper Dermatit
Çocuk bezinin temas ettiği alanda gelişen inflamatuar
reaksiyona çocuk bezi dermatiti veya diaper dermatit
adı verilmektedir. En sık bebeklerde görülmekle birlikte
idrar veya dışkısını tutamayan yetişkinlerde de görüle-
bilir. Etyolojisinde kronik sürtünme, maserasyon, idrar
ve dışkıyla temas, diyet, mikroorganizmalar ve kimyasal
irritanlar sorumlu tutulmuştur.
Diaper dermatitinin erken evresinde eritem, hafif mase-
rasyon ve ödem görülür. Hastalık kronikleştikçe mase-
rasyon belirginleşir ve eritemli alanlarda ülserasyon geli-
şebilir. Ayırıcı tanıda seboreik dermatit, infantil psoriasis,
kandidiazis, intertrigo, atopik dermatit, akrodermatitis
enteropatika akla gelmelidir.
Diaper dermatit, genellikle toplumumuzda hastalık ola-
rak kabul edilmemekte ve aileler doktora danışmadan
çeşitli uygulamalar yapmaktadır. Şüphesiz bunun en acı
örnekleri ülkemizde bilinçsiz kullanılan güçlü topikal
steroidler nedeniyle cushing sendromu gelişen veya kına
uygulamasına bağlı hemolitik anemi ve akut böbrek yet-
mezliği gelişen olgu bildirilerin olmasıdır.
Tedavide ilk koşul çocuk bezlerinin sık sık değiştirilmesi
ve çocuğun altı irritan olmayan yöntemlerle düzenli ola-
rak temizlenmesidir. Hafif olgular çinko oksit, dimetikon
gibi topikal bariyer kremlerle tedavi edilebilir. İnatçı ol-
gularda, hafif etkili topikal steroidlerin (örn.; hidrokor-
tizon) kısa süreli uygulamaları faydalıdır. Eğer sekonder
bakteriyal veya fungal enfeksiyon varsa bunlara yönelik
topikal tedavi başlanmalıdır.
Sonuç olarak ekzema sık rastlanan ve tekrarlayıcı özelliği
olan, yaşam kalitesini düşüren geniş bir hastalık grubu-
dur. Başarılı bir tedavide şüphesiz iyi bir hasta ve doktor
eğitimi gerekmektedir. Tablo 3’te ekzema hastalarının
bir dermatoloğa sevk edilmesini gerektiren durumlar
özetlenmiştir.
Kaynaklar
Turanlı AY. Ekzema. In:Tüzün Y, Kotoğyan A, Aydemir EH, Baran-
su O, eds. Dermatoloji, 2. baskı, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul,
1994: s. 266-79.
James WD, Berger TG, Elston DM. Andrew’s deri hastalıkları klinik
dermatoloji, çeviri editörü Aydemir EH. İstanbul: İstanbul medikal
yayıncılık; 2008: s. 69-83.
Aksungur VL, Günaştı S. Ekzema-çok sayıda kabukçuk ile yakacık
kepek gösteren sayrılık. Dermatose 2002;1: 34-42.
Oğuz O. Kontak dermatit, dishidrotik ekzema ve atopik dermatit.
Alerjiler simpozyumu 15-16 Mart 2001, İstanbul, s.83-89. URL:
http://www.ctf.edu.tr/stek/bb24.htm
Ergin S, Ozşahin A, Erdoğan BS, Aktan S, Zencir M. Epidemiology
of atopic dermatitis in primary schoolchildren in Turkey. Pediatr
Dermatol 2008; 25: 399-401.
Tamer E, Ilhan MN, Polat M, Lenk N, Alli N. Prevalence of skin
diseases among pediatric patients in Turkey. J Dermatol 2008; 35:
413-8.
Kang K, Polster AM, Nedorost ST, Stevens SR, Cooper KD. Atopic
dermatitis. In: Bolognia JL, Jorizzo JL, Rapini RP, editors. Dermato-
logy. 2nt ed. Spain: Mosby; 2008: 181-95.
Boguniewicz M, Nicol N, Kelsay K, Leung DY. A multidisciplinary
approach to evaluation and treatment of atopic dermatitis. Semin
Cutan Med Surg 2008; 27: 115-27.
Kaçar N, Ergin Ş, Tatlıpınar S ve ark. Atopik Dermatitli Hastalarda
Gözde ve Burundaki Bakteri Dağılımı ile Staphylococcus aureus
Kolonizasyonunun Göz ve Deri Tutulumu ile İlişkisi. Türk Derma-
toloji Dergisi 2008; 2: 103-6.
Boguniewicz M, Eichenfield LF, Hultsch T. Current management of
atopic dermatitis and interruption of the atopic march. J Allergy Clin
Immunol 2003; 112: 140-50.
Stollery N. Eczema. Practitioner 2007; 251: 90-4.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
Klinik Gelişim
Yosipovitch G, DeVore A, Dawn A. Obesity and the skin: skin
physiology and skin manifestations of obesity. J Am Acad Dermatol.
2007; 56: 901-16.
Serdaroğlu S, Başaran D, Taşlı L. Asteatotik Ekzema. In: Serdaroğlu
S, Tüzün Y, editors. Alerjik deri hastalıkları. 1. baskı: İstanbul medi-
kal yayıcılık; 2004: 95-8.
Lodén M, Wessman C. The antidandruff efficacy of a shampoo con-
taining piroctone olamine and salicylic acid in comparison to that
of a zinc pyrithione shampoo. Int J Cosmet Sci. 2000; 22: 285-9.
Foley P, Zuo Y, Plunkett A, Merlin K, Marks R. The frequency of
common skin conditions in preschool-aged children in Australia:
seborrheic dermatitis and pityriasis capitis (cradle cap). Arch Der-
matol 2003; 139: 318-22.
Kedrowski DA, Warshaw EM. Hand dermatitis: a review of clinical
features, diagnosis, and management. Dermatol Nurs 2008; 20:
17-25.
12.
13.
14.
15.
16.
Sezer E, Etikan I. Local narrowband UVB phototherapy vs. local
PUVA in the treatment of chronic hand eczema. Photodermatol
Photoimmunol Photomed. 2007; 23: 10-4.
Önder M, Adışen E, Velagiç Z. Diaper dermatit. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi 2007; 50: 129-35.
Semiz S, Balci YI, Ergin S, Candemir M, Polat A. Two cases of
Cushing’s syndrome due to overuse of topical steroid in the diaper
area. Pediatr Dermatol. 2008; 25: 544-7.
Devecioglu C, Katar S, Dogru O, Tas MA. Hennainduced hemolytic
anemia and acute renal failure. Turk J Pediatr. 2001; 43: 65-6.
Ridley M, Safranek M. Common skin conditions. Occas Pap R Coll
Gen Pract 1992; 58: 50-5.
17.
18.
19.
20.
21.
Dostları ilə paylaş: |