Dr. Carol S. Dweck
şündüğü zaman ki neredeyse her zaman böyle olduğunu düşünür
dü, onlara kaba davranırdı ve onunla aynı fikirde olmayan kişiler, o
fikri kavrayacak kadar parlak zekalı değillerdi.
Harikulade yönetim
becerilerine sahip ikinci CEO yardım etmek üzere olaya dahil oldu
ğu zaman Skilling hayatının zor zamanlarından birini yaşardı. Skil
ling onu küçümserdi: "Ron olayı anlamıyor." Mali analizciler ya da
Wall Strett tücarları ona münasip açıklamalarının ötesine geçmesi
için baskı yaptıklarında, sanki onlara aptallarmış gibi davranırdı. "O
kadar açık ki, nasıl anlayamıyorsunuz?"
Dahimiz Skilling'in kendi fikirlerine sonsuz inancı vardı. Fikir
lerine o kadar çok inancı vardı ki, o ve çalışanları
kar elde etmeyi
olanaklı kılan bir fikre sahip olur olmaz, Enron'un
kar
açıklama
sı gerektiğine inanıyordu. Bu sabitlenmiş düşünce tarzının
temel
uzantısıdır:
Benim deham sadece beni tanımlar ve beni tasdik eder.
Şirketi tanımlar ve tasdik eder. Deham, değerleri yaratan şeydir. De
ham kazançtır.
Vay!
Aslında bu, Enron' ın nasıl yönetilmeye başladığının işaretidir.
McLean ve Elkind' ın bildirdiği gibi, Enron "güncel hesaplarda bir
oynama bile yapmadan milyonlarca dolar
kar"
kaydetti. Tabi ki, ya
ratıcı bir hareketten sonra kimse detayları umursamaz. Bu onların
altındaydı. Böylece, genelde de olmadığı gibi, hiçbir zaman kazanç
meydana gelmedi.
Eğer deha eşittir kazançsa, bazen Enron insan
larının birbirleriyle rekabet ederken milyonları boşa harcaması hiç
önemli değildi. Enron yöneticilerinden biri olan Amanda Martin,
"Birini kandırmak yaratıcılık ve büyüklük işaretidir" diye açıkladı.
Skilling sadece herkesten akıllı
olduğunu düşünmedi, Iacocca
gibi onlardan daha şanslı olduğunu da düşündü. İç yüzünü bilenlere
göre imkansız olanı bile başarabileceğini düşündü. Neden kendisini
savunmasız hissetsin ki? Hiçbir hata yoktu. Skilling,
hala herhangi
bir hata olduğunu itiraf etmiyor. Dünya onu anlayacak kadar parlak
zekaya sahip değil ki(!)
1 68
Dostları ilə paylaş: