ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
Derleme
168
Priapizm tam veya parsiyel penil tümesansın 4 saatten
uzun süredir devam etmesi şeklinde tanımlanabilen nadir
bir patolojidir (1-3). Priapizmin üç farklı tipi bulunmakta-
dır: İskemik (veno-oklüsif, düşük akımlı), non-iskemik
(arteriyel, yüksek akımlı) ve stuttering (tekrarlayan, keke-
me). Her priapizm tipinin patofizyolojik nedenleri ve
tedavi yöntemleri birbirinden farklıdır.
Priapizm nedeniyle değerlendirilen bir hastada korpo-
ral aspirasyon ve kan gazı analizi yol göstericidir (1).
Renkli doppler ultrasonografi rutin olarak önerilmemekle
birlikte hem iskemik hem de non-iskemik priapizmin ayırt
edilmesinde faydalı olabilir. İskemik priapizmde korpus
kavernozumda hiç veya çok az arteriyel akım izlenmekte-
dir (4). Non-iskemik priapizmde ise kavernozal arteriyel
akım normal, yüksek debili veya düzensiz olabilmekte ve
arteriyosinüzoidal fistül veya psödoanevrizma izlenebil-
mektedir (5). İskemik priapizm tanısında gadolinyumlu
manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve non-iskemik
priapizmde ise penil anjiyografi kullanımı ile ilgili çalışma-
lar bulunmaktadır (5,6).
1- İskemik priapizm
Tüm priapizm olgularının %95’ini oluşturmaktadır. Yıl-
lık insidansı 100000 erkekte 0,3-1,5 arasında rapor edil-
mektedir (7). İskemik priapizm penisin kompartman
sendromu şeklinde düşünülebilir. İskemik priapizmde
venöz obstrüksiyon ve korpus kavernozum içerisinde staz
meydana gelmekte ve sonuç olarak asidik, anoksik, hiper-
karbik ve glukopenik bir ortam meydana gelmektedir
(2,3).
İskemik priapizm tespit edilen hastaların %60’ında hiç-
bir sebep ortaya konulamazken, %40’ında ise hematolojik
hastalıklar, ilaç kullanımı öyküsü (vazoaktif ilaçlar, anti-
depresanlar, anti-hipertansif ilaçlar vb.), malignite veya
nörolojik hastalık öyküsü tespit edilebilmektedir (1,8,9).
Klinik olarak korpus kavernozumun tamamen sert ve ağrı-
lı olması ile birlikte korpus spongiozum ve glans penisin
az veya hiç etkilenmemesi iskemik priapizm açısından
tipik bir bulgudur (7,8). İskemi 4-6 saatten uzun sürerse
geri dönüşümsüz korporal doku nekrozu ve fibrotik doku
oluşumu izlenebilmektedir (9-11).
Tedavi
İskemik priapizm tedavisindeki amaç anoksik kanın
boşaltılması, korpus kavernozumun dekomprese edilmesi
ve reperfüzyonun sağlanmasıdır. Bu sayede ağrı, iskemi,
nekroz, fibrozis, penil deformite oluşumu ve erektil dis-
fonksiyon olasılığının azaltılması amaçlanmaktadır (3,12).
Dört saatten uzun süreli iskemik priapizm varlığında kon-
zervatif tedavi (ejakülasyon, miksiyon, buz uygulaması,
oksijen ve hidrasyon) ile vakit kaybedilip, intrakavernozal
sempatomimetikler ile birlikte veya tek başına korporal
aspirasyon geciktirilmemelidir (12,13).
Korporal aspirasyon
Korporal kanın aspirasyonu sayesinde hastaların yakla-
şık olarak 1/3’ünde priapizm düzeltilebilmektedir (3).
Korporal aspirasyona dorsal nörovasküler demete dikkat
ederek peno-skrotal bileşke seviyesinde, saat 3 veya 9
hizasında lateralden 19 veya 21 G kelebek iğne ile kırmı-
zı, taze kan gelene kadar devam edilmelidir (2,13).
İntrakavernozal sempatomimetikler
İntrakavernozal sempatomimetikler kavernoz düz
kası uyararak detümesans sağlamaktadırlar ve tedavinin
başarı şansı priapizm süresine bağlı olmakla birlikte
%80’e yakındır (14,15). İskemi süresinin 72 saatten faz-
la olduğu hastalarda tedaviye cevap oranı azalmaktadır.
Priapizm: Tanı ve tedavi yöntemleri
Yrd. Doç. Dr. Özgü Aydoğdu, Yrd. Doç. Dr. Ayhan Karaköse, Prof. Dr. Yusuf Ziya Ateşçi
İzmir Üniversitesi, Üroloji Anabilim Dalı
Derleme
ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
169
İstenmeyen olası kardiyak yan etkileri en aza indirmek
için selektif α1-adrenerjik reseptör agonistlerinin kulla-
nımı önerilmektedir (3,14). İlaç uygulanması sırasında
kalp hızı ve kan basıncı değerleri sıkı bir şekilde takip
edilmelidir (1). 200 µg fenilefrin 5-10 dakikada bir kez
maksimum 1mg’a kadar uygulanabilmektedir (12,16).
İskemik priapizm tespit edilen hastalarda korporal aspi-
rasyon ile birlikte bir cGMP inhibitörü olan metilen
mavisinin intrakavernozal enjeksiyonunun, korpus
kavernozum düz kas relaksasyonunu inhibe ederek etki-
li olduğu rapor edilmiştir (17,18). İskemik priapizm
tedavisinde, trombolitik bir ajan olan doku plazminojen
aktivatörünün intrakavernozal enjeksiyonu ile ilgili çalış-
malar bulunsa da bu yöntem deneysel uygulamanın
ötesine geçememiştir (19).
Cerrahi şantlar
İntrakavernozal sempatomimetikler başarısız olduğun-
da cerrahi şant uygulaması yapılabilmektedir (3,7). Cerra-
hi şant işleminde patolojik veno-oklüzyon by-pass edile-
rek korpus kavernozumdan dışa doğru bir kanal oluştur-
mak için iyatrojenik fistül meydana getirilmektedir (1,2).
Perkütan distal (korporoglanular) şantlar
Ebbehoj: 11 numara bistürinin doğrudan glans penis-
ten korpus kavernozum içine doğru ilerletilmesi şeklinde
gerçekleştirilmektedir.
Winter: ‘Tru-cut’ biyopsi iğnesinin glans penisten kor-
pus kavernozuma doğru sokulması ile gerçekleştirilmek-
tedir.
T-şant: 10 numaralı bir bistüri üretral meatusdan en az
4 mm uzak olacak şekilde korpus kavernozumlardan biri-
sinin içine doğru glans penisten sokulmakta ve sonrasın-
da üretraya göre 90
o
açıyla döndürülmekte ve çıkarılmak-
tadır.
Açık distal (korporoglanular) şantlar
Al-Ghorab: Koronal sulkusun hemen distalinden 2
cm’lik transvers bir insizyon yapılır. Her iki korpus kaver-
nozumda tunika albuginea eksize edilerek korporoglan-
dular bir şant oluşturulmaktadır.
Korporal ‘snake’: Al-Ghorab şantının bir modifikasyo-
nudur. Korpus kavernozumun içine doğru birkaç santi-
metre boyunca 7 veya 8 numaralı Hegar buji kullanılarak
kan penisin proksimalden distale doğru mobilize edilmesi
ile dışarı alınmaya çalışılmaktadır.
Açık proksimal şantlar (kavernospongiozal anastomoz)
Qackels: korpus kavernozumun proksimal kısmının
korpus spongiozuma anastomoz edilmesi ile oluşturulan
unilateral kavernospongiozal şanttır. Korpus kavernozum
ve spongial dokudan kama şeklinde bir doku eksize edilip
birlikte sütüre edilmektedir.
Sacher: Qackels şantına benzemektedir, ancak bilate-
raldir.
Safen ven kullanılarak yapılan ven anastomozu
Grayhack: Korpus kavernozum ile safen ven arasında
oluşturulan bir şanttır. Fossa ovalisin distal kısımından
8-10 cm uzunluğunda bir safen ven parçası mobilize edi-
lip korpus kavernozumla anastomoz edilmektedir.
Yüzeyel veya derin dorsal venöz şant (Barry)
1976 yılında tanımlanmıştır. Yüzeyel veya derin dor-
sal ven ile korpus kavernozum arasında oluşturulan bir
şanttır. Küçük bir cerrahi alanda gerçekleştirilebilmekte,
safen ven mobilizasyonuna gerek duyulmamakta ve üret-
rokutenöz fistül oluşum riski bulunmamaktadır. Bary şan-
tına rağmen priapizmin devam etmesi durumunda, has-
taya yeniden pozisyon verilmeden ve ilave bir hazırlığa
gerek duyulmadan korpuz kavernozum ile safen ven
veya korpus spongiozum arasında şant oluşturulabilmek-
tedir.
Distal şantların başarı oranı %66-77 arasındayken,
proksimal şantların ve venöz anastomozların başarı oran-
ları sırasıyla %50 ve %25’dir (3). Distal şantlar daha az
travmatik, uygulaması kolay ve daha az komplikasyona
sahiptir (3,7). Şant işlemi sonrasında oluşturulan fistülün
devamlılığını sağlamak amacıyla penise aralıklı olarak
kompresyon uygulanmalıdır. Penil ödem varlığında penis
semi-rijid görünebilmekte ve tedaviye alınan yanıtı değer-
lendirme açısından problem yaşanabilmektedir. Bu gibi
durumlarda korpus kavernozumdan kan gazı ve penil
Doppler USG değerlendirmesi faydalı olabilmektedir.
ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
Derleme
170
İskemik priapizmin akut tedavisinde penis protezi
uygulanması
Yirmi dört saatten uzun süreli priapizmi olan hastaların
%90’ında erektil disfonksiyon izlenmektedir (7,9). Pria-
pizm süresi uzadığında korpus kavernozumda yoğun bir
fibrozis oluşmakta ve daha sonra yapılacak olan penis
protezi işlemini zorlaştırmaktadır (7). Malleable protez,
fibrozis ve korpus kavenozumda skar dokusu oluşmasını
önleyerek penis boyunun korunmasını sağlamaktadır (7).
Erken dönemde penil protez yerleştirilmesi teknik olarak
daha kolay ve komplikasyon oranı daha azdır (7,9).
2- Non-iskemik priapizm
Non-iskemik priapizm acil bir patoloji değildir ve
düzensiz arteriyel kan akımına neden olan arterio-sinüzo-
idal bir fistül nedeniyle meydana gelmektedir (7,10,13).
Genellikle penis, perine veya pelvise olan keskin veya
künt travmaya sekonder oluşmaktadır (2). Non-iskemik
priapizm travma sonrası akut veya geç dönemde izlene-
bilmektedir (7). İskemik priapizm nedeniyle uygulanan
şant cerrahisini takiben kavernoz arter hasarı nedeniyle
non-iskemik priapizm izlenebilmektedir (20). Kavernoz
dokular iyi oksijenlendiği için erektil disfonksiyon ve fibro-
zis riski oldukça azdır.
Tedavi
Non-iskemik priapizm vakalarının 2/3’ü kendiliğinden
geçmektedir (2,7,10). Sempatomimetik ajanların
re-distribüsyonu kardiyak yan etkilere sebep olabildiğin-
den yüksek akımlı priapizmde intrakavernozal sempato-
mimetik ajanlar kullanılmamalıdır (1,7). Yatak istirahati,
buz uygulaması ve arterio-sinuzoidal fistül trombozu
uygulanabilir. Ancak bu tedavilerin uygulanması günler
boyunca sürebildiği için pratik değildir (7). Altın standart
tedavi anjiyografi ve süper-selektif embolizasyondur (7).
Alternatif olarak kavernoz arter oklüzyonu yapılabilmekte-
dir (10). Bu girişimler sonrasında penil kangren, gluteal
iskemi ve pürülan kavernozit gibi komplikasyonlar izlene-
bilmektedir (7,10). Tek bir embolizasyon sonrasında nüks
oranı %30-40 arasındadır ve erektil disfonksiyon olasılığı
ise kullanılan materyale göre %5 ile 39 arasında değiş-
mektedir (1,7,10). Embolizasyon ile birlikte doppler USG
eşliğinde vasküler lezyonun yer aldığı alanın kompresyo-
nu daha yüksek başarı oranına sahiptir (7,21). Açık cerrahi
sonrası erektil disfonksiyon oranı %50 civarında olduğun-
dan diğer tedavi seçeneklerinin başarısız olduğu durum-
larda uygulanmalıdır.
3- Stuttering (tekrarlayan, kekeme) priapizm
Stuttering priapizm varlığında tekrarlayan ağrılı ereksi-
yonlar ve aralarda tamamen detümesans izlenmektedir
(7,22). Priapizm atakları genellikle kendiliğinden geçmek-
te ve yaklaşık olarak 3 saat sürebilmektedir. Genellikle
geceleri meydana gelmekte ve cinsel aktivite ile birlikte
görülme olasılığı da artmaktadır. Stuttering priapizm
nedenleri arasında penis yapısındaki biyolojik düzensizlik,
santral ve periferik sinir sistemi regülasyonundaki bozuk-
luk ve hormonal aks disfonksiyonu yer almaktadır (23).
Stuttering priapizm orak hücreli anemisi (OHA) olan has-
talarda daha sık izlenmektedir. Bunun nedeni hipervisko-
zite, kan hücrelerinin vasküler endotelyuma daha fazla
yapışması ve vasküler hemostazın bozulmasıdır (7,17).
OHA tanısı olan hastaların %25-40’ında priapizm görül-
düğü ve yaklaşık olarak hastaların %90’ında ilk priapizm
atağının 20’li yaşlarda izlendiği rapor edilmiştir (7,24).
Bununla birlikte herhangi bir ek hastalığı olmayan, tama-
men sağlıklı bireylerde de stuttering priapizm izlenebil-
mektedir. Priapizm atakları kısa süren hastalarda da tek-
rarlayan vazo-oklüzyon nedeniyle korporal fibröz doku
oluşumu meydana geldiğinden, erektil disfonksiyon geliş-
me riski mevcuttur (7).
Tedavi
Stuttering priapizmin tedavisindeki amaç akut atakla-
rın acil tedavisi ile birlikte sonraki atakların engellenmesi-
dir (3,7). Rutin kullanımları ile ilgili yeterli veri olmamak-
la birlikte korporal düz kas kasılmasını düzenleyen ilaçlar
(digoksin, terbutalin, etifrin, psödoefedrin, fenilefrin),
orak hücre oluşmasını engelleyen ajanlar (hidroksikarba-
mid), nöromodülatör ilaçlar (gabapentin, baklofen, PDE-5
inhibitörleri) ve hormonal tedavinin (östrojen, GnRH ana-
logları, anti androjenler) etkili olabileceği bildirilmiştir
(25).
Stuttering priapizmin medikal tedavisinde özellikle
son yıllarda PDE-5 inhibitörlerinin kullanımı üzerinde
Derleme
ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
171
durulmaktadır. PDE-5 inhibitörleri PDE-5 ekspresyonu ve
aktivitesinin düzenlenmesi yoluyla etki etmektedir ve kul-
lanımları sırasında cinsel uyarıdan uzak durulmalıdır (26).
Akut atak sırasında intrakavernozal sempatomimetik ajan-
ların enjeksiyonu ile priapizm sonlandırılabilmektedir (3).
İntrakavernoz enjeksiyon sadece akut priapizm atağını
tedavi etmesine ve rekürrensi engellememesine rağmen,
özellikle diğer tedavi seçeneklerini tolere edemeyen veya
fayda görmeyen hastalarda kullanılabilir (1,3,7). Yapılan
bir çalışmada stuttering priapizm tanısı olan hastalarda
sempatomimetik ilaç tedavisi için kullanılmak üzere imp-
lant uygulanması tanımlanmıştır (27). Medikal tedavinin
etkisiz olduğu hastalarda penil protez yerleştirilmesi gibi
cerrahi tedaviler uygulanabilmektedir (22).
Kaynaklar:
1. Broderick GA, Kadioglu A, Bivalacqua TJ, Ghanem H, Nehra A, Shamloul
R. Priapism: pathogenesis, epidemiology, and management. J Sex Med
2010; 7:476-500.
2. Burnett AL, Bivalacqua TJ. Priapism: new concepts in medical and
surgical management. U rol Clin North Am 2011; 38: 185-94.
3. Montague DK, Jarow J, Broderick GA et al. American Urological
Association guideline on the management of priapism. J Urol 2003;
170: 1318-24.
4. LeRoy TJ, Broderick GA. Doppler blood flow analysis of erectile function:
who, when, and how. Urol Clin North Am 2011; 38: 147-54.
5. Ciampalini S, Savoca G, Buttazzi L et al. High-flow priapism: treatment
and long-term follow-up. Urology 2002; 59:110-.
6. Ralph DJ, Borley NC, Allen C et al. The use of high-resolution magnetic
resonance imaging in the management of patients presenting with
priapism.
7. Yeng K, Tay, Daniel S, Kathryn RW, Sree A, Chris L. Acute Management
of Priapism in men. BJUI 2012; 109:15-21.
8. Burnett AL, Bivalacqua TJ. Priapism: current principles and practice.
Urol Clin North Am 2007; 34: 631-42.
9. Ralph DJ, Garaffa G, Muneer A et al. The immediate insertion of a
penile prosthesis for acute ischaemic priapism. Eur Urol 2009; 56: 1033-
8.
10. Muneer A, Minhas S, Freeman A,Kumar P, Ralph DJ. Investigating the
effects of high-dose phenylephrine in the management of prolonged
ischaemic priapism. J Sex Med 2008; 5: 2152-9.
11. Costa WS, Felix B, Cavalcanti AG, Medeiros J Jr, Sampaio FJ. Structural
analysis of the corpora cavernosa in patients with ischaemic priapism.
BJU Int 2010; 105: 838-41.
12. Huang YC, Harraz AM, Shindel AW, Lue TF. Evaluation and management
of priapism: 2009 update. Nat Rev Urol 2009; 6: 262-71.
13. Broderick GA. Priapism. In : Wein AJ, Kavoussi LR, Novick AC,. Partin
AW, Peters CA eds., Campbell-Walsh Urology, 10
th
edn, chapt. 25.
Philadelphia, USA: Saunders, 2011: 749-69.
14. Burnett AL. Surgical management of ischemic priapism. J Sex Med 2012;
9: 114-20.
15. Kulmala RV, Tamella TL. Effects of priapism lasting 24 hours or longer
caused by intracavernosal injection of vasoactive drugs. Int J Impot Res
1995; 7: 131-6.
16. Earle CM, Stuckey BG, Ching HL, Wisniewski ZS. The incidence and
management of priapism in Western Australia: a 16 year audit. Int J
Impot Res 2003; 15: 272-6.
17. Keoghane SR, Sullivan ME, Miller MA. The aetiology, pathogenesis and
management of priapism. BJU Int 2002; 90: 149-4.
18. Martinez Portillo F, Hoang-Boehm J, Weiss J, Alken P, Jünemann
K. Methylene blue as a successful treatment alternative for
pharmacologically induced priapism. Eur Urol 2001; 39: 20-3.
19. Rutchik S, Sorbera T, Rayford RW, Sullivan J. Successful treatment
of recalcitrant priapism using intercorporeal injection of tissue
plasminogen activator. J Urol 2001; 166:628.
20. Broderick GA. Priapism and sickle-cell anemia: diagnosis and
nonsurgical therapy. J Sex Med 2012; 9: 88-103.
21. Cakan M, Altu Gcaron U, Aldemir M. Is the combination of
superselective transcatheter autologous clot embolization and duplex
sonographyguided compression therapy useful treatment option for
the patients with high-flow priapism? Int J Impot Res 2006; 18: 141-5.
22. Muneer A, Garaffa G, Minhas S, Ralph DJ. The management of
stuttering priapism within a specialist unit. A 25-year experience. Br J
Med Surg Urol 2009; 2: 11-16.
23. Burnett AL. Sexual health outcomes improvement in sickle cell disease:
a matter of health policy? J Sex Med 2012; 9: 104-13.
24. Adeyoju AB, Olujohungbe AB, Morris J et al. Priapism in sickle-cell
disease; incidence, risk factors and complications– an international
multicentre study. BJU Int 2002; 90: 898-902.
25. Muneer A, Minhas S, Arya M, Ralph DJ. Stuttering priapism – a review
of the therapeutic options. Int J Clin Pract 2008; 62: 1265-70.
26. Chow K, Payne S. The pharmacological management of intermittent
priapismic states. BJU Int 2008; 102: 1515-21.
27. Ralph DJ, Pescatori ES, Brindley GS, Pryor JP. Intracavernosal
phenylephrine for recurrent priapism: selfadministration by drug
delivery implant. J Urol 2001; 165: 1632.
Dostları ilə paylaş: |