Finansal Tablolar ve Muhasebe Kayıtlarına Kısa Bir Bakış
Prof.Dr.F.N.Can Şımga-Muğan
Giriş
Muhasebenin tarihçesine baktığımızda M.Ö.7000-8000 yıllarında Mezopotamyada kabileler arasındaki zirai ticaretin çok basit kayıtlarının tutulduğu görülmektedir. Daha sonraki dönemlerde muhasebe ihtiyaca uygun olarak gelişimini sürdürmüştür. Günümüzdeki anlamıyla muhasebe kayıtları İtalyan şehir d evletler arasındaki ticaretin ve bankacılığın sonucunda doğmuştur. Özellikle Venedik ve Cenova bankerleri sistemin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Onikinci yüzyılda bu şehirlerdeki bankerler borç verdikleri tacirleri izlemek için bir sistem kurmuştur. Ondördüncü yüzyılda Medici ailesinin hesaplarında “üretilen ve satılan kumaş” hesabına rastlanmıştır. 1 Luca Pacioli 1494 de o zamanın uygulamaları toparlayarak daha formal bir hale getirmiştir. Paciolinin sistemi halen muhasebe kayıtlarının temelini oluşturmaktadır. Ancak günümüzde muhasebe sadece kayıt tutmak değil , kullanıcılara bilgi sağlayan bir sistem olarak ortaya çıkmaktadır.
Muhasebe dendiğinde ilk aklımıza gelen vergidir. Ancak muhasebe alanı altında finansal muhasebe, maliyet muhasebesi, yönetim muhasebesi, denetim ve vergi muhasebesinden söz edilmektedir. Finansal Muhasebe işletmeyle ilgili ekonomik bilgileri tanımlayan, ölçen ve bunların sonucunu karar vericilere ileten bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu kitapçıkta muhasebe terimini finansal muhasebenin kısaltılması olarak kullanacağız.
İşletmeler belli bir mali fayda karşılığında mal veya hizmet üreten kurumlardır. İster kar amaclı olsun, isterse kar amacı gütmesin, tüm işletmelerin bir muhasebe sistemine ihtiyacı vardır. Temel nedenler arasında:
-
Planlama- stratejileri ve amaçları belirlemek – işletme hedefleri saptadıktan sonra bu hedeflere ulaşmak için izlenecek en etkin ve verimli yolu bulmak zorundadır. Bu nedenle işletmenin faaliyetleri arasında bir koordinasyon kurulması şarttır. İşletme yönetiminin üzerinde uzlaştığı hedeflere ulaşmak için uygulaması gereken stratejileri saptamasında muhasebe sistemin üreteceği raporlar çok yararlı olacaktır.
-
Karar verme- mali bilgileri kullanarak işletme hakkında amaçlarla uyumlu kararlar vermek. Muhasebe sistemi işletmeyle ilgili finansal tablolar üretilmesinde en temel unsurdur. Gerek yöneticiler gerekse işletme dışı paydaşlar bu tabloları kullanarak çeşitli kararlar alırlar. Örneğin, yönetim bir bütün olarak firmanın başarı derecesi ölçmek, hedeflerden sapma olup olmadığının belirlenmesi, üretilecek ürün seçimi, ve benzeri amaçlarla bu tabloları kullanacaktır. Öte yandan, işletmeye para yatıran yatırımcılar firmanın devamlılığı, yatırımlarının güvenliği, firmanın karlılığı, dağıtılacak kar payı tutarı, hisse senetlerinin piyasa değeri gibi konularda bilgi almak için mali tablolara başvuracaktır.
-
Kontrol-finansal bilgiyi kullanarak plana uygunluğu kontrol veya değiştirme- Muhasebe sisteminden çıkan raporlara dayalı olarak firmanin hedeflerine ulaşması için en uygun yolun seçilmesine yardımcı olacaktır.
Finansal Muhasebe (kısaca muhasebe) çıktıları kullanan gruplar arasında yöneticiler, yatırımcılar, kreditörler, satıcılar, müşteriler, devlet ve kamu kurumları ve çalışanlar bulunmaktadır. Yöneticiler muhasebe çıktılarını temel olarak yukarıda sıralanan faaliyetler çerçevesinde işletmenin üç esas işlevi olan yürütme, yatırım ve finansman planlaması, uygulaması ve bunların kontrolüne yönelik olarak kullanırlar.
Yatırımcılar ise genellikle hisse senedini ve borçlanma senedini almak, elde tutmak veya satmak kararını verirken finansal tabloları incelerler. Borç verenler ise özellikle borçların zamanında ödenmesiyle ilgilenir. Benzer şekilde satıcılar da zamanında tahsilat yapıp yapamacakları tahmininde bulunmak için bu tablolara başvururlar. Müşteriler de mallarının zamanında teslim edilip edilemeyeceğini tahmin etmek için finansal tabloları incelerler. Devlet ve kamu ise vergi, çevre, sosyal sorumluluk açısından tablo bilgilerini kullanırlar. Çalışanlar ve müstakbel çalışanlar ise özellikle işletmenin devamlılığı, likiditesi, ve karlılığı ile ilgilendikleri için finansal tablolara başvururlar.
İşletmeler temelde üç alanda faaliyet gösterirler, operasyonlar, yatırımlar ve finansman. Bu faaliyetlerin sonucunda ise belli bir dönem içinde operasyonları karla veya zararla sonuçlanabilir. Ancak bu durum işletmenin likiditesinden yani elindeki nakit miktarından bağımsızdır. Diğer bir deyişle karda olan bir işletme aynı zamanda nakit sıkıntısı içinde olabilir. Yani işletmenin belli bir dönemde elde ettiği kar dönemin başındaki nakit ile dönemin sonundaki nakit arasındaki farka eşit olmak zorunda değildir. Dolayısıyla, işletmelerin hem karlı hemde likit olması gerekmektedir çünkü likidite sıkıntısı içinde olan işletmeler ücret, borç ve alışlarını ödemede zorlanırlar, o donemde karda olsalar bile.
Bu durumun nedeni kullanılan muhasebe prensiplerindedir. İşletmeler muhasebe kayıtlarını nakit veya tahakkuk esasına göre tutabilirler. Nakit esasına göre tutulduğunda işletme ancak nakit aldığında veya verdiğinde kayda geçer. Bu kayıt sistemi kolay olmakla birlikte işletmenin belli bir dönem içindeki performansını göstermez. Tahakkuk esasına göre kayıt tutulduğunda ise işletmenin bellli bir dönem içindeki performansını ölçmek ve diğer dönemlerle karşılaştırmak mümkün olabilmektedir. İşletmelerin faaliyet sonuçları hakkında bilgi veren mali tablolar belli geçici dönemler için veya belli tarihler itibariyle hazırlanırlar. Bir işletme satılmadıkça veya tasfiye edilmedikçe işletmeye yatırılan kapitalin getirisi gerçek olarak tesbit edilemez. Ancak finansal tablo kullanıcıları o kadar uzun zaman beklemek istemeyecekleri için dönemler itibariyle işletmelerin faaliyetlerinin sonuçlarının raporlanması gerekmektedir. Bu raporlamanın hazırlanmasında esas alınan temel prensipler bulunmaktadır.
Muhasebe kayıtlarının uygun olarak tutulması için bazı varsayımların ve prensiplerin kabul edilmesi gerekmedir. Aşağıda açıklamaları verilenler ilk aşamada kayıtları yapabilmek için gerekli olan varsayımlardır:
-
Tahakkuk esası – işletmedeki nakit hareketinden bağımsız olarak, alışların, satışların ve benzeri ekonomik faaliyetin gerçekleşme zamanını (yani kayda alınması gereken zamanı) belirleyen varsayımdır. Bu varsayıma göre, örneğin bir satış yapıldığı zaman, mallar el değiştirdiğinde işlem gerçekleşmiş sayılır ve toplam bedel olarak satış kaydı yapılır. Naktin tümünün o sırada alınıp alınmaması göz önüne alınmaz.
-
İşletmenin sürekliliği – işletmeler de yaşayan organizmalardır. Doğar, gelişir ve ölür. Ancak belli amaçla kurulan işletmeler hariç, tüm işletmelerin sonsuz ömrü olduğu varsayılır.
-
Dönemsellik – Süreklilik kavramıyla yakından ilgili olan bu kavram, insanın dönemler itibariyle işletmenin nasıl bir başarı gösterdiğini ölçme ihtiyacından doğmuştur. Örneğin, 2010 satışları ile 2011 satışlarını karşılaştırmak istediğimizde dönemsellik kavramını uygulamış oluyoruz. Genellde dönem olarak takvim yılı kabul edilmekle birlikte bazı şirketlerde takvim yılı ile mali yıl farklı olabilmektedir.
-
Parasal değer veya parasal ölçüt- birbirinden farklı kalemleri, örneğin, bina, kamyon, mal stok, banka kredileri vb. kayıt altına alabilmek etmek için genellikle işletmenin içinde bulunduğu ülkenin para birimi kabul edilir. Bazı çok uluslu şirketlerde, şirketin merkezinin bulunduğu ülke dışındaki bağlı ortaklıkların da merkezin bulunduğu veya daha fazla işlemlerin yapıldığı para birimi üzerinden raporlama yapılabilmektedir. Bu durumda da bağlı şirketler kendi ülkelerinin para birimi ile kayıtlarını tutmakta ve raporlarını hazırlamakta, ve daha sonra finansal raporları merkezin istediği para birimine çevirmektedir.
Muhasebe kayıtlarının tutulmasında ve dönemsel raporların hazırlanmasında en sık başvurulan prensipler:
-
Maliyet – elde edilen mal ve diğer varlıklar elde edinme değeri (yanı o tarih itibariyle gerçeğe uygun değeri) ile kayıtlara geçirilir. Uluslararası Muhasebe Kurallarına göre ise daha sonraki yıllarda gözden geçirilerek gerçeğe uygun değerle finansal tablolarda raporlanma sağlanmaya çalışılır.
-
Hasılat / Gelir – Belli bir dönem içinde müşterilere veya alıcılara sağlanan hizmet veya mal karşılığında gerçekleşen tutar. İşletme malları ilettiğinde veya hizmeti sağladığında bu tutarı almaya hak kazanır. Ancak satış veya hizmet tutarını aynı dönemde aldığı gibi daha önceki veya daha sonraki dönemlerde de alabilir.
-
Eşleştirme – Muhasebenin dönemsellik ilkesiyle en yakından ilişkisi olan prensibidir. Gelirin veya hasılatın gerçekleşmesi sırasında katlanılan tüm maliyetler giderleşir. Diğer bir deyişle, gider gerçekleşmesinde katlanıldığı gelirle eşleştirilir. Yani, belli bir dönem içinde önce gelirler saptanır, daha sonra bu gelirleri gerçekleştirebilmek için katlanılan maliyet belirlenir. Böylece, dönem, gelir ve gider eşleşmiş olur.
-
Tam açıklama – Muhasebe sisteminden çıkan finansal tabloların bu tabloları kullanan karar vericilere şirket hakkında tam bilgi vermesi esasıdır.
Ülkemizde çeşitli yapılarda şirket bulunmaktadır. Bunları hukuki açıdan sınıflamak mümkündür; adi ortaklık, kollektif şirket, komandit şirket, limited şirket ve anonim şirket gibi. Aynı zamanda sermayedarlar yapısı açısından sınıflarsak, şahıs şirketli, aile şirketi ve halka açık gibi tanımlara rastlıyoruz. Bu sınıflamaların detayının tartışılması bu notun kapsamı dışında kalmaktadır. Ancak bizi ilgilendiren husus, şirketin hukuki ve sermaye yapısına göre muhasebe kayıtlarını nasıl tutacağıdır. Aşağıdaki tabloda (TABLO 1) bu durum sunulmaktadır:
TABLO 1 – Şirket Türlerine Göre Muhasebe Kayıtları
Aile şirketleri, orta boy şirketler
|
Tekdüzen Muhasebe Hesap Planı/Sistemi
|
Ortak sayısı 250 den fazla, SPK* kurallarına tabi
|
SPK Mevzuat Series XI, No. 1 ve ekleri
|
Halka açık ve borsada kote
|
Türkiye Muhasebe Standartları (Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının Avrupa Birliğinde kabul edilmiş şekliyle)
|
Aracı kurumlar
|
SPK, Seri XI, No.25
|
Bankalar ve finans kurumları
|
Türkiye Muhasebe Standartları
|
Sigorta Şirketleri
|
Hazine yönetmelikleri
|
Elinizdeki kitapta halka açık ve borsade kote şirketlerin uyması gereken kurallar yani Uluslararası Finansal Raporlalama Standartları (UFRS) üzerinde duracağız. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)nun yayınladığı diğer muhasebe standartları da UFRS den çok farklı değildir. Temel muhasebe kayıt yöntemi tüm yöntemlerde aynıdır. Fark eden unsurlar, finansal tablolarda yer alan kalemlerin değerlemesi ve açıklanması ile ilgilidir.
Finansal Tablolar
-
Halka açık şirketler tarafından hazırlanması gereken finansal tabloların amacı Türkiye Muhasebe Standartları ( TMSK) Kavramsal Çerçevede belirtildiği gibi işletmenin performansı (faaliyet sonuçları) ve finansal durumundaki değişiklikler hakkında bilgi sağlamak ve önceki dönemin finansal tablolarıyla ve diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırılmasına olanak verecek biçimde sunulması için gerekli olan temel unsurları açıklamaktır. Bu çerçevede finansal tablolar aşağıda listelenen konularda işletme içi ve işletme dışı kişi ve kurumlara işletme hakkında karar vermelerine yardımcı bilgi sunar:
-
Gelecekteki nakit akışları
-
Finansal yapısı
-
Karlılığı
-
Likiditesi
-
Finansal durumu
-
Finansal durumundaki değişim
Yukarıda belirtilen bilgiler aynı işletmeyle ilgili olmasına rağmen tek bir finansal raporda kapsanamaz. Bu nedenle işletmelerin hazırlamaları gereken tablolar şöyledir:
-
Dönem sonu Finansal Durum Tablosu (bilanço) belli bir tarih itibariyle
-
Döneme ait Kapsamlı Gelir Tablosu
-
Döneme ait Özkaynak Değişim Tablosu
-
Döneme ait Nakit Akış Tablosu ve
-
Önemli muhasebe politikalarını özetleyen dipnotlar ve diğer açıklayıcı notlar
-
Bir önceki döneme ait tablolar
-
Gerektiğinde daha önceki bir döneme ait karşılaştırılabilir finansal durum tablosu
İşletme dışı finansal tablo kullanıcıları, örneğin yatırımcılar işletmenin hesaplarına doğrudan ulaşamayacakları için finansal tablolarda verilen bilgilerin gerçeği yansıttığına emin olmak isterler. Bağımsız Denetim şirketleri bu noktada devreye girer ve işletmenin hesaplarının geçerli muhasebe kurallarına göre tutulup tutulmadığını, finansal tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığını belirlemek üzere inceleme yapar ve incelemelerinin sonunda bir yargıya varır ve bunu bir raporla belirtir. Altı aylık ve yıllık dönemlere ilişkin tablolar kurallara göre denetlendikten sonra açıklanır. Dört çeşit denetim görüşü bulunmaktadır:
-
Olumlu görüş- Mali tablolar şirketin mali durumunu ve faaliyet sonuçlarını genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olarak yansıtmaktadır;
-
Şartlı Görüş- Mali tablolar şirketin mali durumunu ve faaliyet sonuçlarını bazı hususların dışında genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olarak yansıtmaktadır;
-
Olumsuz Görüş - Mali tablolar şirketin mali durumunu ve faaliyet sonuçlarını bazı hususların dışında genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olarak yansıtmamaktadır; ve
-
Görüş Bildirmekten Kaçınma- Denetçi yeterli kanıt toplayamadığı finansal tablolar için görüş bildirmez.
Denetçilerin görüşüne göre yatırımcılar aldıkları riski daha iyi değerlendirerek daha bilgilenmiş olarak karar verebilirler. Finansal tabloları bir örnet set üzerinden inceleyerek her tablonun işlevini ve unsurlarını kısaca belirtmekte yarar var. Aşağıdaki örnek tablolar BRISA nın web sayfasında yatırımcılara sunulan yıllık mali raporlardan alınarak özetlenmiştir.2
Toplam 41 adet finansal tabloyu açıklayan not bulunmaktadır.
Genellikle finansal tabloların başında bağımsız denetim raporu bulunur.
ile başlar ve denetçinin görüş paragrafı ile biter.
Dolayısıyla yatırımcıların diğer kullanıcıların bu rapordan aldıkları mesaj, kararınızı etkilemeyecek hatalar olabilir ama genelde fina
nsal tablolar şirketin durumu doğru ve dürüst bir biçimde yansıtmaktadır şeklindedir.
Finansal Durum Tablosu (bilanço) belli bir tarih itibariyle işletmenin sahip olduğu varlıkları, borçlarını ve özsermayesini gösteren tablodur.
-
Finansal durum tablosunda üç temel grup hesap vardır:
-
Varlıklar à İşletmenin sahip olduğu (veya üzerinde hak iddia edebildiği) ve kullanımından ekonomik fayda beklediği değerlerdir. Varlıklar geçmişte olan işlemlerin sonucunda ortaya çıkan ve halihazırda işletmenin kontrolünde olan ve gelecekte işletmeye ekonomik fayda sağlaması beklenen değerlerdir. Bir harcamanın varlık olması için iki temel kriterin sağlanması gerekmektedir:
-
İşletmenin kontrolünde olması
-
İşletmenin bu harcamadan gelecekte bir doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik fayda beklemesi
-
Borçlar à İşletmenin varlıkları üzerinde üçüncü şahısların borç vermeden doğan hakkıdır. Borçlar geçmiş olaylardan kaynaklanan ve ödenmesi işletmenin ekonomik fayda sağlayabilecek değerlerinde bir çıkışa neden olacak mevcut yükümlülüklerdir. İşletmeden değer çıkışı aşağıdaki gibi olabilir:
-
Mali – nakit alınan ve nakit ödenmesi gereken değer
-
Avans – nakit önceden alınıp karşılığında mal teslimi yapılan
-
Diğer nakti veya nakti olmayan ödemeler, ve
-
Özsermaye à İşletmenin varlıkları üzerinde borçlar ödendikten sonra ortakların hakkı ve kapsamlı gelir, birikmiş karlar, ve yedekler. Özkaynaklar (özsermaye) genellikle aşağıdaki kalemlerden oluşur:
-
Sermaye- hisselerin nominal değeri – ödenmiş sermaye
-
dağıtılmamış karlar
-
dağıtılmamış karlardan ayrılan yedekler – yasal yedekler
-
sermaye yedekleri (sermaye koruma düzeltmeleri)- ihraç primleri, yeniden değerleme, kapsamlı gelir unsurları
Dolayısıyla herhangi bir tarih itibariyle:
Varlıklar = Borçlar + Özsermaye
olmak zorundadır. Çünkü varlıklar işletmenin faaliyetlerinde kullandığı kaynakları yansıtır. Örneğin mal stoku bir varlık kalemidir çünkü işletme onu istediği gibi kullanma hakkına sahiptir ve gelecekte stoktaki malların satışından bir fayda beklemektedir. Öte yandan bu kaynakların finansmanı temel olarak borçlanma yoluyla veya hissedarlardan sağlanmaktadır. Dolayısıyla yukarıda verilen denklem tutmak zorundadır.
Finansal durum tablosunda kalemler zamana ve likiditeye göresınıflanır. Yani raporlama döneminden (bilânço tarihinden) itibaren on iki ay içinde ödenmesi veya tahsili beklenen tutarları- kısa vadeli olarak sınıflandırırız. Bunlar Dönen Varlıklar -Kısa Vadeli Varlıklar olarak adlandırılırlar. Daha uzun bir süre elde kalacak (veya nakte çevrilmesi daha geç olacak varlıklar) Duran Varlıklar –Uzun Vadeli Varlıklar olarak adlandırılır.
*Dipnotlar finansal tabloları izleyen açıklayıcı notlardır. Yukarıda belirttiğim BRİSA finansal raporlarına ilişkin toplam 41 dipnot bulunmaktadır. Örneğin, 7 numaralı dipnot BRISA nın elindeki finansal yatırımlara yani borsa yatırımlarına ve devlet tahvili benzeri yatırımlara ilişkin detay bilgi vermektedir.
Dönen Varlıklar bir yıl içinde nakte çevrilmesi beklenen varlıklardır ve en likit varlık olan nakitten en az likit olan (yani nakte en geç çevrilebilecek olan) varlığa göre sıralanır. Hazır değerler nakit ve nakte eşdeğer varlıkları gösterir. Menkul kıymetler diğer şirketlere ait hisse senedi ve tahvil kadar, devlet borçlanma senetlerini ve tahvillerini de gösterir. Ticari Alacaklar (veya kısaca Alacaklar veya Alıcılar) işletme satışı gerçekleştirip henüz tahsil edemediğinde doğar. Genellikle alıcılardan olan alacaklara Ticari Alacaklar denir.
Duran Varlıklar ise nakte çevrilmesi bir yıldan uzun süre alacak varlıklardır ve işletmenin uzun süre kullanmayı düşündüğü bina, makina ve teçhizat gibi varlıklar bu grup içindedir. Duran varlıklar esas olarak finansal varlıklar, maddi duran varlıklar ve maddi olmayan duran varlıklar olarak sınıflandırılır.
-
Finansal Varlıklar işletmenin diğer işletmelerin hisse senetlerini, tahvillerini veya devlet tahvili vb. yatırımlarını gösterir.
-
Maddi Duran varlıklar işletmenin faaliyetlerinde kullanmak üzere uzun dönem (en az bir yıldan fazla) elinde tutmayı plandığı kaynaklardır. Bunlar Net defter değeri nden yani maliyet değerinden birikmiş amortismanlar ve birikmiş değer düşüklüklerinden sonra kalan değer üzerinden; veya gerçeğe uygun veya Makul değer i üzerinden tablolara yansıtılabilir.
-
Maddi Olmayan Duran Varlıklar duran varlıklar ise işletme birleşmelerinde doğan Şerefiye, varlıkların değerlerinin piyasa değerinden ifade edildiği durumlarda Değer Düşüklüğü Karşılıkları ve Ertelenmiş Vergi Varlığı (Vergi Usul Kanunu ve diğer yasal yükümlülüklere gore ödenmesi gereken vergi ile mali kardan hesaplanan tahmini yıllık vergi gideri arasındaki fark) bulunabilir.
Şimdi bu kaynakların (varlıkların) nasıl finanse edildiğini anlamak için borçlar ve özsermaye bölümlerini incelemek gerekiyor. Dönen varlıklar gibi borçlardaki sınıflama ve sıralama zaman esasına göre yapılmakta ve nakit ve nakit olmayan borçlar arasında bir ayırım yapılmadan raporlanılmaktadır. Kısa vadeli borçlar en geç bir sene içinde ödenmesi gereken tutarları veya sağlanması gereken mal veya hizmeti gösterir. Finansal durum tablosunun diğer bölümlerinde olduğu gibi borçlar da verilen dipnotlarda daha detaylı bir şekilde açıklanır.
Kısa Vadeli Borçlar
Uzun Vadeli Borçlar
Uzun vadeli borçlar ödemesi bir yıldan uzun zamana yayılmış finansal ve diğer borçları kapsar.
Özkaynaklar işletmenin hissedarları tarafından işletmenin kuruluşunda ve devamında konulan sermayeyi ifade eder. Ayrıca işletmenin dönem karından hissedarlarına dağıtmayıp iç fonlama olarak elinde tuttuğu karlar “dağıtılmayan karlar” olarak burada yer alır. İşletmelerin yasal olarak tutmaları gerek yedekler de özkaynak bölümünde gösterilir.
Kapsamlı Gelir Tablosu
Kapsamlı Gelir Tablosu iki temel bölümden oluşur. İşletmenin elindeki kaynakları (varlıkları) belirli bir dönemde kullanmaktaki başarısını gösteren olağan faaliyetlerinden sağlanan gelir ve bunlar için katlanılan giderler ve olağandışı faaliyetlerden sağlanan kazanç veya kayıp (kapsamlı gelir). Olağan faaliyetlerden sağlanan gelir Gelir Tablosu olarak adlandırılır. Gelir tablosu belli bir dönemde elde edilen geliri ve bu geliri elde etmek için katlanılan maliyeti gösterir. Dolayısıyla dönemlik olarak Gelir – Gider = (Dönem) Kar (Zarar) ını gösterir. Kapsamlı gelir ise ortakların ortak olmaları nedeniyle ortaya çıkan işlemler dışındaki işlem ve diğer olaylar sonucu belirli bir dönemde özkaynaklardaki değişimi gösterir.
Muhasebe standardı Gelir Tablosu Sunumunun iki şekilde yapılmasına izin verir. Bir işletme bir dönemde muhasebeleştirilen tüm gelir ve gider kalemlerini isterse tek bir kapsamlı gelir tablosunda veya kar veya zarar bileşenlerini gösteren bir tablo (bireysel gelir tablosu) ve kar veya zararla başlayan ve diğer kapsamlı gelir bileşenlerini gösteren ikinci bir tablo (kapsamlı gelir tablosu) olmak üzere iki tabloda sunar. Kapsamlı gelir tablosu asgari olarak, söz konusu dönemle ilgili aşağıdaki tutarları gösteren kalemleri içerir:
-
Hâsılat,
-
Finansman maliyetleri,
-
Özkaynak yöntemi kullanılarak muhasebeleştirilen iştirakler ve iş ortaklıklarının kar veya zarar payları,
-
Vergi gideri,
-
Durdurulan faaliyetlere ilişkin vergi sonrası kar ya da zarar ile Satış maliyeti düşülmüş gerçeğe uygun değerin ölçülmesinde veya durdurulan faaliyetleri oluşturan elden çıkarılacak grup ya da grupların veya varlıkların elden çıkarılmasında muhasebeleştirilen vergi sonrası kazanç ya da zarar
-
toplamını içeren tek bir tutar,
-
Kar veya zarar,ve
-
Toplam kapsamlı gelir.
Aşağıdaki örnekte tek bir gelir tablosu formatı sunulmaktadır.
Gelir bir muhasebe döneminde ekonomik yararlarda işletme bünyesine varlık girişi veya diğer şekillerdeki varlık çoğalmaları sonucundaki artış, veya özkaynaklarda hissedarların yatırdıkları fonlar dışındaki kalemlerde artış meydana getiren borçlardaki azalma sonucunda doğar. Gelirin tanımı hasılatın ve kazancın ikisini birden içerir. Hasılat işletmenin olağan faaliyetleri neticesinde ortaya çıkar; satış, ücret, faiz, temettü, lisans ücreti ve kira geliri gibi çeşitli adlar taşır . Kazanç işletme faaliyetlerden doğmakla birlikte ancak ancak ana faaliyet alanı dışında kalan alanlarda elde edilen faydayı temsil eder.Kazanç genellikle ilgili giderler düşüldükten sonra kalan net tutarı ile raporlanır.
Giderler ise muhasebe döneminde ekonomik yararlarda varlık çıkışı veya diğer şekillerdeki varlık eksilmeleri sonucundaki azalışları veya özkaynaklarda hissedarlara yapılan ödemelerin sonucunda ortaya çıkan azalmaların dışında özkaynaklarda azalma sonucunu doğuran borçlarda meydana gelen artışları ifade eder . Örnek olarak, ücretler, satılan malın maliyeti, sigorta gideri, reklam gideri için katlanılan maliyeti gösterebiliriz. Giderlerin belli bir dönem içinde kayda alınması yine tahakkuk esasına gore yapılır. Yani, gelir tablosunda dönem gideri olarak görülen tutarın hepsinin o dönem içinde ödenmiş olması gerekmez. Diğer kapsamlı gelir içinde ise işletmenin iştiraklerinden elde ettiği gerçekleşmemiş gelir ve gider, kapatılan şube gelir ve gideri gibi unsurlar bulunur. Bu konuların tartışması daha ileri seviyede muhasebe bilgisi gerektirir.
Hisse Başına Kazanç dönem net kar tutarının dolaşımdaki (yani sermaye piyasasında el değiştirebilecek) hisse senetlerinin sayısının dönem içindeki ağırlıklı ortalamasına bölünerek elde edilen bir orandır. Tek bir oran hesaplanabileceği gibi kapsamlı geliri oluşturan bölümlerden hisse başına kazanç hesaplaması yapmak da olasıdır. Yukarıda verilen örnekte işletmenin 2009 yılında performansının daha iyi olduğunu söylebiliriz çünkü dönem karı 2009 da daha yüksektir. Ancak faaliyet karına baktığımızda 2008 yılının daha iyi olduğunu görüyoruz. Ama 2009 yılında finansal giderlerin düşmesi 2009 dönem karının 2008 dönem karından daha iyi olmasına yol açmıştır.
Dostları ilə paylaş: |