İşletmelerde Kaynak Temelli Bilgi Teknolojileri Yetkinliği: Bir Ölçek Uyarlama Çalışması
427
donanım fiyatlarından kaynaklanan veri kirliliğini
ve modası geçmiş veya atıl durumdaki donanım ve
yazılımların maliyetlerini de içerdiğinden günümüz-
de pek tercih edilen bir yöntem değildir. (Martin-
sons ve Martinsons 2002). Çünkü BT değerine dâhil
olan modası geçmiş sistem parçalarının üretime ve
verimliliğe reel bir katkısı söz konusu değildir. Ayrıca
geçmişte rekabet avantajı
sağlayan unsurlar teknolo-
jinin çok hızlı gelişmesi ve ucuzlaması ile kısa sürede
sıradanlaşabilmektedir.
Bu ölçme problemini ortadan kaldırmak
maksadıyla, günümüzde BT harcamaları yerine
firmaların BT yeteneklerini ölçmeye çalışan kaynak
tabanlı yöntemler rağbet görmektedir (Li, Chen
ve Huang, 2006). Kaynak temelli değerlendirme
yaklaşımı, bir varlığın rekabet avantajı sağlaması
için iki şartın gerektiğini savunmaktadır. Bunlardan
birincisi elde bulunan yeteneğin rakiplerin elinde
bulunmaması, diğeri
ise elde bulunan yeteneğin
kolayca taklit edilememesidir (Barney, 1991). BT
yetkinliği de bu iki şartı sağlayabildiği ölçüde firma
için sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayabilmektedir
(Clemons ve Row, 1991). Çünkü önemli olan husus
BT sistemlerine harcanan paradan çok bu sistem-
lerin ne kadar iyi olduğu, kurumsal olarak ne ka-
dar etkin kullanıldığı ve ne kadar rekabet avantajı
sağladığıdır. Taklit edilebilirliği, teknolojinin sürekli
ucuzlaması ve erişilir olması özellikleriyle BT’nin
kendisinin (yazılım, donanım, vb.) sürdürülebilir rek-
abet avantajı sağlaması mümkün görünmemekte-
dir (Clemons ve Row, 1991). Dolayısıyla yıllık olarak
BT’ye ayrılan bütçe, envanter, yaygınlık vb.
kriterler
ile BT’yi değerlendirmek ve bu ölçmeye dayalı sebep
sonuç ilişkileri kurmak doğru sonuçlar vermeyebilir.
Kaynak temelli değerlendirme yaklaşımı ise BT’nin
sürdürülebilir stratejik avantajının ancak bütünlerlik
(complementarity) ve birlikte uzmanlaşma (cospe-
cialization) sayesinde korunabileceğini önermektedir
(Powel ve Dent-Micallef, 1997). Burada “bütünlerlik”
bir kaynağın değerinin diğer bir kaynağın varlığı ile
büyümesi, diğer bir deyişle etkileşimle gerçekleşen
sinerjik bir durumdur. Bu anlamda BT’nin değeri
ona sahip olan firmanın müşteriler, pazar, rakip-
ler, tedarikçiler vb. ile ilgili başarı
için önemli bilg-
ileri biriktirebildiği ve kullanabildiği bilgi depoları
geliştirmesiyle büyüyebilir. Bilgiyi yönetebilme uzun
vadeli rekabet avantajı için çok önemli bir meziyet
olarak kabul edildiğinden BT’nin kıymetini büyüt-
ecektir. Burada örgütsel öğrenme, BT ile birlikte ev-
irilerek bilgi üretimi sürecinde başarılı olabilmesi için
önemli bir katalizör görevi yapabilir.
Birlikte uzmanlaşma ise bir kaynağın diğeri ol-
madan değersiz olabileceği
tezini ileri sürmekte-
dir (Clemons ve Row, 1991). Çok pahalı ve güncel
donanımlara sahip bir firmanın bu sistemlerden ver-
im alabilmesi ancak onları kullanabilecek bilgi biriki-
mini, yetenek ve süreçlere sahip olması ile mümkün
olabilmektedir. Tippins ve Sohi (2003) yazındaki çoğu
çalışmanın aksine BT’yi organizasyonel bir yetenek
olarak ele almış ve BT’nin gerçek değerinin ancak
bu yolla ölçülürse doğru sonuçlara ulaşılabileceğini
bildirmiştir. Bu yaklaşım sürdürebilir rekabet avantajı
yaratması beklenen BT’nin değerlendirilmesi için za-
man boyutuna duyarsız, dolayısıyla eskime ve modası
geçme gibi riskleri ortadan kaldıran bir yaklaşım
olabilmektedir. Tippins ve Sohi (2003) tarafından
geliştirilen bu ölçeği Gibb ve Haar (2007) Yeni Zelan-
da; Ong ve Bin Ismail (2008), Said, Hui, Taylor ve Oth-
man (2009) Malezya; Kmieciak, Michna ve Meczynska
(2012), Polonya; öte yandan Fernández-Mesa, Fer-
reras-Méndez, Alegre-Vidal ve Chiva-Gómez (2012)
İtalya ve İspanya örnekleminde uygulamıştır.
Türkiye’de şirketlerin
BT yetenekleri veya
imkânlarını ölçmeye çalışan bir takım çalışmalar
olduğu tespit edilmiştir. Güleş, Gözlü ve Tekin
(2003) BT uygulamalarının işletme performansı
üzerinde olumlu etkileri olduğunu tespit ettikleri
çalışmada işletmelerin elde bulundurduğu BT Uygu-
lama Hedeflerine sahip olabilme becerisinin yapısal
geçerliğini test etmiştir. BT Uygulama Hedeflerini
oluşturan maddeler genel itibariyle işletmenin içi
ve dış çevresiyle ne ölçüde veri/bilgi paylaşabildiği,
depolayabildiği ve erişebildiği hususlarını sorgula-
makta olup, topyekûn BT yetkinliğini
ölçmede yeterli
olamayabileceği görülmüştür.
Firmaların bilişim sistemlerinin işletme
performansına etkisini ölçmek maksadıyla Akdede ve
Turan (2008) kaynak temelli yaklaşımı kullanmışlardır.
Powell ve Dent-Micallef (1997)’den uyarladıkları
bu ölçek insan, işletme ve teknoloji kaynakları
olmak üzere üç boyuttan oluşmaktadır. Söz ko-
nusu çalışmada bilişim sistemleri ölçeğinin Türkçe
geçerliği ile ilgili istatistiksel bir test yer almamış
sadece ölçeklerin Cronbach Alfa Değerleri rapor
edilmiştir. Bu çalışmada insan kaynağı boyutunu
ölçmeye yönelik ortaya konan ölçekte sadece genel
insan kaynakları yönetimi kabiliyetlerini sorgulayan
maddeler de bilişim yeteneğini sorgulayan maddel-
erle birlikte bulunmaktadır.
Bu durum diğer boyutlar
için de geçerlidir. Dolayısıyla bu karışık yaklaşımın
işletmenin BT Yetkinliğini diğer yeteneklerinden ayrı
ve bağımsız ölçme konusunda yeterli olamayacağı
değerlendirilmiştir.
Turan (2009) ise BT’den elde edilen fayda ile
işletmenin rekabet stratejisi yönelimleri arasındaki
ilişkiyi irdelediği çalışmada şirketlerin mevcut BT