Hafta 1 Baş Boyun Patolojisi Sinozal Ve Laringeal Hastalıklar Dilaver Demirel



Yüklə 287,81 Kb.
səhifə2/4
tarix07.01.2017
ölçüsü287,81 Kb.
#4622
1   2   3   4

5)Anal Bölgenin Anomalileri

Supralevator anomaliler >> Anarektal agenezis Translevator anomaliler >> Ektopik anüs varlığı, anal stenoz, imperfore anüs İntermediate anomaliler >> Anal agenezis, anarektal stenoz, anarektal membran Diğer >> Perineal cep, persistant anal membran



ÖZOFAGUS HASTALIKLARI

Şükrü Yıldırım

1) Özofagial Obstrüksiyonlar Nutcracker özofagus: Sirküler ve longitudinal kaslardaki peristaltik hareketlerde uyumsuzluk. Diffüz Özofagial spazm Divertiküllerin yaptığı tıkanıklıklar (Zenker, Traksiyon, Epinefrik) Mukozal webler ve halkaların yaptığı tıkanıklıklar >> Plumner Vinson, Schatzki halkası Akalazya sonucu görülen obstrüksiyon

2)Özofagial Divertiküller

Konjenital değildirler. Obstrüksiyon, aaspirasyon pnömonisi, apse, enfeksiyon, kanamaya ve malignite ile ilişkilidirler.



Zenker Divertikülü (Faringoözofagiyal veya pulsiyon divertikülü): En yaygın olan tiptir. Genelde yaşlılarda görülür. Üst özofagiyal sfinkterin üstünde, genelde arka duvarda olur. Farinks ve yemek borusu arasındaki birleşimde besinler toplanır. Regürjitasyona veya aspirasyon pnömonisine neden olabilir. Beyin kitlesi gibi durur.

Mid-özofageal/Traksiyon divertikülü: Trakeal bifurkasyon düzeyinde orta özofagusta nadirdir. Birçok sebebe bağlı olarak oluşabilir.

Epinefrik Divertikül: Alt özofageal sfinkterin hemen üstündedir. Peristaltizm ve AÖS’in gevşemesinin koordinasyon eksikliği nedeniyle oluşur. Sıklıkla hiatal herni ile ilişkilidir. Regürjitasyonun yoğunluğu nedeniyle oluşabilir.

-Yalancı veya psödo-divertikül: Nadir. Genellikle diffüz özofageal spazmla birlikte görülür.

3)Akalazya

Kardiyospazma, megaözofagus da denir. Peristaltizm yoktur. Alt özofageal sfinkter tam gevşeyemez ve tonusu artmıştır. Primer olarak: AÖS’de inhibitör nöronların disfonksiyonu ya da nöronal inervasyondaki dejeneratif değişiklikler sonucu oluşurlar. Sekonder olarak trypanosoma cruzi (Chager hastalığı), beyin sapı hasarları, diyabetik nöropati, infiltratif hastalıklarda görülür. Klinik olarak ilerleyici disfaji, geceleri reflü ve aspirasyon, YEHK riski artmıştır.

GİS’in Doğumsal Hastalıkları

Çocuk Cerrahisi



Özofagus atrezisi: Özofagusun bir parçası ile diğer parçası ayrıdır.

Distaldeki parçada trakeözofageal fistül vardır. Durum özofagus atrezisi+trakeözofageal fistüldür. Bu hastalar beslenemezler, kusamazlar, daima tükürük gelir.

Özofagus atrezisine: kardiyak pulmoner anomaliler - vertebra anomalileri - böbrek anomalileri eşlik edebilir - ekstremite anomalileri - kromozomal anomaliler

Pilor stenozu: Çocuklarda sık görülür Safrasız şiddetli kusma kusma görülür.

Pilorik atreziler: Duodenuma geçiş yoktur. Beslenemez. Safrasız kusma olur.

Duodenal atreziler: Genelde ampulla vaterin distalindedir. Bu hastalar da beslenemez. Safralı kusarlar.

Anüler pankreas: Safralı kusma görülür. Pankreas parçaları duodenum etrafında birleştiği için duodenum daralır. Beslenememe durumu ortaya çıkar.

Jejenum-İleum atrezileri: Proksimalde olan atrezilere göre daha zor tespit edilir. Proksimal lezyonlar daha çabuk ve net bulgu verirler.

Kör poş görülmesi >> . Yutma güçlüğü >> Foregut anomalileri için endikasyondurlar Polihidromyozis >>

Jejenum ve ileum atrezileri daha çok proksimal jejenum ve distal ileumda görülür.

Kanalı döşeyen hücrelerde hiperplazi >> Apopitoz >> Rekanalizasyon = Normal gelişimi bağırsakların bu şekildedir. Burada en çok rekanalizasyon defektleri görülür. Bunun sonucunda da genelde webler oluşur.(Mukozal perdeler, şeffaf)Weblerin tip1-4 olmak üzere 4 tipi vardır.



Kolonik atreziler: GİS lezyonları ne kadar distalde olursa o kadar çok batın distansiyon meydana gelir. Bu lezyonlar da distalde olduğu için ileri derece distansiyon vardır. Beslenme bozuklukları daha geç çıkar.

Anarektal anomaliler genelde rektumun farklı yerlere açılması ile karşımıza çıkar. Erkeklerde genelde üriner sistem (rekto-vezikal, rektro-üreter vb.). bayanlarda vestibulüme (labium majörün altına) açılır.



  • w-vertebra

  • a-anarektal bu anomalilerin birlikte görülme olasılığı ( hepsi

  • c-kardiyak olmak zorunda değil birkaç tanesi olabilir)

  • t,e- trakea-özefagial fistül yüksektir.

  • r-renal

  • ekstremite

Zenker divertikülü ve Merkel divertikülü en çok görülenlerdir. Merkel heterotipik olabilir. Komplikasyonlara sebep olur.

GİS’in en çok görülen lezyonları obstrüksiyonlardır. Bunlar beslenme bozukluğu, kusma, distansiyon vb. klinik durumlarla ortaya çıkar. Daha sonra divertiküllerde görülebilir. Bunun yanında duplikasyon da görülen lezyonlar arasındadır. GİS’in her yerinde görülebilirler. Kritik tübüler tipleri vardır. İçerisinde heterotopik doku bulunabilir.



BAŞ BOYUN MUAYENESİ

Kulak Burun Boğaz

Lezyonlar; mukozal lezyonlar ya da kitle tarzında olabilir. Mukozal lezyonlar eritroplaki, lökoplaki, iyileşmeyen yaralar (basit aftöz yaralar ya da kanser lezyonlarının başlangıcı olabilir).

Orta hat lezyonları- troit lezyonları oluşturur genelde. Bu lezyonlar boyutları önemlidir. Bunun yanında troglossol kistte olabilir.

Lezyonlar ağrılı mı? (enfeksiyoz), etraf dokuya yapışıklık derecesi, fluktulasyon var mı? (yumuşaklık varsa kistiktir), ses kısıklığı var mı(daha çok malignite ses kısıklığı yapar) diye kontrol edilir.

Boyunda laterale doğru gidildikçe brakial yarık kistleri karşımıza çıkar. Aynı zamanda bu bölgeler jugulodigastrik Lenf nodları bulunur. Metastazlarda sıkça infiltre edilir. Lenf nodları çift taraflı muayene edilir.

Malignitelerde öncelikle US yapılır. Kistik mi solid mi olduğuna bakılır. Lezyonda santral kanama varsa sınırlar belli değilse malign olma ihtimali yüksek. En son ise eksizyonel biyopsi düşünülür.

MR (yumuşak dokular), BT (kemik)  Kitlenin çevre dokulara invazyonu, kontrast tutup tutmadığı, damarlanmasına bakılarak malign-benign ayrımında yardımcı olan tekniklerdir.

BULANTI-KUSMA

İÇ HASTALIKLARI

A) Bulantı: Mide genişlemeleri veya atonilerinde görüldüğü gibi, kafa içi kaynaklı olaylara bir yanıt olarak da oluşabilir. Bulantı olmadan kusma oluşabildiği gibi (KİBAS’ da projektil kusma) kusma olmadan bulantı oluşabilir. Çok fazla yemek yendiğinde, heyecanlandığındai mide paralizilerinde olduğu gibi.

Bir takım otonom değişikler de eşlik eder: mide tümörü, kasılmaları, salgısı ve mukoza kan akımı azalır, tükrük salgısı, terleme, pupil çapı ve kalp atım sayısı artar ve solunum sisteminde değişiklikler olur.

4. ventrikülün tabanında bulantı merkezi CTZ denilen alan bulunur. Buraya gelen uyarılar N. vagus yoluyla iletilir ve kusma refleksi gerçekleşir. CTZ’ de (area postrema) 5HT3, D2, M, H1 reseptörleri bulunur.


  • CTZ’ yi uyaran yolaklar: duyular, iç kulak, serebellum, korteks, lokal irritanlar (sitotoksik ajanlar, radyasyon, bakteri, virüs ), kan kaynaklı emetikler (sitotoksik ajanlar, kardiak glikozitleer…)

Emezis refleksinin aktivasyonu genel olarak 3’ e ayrılır:

  1. Gastrointestinal: GİS’ deki iç organlardan gelen afferent vagal lifler (direkt) ve splanknik lifler (indirekt), biliyer veya gastrointestinal distansiyon mukozal yada peritoneal irritasyon ve enfeksiyonlar tarafından stimüle edilir.

  2. İç kulak: Vestibüler sistem haraket ya da enfeksiyonlarla stimüle edilebilir (taşıt tutması veya vertigo örnek olarak verilebilir.)

  3. SSS: SSS bozuklukları ile bazı görme, koklama, veya duygu durumlarında uyarı olur. Bunun yanında ruhsal, KİBAS, sitotoksik kanser ilaçları ile de uyarı oluşmaktadır.

Bazı durumlarda CTZ direkt uyarılabilir. Bunlar ilaçlar, ksenobiyotikler, endojen toksinler, kan üresi, dopaminerjik ilaçlar, kanser kemoterapisi, gebelik, radyasyon kaynaklı olabilmektedir.

Bu organlardan afferent uyarılar önce kemoreseptör inceleme alanına daha sonra oradan kusma merkezindeki soliter nukleusa iletilmektedir.



B) Kusma: Kusma merkezi 4. Ventrikül tabanında CTZ’nin hemen yanında bulunur. Kusma ile ilgili hareketleri başlatır ve koordine eder. Kemoreseptör inceleme alanı tarafından düzenlenmektedir. Kemoreseptör inceleme alanı area postrema bölgesinde yer alır. Periferden aldığı uyarıları direkt yada indirekt olarak kusma merkezinin uyarılmasında rol oynar. Bu bölgede kan-beyin bariyeri yoktur, o yüzden kimyasal uyarılara oldukça duyarlıdır. Kusma merkezi aracılığı olmadan kemoreseptör inceleme alanı uyarılması kusmaya yol açmaz. Bu bölgede serebrospinal sıvılardaki ilaçlar, kemoterapötik ajanlar, toksinler, hipoksi, üremi, asidoz ve radyasyon ile uyarılabilen kemoreseptörler bulunur.

B-K ÇEŞİTLERİ :

  1. Santral tip: MSS’nin uyarılmasıdır. Görme- işitme gibi duyularla olur. Ani başlayıp ani kaybolacaktır.

  2. Periferik tip: Sindirim sistemi ve burun-kulak gibi organlardan kaynaklanan B-K ‘da olur.

  3. Fizyolojik kusma: Savunma mekanizmasıdır. (toksinlerin atılımı için) sistemik ya da vücuda alınan toksinler, vestibüler sistemde bozukluk, periton inflamasyonu, barsak tıkanması gibi durumlarda görülür. Ayrıca midenin boşalmasının geciktiği durumlarda da görülebilir (diabet vb durumlarda görülür.).

  4. Psikojenik kusma: Organik bir sebep yoktur. Psikolojik uyarılar bulantı veya kusmayı oluşturur. 2 farklı terim vardır:

Bulimnia nervosa: Kişi çok yiyor, daha sonra bunları kusuyor ya da kullandığı ilaçlarla diyare tarzında atıyor.

Anoreksia nervosa: Kişi hiç yemiyor.

  1. Akut-kronik B-K: 1 haftadan kısa süren kusmalar akut, uzun süren kusmalar kronik olarak adlandırılır. Akut kusmalar; enfekssiyon, mesenterik arter tıkanması, MSS’De oluşan bozukluklar, ilaçlara bağlı olarak oluşabilmektedir. Enfeksiyoz olan kusmalarda karın ağrısı, ateş, lökositoz vardır. Anamnezde benzer yakınması olan kişilerde temas vardır. Besinlerin atılmasında 2-6 saat sonra şikayetler belirginleşir.

GİS obstrüksiyonları, obstrüksiyonun derecesine ve yerine göre kusma oluşturur (safralı – safrasız). GİS kanamalarında kanlı kusma olur. Buna hematemez denir. Stenozlarda ; FM’de erken dönemde barsak hareketleri duyulsa da ilerleyen dönemlerde ise barsak sesleri azalmakta veya hiç duyulmamaktadır. Barsak sesleri azalınca karında hassasiyet, defans, rebaund rijidite olmaktadır.

Akut apandisit, akut pankreatit, akut kolesistit, mezenteriskemi ve peritonit gibi durumlar akut gelişen bulantı ve kusmalar görülmektedir.

İlk ve çoklu gebeliklerde kusma daha çok görülür. Hamilelikte kusmalar genellikle ilk trimesterde görülür. Doğurganlık yaşındaki bayanlarda gebelik sorgulanmalı veya Beta- hcG bakılmalıdır.


  • Akut hepatit hepatit A enfeksiyonlarında da kusma görülür.

  • Digoksin (kalp yetmezliğinde) ve Metformin (şeker ilacı) bulantı kusmaya sebep olurlar.

  • Herbal ilaç (bitkisel) akut kusmaya sebep olabilir.

Antiemetik ilaçların yan etkileri ekstrapramidal yan etkiler, kilo artışı, sedasyon, otonomik yan etkiler, hepatotoksik etki, alerjik reaksiyonlar

  • Metabolik uyanranlar (asidoz, üremi, toksinler)

  • Daha çok çocuklarda görülen ani ölüme yol açabilen (Gastroenterit, laktoz intoleransı, glukoz intoleransı)

  • Yaşlılarda daha çok görülen aspirasyon pnömonisi yapabilen (mezenterik arter tıkanması, organ yetmezliği)

KARINDA DİSTANSİYON VE KİTLE

GASTROENTERELOJİ

Distansiyon bir hastalık değil semptomdur. Yaygın ya da lokal olabilir. Lokallerde bir organın büyümesi ya da kitle söz konusudur.



Distansiyon etiyolojisi:

  1. Non-obstrüktif  obezite, gebelik, gaz, assit, LAP (lenfomalarda), intraabdominal kanama

  2. Mekanik bağırsak obstrüksiyonu tümörler (intra-ekstra lüminal), infeksiyonlar (divertikülif, intraabdominal abseler, parazitik enfeksiyonlar), yabancı cisimler (bezar gibi), nadir nedenler (postoperatif görülen adezyonlar, herniler, valvulus, intusepsiyon, safra taşları, chron hastalığı (transmural inflamasyon) vb.)

  3. Mekanik Olmayan Bağırsak Obstrüksiyonu  Vasküler yetmezlik(tromboz, emboli), metabolik/toksik (hipokalemi, üremi, kurşun zehirlenmesi gibi) nedenler, kimyasal irritasyon (peptik ülser perforasyonu, pankreatit, biliyer peritonit) sebebiyle oluşabilir. 

Lokal lezyonların etiyolojileri :

  1. Sağ üst kadran

Hepatomegali, hepatoma ve diger kc kanserleri

Safra kesesi - ampiyem, pankreas başı kanseri sonucu safra kesesinin boşalamaması

Sağ kolon - kolon kanseri, feçes, çekal valvulus, intususepsiyon

Sağ böbrek - polikistik böbrek, hidronefroz, kist, renal tümör



  1. Sol-üst kadran

Splenomegali

Mide - kanser, gastrik distansiyon(pilor stenozu)

Pankreas - psödokist, pankreasın kuyruk kanserleri

Sol böbrek - aynı lezyonlar

Kolon - kanser, feçes, divertüküler kitle


  1. Epigastrium

Batın duvarı - lipom ya da herni sonucu

Mide - kanser, pilor stenozuna bağlı distansiyon

Pankreas - psödokist, pankreas baş gövde kanserleri

Transvers kolon - kanser, feçes, divertiküler kitle

Hepatomegali - sol lob büyümesi

Retroperiton - aort anevrizması, LAP



  1. Umblikal

Herni - paraumblikal ya da umblikal (sirozda asitin intraabdominal basıncı artırması)

Mide - kanser

Transvers kolon - kanser, feçes, divertiküler kitle

Retroperiton - aort anevrizması, LAP



  1. Sağ ve Sol alt kadran

Batın duvarı - lipom ya da herni

Kolon - kanser, feçes, valvulus, intussusepsiyon, apendiks

İnce bağırsak - Chrohn hastalığı, lenfoma

Jinekolojik - over kisti, over karsinom, ektopik gebelik

Böbrek - aynı lezyonlar


  1. Suprapubik

Büyümüş mesane - akut veya kronik ratansiyon, mesane kanseri

Uterus - gebelik, uterus kanseri

Barsak - Chrohn hastalığı, kolorektal karsinom

İntestinal Gaz: En çok intestinal obstrüksiyon, malabsorbsiyon (fruktoz ve laktoz intoleransı), anksiyete (aerofaji), diyet gibi sebeplerden olmaktadır. Bunun yanında irritabl barsak sendromu, DM gibi motilite bozukluklarında da gaz oluşumu görülür. Bunun yanında malinite, giardiazis, ilaçlar, enfeksiyoz sebeplerden de oluşabilir.

Gazın sebepleri:

İntestinal obstrüksiyon intinsik, ekstrinsik ve intraluminal sebepleri vardır.(slayta bak) Hastalar bulantı, kusma, karın ağrısı, obstipasyon ( gaz gaita çıkaramama) ile gelirler. FM de abdominal distansiyon, hızlanmış barsak sesleri, daha sonra kaybolmuş barsak sesleri, ele gelen kitle görülür. (öncelikler barsak motiliteyi arttırarak obstrüksiyonu açmaya çalışır.)

Aerofaji ağrılıdır. Testler (-) tir. Tekrarlayan geğirme ve flatus vardır. Hızlı yemekten olması kuvvetlidir.

Diyette kişinin intoleransı olduğu gıdalarda flatus yapmaktadır. Laktoz sindirilemez ise su tutar. Bu yüzden bu kişilerde süt içimi sonucunda ishal olur.

Öykü ve FM önemlidir. Kilo kaybı varsa malignite olabilir. Hastalar şişkinlik, karın ağrısı, bulantı- kusma, ishal, nefes darlığı ile gelebilmektedir. Laboratuarda tam kanda anemi erkeklerde tüm hayatı boyunca kadınlarda post-menapozal olarak görülüyorsa bunlar genellikle gis kaynaklıdır. Hipokalemi ve üremi de mekanik olmayan barsak obstrüksiyonu gösterebilir. Kc fonksiyon testlerinde hipoalbuminemi assit ve kc sirozu, hiperalbüminemi pankreas başı kanserini düşündürür. Gebelik testi, ileri görüntüleme tesleri de kullanılabilir.

 

BULANTI-KUSMA TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR

Yrd. Doç. Dr. K. Gökhan Ulusoy

KTZ → 5- HT3,  D2 ve apioid reseptörlerden zengindir.

Soliter traktus → Histamin, Ach ve 5- HT3 reseptörlerinden zengindir.

Emetik İlaçlar

İpeka: (şurup) Emetin denen alkoloid yapı içerir. (kusturucudur ve yan etkilerden sorumludur.) Etkisi mide mukozasının tahrişine bağlıdır ve nöroleptik ilaçlar tarafından önlenmez. SSS’ ni deprese edebilir.  Kardiyotoksik etki potansiyeli vardır.

Apomorfin: Morfin türevidir. (dopamine benzer, dopaminin kusturucu etkisi vardır). KTZ’yi direkt olarak (dopaminerjik D2 reseptörlerini) uyararak kusmaya neden olur. Dopamin bloker ilaçlar, apomorfin’in kusturucu etkilerini bloke ederler. SSS’ni deprese etmesine bağlı uyuşukluk hali, solunum depresyonu, belirgin hipotansiyon ve dolaşım yetmezliği görülebilir. Nalokson bu belirtileri düzeltebilir.

Anti-Emetik İlâçlar 


  1. Skopolamin:

Parasempatolitik etkili bir alkaloid. Beyin sapında vestibüler yolak üzerinde yer alan kolinerjik sinapsların inhibisyonu söz konusudur. Muskarinik reseptör antagonisti olup hareket hastalığının en etkili tedavi ajanlarından biridir. Kan-beyin bariyerini geçer. Profilaktik olarak kullanılır. Bulantı ve kusma başladıktan sonra ise işe yaramaz. Ağız kuruluğu ve sikloplejiye yol açabilir. Taşıt tutmasını önlemek için kullanılır. Kısa süreli etkilidir.

  1. Antihistaminikler:

Antiemetik olarak kullanılabilenler:

difenhidramin, dimenhidrinat → etanolamin türevi

hidroksizin, sinarizin, buklizin, meklizin → piperazin türevi

prometazin → fenotiazin türevi

Antiemetik olarak kullanılanlar H1 reseptörü üzerinden etki eder. Allerjilerde ise 2. kuşak, sedasyonu az olanlar kullanılır. 1. kuşaklarda sedasyon etkisi daha fazladır.

Klinik kullanımı:

Taşıt tutması ve vestibüler kaynaklı diğer bulantı kusma halleri (meniere sendromu, labirintitis vb.)

Gebelik kusmaları(hidroksizin kullanılmaz)

Toksin, radyasyon ve antineoplastiklere bağlı kusmalar(sadece prometazin ve meklizin etkilidir)

Postoperatif kusmalar (sadece hidroksizin ve prometazin kullanılabilir). 

Yan etkileri: Uyuşukluk(sedasyon) ve parasempatolitik etkilere(ağız kuruluğu, görme bulanıklığı, kabızlık) yol açar. Gebelerde teratojenik etkisi gösterilmemiştir(hidroksizin hariç)                                                         



Antihistaminik ve antikolinerjik  Zayıf antiemetik etkileri bulunur. Özellikle hareket hastalığında (motion sickless) etkilidirler. Ağız kuruluğu, sedasyon, idrar retansiyonu ve siklopleji yaparlar. Dimenhidramin ve sodyum tuzu dimenhidrinat sıklıkla kullanılan antikolinerjiklerdir(ancak sedasyon yaparlar).


  1. Santral Etkili Dopamin Reseptör Antagonistleri

Fenotiyazinler ve bütirifenonlar patent antipsikotik ve sedatif ilaçlardır. (Yani 2 çeşit ilaç grubu var.) Etkilerini santral dopamin ve muskarinik reseptör antagonizması ile oluştururlar. Bu gruplardan en çok proklorperazin, prometazin ve tietilperazin kullanılır.

Droperidol –> Butirifenon grubundandır. D2 reseptör blokajı yapar. Diğer alternatiflere yanıt vermeyen durumlarda kullanılmalıdırlar.


  1. Benzamid Türevleri:

Bu grupta metaklopromid ve trimetobenzamid bulunur. Dopamin antagonizması yaparlar. GİS motilite bozukluğuna bağlı bulantı ve kusmada çok etkili ajandırlar. Ekstrapramidal yan etkiler oluşabilir. (Parkinson benzeri semptomlar)


  1. Nöroleptik İlaçlar:

Fenotiyazin türevi olanlar:

  • Piperazin grubu –> Proklorperazin, trifluoperazin, flufenazin, perfenazin, tietilperazin

  • Alifatik bileşikler –> Klorpromazin, promazin

Butirifenon türevi olanlar: Haloperidal

Nöroleptik ilaçlar KTZ deki dopaminerjik reseptörleri bloke eder. Üre ve diğer toksinlere bağlı emezis, radyasyon hastalığı, kemoterapi, postoperatif kusmalar, gebelik kusmalarında (uzun süre olmamak kaydıyla) kullanılabilir. Ekstrapramidal yan etkiler, sedasyon, otonomik yan etkiler vardır.


  1. Metoklopramid:

D2 ve 5-HT3 blokajı, 5-HT4 reseptör aktivasyonu yapmaktadır. Oral yöndeki kısımda kasılma, anal yöndeki kısımda gevşeme yapmaktadır. Postoperatif kusmalar, kemoterapi ve radyoterapi sırasında kusmalar, toksinkere bağlı kusmalarda kullanılır.
7)Domperidon: D2 blokajı yaparken, seratonerjik reseptörlere etki etmez. SSS e çok az girer. (Bu yüzden yan etkisi azdır.) Metoklopramid ile aynı durumlarda kullanılır.
8)Trimetobenzamid: Zayıf D2 bloker etki gösterir. Yan etkileri azdır. Gastroenterite bağlı kusmalarda, post-prandial kusmalarda kullanılabilir.
9)Dronabinol: Marihuana dan elde edilir. (Tetrahidrokanabinol yapısındadır.) Kusma merkezi ve etrafındaki nöronlarda kanabinoid reseptörlerini aktive eder. İştah açıcı ve antiemetik özellik gösterir. Psikoaktif bir madde olduğundan öfori, disfori, halüsinasyonlar görülebilir.Kemoterapiye bağlı emezis, AIDS, anoreksiya durumlarında kullanılabilir. SSS i üzerinde kompleks etkileri bulunur. Marihuana benzeri etkilere neden olur. (Tedavi kesilince yoksunluk olur.)

10)Anti-seratonerjik İlaçlar: Bu ilaçlar başlıca şunlardır: ondansetron hidroklorür, granisetron hidroklorür, tropisetron, dolasetron dur. 5-HT3 reseptörlerini bloke ederler. Kemoterapiye bağlı emezis, radyoterapiye bağlı emezis, postoperatif emeziste kullanılabilirler. Ortak yan etki olarak kas ağrısı ve konstipasyon yaparlar. Ondansetron ilk bulunan prototip bir ilaçtır. Yukarıdaki ilaçlara ek olarak palonosetron da kullanılmaktadır. Oral veya IV kullanılabilirler. Kemoterapiden 30 dk önce tedaviye başlanmalıdır. Etkileri periferal (GIS) 5-HT3 reseptörlerini bloke etmek suretiyle vagal uyarıyı önlemek veya santral reseptörleri etkileyerek yapar. Deksometazonla kombinasyonu etkiyi artırmaktadır. Hareket hastalığına etkileri yoktur.
11)Glukokortikoidler: Deksametazon ve metilprednizolon antiemetik tedavide kullanılır. Etki mekanizması net değildir. Klinik olarak kemoterapi sırasında ortaya çıkan emeziste kullanılır.
12)Lorazepam: Anksiyolitik etkili bir ilaçtır.

 

KOLİNOMİMETİK İLAÇLAR



Doç. Dr. Enes Macit
A)Direkt etkili ilaçlar

  • Esterler: Asetilkolin, metakolin, karbakol, betanekol

  • Alkoloidler: Muskarin, pilokarpin, nikotin, lobelin


Yüklə 287,81 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin