HEMODİYALİZ
TANIM VE TARİHÇE
Diyaliz, yarı geçirgen bir membran aracılığı ile hastanın kanı ve uygun diyaliz solüsyonu arasında sıvı-solüt değişimini temel alan bir tedavi şeklidir.
Sıvı ve solüt hareketi, genellikle hastanın kanından diyalizata doğrudur ve bu diyalizatın uzaklaştırılması ile hastada mevcut olan sıvı-solüt dengesizliği normal değere yaklaştırılır.
Deneysel olarak ilk hemodiyaliz uygulaması 1913 yılında nefrektomize köpekler üzerinde yapılmıştır. İnsanda ilk hemodiyaliz uygulaması ise 1944 yılında Hollandalı bir hekim olan Kolff tarafından yapılmıştır. Bu uygulamada yarı geçirgen membran olarak sellülöz asetat membran ve antikoagülan olarak heparin kullanılmıştır. İlk periton diyalizi uygulaması ise 1923 yılında Ganter tarafından gerçekleştirilmiştir.
Hemodiyaliz işleminin gerçekleşmesi için yeterli kan akımı sağlanmalı (erişkinde genellikle yaklaşık dakikada 200-600 ml) ve bir membran ile makine kullanılmalıdır.
Diyaliz böbreklerin bazı fonksiyonlarını yerine getirebilir.
Diyaliz ile;
Vücuttan belirli miktarda sıvı uzaklaştırılabilir.
Belirli miktarda toksik atık madde uzaklaştırılabilir.
Asit baz dengesi sağlanabilir.
Elektrolit dengesi sağlanabilir.
Sıvı ve Sodyum atımı ile kan basıncı kontrol edilebilir.
Hemodiyalizin Fizyolojik Prensipleri
1- Diffüzyon
2- Ultrafiltrasyon
3- Konveksiyon
Difüzyon
Membranın iki yanındaki konsantrasyon farkı nedeni ile, solütün konsantrasyonu yüksek olan taraftan düşük olan tarafa hareketidir.
Ultrafiltrasyon
Membranın iki tarafında yaratılan basınç farkıyla solütlerin sıvı ile sürüklenerek taşınmasıdır.
Konveksiyon (Sürükleme)
Ultrafiltrasyon sırasında suyun içinde eriyik halde bulunan moleküllerin geçişidir.
Hemodiyaliz
1- Damar erişim yolu
- damar
- kateter
2- Diyalizör / hemodiyaliz membranı
3- Diyaliz suyu / diyalizat
4- Antikoagülasyon
5- Hemodiyaliz makinası
- kan akımı
- diyalizat oluşturma ve akımı
- güvenlik sistemi
1- Damar erişim yolu
( Arter ile ven arasında yol oluşturularak )
Damar erişim yolu
( Kateter ile )
2- Diyalizör / hemodiyaliz membranı
- Diyalizör ; diyaliz mebranının içi boş liflerini içeren sert poliüretan bir kılıftır.
Hemodiyaliz membranı yapısı :
- selüloz
- modifiye selüloz
- sentetik ( polisulfon, poliakrilnitril, poliamid, polikarbonat, polimetilmetakrillat )
3- Diyaliz suyu / diyalizat
- Her bir hemodiyaliz seansında : 120 L su
Neden Arıtılmış Su ?
Hemodiyaliz uygulamasının yeni başladığı y ıllarda hemodiyaliz sırasında kullanılan suyun arıtılmasının önemi yeterince anlaşılamadığı için hastalarda bakteri endotoksinleri, kloraminler, aşırı kalsiyum, magnezyum, flor, pestisitler gibi şehir şebeke suyunda her zaman küçük miktarlarda bulunabilecek maddelerin yarattığı ciddi entoksikasyonlar (zehirlenme) görülmüştür. Bu maddelerin suda bulunmaları bu suları içen ve kullanan insanlarda görülebilir bir sorun yaratmaz iken hemodiyaliz hastalarında ciddi entoksikasyon nedeni olmalarının nedeni kolayca anlaşılabilir.
Son dönem böbrek hastalarında böbreklerin toksinleri vücuttan uzaklaştırma fonksiyonlarının yerine getirilemiyor oluşu toksik maddelerin kolayca birikimine yol açmaktadır. Ayrıca normal bir insan haftada 10-15 litre su içerken bir hemodiyaliz hastası hemodiyaliz süresince dakikada 300-800 ml olmak üzere haftada 300-400 litre diyaliz solüsyonu ve içindeki su ile, dolayısı ile bu kadar suyun kapsadığı her türlü toksik madde ile temasa geçer ve bu temas doğrudan doğruya kan düzeyinde olur, gastrointestinal sistem ve diğer duyu organlarının söz konusu toksinlere karşı kötü tat duyumu, bulantı, kusma gibi savunma mekanizmalarını kullanabilmelerine de olanak yoktur. Bu nedenle prensip olarak diyaliz suyu içme suyundan çok daha saf, zararlı maddelerden çok daha fazla arındırılmış olmak zorundadır.
Su arıtma metodları:
Yumuşatma: Sentetik reçine kapsayan ve bu reçineler aracılığı ile sudaki kalsiyum, magnezyum gibi iyonları tutan bunların yerine suya sodyum iyonlarını veren su arıtma kolonlarıdır.
Aktif karbon filtreleri: Klor, kloramin, pestisitler ve 60-300 dalton molekül ağırlığındaki diğer organik maddeleri tutan kolonlardır.
Deiyonizasyon: Yumu şatıcılar gibi sudaki inorganik iyonları sentetik reçineler aracılığı ile tutarak çalışırlar ancak anyon veya katyonları tutan farklı reçineler kapsayan iki ayrı kolon halinde kullanılırlar.
Reverse osmosis (Revers osmoz, RO): Sellülozik, poliamid, polifuran, polimid gibi küçük porlu yarı geçirgen membranlardan su basınç altında geçirilirse 200 daltondan büyük tek değerlikli iyonların (Na+, K+ ) % 98'i, iki değerlikli iyonların (Ca++, Mg++ ) % 99'u basıncın daha fazla olduğu tarafta kalır ve porlardan geçerek karşı tarafa ulaşamaz. Su, bakteriler, iyonlar, pirojenler, suda erimiş organik ve inorganik maddeler açısından etkili şekilde arıtılmış olur. Revers osmoz filtreleri hemodiyaliz su arıtma sistemlerinin en güvenilen ve sık kullanılan bir parçası olarak kabul edilirler.
Ultrafiltrasyon: Porları RO filtrelerinden çok daha büyük membranlardan yapılmış kolonlardır, iyonları değil bakteri, virüs, pirojenler ve partikülleri tutucu olarak sistemlere eklenirler.
Mor ötesi(UV) Mikroorganizmaların DNA yapısını bozarak etkisiz hale gelmelerini sağlar.
Diyalizat
- Diyalizat : arıtılmış su + konsantreler ( elektrolitler, bikarbonat )
- Na : 132 - 135 mmol/L
- K : 1 - 4 mmol/L
- Mg : 0.25 - 0.75 mmol/L
- Cl : 90 - 120 mmol/L
- Bikarbonat : 27 - 40 mmol/L
- Dekstroz : 0 - 5.5 mmol/L
- pH : 7.1 - 7.3
4- Antikoagülasyon
- Heparin
- Düşük molekül ağırlıklı heparin
- Heparinsiz ( sık yıkama )
5- Hemodiyaliz makinası
- Hemodiyaliz makinası :
1- Kan pompası
2- Diyalizat iletim sistemi
3- Hava dedektörü
4- Heparin pompası
5- Monitörler ( basınç, kan sızması, iletkenlik, hava )
HEMODİYALİZ KOMPLİKASYONLARI
- Diyaliz reaksiyonları
- Intradiyalitik hipotansiyon
- Nöromusküler komplikasyonlar
- Diyaliz disequilibrium sendromu
- Hemoliz
- Intradiyalitik hipoksemi
- Postdiyaliz sendromu
- Kardiyak aritmi ve ani ölüm
- Çalma sendromu
- Diyalize bağlı hipoksi
- Hava embolisi
- Metabolik bozukluklar
Dostları ilə paylaş: |