Dolaşım
Hücrelerin canlılığını koruyabilmesi, sürekli olarak besin maddelerini almak ve metabolizma artıklarını atmakla mümkündür. İnsanda bu amaç için dolaşım sistemi adı verilen özel bir sistem mevcuttur. Dolaşım sistemi kalp, kalbe bağlı damarlar ve kandan oluşur. Sürekli ve kapalı bir sistemdir. Kalbin pompa kuvveti ile atılan kan önce arterlere, arteriyollere ve kılcal damarlara geçer, sonra venüller ve venler aracılığıyla tekrar kalbe döner. Sistemin kapalı bir sistem olması nedeniyle madde alış-verişi kılcal damarlarda gerçekleşir. Kanın sürekli dolaşımı sayesinde hücrelerin madde alış-verişi, beslenmesi, tamiri, ısının vücudun her tarafına dağıtılması ve hormonların dağılımı sağlanır.
Kalbin yapısı, atriyoventriküler ve semilunar kapaklar
Kalp 4 bölmeden oluşur: 2 atriyum ve 2 ventrikül. Atriyumlar kanı venöz sistemden alır, ventriküller ise arteryel sisteme pompalar. Sağ atriyum ve sağ ventrikül birlikte sağ pompa olarak, sol atriyum ve sol ventrikül birlikte sol pompa olarak adlandırılır. Sağ pompa bir musküler duvar (interventriküler septum) tarafından sol pompadan ayrılır (Şekil 1.1). Septum normalde kalbin iki tarafındaki kan akımının karışmasını önler.
Şekil 1.1 Kalbin yapısı
Atriyumlar ve ventriküller arasındaki bağ dokusu içinde atriyoventriküler kapaklar bulunur. Sağ atriyum ve sağ ventrikül arasındaki kapağın 3 yaprağı bulunduğundan triküspid kapak olarak adlandırılır. Sol atriyum ve sol ventrikül arasındaki kapağın ise 2 yaprağı vardır ve bikuspid kapak (mitral kapak) olarak adlandırılır. Atriyoventriküler kapaklar atriyumlardan ventriküllere kanın geçişini sağlar. Aynı zamanda kanın atriyumlara geri akışını önler. Atriyoventriküler kapakların açılış ve kapanışları atriyum ve ventriküller arasındaki basınç farkı ile gerçekleşir.
Semilunar kapaklar ise aort ve pulmoner trunkusun çıkış noktasında bulunur. Aort çıkışındaki kapak aort kapağı, pulmoner trunkus çıkışındaki kapak ise pulmoner kapak olarak adlandırılır. Semilunar kapaklar ventrikül kasılması süresince açıktır; kanın pulmoner ve sistemik dolaşıma geçişini sağlar. Ventriküllerin gevşemesi sırasında, arter basıncı ventrikül basıncından büyük olduğu zaman kapanır, böylece ventriküllere kanın geri akışını önler.
Pulmoner ve sistemik dolaşım
Vücutta 2 dolaşım sistemi vardır: (1) Pulmoner dolaşım sağ ventrikülden başlar, akciğerleri dolaştıktan sonra sol atriyumda sonlanır. (2) Sistemik dolaşım sol ventrikülden başlar, bütün vücudu dolaştıktan sonra sağ atriyumda sonlanır (Şekil 1.2).
Şekil 1.2 Dolaşım sistemi (RA: Sağ atriyum, LA: Sol atriyum, RV: Sağ ventrikül, LV: Sol ventrikül.)
Kılcal damarlardaki gaz değişimi sonucunda oksijen kapsamı azalmış, karbondioksit kapsamı artmış kan venae cavae inferior ve superior ile sağ atriyuma döner. Bu kan daha sonra kendisini pulmoner trunkusa ve pulmoner arterlere pompalayan sağ ventriküle girer. Sağ ventrikülden pulmoner arterler aracılığıyla akciğerlere gönderilir. Pulmoner arterler, gaz değişiminin olduğu akciğerlere kanı taşımak için dallanırlar. Akciğerlerde karbondioksit kılcal damarlardan alveollere difüze olurken, oksijen alveollerden kılcal damarlara geçer. Bu nedenle pulmoner venler yoluyla sol atriyuma dönen kanın oksijen kapsamı artmış, karbondioksit kapsamı azalmıştır. Kanın kalpden (sağ ventrikül) akciğerler yoluyla tekrar kalbe (sol atriyum) dönmesi sırasında izlediği yol bir devreyi tamamlar ki; buna pulmoner dolaşım denir.
Sol atriyumdaki oksijenden zengin kan sol ventriküle girer ve oradan aorta pompalanır. Aort, büyük ve elastik bir damar olup dalları organ sistemlerinin hepsine oksijenden zengin kan taşır. Hücresel solunum sonucu dokularda oksijen konsantrasyonu kılcal damarlardaki kandan daha düşük, karbondioksit konsantrasyonu ise daha yüksektir. Bu nedenle sistemik venlere akan kanın oksijen kapsamı azalır, karbondioksit kapsamı ise artar. Bu venler, oksijen kapsamı azalmış, karbondioksit kapsamı artmış kanı sağ atriyuma taşıyan, venae cavae inferior ve superior olarak adlandırılan iki büyük vene boşalırlar. Böylece sistemik dolaşım tamamlanır: Kalpden (sol ventrikül) organ sistemlerine ulaşır ve tekrar kalbe (sağ atriyum) döner.
Kalp kası
Kalpde 3 çeşit kas hücresi vardır: (1) Sinoatriyal ve atriyoventriküler düğüm hücreleri: Değişikliğe uğramış kas hücreleridir. Kasılma yetenekleri çok azdır ve kendiliklerinden uyarı doğururlar. (2) Ventriküllerin içini döşeyen endokard hücreleri: En iri kalp kası hücreleridir. Bunların da kasılma yetenekleri çok azdır. Fakat uyarıyı hızlı iletmek için özelleşmişlerdir. (3) Miyokard hücreleri: Kalbin kasılmasını sağlayan asıl kalp kası hücreleridir. Orta büyüklükte, kuvvetli ve hızlı kasılma yetenekleri olan hücrelerdir. Ortalarında bir çekirdek bulunan bu hücreler çizgili kaslar gibi myofibrilller ve bol miktarda mitokondri taşırlar. Kalp kası hem iskelet kasının, hem de düz kasın özelliklerini taşır. İskelet kası gibi çizgilidir ve hızlı kasılır, düz kas gibi istek dışı aktivite gösterir ve aktivitesi otonom sinirlerle düzenlenir.
Kalp kası lifleri çok sayıda kalp kası hücresinin seri halde bağlanmasından meydana gelmiştir. Kalp kası liflerini enine olarak kateden koyu renkli uzantılar interkale disk olarak adlandırılır. Hücre membranları buralarda birbirleriyle kaynaşır ve iyonların difüzyonuna uygun, çok geçirgen bağlantılar (gap junction) oluştururlar. Ayrıca interkale disklerde elektriksel direnç çok düşüktür. Böylece aksiyon potansiyelleri bir kalp kası hücresinden diğerine kolayca iletilir. Bu şekilde kalp kası bir sinsityum oluşturur; bir uyarı geldiği zaman kalp kası hücreleri aynı anda kasılır. Kalp 2 ayrı fonksiyonel sinsityumdan oluşmuştur: (1) Atriyum sinsityumu. (2) Ventrikül sinsityumu. Bu iki sinsityum, atriyumların ventriküllere açıldığı kapakların çevresinde bulunan ve elektriksel olarak iletken olmayan fibröz bir doku ile birbirinden ayrılmıştır. Aksiyon potansiyelleri atriyum sinsityumundan ventrikül sinsityumuna özel ileti sistemi (AV demet) ile iletilir. Kalbin 2 ayrı sinsityuma ayrılması, atriyum kasılmasının ventrikül kasılmasından önce olmasını sağlar. Bu durum kalbin fonksiyonu bakımından çok önemlidir.
Dostları ilə paylaş: |