Günlük yaşam etkinlikleri içerisinde markette, bakkalda, parkta, yani toplu yaşam ortamlarında yetersizlikten etkilenmiş bireyler ile yeterince etkileşim içerisinde olamayan tipik gelişim gösteren çocuklar, medya aracılığı ile de yetersizlikten etkilenmiş bireyler hakkında olumlu yaşantılar edinememektedir.
Günlük yaşam etkinlikleri içerisinde markette, bakkalda, parkta, yani toplu yaşam ortamlarında yetersizlikten etkilenmiş bireyler ile yeterince etkileşim içerisinde olamayan tipik gelişim gösteren çocuklar, medya aracılığı ile de yetersizlikten etkilenmiş bireyler hakkında olumlu yaşantılar edinememektedir.
Günlük yaşamlarında yetersizlikten etkilenen bireylerle ortak bir yaşamı paylaşıp yetersizlikten etkilenen bireylerin farklılıklarına saygı duymayı ve onları kabul etmeyi öğrenemeyen çocukların birden sınıflarına bir kaynaştırma öğrencisi geldiğinde ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bilememeleri ve kaynaştırma öğrencilerine karşı olumsuz davranışlar sergilemeleri özellikle uygun rol modellerinin yokluğunda çok şaşırtıcı bir sonuç olarak görünmemektedir.
Bu nedenle, sınıf öğretmenlerinin tipik gelişim gösteren çocukların bilgi ve yaşantı eksikliklerini göz önüne alarak sınıflarını kaynaştırma öğrencisine hazırlamak için çaba göstermeleri, öğrencilerinin bilgi ve duyarlılıklarını arttırıcı etkinlikler düzenle-meleri çok önemlidir.
Genel anlamda bir sınıfı kaynaştırma öğrencisine hazırlamak için üç temel tavsiyede bulunulur:
a) çocuklara yetersizliğin doğasını anlamalarında yardımcı olmak,
b) çocuklara öğretim olanakları sunmak ve
c) çocuklarla canlandırma etkinlikleri yapmak.
Çocuklara yetersizliğin doğasını anlamada yardımcı olmak akran kabulündeki önemli etkenlerdendir (Pivik, McComas, LaFlamme, 2002).
Çocuklar bir kere tüm insanların güçlü ve zayıf yönleri olduğunu anladıklarında, farklı olmak kabul edilir bir boyuta gelir.
Bu bağlamda kullanılabilecek bir etkinlik bir sınıf tartışması aracılığı ile öğrencilerin birbirinden farklı ve birbirleri ile benzer oldukları yönleri tartışmalarını sağlamaktır.
İlk sınıf tartışması fiziksel farklılıklar üzerine yapılabilir.
Nasıl bazı öğrencilerin kahverengi, siyah ya da sarı saçlı olduğu bazılarının ise mavi ya da ela gözlü olduğu, boy ve kilo farklılıkları tartışılabilir.
Ardından öğretmen öğrencilerin farklı yetenek alanlarına sözü getirebilir. Örneğin bazı öğrenciler matematikte başarılı iken, bazıları bir müzik aletini çok iyi çalabilirler ya da bazı öğrenciler çok iyi futbol oynarken aynı başarıyı resimde gösteremeyebilirler.
Öğrenci paylaşımlarının ardından öğretmen herkesin güçlü ve zayıf yönlerinin olduğu üzerine vurgu yapılabilir ve çocukların her birinin bir diğerinden farklı olduğunu anlamalarına ve bu farklılıklarının da onları kendilerine özgü bireyler yapan özellikleri olduğunu farketmelerine yardımcı olabilir. Böylelikle çocukların farklı olmanın kötü bir durum değil son derece özel bir durum olduğunu anlamaları desteklenebilir.
Yetersizliğin, kaynaştırma öğrencisinin yaşamını nasıl etkilediğini anlatırken farklı sınıf içi etkinlikler de kullanılabilir.
Bu etkinliklere verilebilecek bazı örnekler; farklı yetersizlikler hakkında çocuklara videolar izlettirmek, sınıfa yetersizlikten etkilenmiş bireyleri konuşmacı olarak davet etmek, sınıfın duvarlarına yetersizlikten etkilenmiş bireylerin resimlerini asmak ya da çocuklara farklı yetersizlik grupları hakkında bilgi vermek olabilir.
Öğretmen yetersizliğin doğasını ve yetersizliğin çocuğun yaşamına getirdiği sınırlılıkları tartışırken (tekerlekli sandalyedeki bir öğrencinin merdivenleri çıkamaması, görme engelli bir öğrencinin arkadaşlarını görerek algılayamaması ya da zihin engelli bir çocuğun akranlarından daha yavaş öğrenmesi gibi) vurguyu sadece farkılılıklar ya da sınırlılıklar üzerine değil benzerlikler üzerine de yapması gerekir.
Örneğin tekerlikli sandalyedeki bir çocuğun asansörü kullanarak üst katlara ulaşması veya görme engelli bir çocuğun arkadaşlarını seslerinden tanıyarak bulması gibi yetersizlikten etkilenen çocukların da tipik gelişim gösteren akranları ile benzer etkinlikleri yaptığı sınıfta yapılacak etkinliklerde mutlaka vurgulanmalıdır.
Özetle sınıf içi etkinliklerde temel amaçlar; çocuklara yetersizlikler hakkında bilgi vermek, yetersizliklerin çocuğun yaşamını nasıl etkilediğini anlatmak ve yetersizliğe rağmen yetersizlikten etkilenen çocukların da tipik gelişim gösteren akranları ile benzer günlük yaşam etkinlikleri yaptıklarını, yani birbirleri ile benzer yönlerinin farklılıklarından çok daha fazla olduğunu vurgulamak olmalıdır.
Sınıftaki çocukları kaynaştırma öğrencisine hazırlamada kullanabileceğiniz bir diğer strateji ise dersler sırasında yetersizlikler ile ilgili çeşitli ödevler ve projeler vermektir. Öğrenciler gruplar halinde okullarını görme engelli ya da bedensel engelli bir çocuk için değerlendirebilirler.
Merdivenlerin kenarlarında tutacak yerlerin olup olmadığını, kapıların genişliğini, lavobolarda engelli çocuklar için klozetlerin olup olmadığını, lavoboların ve telefonların yüksekliğini, sınıfın genişliğini, kütüphanenin raflarının engelli çocukların kullanımına uygun olup olmadığını not alıp okulun fizik mekanını değerlendirici bir rapor hazırlayabilirler.
Öğrencilere yetersizlikten etkilenmiş ve yaşamında başarıya ulaşmış kişiler hakkında ödev hazırlatmak ise bir başka farkındalık arttırıcı ödev olabilir (Wood, 2001).
Böyle bir ödevde yetersizlikten etkilenmiş ünlü bir kişinin yetersizliği, yetersizliğinin ünlü kişinin yaşamını nasıl etkilediği, kişinin başarıları ve hayat hikayesi öğrencilere farklı bölümler halinde tamamlattırılabilir.
Yetersizlikten etkilenmiş başarılı ve ünlü
kişilere verilebilecek bazı örnekler: Beethoven, Ludwig von (işitme engelli); Churchill, Winston (konuşma bozuklukları); Charles, Ray (görme engelli); Da Vinci, Leonar-da (disleksi-epilepsi); Dickens, Charles (psikiyatrik bozukluk-epilepsi); Dostoyevski, Fyoder (epilepsi); Edison, Th omas (işitme engelli); Enç, Mithat (görme engelli); Eins-tein, Albert (öğrenme güçlüğü); Galileo (görme engelli); Grandin, Temple (otizm); Hawking, Stephen (fiziksel engelli); Keller, Helen (görme ve işitme engelli); Şentürk, Metin (görme engelli); ve Wonder, Stevie (görme engelli).
Derslerde öğrencilerin yetersizlikler hakkında bilgilerini ve farkındalıklarını arttırmak amacı ile çocuk edebiyatının kullanılması da öğretmenlere önemli öğretimsel fırsatlar sunar (Dyches ve Prater, 2000; Koç, Koç ve Özdemir, 2010). Öğrenciler hikaye karakterlerinin yetersizlikten etkilenmiş çocuklar olduğu kitapları okuduktan sonra, öğretmen çocuklara hikaye karakterinin niçin yazar tarafından yetersizlikten etkilenmiş bir birey olarak karakterize edildiğini sorabilir (Shapiro, 2000).
Öğretmen yine kitabın içeriğinde yetersizlikten etkilenmiş çocukla ilişkili önyargıların sunulup sunulmadığını da sınıf tartışması aracılığı ile öğrencilere sorabilir. Örneğin yetersiz-likten etkilenen hikaye karakteri hiç kimsede olmayan üstün becerilere ya da gizli güçlere sahip gibi kitapta karakterize edilmiş olabilir ve bu imaj da yetersizlikten etkilenen bireylerin yetersizliklerini örtmek için üstün özelliklere sahip olmaları gerektiği önyargısını çocuklara gizli olarak empoze edebilir (Koç, Koç ve Özdemir, 2010).
Öğretmen olumsuz yargılar içeren bir öyküyü öğrencilerle paylaştıktan sonra, öğrencilerinden aynı öyküyü olumsuz yargılardan uzak bir biçimde yeniden yazmalarını isteyebilir Öğretmen ek olarak çocuklara yazarın yetersizlikten etkilenmiş çocuğu betimlerken kullandığı kelimeleri çıkarmalarını ve kelimelerin herhangi bir önyargı içerip içermediğini düşünmelerini isteyebilir (engelli, sakat, özürlü, geri zekalı).
Kitap okuma, toplu yaşam ortamlarındaki çevresel düzenlemeleri değerlendirme, sınıfa yetersizlikten etkilenmiş bireyleri konuşmacı ola-rak davet etme, yetersizlikten etkilenmiş başarılı kişiler hakkında ödev yapma, videolar izleme ve sınıf tartışmaları aracılığı ile öğrencilerin yetersizlikler hakkında bilgileri arttırılabilir, yetersizlikler hakkında çocuklara farklı bakış açılarından bilgiler kazandırılabilir, kullandığımız dil ve yaşam ortamlarımızın yetersizlikten etkilenmiş bireylerin yaşam kalitelerini nasıl etkilediği hakkında farkındalıklarının artmasına yardımcı olabilirsiniz.
Bilgi ve farkındalıkları artan öğrencilerin yetersizlikten etkilenen akranları ile nasıl etkileşime geçip bazı alanlarda arkadaşlarını nasıl destekleyebileceklerini, öğrencilere uygun rol modelleri sunarak kazandırabilir, tüm çocukların yetersizlikten etkilenen bireyleri kabul edici, olumlu tutumlar geliştirmeleri destekleyebilirsiniz.
Kaynaştırma öğrencisinin sosyal uyumunu desteklemek için yalnızca tipik gelişim gösteren akranların kaynaştırma öğrencisine hazırlanması yeterli değildir. Özellikle daha önce kaynaştırma sınıfında bulunmayan bir kaynaştırma öğrencisinin yeni eğitim ortamında uyumunu desteklemek için eğitim ortamı ile ilişkili beklenti ve kuralların çocuğa öğretilmesi gereklidir.
Kaynaştırma öğrencisinin sosyal uyumunu desteklemek için yalnızca tipik gelişim gösteren akranların kaynaştırma öğrencisine hazırlanması yeterli değildir. Özellikle daha önce kaynaştırma sınıfında bulunmayan bir kaynaştırma öğrencisinin yeni eğitim ortamında uyumunu desteklemek için eğitim ortamı ile ilişkili beklenti ve kuralların çocuğa öğretilmesi gereklidir.
Aslında pek çok çocuk yeni bir ortama girdiklerinde, ortamda ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını ve ortamda ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerini doğrudan bir kişi onlara öğretmese dahi çevrelerini gözlemleyerek öğrenebilir. Ancak bazı kaynaştırma öğrencilerinin öğrenme düzeyleri yetersizliklerine bağlı olarak tipik gelişim gösteren akranlarından daha yavaş olabildiği için ve okul ortamı ile ilişkili kuralların hepsini birden öğrenmek bazı çocuklara ağır gelebildiği için bir ön hazırlık süreci ile çocuğu okul yaşamına hazırlamak son derece akılcı görünmektedir.
Böyle bir hazırlık sürecinde kullanılmak üzere çeşitli kurallara uyan çocuklar kurallara uyarken kameraya çekilip kaynaştırma öğrencisinin eğitiminde kullanılabilir. Kurallara uyan çocukların kamera çekimlerinde kullanılmak üzere tüm sınıfa bir duyuru yapıp, o öğretim yılında okul ve sınıf kuralarına en iyi uyan çocukların bir sonraki senenin kamera çekim yıldızları olacağı söylenebilir. Aşağıda kaynaştırma öğrencisine okul ve sınıf ile ilgili öğretilmesi gereken bazı kuralların bir listesi verilmiştir (Wood, 2001).
Olumsuz okul deneyimlerini yaşatan sınıflar diğer bir deyimle öğrencilerin stresle kendilerine cevap verme sırasının gelmesini istemedikleri sınıflar, çocukların sosyal duygusal gelişimini destekleyici sınıflar değildir. Sosyal duygusal gelişimi destekleyen sınıflar öğrencilerin sorulan soruları yapamama riskini göze alarak cevap verme özgürlüğünü gösterebildiği sınıflardır.
Olumsuz okul deneyimlerini yaşatan sınıflar diğer bir deyimle öğrencilerin stresle kendilerine cevap verme sırasının gelmesini istemedikleri sınıflar, çocukların sosyal duygusal gelişimini destekleyici sınıflar değildir. Sosyal duygusal gelişimi destekleyen sınıflar öğrencilerin sorulan soruları yapamama riskini göze alarak cevap verme özgürlüğünü gösterebildiği sınıflardır.
Yapılan hataların öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak kabul edildiği ve hataların öğrenciyi öğrenmeye çalıştığı için doğruya götürecek basamaklar olduğunun ifade edildiği sınıflardır.
Sorulan soruya öğrenci doğru cevap veremediğinde denediği için pekiştirildiği sınıflardır. Sosyal duygusal gelişimi destekleyici sınıflar tüm öğrenciler için güvenli, risk alınabilen ve öğrencinin korku duymadan kendini ifade edebildiği sınıflardır.
Sosyal duygusal gelişimi destekleyici sınıflar aynı zamanda eşitliğin ve saygının da hakim olduğu sınıflardır. Saygıyı sınıfta hakim kılmak, çocuklar arasında farklı problemler ortaya çıktığında öğretmenin tartışmaları bir öğrenme deneyimine dönüştürmek için çaba sarf etmesi ile desteklenebilir.
Eşitlik ve saygının hakim olduğu sınıflarda öğretmenler tehdit ya da cezalarla problemlerin üstesinden gelmeye çalışmak ya da çocukları probleminizi kendi aranızda çözün diyerek yalnız bırakmak yerine çocukların olumlu disiplin davranışları geliştirmelerine yardımcı olurlar.
Bunu yapabilmek için çocukların ortaya çıkan problemin nedenini belirlemesine yardımcı olmak, yapılan davranışın her iki taraf üzerindeki etkilerini tartışmak ve alternatif çözüm yolları bulmaya çocukları teşvik etmek, sınıftaki tüm öğrencilerin birbirlerine karşı olumlu tutumlar geliştirmelerine yardımcı olur.
Olumlu disipline dayalı bir sınıf ortamı oluşturmada tüm sınıf üyelerinin birbirlerini önemsediği bir ortamı oluşturmak, çocuklara güçlü iletişim becerilerinin kazandırması ile doğru orantılıdır. Çocuklara güçlü iletişim becerileri kazandırmada anahtar noktalardan birisi ise çocuklar olumsuz bir durumla karşılaştıklarında problemin kendileri üzerindeki etkilerini ve duygularını ben dilini kullanarak ifade etmelerini öğretmektir.
Çocuklar problem durumda karşı tarafı suçlamadan kendilerini ifade etmeyi öğrendiklerinde problem duruma dahil olan diğer çocuğun da problemi çözmeye yönelik olumlu adım atmasını desteklemiş olurlar.
Çocuklara etkili iletişim becerilerini kazandırmak zaman alan bir süreçtir ve her çocuk kendini ifade etme becerilerini ve empati gelişimi destekleyici ev ortamlarından gelmemektedir.
Sınıfta ortaya çıkan problem durumlar ile ilişkili haftada bir veya birkaç kez “paylaşım çemberi” oluşturmak, ortaya çıkan soruna dahil olan çocukların kendilerini ifade etmelerine izin vermek ve sınıftaki diğer üyelerin sorunun çözümü için alternatif çözüm önerileri geliştirmelerini sağlamak son derece yapıcı olabilir.
Bu sınıf paylaşımlarının olumsuz ve karşılıklı suçlamalarla geçmesini engellemek için öğretmen çocuklara:
Sence problemin nedeni neydi? Kendini nasıl hissettin? Sence yaptığın davranış sonucunda karşındaki arkadaşın kendini nasıl hissetmiştir? Bu davranış dışında sorunu çözmek için başka neler yapabilirdin? Alternatif çözüm yolları neler olabilirdi? gibi sorular sorabilir.
Pek çok problem durumda öğretmenlerin sıklıkla yaptığı bir diğer hata da çocuk-ların problem durumlarda hissettikleri duygularını gözardı etmektir.
Oysaki sosyal duygusal gelişimi destekleyici sınıf ortamlarında kızmak, mutlu olmak, kıskanmak ya da korkmak gibi tüm duyguların doğru ve geçerli olduğu kabul edilir. Çocuklara herhangi bir problem durumda “Hayır böyle hissetmen doğru değil” mesajını vermek çocukların duygularını fark etme, kontrol etme ve etkili bir biçimde ifade etme becerilerinin gelişimlerine yardımcı olmaz.
Aksine çocuk herhangi bir duyguyu yaşarken bu duyguyu hissetmemesi gerektiğinin kendisine söylenmesi çocuğa kendisinde bir problem olduğu mesajını verebilir.
Öğretmenin duygular ile ilişkili olarak herhangi bir durumda çocuğun hissettiği duygunun son derece normal olduğunu fakat duyguları ifade etmenin her yolunun uygun olmadığını, duyguları yapıcı yollarla ifade etmek gerektiğini anlatması önemlidir. Örneğin bir çocuk arkadaşına kızdığında, kızgınlığını arkadaşını iterek ya da vurarak değil kelimeleri kullanarak ifade etmesi tavsiye edilmelidir
Çocuklara duygularını kontrol etme ve yapıcı bir biçimde ifade etmeyi öğretmek özellikle kaynaştırma öğrencileri açısından çok önemlidir. Bu durum ise öncelikli olarak kızmak, üzülmek gibi yoğun olumsuz duygular ile ilişkilidir.
Çünkü bazı çocuklar saldırgan davranış problemleri sergileyebilmektedir ya da sonucunu düşünmeden akıllarına gelen ilk davranışı yapma eğilimini gösterebilmektedirler.