Kentsel mekan



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/10
tarix07.03.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#10601
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

1. GİRİŞ
 
1.1 
Çalışmanın Amacı
 
Çalışmanın
 temel 
amacı
 kentsel mekan-
birey etkileşimini
 bütüncül (holistik) bir bak
ış
 
açısıyla  okumaya  çalışmak  ve 
paralel  olarak 
yapılan  deneyle 
bir  okuma  yöntemi 
geliştirmektir.
 
Çalışmaya  başlarken  çeşitli
  sorular  yönlendirici  o
lmuştur.  Çalışmanın  kapsamı 
ise 
bu 
soruların cevaplarını ararken oluşmuş farkındalıklar aracılığıyla belirlenmiştir.
 Bu 
sorular; 
“Gündelik hayatta kent kullanıcısının maruz kaldığı

içinden geçtiği
 
kısacası 
dene
yimlediği 
kentsel peyzaj 
kullanıcı
 üzerinde n
asıl bir etkide bulunur
, ne gibi  ruh 
hallerini  (affektleri) 
tetikler,  nasıl  bir  iz  bırakır
?

  ve 
“Bu  bağlamda  mekanın 
birey 
üzerindeki etkisini ölçmek mümkün müdür; mümkünse 
nasıl ölçülür?” gibi sorulardır.
   
Mekan  ile 
bireyin  psikolojik  yapısı  arasında  direkt  bir  nedensellik  ilişkisi 
kurulamayacağı  düşüncesi  çalışmayı
,  temelde  mekan-
insan  ilişkilerini  konu  alan 
çevresel  psikoloji  alanındaki  araştırmalardan  farklılaştırır.
  Kentsel  mekana  ve 
kentsel  mekanı  biçimlendiren  etmenlerden  biri  olarak  mimarlık  pratiğ
ine 
yalnızca 
mimarlık  disiplini  içerisinden  bakmak  ve  araştırmak
 
yeterli  değildir;  zira  kentsel 
mekan da mimarlık pratiği de 
ekonomi,  politika,  teknoloji, kültür gibi  parametrelerin 
etkisi  altında  şekillenir. 
Çal
ışmanın  odağında  kentsel  mekan
-
birey  etkileş
imi  yer 
aldığından
 
aynı  sorunsal  bireyin  psikolojik  durumu  için  de  geçerlidir.  Bireyin 
psikolojik  durumunun 
yalnızca  fiziksel  koşulların 
bir  fonksiyonu  olarak  ele 
alınamayacağı; 
hem 
hafıza, bilinçaltı gibi 
içsel dinamiklerin hem de kentsel mekana 
benzer  biçimde  büyük  ölçekli 
yapıların  etkisi  altında  olduğu  düşüncesi,  çalışmanın 
kapsamını  belirleyen  farkındalıklardan  biri  olarak  belirir.
  Bu  noktada  ç
alışmanın 

Kavramlar

 
bölümünde  detaylıca  açıklanan  ancak  genel  anlamda 
kentin  fiziki 
yapısına  ve  mimarlık  pratiğine  etkide  bulunan  politik,  ekono
mik,  sosyal  ve  kültürel 
yapıları
 
işaret  eden  ve  çalışmada  kısaca  “üstyapı”
 
olarak  tanımlanan  kavram 
karşımıza çıkar. 
Böylelikle ç
alışmanın kuramsal çerçevesini oluşturan ilişkiler ağının 
bileşenleri  tamamlanmış  olur
;  bu  kavramlar  ü
styapı, 
kentsel  mekan  ve  bireyin 
psikolojik yapısı; çalışmadaki odaklanılan haliyle affekt
tir.   

 
2
 
Çalışma  boyunca  üstyapı,  kentsel  mekan  ve  bireyin  psikolojik  yapısı
  birbirlerine 
etkide bulunan 
içe kapalı bileşenler olarak değil aksine birbirleri
ni içiçe geçerek var 
eden, 
bir  bütünün  farklı 
yüzleri 
olarak  ele  alınmaktadır.
 
Kısaca  üstyapı
-kentsel 
mekan ve bireyin psikolojik halleri arasında karşılıklılık ilkesine dayanan dinamik bir 
ilişki  olduğu  söylenebilir.  Bu  ilişkinin  tetiklediği  sorular  çeşit
lenir: 
“Üstyapı
  kentsel 
mekanı  nasıl  biçimlendirir;
  hangi  mekansal  araçlar  üzerinden  kendini  görünür  hale 
getirir?
”,  “
Bu 
mekanlar  birey  üzerinde  nasıl  affek
tif  tepkilere  sebebiyet  verir?
”,  “
Ne 
tür  kentsel  mekanlar  kentli  üzerinde  maksimum  ruhsal  tepkilere  yol  açar?

  gibi 
sorular 
çalışmanın
 
literatür  taraması  ve  deneyin  oluşturulması
 
aşamalarında
  yol 
gösterici olmuşlardır.
 
Gottshalk’a  göre 
soyut  ekonomik,  politik,  dinsel,  askeri,  tekno-
bilimsel  ve  diğer 
kurumlarda  ivmelenen  dönüşümler 
gündelik  hayatta  tecrübe  edilir. 
Dışsal  makro
-
sosyal  peyzajdaki  değişime  bireylerdeki  içsel  psikolojik  değişimler  eşlik  eder
  
(Gottshalk,  2000).  Bir 
başka  deyişle 
kenti  biçimlendiren  etmenlerden  biri  olan  ve  
çalış
mada 
üst  yapı  olarak  tanımlanan  yapılar  ile  kent  kullanıcılarının
 
iç  dünyaları; 
gündelik,  yerel,  biricik  duyguları,  arzuları  ve  beklentileri  arasında  yoğun  bir  ilişki 
vardır.
 
Çalışmada  kentsel  mekanın  bu  bağlamda  nasıl  bir  arayüz  olarak  çalıştığı 
sorgulanır. 
 
Kentsel mekan-
birey etkileşimini
, meka
nın bireyler üzerindeki
 
etkisi ya da başka bir 
deyişle  bireylerin  kentsel  mekanlara  verdikleri  tepkiler  üzerinden  araştırmak
 
çal
ışmanın  hedeflerinden  biridir. 
Kentsel  mekana 
ve  mimarlık  pratiğine  dair  bir 
ok
umanın

gündelik  hayatın  içinden  ve  kentsel  kullanıcılar  üzerinden  yapılmasının 
kentsel  mekanı  odağına  alan  araştırmalar  için  kritik  önemde  olduğuna 
inanılmaktadır.
 
Jacobs’a  göre  kent  ve  gerçek  yaşam  bir  laboratuvardır 
(Jacobs,1992).  Bu  laboratuvar
da  araştırma  yapmak  için  kullanılan  temel  araç; 
Türkçe  karşılığı  “duygulanım; 
etkilenme

 
olan  ve  kısaca  “
içinde  bulunulan  çevreye 
verilen  duygusal  tepkiler

 
olarak  tanımlanabilecek  “
affekt

 
kavramıdır

Aydınlı’ya 
(1986) 
göre  “mekansal  uyarım  sonucu  ortaya  çıkan  duygusal  faktörler
-alg
ısal 
yargılar, niceliksel olarak
 ölçülebilen fizikse
l bileşenler ve niteliksel olarak ölçülebilen 
algısal  bileşenler  arasındaki  ilişkiyi  açıklamaktadır”
  (s.iv). 
Çalışma
  ve  özellikle  de 
deney, mekansal 
uyarımlara ve onların
 sonucunda o
rtaya çıkan duygusal faktörler

yani affektlere odaklanır. Bu noktada mekanın
, affektlerin tek belirleyicisi olarak ele 
alınmadığını daha çok 
tetikleyicisi veya katalizörü olarak 
görüldüğünü 
vurgulamakta 
fayda vardır.
  
Kentsel  mekan,  birey  için  kimi  zaman  ve  yerde  arka  fondur,  görünmezdir  ve 
etkisizdir;  kimi  zaman  ve  yerde  ise  b
aşroldedir; yoğun  duygulanımların (affektlerin) 

 
3
 
tetikleyicisidir. Kentsel mekan deneyimleri indirgenemeyen,  öngörülemeyen 
ve açık 
uçlu yaşantılardır. 
Kent, 
üstyapı
-kentsel 
mekan ve birey arasında karşılıklı
 ve sürekli 
değişen  bir  ilişkiler  ağıyla 
örülüdür;  her  biri 
biricik  ve  birbirinden  farklı
 
ama  aynı 
değer  ve  öneme 
sahip  deneyimlerin 
toplamıdır.  Bu  bağlamda kent  canlı  ve  elastik 
bir  sistemdir. 
Çalışmada  ve  deneyde  yapılmak  istenen  bu  bir  çok  biricik, 
kestirelemeyen  ve  tekrar  etmeyen  deneyimler 
toplamınd
an  kesitler  almaya 
çalışmaktır.  Çalışmanın  literatür  araştırması  bölümü
,  tarih  boyunca  ne  tür  kentsel 
mekanlar
ın
 
kentli üzerinde maksimum ruhsal tepkilere yol açtığını araştırarak, 
deney 
ise  k
ent  kullanıcılarını  psikolojik  olarak  uç  ruh  ha
llerine  iten  fizik
sel  koşulları
 
araştır
arak 
bu kesitleri alır.
 
1.2 
Çalışmanın 
Kurgusu ve Yöntemi 
Çalışmada 
öncelikle 
bir kuramsal çerçeve oluşturulması hedeflenmiştir.
 
İkinci 
bölüm 
olan Kavramlar bölümünde, 
kuramsal çerçeveyi oluşturan ilişkiler ağının üç bileşeni 
olarak  üstyap
ı,  kentsel  mekan  ve  affekt  kavramlarının 
literatür 
araştırması  sonucu 
tanımları  yapılmaya  çalışılmış  ve  çalışmadaki  yerleri;  hangi  bağlamda  ele 
alınacakları aktarılmıştır.
 
Üçüncü bölümde ise kavramsal araçlarla yani 
üstyapı
-mekan-
affekt ilişkisi üzerinden
 
kente  bakılmış,  serbest  paralel  okumalar  yapılmıştır.  Geçmişten  ve  günümüzden 
d
oğrudan  ilişkili  olmayan  kavramlar  ve  olgular  arasında  paralellikler  aranmış  ve 
bağlantılar kurulmaya çalışılmıştır. 
 
Dördüncü  bölümde 
sanal  olarak  işleyen  çok  katılımcılı  bir  d
e
ney  ve  sonuçları 
aktarılmıştır.  Deney  aracılığıyla 
b
ireyleri  İstanbul  özelinde  sınır  ruh  hallerine 
zorlayan 
mekanlar 
deşifre 
edilmeye 
çalışılmıştır

Katılımcıların 
yazılı 
açıklamalarında  yer  alan
  korku, 
kaygı,  sıkıntı  gibi  olumsuz  veya  tam  tersi  huzur

mutluluk,  rahatlama, 
güven  gibi  olumlu  duygu  durumları
 
ve  onları 
tetikleyen 
mekansal 
durumlar  (çalışmadaki  adıyla  “fiziksel  koşullar”)  taranmış  ve  b
u  tarama 
sonucunda  bir 
“fiziksel  koşul
-affekt 
ilişki
  tablosu

 
oluşturulmuştur.  Bunun  yanı  sıra 
deneyin  g
eleceğe  yönelik  yapılmış  bir  projeksiyon  niteliğinde  olan
 
İstanbul  üzerine 
bir  “affektif  risk  ve  potansiyel  haritası”
    için  bir  model  önerisi 
olması  ve  altlık 
oluştu
r
ması  hedeflenmiştir

Deney  ve  çalışma  boyunca
  y
oğunluk  ve  sınır  gibi 
durumlara  yönelinmesinin  nedeni 
bu  durumların 
normale  referans  veren  ve 
görmezden gelinen noktaları görünür kılabilme potansiyelidir. 
 
Deneyin fiziksel araştırma alanlarını kentin gündelik akışında yer bulan dış mekanlar 
oluşturur. Bunun nedeni k
entsel pratikleri ilgilendiren mekansal durumlar
ın
 Kuban
’ın
 

 
4
 
(2003) 

butik  için 
mimarlık”  diye  tanımladığı
 
tekil  mimari  yapılardan  ibaret 
olmadığının  düşünülmesidir.  Bununla  birlikte  kent  kullanıcılarının  maruz  kaldığı 
kentsel mekan ve durumların akademik platformlarda çoğunlukla tartışılmadığından 
bahsedilebilir.  Bu  nedenle  deneyde
;  mimarların  ürettiği  tekil  binalardan  ziyade 
kentsel  ölçekte  bu  binaların  dışında  kalan;  es  geçilen  ve  incelenmeye  ve 
değerlendirmeye çoğunlukla 
tabi tutulmayan 
alanlara odaklanılmıştır. 
 
Değerlendirme ve s
onuç bölümünde ise
 
bir 
kent okuması
 yöntemi 
olarak çalışmanın
 
ve  bir  model  önerisi  olarak  deneyin, 
mimarlık  kuramı  ve  pratiğine  nasıl  katkıd

bulunabileceği sorgulanmış, 
affektin 
mimarlık pratiği için önemi vurgulanmıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
5
 
 
2.KAVRAMLAR 
2.1 Üstyapı
 
2.1.1 Üstyapının literatürdeki tanımları ve çalışmadaki 
yeri 
Üstyapı 
(superstructure
)  kavramı  sosyoloji,  siyaset  bilimi,  ekonomi,  tarih gibi  çeşitli 
disiplinlerde  tartışılagelmiş  ve  üzerine  farklı  anlamlar  yüklenmiştir.  Marx’ın  ortaya 
koyduğu  ve  devamında  bir  çok  düşünürün  (Frankfurt  okulu  başta  olmak  üzere, 
Lukacs, della Volpe, Althusser vb.) üzerine çalıştığı ve geliştirdiği “üstyapı”, çeşitli ve 
farklı anlamlar çağrıştırmasından ötürü oldukça yüklü bir kavramdır.
 
Bu çalışmalarda 
üzerinde  durulan  temel  no
kta  toplumsal  konfigürasyonda  “üstyapı”  ve  “altyapı”nın 
neye  tekabül  ettiği  ve  bu  yapılar  arasındaki  ilişkilerdir.  Temel  olarak  Marksist 
kuramda “üstyapı” kavramı, maddi pratikler ve ilişkiler dışında kalan hukuk, ideoloji, 
inanç,  kültür  ve  politika  gibi  y
apıları  tanımlar.  Marx’a  göre  üstyapı  altyanın  bir 
yansımasıdır.  Altyapı 
(base
)  ise  genel  anlamda  ekonomidir  ve  işçiler,  üretim 
araçları, çalışmadan başkalarının emeğini elinde tutan güçlerden meydana gelir. Bu 
kuramda  alt  yapı  ile  üst  yapı  arasında  belirgin  bir  ekonomik  determinizm  ilişkisi 
kurularak  genellikle  üst  yapının  alt  yapı  tarafından  belirlendiği  öne  sürülür  (Sezal, 
2003). 
Althusser  Marksist  kuramı  yapısalcı  bir  yaklaşımla  yeniden  ele  alır. 
Ekonominin son kertede belirleyici olduğu konusunda Marx’a katılır ancak üstyapı ve 
altyapı arasında bir belirlenim ya da tek yönlü bir nedensellik olmadığı görüşündedir. 
Marshall  ve  Sunar
’a  göre  Althusser,  toplumsal  kuruluşu  karmaşık  bir  bütün  olarak 
“merkezsiz  yapı”  şeklinde  ele  almaktadır.  Karmaşık  bütünlüğü  oluşturan  düzeyler 
arasında  tek  yönlü  bir  nedensellik  ilişkisi  yoktur;  bütünlük,  düzeyler  arasındaki 
karmaşık eklemleşmelerin meydana getirdiği bir “yapısal üst belirlenme” sonucunda 
oluşur.  Bu  düzeylerin  hiçbirisi  diğerlerinden  birine 
indirgenemez  (Sezal,  2003). 
Assiter ise, Althusser’in önerdiği bu bütünsel ve kompleks nedenselliğin bir sonucu 
olarak, toplumu oluşturan her basit kategorinin toplumun bütün yapısını da içerdiğini 
öne sürer 
(Saygı
n, 2009-2010). 
Üstyapı  ile ilgili bu  yorumlar çalışma için temel bir zemin oluşturmakla beraber, bu 
yorumlardan  herhangi  biri  çalışmada  kullanılan  biçimiyle  üstyapı  kavramı  için 
tanımlayıcı olarak belirlenmemiştir
 zira bu yüklü kavram yerine makro-mikro, genel-

 
6
 
tikel  gibi  ayrımlara  da  gidilebilirdi.  Çalışmada  üstyapı,
  genel  anlamda  kentin  fiziki 
yapısına  ve  mimarlık  pratiğine  etkide  bulunan  politik,  ekonomik,  sosyal  ve  kültürel 
yapıları işaret etmektedir. Kısacası ilk bakışta mimarlık disiplini dışında kalan ancak 
mimarlık pratiğine etkide bulanan tüm etmenler kastedil
mektedir.  
Ü
styapının
 
çalışma  içinde
  bir  kavramdan  daha  çok 
bir  yaklaşımı  ifade  ettiği 
belirtilebilir. 
Bu  yaklaşım  holistik  bir  bakış  açısının  ürünüdür.  Çalışılacak  olan  tüm 
fenomenlerin   sosyal, teknolojik, kültürel,  psikolojik,  politik,  antropolojik  boyu
tlarının 
farkında olmak ve bu boyutların içiçe geçerken birbirlerini vareden (
interwoven)  bir 
bütün  oluşturduğu
 
varsayımı  olarak  özetlenebilecek  holistik  (bütüncül)  bakış  açısı
 
çalışmanın  temel  yaklaşımını  belirlemektedir.  Toplumsal  konfigürasyon  nasıl 
kat
manlardan  meydana  geliyorsa  fiziksel  peyzaj  da  çeşitli  parametrelerin  etkisi 
altında  ş
ekillenir. 
Üstyapıya  yapılan  vurgunun  sebebi  herhangi  bir  mimarlık  ya  da 
kent  okumasının  mimarlık  pratiği  dışındaki  ekonomi,  politika,  kültür  gibi 
parametrelerden  bağımsız  yapılamayacağı  düşüncesidir.  Benzer  biçimde  bireyin 
psikolojik durumu; çalışmada ele alınan biçimiyle “affektif halleri“ de yalnızca fiziksel 
çevrenin  bir  fonksiyonu  olarak  ele  alınamaz.
 
Kısacası  üst  yapı,  fiziksel  çevre  ve 
bireyin  psikolojik  halleri  ara
sında 
belirlenimci 
bir  ilişkiden  ziyade 
birbirlerini  içiçe 
geçerek  vareden  bir  bütünün 
farklı  yüzleri  olduğu  düşüncesi  çalışmanın  temel 
yaklaşımıdır.
  
2.1.2 
Üstyapı
-m
ekan İlişkisi
 
Üst  yapı  ve  mekan  arasındaki  ilişkiye  dair  ipuçları  için  Tafuri,  Bataille,  P
ile  gibi 
kuramcıların  izi  sürülebilir.  Üstyapı  ve  mimarlık  ilişkisine  dair  radikal  bir  tutum 
sergileyen  Tafuri  ve  Venedik  Okulu  m
imarlığı  ideolojik  bir  yapıbozumuna 
(dekonstrüksiyona) 
uğratırlar  ve  mimarlık  tarihini  emek  tarihine  (
history  of  labor
entegre  bir  bi
çimde  yeniden  değerlendirirler  (Huet,  19
98). 
Temel  olarak  mimarlık 
üretiminin 
kapitalizmin  rasyonalitesi  tarafından  belirlendiğini  öne  sürerler.  Hays’a 
göre  Tafuri, 
mimarlığı
 
entelektüel,  kültürel  ve  ekonomik  güçlerden  oluşan  ideolojik 
bir  örtü tara
fından sarıp sarmalanmış bir biçimde ele alır ve mimarlığın bu örtüden 
kurtulmasının  imkansız  olduğunu öne sürer.
 
Bu koşullar  altında çağdaş mimarlığın 
yalnızca  iki  seçeneği  vardır:  sonunu  garanti  eden  sistemin  içine  yığılmak  ya  da 
hipnotik  bir  inzivaya  çekilmek  (Hays,  1998). 
Bu  tavır  kentsel  mekan  üretiminin  bir 
parçası  olan  mimarlık
  disiplininin, 
çalışmada  üstyapının  bir  parçası
  olarak 
tan
ımlanan  ve  çağdaşı  olan  ekonom
i-politik  il
e  ilişkisinin  kaçınılmazlığına
  vurgu 
yapar. 

 
7
 
Çalışmada mekan üretimine e
tkide 
bulunan yapılar arasında 
iktidar, otorite veya güç 
olarak  tanımlanabilecek  politika  da  mekanla  ilişkisi  irdelenen  yapılardan  biri  olarak 
karşımıza  çıkar. Winner 
(1986) 
politikayı,  herhangi  bir  insani  ilişkiler  ağında gücün 
ve  otoritenin  düzenlenmesi  ve  bu  düzenlemeler  içinde  yer  bulan  faaliyetler  olarak 
tanımlar.  Bu  tanım  aracılığıyla  politikanın  yalnızca  tek  bir  kişi  ya  da  zümreye  ait 
iktidara  ya  da  otoriteye  indirgenemeyeceği,  demokrasi  gibi  bireylerin  iradeleri 
üzerinden yürüyen yönetim biçimlerini de i
çerdiği vurgulanmaktadır.
 
M
ekanların  bir  iktidar  aracı  olarak  kullanılmasına  ilişkin  bir  çok  görüş
 
vardır.  Bu 
ilişkiyi  kurcalayanlardan  öne  çıkan  bir  düşünür  olarak 
Foucoult  mekanlar  tarihinin 
iktidarlar tarihi olarak yeni
den yazılabileceğini öne sürer 
(Vidler, 1993).  Bu noktada 
mimarlık  mekan  ilişkisine  değinmekte 
yarar 
vardır;
 
örneğin 
Gideon 
mimarlık
ta 
modernizmin  tarihinin  mekana  anlam  katma  tarihi  olarak  ele  a
lınabileceğini 
ifade 
eder  (Vidler,  2000). 
Mekana  nasıl  bir  anlam  katılacağı  ve  mekanın  nasıl 
ar
açsallaştırdığı  sorusu  yalnızca  mimarlık  disiplinin  değil  politik  coğrafya,
  felsefe, 
kültürel  çalışmalar,
  sosyoloji  gibi  bir  çok  disiplini
n  araştırma  konusudur.  Bataille’a 
(1985) 
göre  mimarlık  toplumların  oluşlarının  (
being)  bir 
dışa  vurumudur
,  ifadesidir; 
t
ıpkı insan fizyonomisinin bireylerin oluşlarının bir ifadesi olduğu gibi. 
Ancak bu ifade 
daha  çok 
papaz,  majeste,  admiraller  gibi  resmi  karakterlerin  fizyonomisidir.  Başka 
bir deyişle mimarlık pratikte toplumun yalnızca ideal oluşunu dışa vurur; otorite 
yani 
emreden  ve  yasaklayan  kendini  mimari  kompozisyonlarda  ifade  eder.    Böylelikle 
b
üyük  anıtlar, 
engel  gibi  yükselirler,  majeste  ve  otoriteyi  tüm  kanuna 
aykırı 
durumlara  karşı  derinleş
tirirler.  Kilise  ve  devlet,  katedral  ve  saray  formunda 
konuş
urlar  ve  ço
ğul
luklara  sessizlik  empoze  ederler;  a
çıktır  ki,  bu  anıtlar  sosyal 
olarak  kabul  edilebilir  davranışlar  ve  çoğunlukla  da  gerçek  bir  korku  uyandırırlar.
 
Bataille bu duruma örnek olarak Bastille hapishanesini verir.  
Benzer  biçimde  Pile  da  mekansallığın 
gücün
/iktidarın
 
uygulanmasını  mümkün 
kıldığını ve hatta 
onun 
egzersiz alanı olduğunu ifade eder. Bu anlamda mekansallık, 
güç/iktidar  ilişkilerinin normalleştirildiği,  doğallaştırıldığı  ve nötrleştirmesine yarayan 
bir kiptir (Pile, 1996). 
Mekan  ve  politika  arasındaki  ilişkiyi  anlamak  için  mimarlık  pratiğinin  araçlarına 
yakından  bakılabilir.  Bu  araçlarından  biri  olarak  malzemeler

Tschumi  ve  Cheng’e 
(2003) 
göre  şüphesiz  kültürel,  sosyal  ve  ekonomik  anlamlar  taşırlar  ve  mimarlık 
pratiği bu anlamlandırmaları yönlendirir. Örneğin ahşap, beton, cam, çelik ve plastik 
gibi malzemeler, sıcaklık, baskı, açıklık 
(openness
) veya atılabilirlik (kullanım süresi

gibi  belirli  hisler  veya  değerler  iletirler.  Tschumi  ve  Cheng  bu  etkilerin  analiz 
edilebilir,  kullanılabilir  olup  olmadığı  ve  basit  bir  atmosfer  veya  “
mood

  kurmaktan 

 
8
 
daha fazlas
ını başarmak için uygulanabilir olup olmadığı sorularını sorarlar ve örnek 
olarak 
Berlin’deki Reichstag binasını incelerler. Yenilenip 1999’da açıldıgında, çoğu 
kritik  cam  kubbeyi  demokrasinin 
şeffaflığının  bir  sembol
ü  olarak  yorumlar  ve 
açıklığın 
görünümünün 
hükümete/devlete 
ulaşılabilirlik 
veya 
dürüstlükle 
eşleştirilebilir olup olmadığını sorgular
.  
Günümüzün  küreselleşen  kentlerinde  mekan  kültür  ve  iktidar  ilişkilerini  araştıran 
Öncü  ve  Weyland  (2010) 
ise  kent  dokusunu  yarıp  yükselen  “
cam  gök-kulelerin

 
dünya  coğrafyasına  dağılımının,  karmaşık  ve  çok  yönlü  iktidar
 
ilişkiler  ağının 
görünürlüğüne 
ve 
okunabilirliğine 
katkıda 
bulunduğunu 
öne 
sürerler. 
Küreselleşmenin  metropollerde  düğümlenip,  kendini  yeniden  üretip,  derinleşip

yayılması  mekanın  iktidar  ilişkileri  ağı  içerisinde  pozisyonunu  ifade  eden 
durumlardan  biridir.  Öncü  ve  Weyland  bu  ilişkinin  tarih  boyunca  benzer  biçimde 
geliştiğini  ifade  ederler  ve  bu  durumun  yakın
  ve 
canlı  örnekleri 
ola
rak  20.  yy.’
da 
Sovyet  kent mimarisinin bir  parçası  olan  devasa  meydanları  ya da  Kuzey  Amerika 
kentleri içerisinde yükselen gökdelenleri verirler. Bu yapılar
, her zaman hakim iktidar 
biçimleri ile iç
içe şekillenen anıtsal mimari
 örnekleridir (Öncü ve Weyland, 2010). 
Bu  ilişkiye  dair  pek  çok  başka  argüman  sunulmuş  ve  sunulmaya  da  devam 
edilmektedir. Çalışma içinde örnek ola
rak verilen bu 
tavırlar ve sunulan bakış açıları 
üstyapı
-mekan-
affekt  ilişkisi  içerisinde  yer  alan  üst  yapı
-
mekan  ilişkisine  nasıl 
bakılabileceğine dair yol gösterici olmuşlardır.
 
2.2 Kentsel Mekan 
2.2.1 Kentsel mekan  
Bu  bölümde 
felsefe  ve  mimarlık  disiplinleri  tarafından  kurcalanmış  mekan  kavramı 
hakkında  yapılmış  tanımlamaların  bir  özetini  yapmak  yerine 
bu 
tanımlamalardan 

mimari  mekan

  ve 

kentsel  mekan

 
kavramlarının  çalışmadaki  yerin
i  anlamaya 
yardımcı olacak 
ve 
çalışma boyunca
 
öne çıkarıl
an 
boyutlarını destekleyen görüşler 
akt
arılacaktır.
 
Kullanıcı  ile  ilişkisi  üzerinden  varolan  ve  tanımlanan  mekan  anlayışı  çalışmanın 
mekana 
bakışını
  özetler.  Mekan 
kavramının  çalışma  içinde 
vurgulanan 
boyutları 
“algısal”  ve  “yaşamsal”
  boyutlar
ıdır

Öncelikle  sonsuz  mekandan  ayrılan  mimari 
mekan  kavramını  açmak  yararlı  olabilir. 
Mimari  mekan 
kavramı  Kahvecioğlu’
na 
(1998) 
göre  felsefedeki  mekan  kavramı
ndan 
sınırlılığı  ile  ayrılır;  bu  sınırlar  fiziksel 
çeperler  olmak  zorunda 
değildir,  “
...mimari  mekan,  çevresinden,  duyularla  fark 
edilebilirliği/algılanabilirliği ile tanımlanan ortamdır. Buna göre madde olarak var olan 

 
9
 
çeperlerin  yanında,  insanın  duyuları  yolu  ile  algıl
a
yabileceği  ışık,  renk,  ses,  hava 
ak
ımı  vb.  özelliklerin  oluşturduğu,  çevresel
 
mekandan  ayrışan  ortamlar  da 
mimari 
mekan  olarak  tanımlanabilir”
  (s.39).  F
elsefedeki  mekan  kavramından  sınırlılığı  ile 
ayrılan mimari mekanın “fonksiyonel ve fiziksel boyutlarının ötesinde; insan duyuları 
tarafından  algılanan  algısal  boyutu,  insan  yaşamının  özellikleri  ile  var  olmasından 
kaynaklanan  yaşamsal  boyutu  ve  bu  yaşamsal  boyutun  sürekliliğine  bağlı  olarak 
oluşan kültürel boyutu” 
(
Kahvecioğlu, 1998, 
s.39) vard
ır.
 
Mimari mekanın algısal boyutunu kullanıcı ile ilişkisi oluşturur. Boş bir kutu ve içinde 
gezinen özne 
gibi statik bir mekan anlayışı yerine
, merkeze 
mekanı deneyimleyerek 
inşa eden özneyi koyan fenomenolojik yaklaşımlar  çalışmanın
  mekana 
yaklaşımını 
destekler.  Fenomen
olojik  yaklaşımın
 
atası  sayılan  Husserl’ın
  nesnenin  bilgisine 
ancak  özneden  varılabileceğ

düşüncesiyle  özetlenebilecek  bu  yaklaşım
  mekan 
bağlamına  oturtur
ulursa;  nesne 
pozisyonundaki  mekanın  özne
  pozisyonundaki 
insanın düşüncesinde varlık bulduğu sonucunu çıkarılabilir (Kahvecioğlu
, 1998). 
Çalışmada  mekan  kav
r
amının  odaklanılan  ikinci  boyutu  olarak
 
“yaşamsal  boyutu”
 
mekanın  içerisinde  geçen  yaşam  ile  bütünleşerek  anlam  kazanması  olarak 
tanımlanabilir.
 
Yaşamsal  boyut

mekanın  statik  değil 
dinamik 
bir  oluşum  olduğu 
düşüncesi de girer.
 
Vidler’e 
(2000) göre modernizm tarihi boyunca mekan, nesneleri 
ve  bedenleri  kapsayan  boş  bir  kutudan  daha  fazlası  olara
k  görülür.  Göregenli
’ye 
(2010) göre 
“İnsan yaşadığı çevreyi, kenti, onun fiziksel yapısını anlamlandırmakta, 
seçmekte ve zihninde örgütlemektedir

 (s.17).  Mekan, içerisinde gezinen bedene ve 
onu  algılam
akta  olan  zihne  nüfuz  eder  ve  bu  nüfuz  etme  sonucu  zihinde  bir  imaj 
olarak yansır yani bir bakıma yeniden üretilir; 
mekan 
ve insanın varlığı arası
ndaki bu 
alışveriş 
nedeniyle  mekan 
dinamik  bir  oluşumu  ifade  eder.
 
Bu  görüşü 
destekleyenlerden biri olan 

Hoogstad mimari mekan
ın, içindeki yaşam ve harekete 
bağlı olarak elde edilen algılarla varolduğu görüşündedir”
 
(Kahvecioğlu, 1998
, s.38).
 
Paralel  olarak 

Zevi  mimari  mekan
ı  durağan  bir  olgu  yerine,  zaman  ve  hareket 
faktörlerinin  sürekliliği  çerçevesinde,  içinde  geçen  yaşamsal  deneyim  ile 
anlamlandırı
r

 
(Kahvecioğlu, 199
8, s.38).
 
Ç
alışma  boyunca  odaklanılan 
mekanlar;  tekil  bina  ve  iç  mekanlardan  çok 
dış 
mekanlar  ve  kentsel 
durumlardır.
 
Kısaca  “kentsel 
mekan
”  olarak  tarif  edilecek  bu 
mekanlar;  bireyin  kent  içinde  maruz  kald
ığı, içinden
 
geçtiği, ona etkide bulunan ve 
aynı  zamanda  bireyin  biçimlendirdiği  ve  anlamlandırdığı  fiziksel  peyzaj  olarak  tarif 
edilebilir. 
Çalışmanın  bu  tavrı  Doğan  Kuban’ın  “
b
utik  için  mimarlık”
  olarak 
tanımladığı
 
yapıların  dışında  kalan
 
alanlara  odaklanmak  isteği  olarak  da  tarif 
edilebilir.  

 
10
 
...Türkiye
’de  insan  yapısı  çevre  birbirleriyle  ilişkisi  olmayan  iki  söylemin  konusu  olmaktadır

Mimar  sayısının  çokluğu  karşısında  ihmal  edilecek kadar  az
 
sayıda  mimarın  geçekleştirdiği, 
estetik endişesi olan, hatta bazen evrensel mimari kuramlara gönderme de yapan bazı yapılar 
üretiliyor.  Fakat  bunlar,  bugün  moda  olan  deyimiyle,  butik  için  yapıtlardır.  Gerçi  dünyanın 
önemli  yapılarının  hep  butik  için  yapıt  olduğu
 
söylenebilir.  Ne  var  ki  kentin  mimari  ortamın 
oluşması içi

önemli olan kentin sokaklarının duvarlarını oluşturan yüz binlerce yapıdır. Butik 

in yapı bir üst kültür söylemi, bir azınlık yapısıdır. Kuramsal ve estetik mesajı önemli olabilir.
 
Fakat sosyal mesajı sınırlıdır. (Kuban, 2003, s.149)
  
Kısacası kent kullanıcısının çoğunlukla deneyimlediği
 mekanlar 
“kentin sokakları
n
ın
 
duvarlar
ını”
 
oluşturan yüz binlerce yapı ve bu yapıların aralarında kalan boşluklardır.
 
Kentsel  mekan 
yalnızca  fiziksel  olarak  değil
 
her  anlamda  paylaşılan  bir 
mekan
dır. 
Bu durumda mekan
ın yalnızca 
tekil 
ve anlık
 deneyimi 
sonucu oluşan boyutları değil
 
sürekli ve kolektif olarak deneyimlenmesi 
sonucu oluşan boyutları da önem kazanır.
  
Bu  boyutlardan  ilki  Kahvecioğlu’nun
  (1998) 
da  belirttiğ
i  gibi 
“yaşamsal  boyut”
un 
sürekliliğinden  kaynaklanan
  kültürel  boyutudur. 
Ancak  çalışma, 
spesifik  olarak 
mekan
ın 
kültürel boyutuna odaklanmak yerine önceden de belirtil
diği üzere
 kentsel 
peyzajı  şekillendiren  ve  mimarlık  pratiği  dışında  kalan  tüm  parametreleri  dikkate 
almaktadır.  Kısaca  üstyapı  olarak  tanımlanan  ve  kentsel  peyzajı  biçimlendiren  bu 
parametreler teknolojik, kültürel, toplumsal ve ekonomik parametrelerdir. Bu noktada 
bütün
cül  bir  bakış  açısıyla  kentsel 
mekana  ve  kentsel  mekan-
birey  ilişkisine 
bakmanın  önemi  ortaya  çıkar  çünkü  bahse
dilen  bu  parametreler  kentsel  mekan
ı 
biçimlendirdiği gibi 
mekan
ı zihninde örgütleyen ve deneyimlerek inşa eden bireyi ve 
bireyin 
psikolojik yapısını
 da etkiler. 
Bu noktada üstyapı
-mekan ve bireyin 

birbirlerini 
içiçe geçerek vareden  bir bütünün
” farklı yüzleri olduğu düşüncesi tekrar karşımıza 
çıkar.  Kısacası  k
entsel  mekan  ve  birey, 
üstyapı  olarak  tanımlanan
  parametrelerin 
etkisi altında birbirleri
ni var ederler. 
İnsan,  meta  ve  bilgi  dolaşımının  düğümlendiği  noktalar  olarak  tanımlanabilecek 
metropol mekan
ları önceden de bahsedildiği
 
üzere üstyapıdaki değişimlerin görünür 
kılındığı  yerlerdir. 
Metropoller 
sıklıkla  dile  getirildiği  üzere  çok  katmanlı,  açık  uçlu, 
canlı  ve  hibrit  sistemlerdir;  sermaye,  kültür  akışkanlığı 
ve  insan 
dolaşımının
 
mekansal olarak 
yoğunlaştığı
 
noktalardır. Çalışma boyunca, çalışma ve çalışmanın 
bir parçası olan deney için sunacağı malzeme yoğunluluğu ve çeşitliliği göz önünde 
bulundurularak daha çok metropol mekan
larına odaklanılmıştır.
 
Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin