6. Akıl Yürütme (Nazar)
Râzi, İbn Sînâ’da olduğu gibi tümdengelim yani kıyas, tümevarım ve ana-
loji olmak üzere üç çeşit akıl yürütme üzerinde durmaktadır. Ona göre tümelin
tikele istidlali kıyas diğer bir ifade ile tümdengelimdir. Çünkü cisim hâdis midir?
değil midir denirken, o başka şeyin kaplamına alınır. Bu da kıyas olur. Tikel-
den tümele istidlal ise, istikra diğer bir ifade ile tümevarım olur. “Tüm canlılar
çiğnerken alt çenelerini oynatır “ önermesi bir tümevarımdır. Çünkü böyle bir
sonuca varmak için bütün canlıların her birini tek tek göz önünde bulundurmak
gerekir. Ancak tümevarımda, tümevarım uygulandığı bireylerle ilgili her zaman
istisnalar çıkabilir. Nitekim Razi’nin zikrettiği örnekte timsah bir şey çiğnerken
alt çenesini hareket ettirmektedir. Râzi’ye göre tikelin tikele istidlali ise temsil
yani analojidir.
Razi’ye göre kıyas bilinenlerden bilinmeyenlere ulaşmaktır. Yani kıyas-
ta en az iki öncül bulunur ve bunlardaki orta terimden hareketle sonuca varılır.
Râzi, öncüller olmadan yakini bir bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığına dikkat
çekmektedir. Ona göre “Alem hadistir” sonucuna ancak iki kesin bilgi ifade eden
öncülden hareketle ulaşılabilir. Kesin öncüllere dayanmayan inançlar değişirken,
kesin öncüllere dayanan inançlar hiçbir şekilde değişmez..
87
Fahreddin Râzi’ye göre akıl yürütme, başka hükümlere ulaşmak için bir
takım önermeleri düzenlemektir.
88
Başka bir ifade ile akıl yürütme, kendisiyle
yeni bir bilgi veya zannı elde etmek için ilmî ve zannî öncülleri düzenlemektir.
89
Râzi’ye göre akıl yürütme bilinenden bilinmeyeni elde etmemize yarar. Mesela;
Kainat değişkendir,
Her değişken mümkündür önermelerinden
O halde kainat mümkündür, sonucu elde edilir.
İki öncül kesin ise, sonuç da kesin, ikisi veya biri zannî ise sonuç da zannî
olur.
90
Zikredilen kıyasta ilk iki öncül kesin olduğuna göre sonuç da kesindir.
85 Râzi, age., s. 111-112.
86 Bkz. Râzi, age., s. 115-116.
87 Râzi, age., s. 28-29.
88 Râzi, el-Muhassal, s. 40.
89 Râzi, Me’alimü usuli’d-din, Matbaatu Haseniyye, Mısır, 1323, s. 21; İslâm İnancının Ana
Konuları (Me’alimü usuli’d-din), s. 25-26.
90
Râzi, el-Muhassal, s. 40. Bk. İbrahim Çoşkun, agm., s. 111.
59
Felsefe Dünyası
Râzi, akıl yürütmenin ne olduğunu zikredilen örnekle ortaya koyduktan
sonra onunla bilginin/ilmin elde edilip edilemeyeceği üzerinde durmaktadır. Ona
göre, akıl yürütme ile ilim elde edilir. Ancak “His dışında bilgi edinme yolu yok-
tur” diyen Hint fırkası Sümeniyye gibi fırkalar bunu inkar etmiştir. Bazı mühen-
disler bunu, hesapta ve geometride kabul edip, ilahiyat hususunda inkar ederler.
Bunlar, ilahiyatta varılacak en son noktanın, en uygun ve layık olanı tercih etmek
olup kesinliğe imkân olmadığını ileri sürerler. Râzi, akıl yürütme ile bilginin elde
edilebileceğini yukarıda zikredilen kıyası örnek vererek açıklar. Ona göre, zikre-
dilen kıyasın öncüllerinden her ikisi de kesindir, çıkan sonucu gerektirecek şekil-
de zihinde birleşirler. Buna göre akıl yürütme ile ilim elde edilir.
Râzi, akıl yürütmeyi reddedenlerin iddialarını dört, onun ilahiyat konusun-
da geçeriz olduğunu söyleyenlerin iddialarını ise iki nedene dayandıklarını ifa-
de etmektedir. O, önce iddiaları sonra da onlara verilebilecek cevapları zikreder.
Şöyle ki:
Akıl yürütmeyi inkar edenlerin delilleri şunlardır:
1. Akıl yürütme sonunda meydana gelen inancın ilim olduğunu bilmek asla
zorunlu değildir. Çünkü çoğu zaman durum tersine ortaya çıkar.
2. Aranan biliniyorsa, aranmasının faydası yoktur. Bilinmiyorsa, aranan
bulunduğunda, aranılanın o olduğu nasıl bilinecektir?
3. İnsan bazen uzun süre bir delilin doğruluğunda ısrar eder, sonra ikinci
bir delil ile onun zayıflığını anlar. Bu ihtimal ikinci delil için de aynıdır. İhtimal
ile kesinlik meydana gelmez.
4. İki öncülün bilinmesi zihinde birden meydana gelmez. Çünkü biz, zih-
nimizi bilinen bir şeye hazırlamaya doğru yönelttiğimiz zaman, bu durumda onu
başka bir bilineni hazırlamaya yöneltmeye gücümüzün yetmediğini içimizde
hissederiz. Fakat zihinde daima tek öncül bilinir. Buna göre, akıl yürütme bilgi
sağlamaz.
91
Akıl yürütmenin ilahiyat konusunda bilgi sağlamadığını ileri sürenlerin
gerekçeleri ise şunlardır:
1. Bir önermeyi elde etmenin imkanı, konuyu ve yüklemi tasavvur etmeye
bağlıdır. Oysa ilahi hakikatler bizce tasavvur edilemez. Çünkü biz ancak duy-
gularımız, nefislerimiz ve aklımızla bulduğumuz nesneleri tasavvur edebiliriz.
Tasdik/önermenin şartı olan tasavvur bulunmayınca, tasdik’in de bulunması im-
kansızdır.
91
Râzi, Kelam’a Giriş (el-Muhassal), s. 27; el-Muhassal, s. 41.
|