Nicelik, sürekli ve süreksiz olmak
üzere ikiye ayrılır.Sürekli nicelik; bölümleri arasında ortak bir sınır düşünüle-
bilen şeydir. Çizgi, nokta yüzey, cisim gibi.Süreksiz nicelik ise ortalarında eşit
bölümleri için ortak uç teşkil edecek bir sınır bulunması imkânsız olan şeydir.
Sayı ve söz gibi.
67
Nitelik: nitelik, beyazlık ve siyahlık gibi cisimde sabit olarak bulunan her
durumdur. Râzi, niteliğin dört kısma ayrıldığını ifade etmektedir:
a) Beş duyu ile duyumlanan nitelikler.
b) Nefsanî nitelikler.
c) İtmek için kuvvet veya etkilenmek için kuvvetsizlik demek olan durum
alma.
d) Niceliklere mahsus nitelikler.
68
Râzi, buraya kadar yer verdiğimiz kategorileri filozoflara atfeder, daha
sonra da kelamcıların kategorilere bakışını inceler. Ona göre kelamcılar, izafet ilintilerinin varlığını inkar etmişlerdir. Eğer izafet var ise, bir yerde var olmalıdır.
Onun bir yere girmesi, o yer ile kendi özü arasında bir nisbet olup kendi zatın-
dan başkadır. Bu başkası da bir yere yerleşince, yerleşmesi varlığından artık olur
ve teselsül gerekir. Olacak her olan (hâdis) olduğu zaman Allah Teala onunla
beraber o anda vardır. Bu beraberlik var olan bir sıfat ise, yüce Allah’ın sıfatın-
da oluşma gerekir ki bu imkânsızdır. Eğer izafet var olan bir nitelik ise, varlığı
mahiyetinden ayrı olur. Çünkü varlık bütün var olanlar arasında ortak olan bir
vasıtadır. Varlığının mahiyeti için meydana gelmesi, varlığı ile mahiyeti arasında
bir izafettir. Bu izafet, var olan izafetin gerçekleşmesinden önce gelir ve bu du-
rumda bir nesnenin kendinden önce var olması gerekir ki, bu çelişkidir. Ama bir
nesnenin zamana nispeti, var olan bir sıfat ise, o zamanın başka bir nisbeti olması
gerekir ki bu durumda teselsül ortaya çıkar.
Râzi’ye göre “etki” de böyledir. Eğer etki bir nitelik ise, bu nitelik özü ba-
kımından mümkün ve başka bir müessire muhtaç olur. Müessirin onda meydana
getirdiği etki de aynıdır. Bu da bir nitelik ise, özün (zatın) onunla vasıflanması
başka bir nitelik olup teselsül gerekir.
69