II INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE OF YOUNG RESEARCHERS
327
Qafqaz University
18-19 April 2014, Baku, Azerbaijan
“Menzil-i müntehâ-yı vahdetdir
Kurb u bu‘de ıraġdır gönlüm”
G.257-2
Gönül için yakınlık-uzaklık kavramı yoktur, onun menzilinin son noktası vahdettir.
Tasavvufta çok önemli yer tutan gönül, Şeyh Gâlib’e göre, tasavvufî bilginin kaynağı, ilhamın meydana geldiği
noktadır. Allah, isim ve sıfatlarıyla gönülde tecellî eder. Âlemlere sığmayan Tanrı insanın kalbine sığar. Tecelli, gözle
görünmeyenin gönülde zuhur etmesidir.
Gönül, Allah’ın (C. C.) tecelli ettiği ve sevgilinin bulunduğu yer olduğundan daima temiz ve saf olmalıdır. Bu da
sadece aşk ıstırabı ile mümkündür. Aşk ıstırabıyla gönül temizlenir ve o gönülde Hak’tan başka şeyler yer almaz. Gönülde
olan pas ve toz dünya nimetlerine işarettir. Gönül bu tozlardan arınmalı ve sadece Cenâb-ı Hak’ı yansıtmalıdır. Dünya
dertlerinden kurtulamamış, paslı ve tozlu gönül aynasına sevgili bakmaz ve böylelikle, tecellî meydana gelmez.
“Olmaz bedîd âyîne-i câm-ı Cemde hiç
Ol sîne-i bilûr ne ‘âlemdedir ‘aceb”
G.26-2
Gönül Allah’ın tecellî-gâhıdır. Fakat, Allah her gönle tecellî etmez ve aşığın gönlünü temizlemesi için bekler. Bunun
için ise aşığın çok gayret etmesi gerekir. Her şeyden önemli olan Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanmaktır. Tek ve gerçek
varlık Allah’tır. İnsanın gönlü Allah’ın evidir. Gönül İlahi âlemin sırlarının belirdiği yerdir. Allah insan gönlüne tecelli
ettiğinde, gönül İlâhî sırların ve güzelliklerin kaynağına dönüşür; nûr, neşe, coşku ve heyecanla dolar.
“Nûr-ı şems-i bâdeye mir’ât-ı câm etdin beni
Kalmadı noksanım ey meh-rû tamâm etdin beni”
G.342-1
Gönül, Allah’ın tecelli ettiği, sevgilinin göründüğü ayna gibidir. Kırık kalpte de Allah tecelli etmez ve Allah’ın tecellî
etmediği bir gönül, şâire göre görmeyen göz gibidir. Nasıl ki, kırık bır aynada görüntü tam olarak yansımıyorsa, kırılmış bir
kalpte de vahdet kesret halinde bulunur. Allah (C.C.), şâirin gönlüne tecelli etmezse, bu gönül ayna gibi kırılır. İlâhî aşk ise
birbütün halde gönle yansımalıdır. İnsan dünyevi aşktan vazgeçerek İlâhî aşka kavuşmalıdır. İlâhî aşkla yaşayan bir kimse
ise dünya dertlerinden kurtulur ve bütün kötülüklerden arınmış olur. Gönül aynası saf ve temiz olursa, Allah Teâlâ’nın isim
ve sıfatları ona aksedebilir.
“Sâf kıl âyîneni kâbil-i ‘aks-i suver et
Hele bir cem‘-i havâs eyle de Gâlib nazar et”
Terci VIII 6-3
Şeyh Gâlib’e göre, İlahi aşk sonradan ortaya çıkan bir duygu değildir ve insan, kalbinde İlâhî aşkla doğmuştur. Bu aşk
insanın ruhunda, kalbinde insanoğluyla beraber dünyaya gelmiştir. Bu sebeple aşk, Şeyh Gâlib için bir başlangıçtır. Eğer bir
kimse, beşerî aşktan vazgeçerek İlâhî aşka ulaşabilirse, kendi sınırlarını aşarak her kötülüğü yenebilir.
Şeyh Galib şiirlerinde “gönül” motifine yer ayırarak İlahi aşkı anlatmıştır. Şeyh Galib, şiirlerinde sık sık geçen gönül
kavramıyla şuuraltı fikirlerini dilegetirmiş, gönül, kalp, sine kavramlarına çok önem vermiştir. Şaire göre, gönül İlahi aşk ile
saflaştırılan bir aynadır. Galib birçok yerde gönül ve kalp kelimelerini ayna kelimesi ile birlikte kullanmıştır. Şair, insan-ı
kamilin gönlünü aynaya benzeterek Tanrı’nın göründüğü yer olarak belirtmiştir. Allah insanın kalbinde tecelli ederek onun
bütün varlığını kapsar ve insan bütün varlığı ile Tanrı’ya sığınır. Böylelikle, kişi kamillik mertebesine ulaşır.
Dostları ilə paylaş: |