belirdi.
“Gerçek suçlular,” dedi Villefort, “suç işlemiş olduklarını bilen, yaşamları sırasında insanlar
tarafından olmasa bile ölümlerinde Tanrı tarafından cezalandırılacaklarının farkında olan kimseler, Franz
d’Epinay’le torunlarını evlendirerek kuşkuları üzerlerinden atacakları için mutlu olmalıdırlar.”
Gerard babasının gözlerinde derin bir öfke okuyordu. Buna karşın yalnızca omuzlarını silkti ve karısına
birlikte odadan çıkmak için işaret verdi.
“şimdi sizi yalnız bırakıyorum,” dedi Bayan Villefort. “Edward’ı yollamamı ister misiniz?”
Yaşlı adam, istemediğini göstermek için her zaman yaptığı gibi gözlerini birkaç kez kırptı. Noirtier’nin,
oğlunu görmek istememesine sinirlenen Bayan Villefort dudaklarını ısırdı. “Peki ya Valentine’i
göndermemi ister misiniz?”
“Evet,” diye işaret verdi yaşlı adam sağ gözünü kırparak.
Bay ve Bayan Villefort odadan çıkıp Valentine’in çağrılması için emir verdiler.
Odaya giren Valentine büyükbabasına bakar bakmaz yaşlı adamın öfke içinde olduğunu, ona bir şeyler
anlatmak için sabırsızlandığını fark etti.
“Büyükbabacığım,” dedi, “neyin var? Seni kızdırdılar mı yoksa?”
Noirtier “evet” anlamında başını salladı.
“Ah,” dedi Valentine, “eminim şu evlilik meselesidir. Bay d’Epinay’la evleneceğimi söylediler, değil
mi?”
Noirtier yine başını salladı.
“İnan büyükbaba, Franz’la evlenmeyi
ben de istemiyorum, çünkü onu sevmiyorum,” dedi Valentine
büyükbabasının boynuna atılarak. “Keşke onların planlarını bozmak için bir şeyler yapabilseydik. Ama
sen bütün zekâna ve isteğine rağmen onlar karşısında çaresiz bir durumdasın,”
Noirtier’nin gözleri öyle zekice parlıyordu ki, yıllardır bu adamın gözlerini okumaya alışmış olan
Valentine yaşlı adamın ne demek istediğini hemen anladı: “Yanılıyorsun, senin için çok şey yapabilirim.”
Yaşlı adam yukarı doğru baktı. Bu, Valentine’le ikisi arasında, bir şey istediği zaman kullandığı işaretti.
Valentine hemen bir sözlük getirip harfleri çevirdi. Yaşlı adam “N” harfine geldiğinde Valentine’e
durmasını işaret etti.
“Demek, istediğin şey ‘N’ harfiyle başlıyor,” dedi Valentine. “Bir bakalım… Ne… Na… No….”
“Evet evet,” diye başını salladı Noirtier. Valentine sözlüğü büyükbabasına verdi. Yaşlı adam “noter”
sözcüğüne geldiğinde sözlüğü Valentine’e gösterdi.
“Noter mi istiyorsun?” dedi Valentine. “O halde hemen çağırtacağım.”
Valentine uşağa seslenip Bay ve Bayan Villefort’a, Bay Noirtier’nin odasına gelmelerini söylemesini
emretti. Daha sonra da notere haber göndertti.
Noter geldiğinde Bay Noirtier bir vasiyet yazdı. Sevgili torunu Valentine, Bay d’Epinay’le evlenmesi
halinde mirasından bir kuruş bile alamayacaktı. Bu durumda yaşlı adam bütün servetini yardım
derneklerine bağışlayacaktı.
Bay ve Bayan Villefort kendi dairelerine döndüklerinde Monte Cristo Kontu’nun ziyaretlerine gelmiş
olduğunu öğrendiler. Bayan Villefort hâlâ çok sinirli olduğu için bir süre odasında kalmak istedi. Bay
Villefort duygularına hâkim olmakta ustaydı, ama salona girer girmez Kont onun düşünceli halini fark etti.
“Sorun ne Bay Villefort?” dedi. “Yoksa zavallının birini ölüme mahkûm etmek zorunda mı kaldınız?”
“Hayır Kontum,” dedi Villefort, “önemsiz bir mesele. Sadece biraz para kaybı o kadar. Aslında beni
üzen
şey kaybettiğim paradan çok, insanların kötü niyetli oluşu. Sevgili kızım sırf yaşlı bir adamın kaprisi
yüzünden yüklüce bir servetten mahrum kalacak.”
“Kimden söz ediyorsunuz?”
“Sevgili babamdan söz ediyorum Kontum,” dedi Villefort.
“Sevgilim,” dedi o sırada içeri giren Bayan Villefort, “belki de durumu biraz abartıyorsundur.”
“Hanımefendi,” diyerek selamladı Bayan Villefort’u Kont. “Biz de kocanızla başınıza gelen
talihsizlikten söz ediyorduk. Ne kadar anlamsız bir olay bu….”
“Anlamsız!” dedi Bayan Villefort. “Durumu daha iyi tarif edemezdiniz sayın Kont. Aslında bu
durumdan kurtulmak kocamın elinde ama….”
“Sevgilim,” diye araya girdi Gerard, “kendi evimin tek hâkimi olmak gibi bir derdim yok. Ama yaşlı
bir adamın çılgınlığı ile küçük bir çocuğun kaprisleri yüzünden yıllardır tasarladığım bir işten de
vazgeçemem. Franz’ın babası benim dostumdu ve Franz kızımız için çok uygun bir eş.”
“Merakımı bağışlayın,” dedi Kont, “babanız Valentine’in evliliğine karşı
olabilir, ama mirasını neden
Edward’a bırakmıyor?
“Bu soruyu sormakta çok haklısınız Kont,” dedi Bayan Villefort. “Edward da tıpkı Valentine gibi Bay
Noirtier’nin torunu. Bu büyük bir haksızlık. Üstelik Edward aile adını da taşıyor.”
Bir süre daha sohbet ettikten sonra, Kont kalkmak için izin istedi.
“Gidiyor musunuz?” dedi Bayan Villefort.
“Gitmek zorundayım hanımefendi,” dedi Kont. “Bir süredir kafamı meşgul eden bir işi halletmem
gerekiyor.”
Bunları söyledikten sonra çıkan Kont, arabasına binerek oradan ayrıldı. Aynı akşam telgraf görevlileri
şöyle bir haber aldılar:
Kral Don Carlos, gözetim altında tutulduğu yerden kaçarak Katalonya sınırından İspanya’ya girdi. Barcelona kralı
destekledi.
Bu haberden sonra bütün bir akşam Danglars konuşuldu. Danglars, durumu öngörerek hisselerini hemen elden çıkarmış
ve bu haberin
etkisini
sadece beş
yüz bin franklık bir kayıpla atlatmıştı. Çok
şanslıydı
doğrusu!
Ertesi gün ise görevliler başka bir telgraf yayımladılar:
Dünkü Messager gazetesinde yayımlanan haber yanlış bir kaynağa dayanmaktadır. Kral Don Carlos kaçmamıştır ve
yarımadada herhangi bir huzursuzluk olmamıştır. Haberin dayandığı telgraf sis nedeniyle yanlış okunmuştur.
Bu haberin ardından, hisseler bir anda iki katına yükseldi. Danglars, hisselerini satmakla önceki gün ettiği zarara, hisselerin yükselmesiyle
kazanmış
olacağı
para eklendiğinde toplam bir milyon frank zarar etmiş
oldu.