Bunun yararlı olduğu durumlar vardır. Yıllardır yakınmalarının nedenin ne olduğunu kendisi de anlayamamış çevresi de anlayamamış, başvurduğu farklı uzmanlık alanları ile ilgili hekimlerce de anlaşılamamış bazı kişiler, ancak “Acaba bende MS mi var?” diye nöroloji doktorlarına başvurduklarında kendilerine tanı konulabilmiştir. MS olduğundan kuşkulanmak zararlı da olabilir. MS’den kuşkulanmanın yararından çok zararının olduğu durumlar da vardır. MS’de görülenlere benzer yakınmalardan birine ya da birkaçına sahip ama MS olmayan hatta fiziksel bir hastalığı olmayan bazı kişilerin MS oldukları kanısına kapıldıkları olmuştur. Özellikle yakınlarından birine MS tanısı konan kişilerin, her türlü belirtiye karşı aşırı hassaslaştıkları görülmektedir. Ömür boyu süren, bu “Yoksa bende mi hastalandım?” endişesi hastalığın kendisinden bile daha zor bir durum yaratır. Hastalık hastası olan bazılarının ise tanısı zaten çok zor olan, doktorların çoğu zaman tanı koyamadıklarını itiraf ettikleri birbirinden farklı pek çok belirtiye neden olan MS’e yakalandıklarını zannetmeleri ve ısrarla bu fikre takılıp kalmaları, zor çözümlenen sonuçlara neden olmaktadır. Bu yüzden bütün hayatı alt üst olmuş olan kişiler vardır. Beyinden kaynaklanan bütün belirtiler, çoğunlukla hasarı yaratan nedenden bağımsızdır. Vücudun bir bölgesinden kaynaklanan bir belirti çoğu zaman o belirtiyi yaratan neden hakkında bir fikir verir. Örneğin parmağınız kanıyorsa oradaki bir damar kesilmiş demektir. Sarılık olmuşsanız karaciğerinizde viral bir hastalık ya da safra keseninizde taş vardır v.s. Beyinden kaynaklanan belirtiler ise tersine, etkilenen beyin bölgesinin neresi olduğunu oldukça iyi gösterdikleri halde, ne nedenle oluştuklarını pek belli etmezler. Örneğin, konuşamaz hale gelmişseniz, açıkça belli olan, beynin konuşma merkezinin (lerinin) harap olduğudur. Bunu yapanın, ur mu, tümör mü, kanama mı, damar tıkanması mı, apse mi başka bir şey mi olduğunu anlamak pek kolay değildir. Bu nedenle beyinden kaynaklanan bir belirtiyi yorumlamak, vücudun diğer bölgelerinden kaynaklanan belirtileri yorumlamaktan farklıdır. Bazı beyin bölgeleri, bazı nedenlerle, bazı hastalık ya da durumlar tarafından, özellikle hasara uğratılır. Bunları bilen beyin hekimleri, bu nedenlerle, bazı belirtilerle bazı hastalıklar arasında bağlantı kurarak hastalığı tahmin edebilirler. Başka yöntemler kullanarak da bu varsayımlarını araştırırlar. MS’de de görülen cinsten bir belirtisi olan kişinin, MS olduğunu düşünmek doğru değildir. Yukarıda anlatılan nedenlerle, söz edilen belirtilerin hiçbiri ne MS’e ne de bir başka hastalığa özgü değildir. Bu yüzden de bu belirtilere sahip olan kişilerin MS olduğuna hükmedilmemesi gerekir. MS tanısı uzman olan hekimler için bile zorken, amatörce bir hevesle böyle bir isimlendirme yapmaya kalkmak zararlı sonuçlar verebilir. Benzer yakınmalara sahip biriyle karşılaşıldığında, o kişi için endişelenmek, övgüye değer bir davranıştır. Ancak onun MS olduğunu düşünmek ve bunu kendisine söylemek, MS olmaması ihtimalinde, o kişinin gereksiz yere endişelenmesine ve üzülmesine neden olabileceği için doğru olmayacaktır. Böyle davranmak yerine bu belirtinin önemli olabileceğini söyleyerek bir uzmana yönlendirmek, yıkıcı olmak yerine yapıcı olmak anlamına gelecektir. Bu ilke, benzer belirtileri kendi bedeninde hisseden kişi için de bire bir aynı olmalıdır. MS olduğu akıldan geçebilir, ama emin olunamaz. Herhangi bir kişi, kendisinin ya da bir başkasında MS olduğunu düşünüyorsa bir uzmana başvurmalıdır. Bunu yapmaya herkesin hakkı vardır. Uzmana güven duymadığında bir başka uzmana daha danışmaya da hakkı vardır. Bunun için hastaneye yatrılmışsa, gerek yapılan incelemeler, gerek konulan tanı, gerekse de tedaviler için bir başka merkezden ya da uzmandan konsültasyon istemeye de hakkı vardır. Herkesin her konuda olduğu gibi MS konusunda da ikna olana kadar araştırmaya ve danışmaya hakkı vardır. Uzman olmayanların MS tanısı koymaya hakkı yoktur. Yukarıda da uzun uzadıya söz edildiği gibi belirtileri benzeterek kendi kendine ya da bir diğerine tanı koymaya kalkmak kişinin kendisine veya diğer kişiye yapacağı en büyük haksızlıktır. Sizin ya da bir başkasının MS olup olmadığına siz karara veremezsiniz. Bir MS’li, bir eczacı, bir hemşire olmak, konuyla çok yakından ilgilenmiş olmak ya da kendisi yada bir yakınının yaşadıkları ile konuda deneyim sahibi olmak, tanı koymak için asla yeterli değildir. Tanı koymak ve tedavi etmek hekimin sorumluluğundadır. Bu bir hak değil sorumluluktur. Aksi davranışlar sorumsuzluktur. İyi niyetle de yapılsalar tehlikelidir. MS olduğu kuşkusu ile yaşamak kişinin kendi kendisine yapacağı bir haksızlıktır. Unutulmaması gereken en önemli nokta, yaşamın, endişelenerek harcanamayacak kadar değerli ve sanıldığından daha kısa olduğudur. Ya MS’dir. Ya da MS değildir. Bunun kuşkusu ile yaşanmaz. Yaşanırsa onun adı yaşamak olmaz. TANI MS tanısı koyduracak özgün bir test yoktur. MS tanısını kesin olarak koyduracak özgün bir test olmadığından, ilgili konuda uzmanlaşmış hekimlerin, hastalığın oluşum hikayesini anlaması, hastayı muayene etmesi, bazı incelemeler yapması ve bazen hastalığın seyrini de izlemesini içerecek şekilde, bir bütünü değerlendirmesi ile tanı konulmaktadır. Bunu gerçekleştirmek söylendiği kadar kolay olmadığından hekimlerin yararlanması için bazı tanı yöntemleri (Tanı kriterleri) geliştirilmiştir. 1983 yılından beri yaygın olarak kullanılan “Poser” kriterlerinin yerine 2000 yılında toplanan bu konunun uzmanı olanlardan oluşan uluslara arası bir kurul tarafından, tanı için standart bir yaklaşım şekli önerilmiştir. Bunlar “Mc Donald” kriterleri adıyla bütün dünyada kullanılmaya başlanmıştır. İlk atak sırasında MS tanısı konulması zordur. Kesin tanı koyduracak bir yöntem olmadığından ve MS yinelenen bir durum olduğundan tanı için en azından ikinci atağın gelişmesini beklemek gerekmektedir. Bu da hastalığın gidişini etkilediği düşünülen ilaçların kullanımının gecikmesine neden olmaktadır. Bu sebeple birinci atak sırasında kesin tanı konulmasını sağlamaya yönelik girişimler varsa da tanıda kesinlik sağlayacak bir yöntem geliştirilene kadar, ilk atakta tanı konulması çabaları, MS olmayanlara da MS denmesi olasılığı açısından sakıncalı bulunmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |