Bu nedenlerle “Bel suyu incelemesinde MS çıktı” veya “Bel suyu incelemesi ile MS olmadığı anlaşıldı” şeklindeki yorumlar abartılıdır. Beyin omurilik sıvısı incelemesi, MS kanısını destekler ya da desteklemez. Ama kesin olarak belirleyemez.
Bel suyu ( BOS) alınması ürkütücüdür.
“Belsuyu incelemesi” adı ile bilinen bu yöntemden çok korkulmaktadır. Bu yaygın korkunun bir çok nedeni vardır.
“Bel suyu” adlandırması yanlıştır.
Belden iğne yardımıyla bir sıvı alındığı için ortaya çıkmış olması muhtemel olan “Bel Suyu” ismi gereksiz çağrışımlar yaratmaktadır. “Bel” ve “Belsuyu” gündelik dilde cinsellikle ilgili isimlendirmelerdir. Meniye bel suyu denilmesi gibi yanlış isimlendirmeler söz konusu olabilir.
Bu isimler cinsel güç ile bel bölgesinin bir ilişkisi olduğu kanısından gelme olmalıdır. Oysa cinselliğin temelini oluşturan psikolojik etmenler de, fiziksel düzenlemeler de, tümüyle beyinde oluşturulmakta ve uygulayıcı organlara aktarılmaktadır. Omurilikteki bazı yollar bu aktarımdan sorumludur. Bu iletim yolları bel bölgesinden de geçer ama bel suyu alımı omurilikle alakalı değildir. (Kanımca, bel suyu incelemesi ile cinsel gücü ilişkilendirmek, bir dereden su aldınız diye bu derenin yanı başında uzanan karayolundan geçen otomobilin etkileneceğini varsaymak gibi bir durumdur.)
MS’de oluşabilen omurilik hasarı, cinsel gücü olumsuz etkileyebilir Bu gerçek, bel suyu incelemesinden tamamen ayrı bir konudur.
Bel suyu incelemesi yapılması tehlikeli değildir.
Bel bölgesi örnek almak için idealdir. İğnenin sokulduğu düzeyde omurilik bitmiştir. Omuriliğin çevresini saran zarlar bitmemiş, biraz aşağı doğru sarkıp torbalanmış olduklarından içleri bu sıvı ile dolu bir keseye dönüşmüştür. Bu bölgeye sokulan bir iğne aracılığı ile sıvı alınırken, omurilik söz konusu bölgede zaten bulunmadığından, herhangi bir zarar görmesi ihtimali de yoktur.
Bu kesenin içinde bedenin belden aşağısına giden sinirler, omurilikte olduğu gibi bir demet halinde sımsıkı yan yana bulunmazlar. Serbestçe, aralarında su ile dolu boşluklar olan gevşek bir düzenekle yer alırlar. Buraya sokulan içi kanal şeklindeki bir iğne aracılığıyla bu liflerin arasından sıvı rahatça alınabilir. Bazen iğnenin ucu bir sinire değerse, ayağa yansıyan bir acı duyulur. Hekim bu durumda iğnenin yerini biraz değiştirerek bu rahatsızlık verici algılamayı engelleyebilir.
“Bel suyu alınmış felç olmuş” şeklindeki yaygın söyleminin nedeni belki de korkudur.
Önceki bölümde anlatılan anatomik yapı yüzünden beline iğne sokuldu diye kişi felç olamaz. Ancak “Ateş olmadan duman çıkmazmış” değerlendirmesi ile bel suyu alındıktan sonra felç olan birilerinin var olabileceği varsayımı da gözden geçirilmelidir.
BOS incelemesi kan tahlili gibi sık olarak ve olağan bir gözden geçirme merakıyla yapılan bir inceleme değildir. BOS incelemesi, beyninden veya omuriliğinden rahatsız olan kişilerde yapılır. Çoğunlukla da incelenen kişide oldukça önemli ve ağır bir hastalık bulunur. Bu hastalıkların bazılarına tanı konulamayabilir. Bazıları ise tedavi edilemeyebilir. Bu yüzden araştırmaya başlandığında görece olarak daha iyi olan bir kişi, zamanla kötüleşebilir. Beyin ve omurilik hastalıklarının çoğunun felç nedeni olduğu hatırlanırsa bir insanda BOS incelemesi yapıldıktan sonra, hastalığının ilerlemesi ile felç gelişmiş olabilir. Bu nadir ve tümüyle ilişkisiz durum, bir neden sonuç ilişkisi kurmaya yatkın insan aklınca “Bel suyu alındı felç oldu” diye değerlendirilip yayılabilir.
Ateşin dumanı bu olmalıdır. Yoksa nörologlar meslek yaşamları boyunca pek çok kez inceleme için BOS örneği alır. Hiç kimse felç olmaz. Bu kişilerin hiçbirisi de doğal olarak “Benim bel suyum alındı ama felç olmadım” diye kimseye bir açıklama yapıp, bu durumu yaymaz.
Ama ne zaman BOS incelemesi yapmak gerekse hastanın içine bir korku düşer, hekimin önünde bir direnç duvarı yükselir. O yüzden bu kör söylencenin önünü kesmek gereklidir.
BOS alımı ağrılı bir işlemdir. Bu yüzden korkmak olağandır.
BOS incelemesi sırasında, kan örneği alınırken kullanılandan daha büyük ve daha kalın bir iğne kullanmak gerekmektedir. Çünkü damarlar deriye daha yakındır, damar duvarları da incedir. Oysa omurilik kesesi daha derindedir ve daha kalındır. İğne korkusu olanların bu büyük iğneden ürkmeleri doğaldır. Ancak inceleme gerekli ise, kişi, sonuçta çekeceği ağrının bir iğne deliği ağrısı olacağını, zamanla kendiliğinden geçeceğini, isterse bunu önlemek veya geçirmek için ağrı kesici ilaç alabileceğini bilmelidir.
Korkunun her türlü ağrıyı arttırdığı, bilginin ise azalttığı hatırlanmalıdır.
BOS alındıktan sonra baş ağrısı olabilir.
MS’de inceleme için en fazla 10 mililitre sıvı alınır. Çoğu zaman sadece 1-2 mililitre alnır. Dolaşan BOS’un toplam miktarı ise 150 mililitredir. Üstelik BOS bir saat içinde tümüyle değiştirilip yeniden yapılmaktadır. Bu nedenle alınan miktar önemsizdir. Ancak iğnenin oluşturduğu kanal yüzünden BOS kendi kanalının dışına sızarak azalabilir. BOS’un miktarının azalması baş ağrısı yaratır. Bunu engellemek için işlem sonrasında hemen ayağa kalkılmamalıdır. Bir süre yüzükoyun yatmanın yararı olabilir. Sonrasında birkaç saati yatakta geçirmek yararlı olur. Hemen ayağa kalkmak ve günü yürüyerek, dolaşarak tamamlamak BOS sızıntısına ve buna bağlı olarak baş ağrısına neden olur. Baş ağrısı oluşmuşsa basit ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Ancak tansiyon düşmesine neden olan Novalgin gibi ilaçlar bu durumda BOS yapımını da azaltarak ağrıyı arttırabilirler. En doğru tedavi bol miktarda sıvı almaktır. Ağızdan yeterince içilmezse, damar yoluyla sıvı takviyesinin Kan dan daha çok BOS yapımını artırarak yararı olur. BOS alındıktan sonra bel ağrısı olabilir.
İşlem sonrasında belde iğnenin yarattığı bir ağrı hissedilebilir. Bu abartılacak şiddette bir ağrı değildir. Kendiliğinden geçer. Ağrıya dayanıklılığı olmayanlarda ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. BOS alındıktan aylar yıllar sonra olan bel ağrılarını bile buna bağlayanlar, yapılan işlemin niteliğini bilmedikleri için hala endişe olan kişilerdir.