mak yerine geçmişin problemlerini tartışmak tercih edilir. 50 yıl
önce Afrikalılar da Avrupalılar da savaşıyorlardı. Afrikalılar hâlâ
'dedenin kanını yerde koma oğul' anlayışıyla savaşmaya devam
ediyor. Avrupalılar ise geçmişi unutmuş, birlikte (AB) geleceği
inşa ediyor.
Geçmişi ne unut, ne büyüt.
Öğrenilmiş çaresizlik kültüründe başarının kişinin kendi ellerin
de olduğuna inanılmaz. Bunun iki sonucu vardır. Birincisi, kişiler
yetenek yerine ilişkilerine dayanarak yükselmeye çalışır. Bu da
bağımlı başarılara neden olur. İkincisi, başarılı kişiler takdir edil
mek yerine
kıskançlıkla karşılanır. Başarının şans ve bazı ilişkilerle
geldiğine inanıldığı için kişinin onu hak etmediği düşünülür.
Öğrenilmiş çaresizlik toplumlarında insanlar enerjilerini gerçek
leşmesi kendi ellerinde olan hedeflere harcamazlar. Kendi işlerini iyi
yapmak yerine, başkalarının neyi iyi yapamadığını görür, eleş
tirirler. İnşaat işçileri iyi evler yapmak yerine memleketi kur
tarmaya çalışırlar, politikacılar ülkeyi en iyi şekilde yönetmek
yerine inşaat işleri yapmaya çalışırlar!
Öğrenilmiş çaresizlik kültüründe günlük konuşmalarda sık sık,
"Böyle gelmiş, böyle gider", "Bunu yapsan ne değişecek ki" gibi
sınırlayıcı genellemeler kullanılır. Kendini küçük görme, özgüven
düşüklüğü ve buna bağlı olarak
elinden gelenin en iyisini yapmama
eğilimi yüksektir.
Öğrenilmiş çaresizlik kültüründe deneyime dersten daha fazla
değer verilir. "Biz babadan böyle gördük" anlayışı egemendir.
Yenilik ve öğrenme yerine,
mevcut alışkanlıkları tekrarlama eğilimi
yaygındır. Babadan öğrenilmiş
sınırlayıcı genellemelere sadakatle
bağlanılır, akademik çalışmalar 'en iyi yaşayan bilir' denilerek
önemsenmez, okulda öğrenilenler küçümsenir.
Öğrenilmiş çaresizlik kültüründe paranoya psikolojisi egemen
olduğundan dünya dost-düşman ekseninde algılanır. Tarihten alı
nan dersler dahi düşmanlık ve intikam doludur. "Bizim bizden
başka dostumuz yok" anlayışı egemendir. Korku kültürü ege
mendir. İnsanları
pozitif idealler değil,
negatif korkular 'birlik ve
beraberlik' içinde tutar.
45
Öğrenilmiş çaresizlik kültüründe imalı iletişim ve 'karından konuş
ma' çok yaygındır. Öğrenilmiş çaresizlik psikolojisinde yaşayanlar
arasında alınganlık çok yaygındır. Kişiler demek istediklerini
açıkça söylemek yerine, "O kendini biliyor," imalarına yönelir,
kızına bir şeyler söyleyerek gelinine bir şeyler anlatmaya çalı
şır. Ahmet Haşim, "Türk söylemez, söylenir," deyişiyle bunu
anlatmaya çalışır.
Öğrenilmiş çaresizlik psikolojisinde proaktif motivasyon yerine
reaktif motivasyon tarzı egemendir. Birçok iş pozitif düşünce
gücüyle değil,
nefret edilen birinin 'inadına' başarılır. Kişiler,
birileri tarafından
aşağıladığı için yükselir. Komşuya kızıp ev
sahibi olunur. Öfkenin enerjisiyle 'hırs yaparak' başarıya ulaşı
lır. İçten değil,
dıştan motive etmeli insanlar çoğunluktadır. Aynı
şekilde
iç disiplin değil,
dış disiplinle iş görme anlayışı egemen
dir. Başta çavuş olmadan iş yapılmaz!
Eğer bu ülkede yaşıyorsanız, kariyerinizi bu topraklar üzerinde
kuruyorsanız, bu 'acı' gerçekleri bilmeli ama teslim olmamalısınız.
Bu ülkede hayat 'Türk usulü' çalışıyor. 'Türk usulü iş yapma'
ile ilgili yaptığım esprili tespitlere ve bazı 'acı gerçeklerimizi'
anlatmama bakıp benim bu ülkeye inanmadığımı düşünürseniz
yanılırsınız.
Dostları ilə paylaş: