çaksın?" demesiyle, başka bir fikir bulur, onu bırakırız! Oysa
Samsun'a çıktığında muhtemelen Mustafa Kemal'e de birile-
ri, "
Boş ver abi ya, kaç bin kişi denedi olmadı, bu memleketi sen mi
kurtaracaksın!" demişlerdi.
•
Bazen siyasi 'eylem yaparak 'tavır koymak', aktif bir yurttaş
olmak isteriz. Bir gösteriye katılırız, biraz ıslanır, cop yeriz,
ikinci, üçüncü gösteriden sonra hiçbir şeyi değiştiremediği
mizi görür, pasif hayatımıza geri döneriz. Birisi hakkımızı
yer, hakkımızı aramak için mahkemeye gideriz. Mahkeme
bir yıl sonrasına gün verir. Hoş geldin öğrenilmiş çaresizlik!
•
En büyük öğrenilmiş çaresizliğimiz kendi milletimizi 'düzelt
me' girişimlerinde defalarca başarısız olup, ''Biz adam olma
yız," diye havlu atmamızdır. Türk'ün Türk'ü modernleştirme
projesi en büyük öğrenilmiş çaresizlik örneklerimizdendir.
•
Çoğu kişinin kendi hayatını düzenleme çabası da öğrenilmiş
çaresizlikle biter. Her yılbaşında irade gücümüzü daha fazla
kullanmaya, hayatı planlı yaşamaya, önce düşünüp sonra
harekete geçmeye, öfkelendiğimizde tepki vermeden önce
içimizden on üçe kadar saymaya karar veririz. Yalan yok,
birkaç kez de aldığımız kararlara uyarız ama bir süre sonra
iç disiplinimiz çözülür, kararlarımız unutulur, eski halimize
döneriz.
Yaşamak istediğimiz hayat bu değil.
Yaşamamız gereken hayat
da bu değil. Ama maalesef pek çoğumuzun
şu anda yaşadığı
hayat bu. Böyle yaşamak bizi ne hale getirdi?
Dostları ilə paylaş: