II.1.5.
østismar
østismar, ebeveynlerin ya da çocu÷un bakımından sorumlu kiúilerin, çocu÷un
fiziksel, duygusal ya da cinsel açıdan çeúitli zararlar görmelerine yol açan
davranıúlarıdır (Mangalcı 2002: 7).
Newberger ve arkadaúlarına göre çocuk istismarı, ‘Çocu÷un bulundu÷u tehdit
edici ev ortamındaki durumdan kaynaklanan bir hastalıktır (Akt. Özdemir 1989:
18).
16
Çocu÷un temel gereksinimlerinin sa÷lanması herhangi bir nedenle kesintiye
u÷radı÷ında ya da karúılanmaz duruma geldi÷inde çocuk istismarından söz edilir
(Erden 2002: 69-73). Dubowitz ve Bennett (2007)’e göre çocuk istismarı, fiziksel
suiistimal ve ihmali içerir ve tüm kültürlerde ve ülkelerde olur. Çocuk istismarı
genellikle birçok risk faktörü (örne÷in parental depresyon, stres ve sosyal
izolasyon) arasındaki etkileúimden kaynaklanır (2007: 91-99).
Çocuk istismarı, eriúkinlikteki zayıf fiziksel sa÷lıkla iliúkilendirilmektedir, fakat
çocuk ihmali ve aile problemleri ile eriúkin ruhsal hastalıklarına kadarki süreçleri
içeren çocukluk ça÷ı stresleri hakkında henüz çok az úey bilinmektedir (Thomas
ve di÷erleri 2008: 40-49).
østismar gören çocuklar sonraki istismarlar için yüksek risk taúır. Hindley ve
arkadaúlarının 2006 yılında yaptıkları bir araútırma önceden istismar görmüú
çocukların, önceden istismar görmemiú çocuklardan altı kat daha fazla tekrar
istismar görme ihtimaline sahip olduklarını ortaya çıkarmıútır. Araútırmaya göre
tekrar riski istismarın ardından hemen sonra en yüksek düzeydeydi (30 gün
içinde) ve ondan sonra hafiflemekteydi (2006: 744-752).
østismar; fiziksel, duygusal ve cinsel istismar olarak üçe ayrılmaktadır.
II.1.5.1.Fiziksel
østismar
Çocuk ihmal ve istismarı kapsamlı bir olgu olmasına karúın çocu÷a yönelik
istismar kapsamında fiziksel istismar ön plana çıkmaktadır. Aral ve Gürsoy
(1997) yaptıkları çalıúmada çocukların % 65.72’sinin anne ya da babası tarafından
fiziksel istismar edildiklerini belirlemiútir (2001: 2).
UNICEF fiziksel istismarı, kazara olmayan yasaklanmıú, çocu÷a acı veren,
geliúme ve iúlevselli÷inde sürekli zarara yol açabilecek úiddet hareketlerinin
yapılması olarak tanımlamıútır (Kars 1994: 6).
17
Yaralanmalar, rastlantısal olgular olmayıp, ayırt edilebilen risk etkenleri ile
belirlenen öngörülebilir biçimlerde oluúurlar (Çetin ve di÷erleri 2008: 127).
Dubowitz fiziksel istismarın tespitinin hekimin çürük, ısırık izleri, darbeler, kemik
kırıkları veya baú veya karın travmaları gibi úüpheli yaralanmaları fark etme
yetene÷ine ba÷lı oldu÷unu ifade etmektedir (Dubowitz ve Bennett 2007: 91-99).
Fiziksel istismar hafif, orta ya da ciddi olabilir. Hafif dereceli çocuk istismarında
fiziksel olarak úiddet uygulanır ancak çocukta herhangi bir yaralanma oluúmaz.
Orta dereceli fiziksel istismarda çocu÷a uygulanan úiddet sonucunda herhangi bir
iúlev kaybına neden olmayacak düzeyde yaralanma oluúur. Ciddi derecede fiziksel
istismarda uygulanan úiddet sonucunda çocu÷un vücudunda iúlev kaybı olur.
ù
iddetin bir kez uygulanması bile ciddi istismar sayılır. Orta dereceli fiziksel
istismar süreklilik gösteriyorsa bazen bu istismar da ciddi derecede istismar olarak
kabul edilebilir.
Çocuk istismarı için çevreye, istismarcı kiúiye ve istismar edilen çocu÷a iliúkin
bugün bütün dünyaca kabul edilen bazı risk etmenleri vardır.
• østismar Edilen Çocu÷a øliúkin Risk Etmenleri:
Prematüre ya da düúük do÷um a÷ırlıklı bebek olmak, sık do÷um aralı÷ı (18 aydan
az), istenmeyen gebeliklerden do÷ma, kardeúinin de istismar edilmiú olması,
bedensel ya da zihinsel özürlü olmak, kronik hastalı÷ı olmak, hiperaktivite ve
dikkat eksikli÷i olması.
• Çevreye øliúkin Risk Etmenleri:
Sa÷lık, beslenme ve temizlik bakımından toplum ve devlet deste÷inin az oldu÷u
bölgede yaúamak, imar ve iskan yapılmamıú bölgelerde (gecekondu vb.) yaúamak,
düúük sosyoekonomik düzeyde olmak, ev içi úiddet varlı÷ı.
18
• østismarcı Kiúiye øliúkin Risk Etmenleri:
Geçmiúte baúkaları tarafından istismara u÷ramıú olmak, etkin anne babalı÷ı
bilmemek, alkol, ilaç gibi madde ba÷ımlısı olmak, çok genç yaúta anne baba
olmak, psikolojik sorunları olmak, tek ebeveyn olmak, maddi sıkıntı, iúsizlik gibi
sorunları olmak, istismar etmeye yatkın kiúilik.
Fiziksel istismar bir tokat, yumruk, itip kakma, tekme, sarsma gibi herhangi bir
alet kullanmadan gerçekleútirilebilece÷i gibi kemer, kayıú, tava, ütü, sıcak su,
koroziv maddeler gibi çeúitli nesnelerin kullanımı da söz konusu olabilir. (Kutsal
2004: 4-5). Son yıllarda çocuk ölümlerine neden olan farklı fiziksel istismar
türleri üzerinde de durulmaktadır. Hamilelik sırasında annenin aúırı alkol ve
uyuúturucu kullanması, çocukların kasti olarak öldürülmeleri, yakılmaları ve
zehirlenmeleri gibi olaylar bu konu çerçevesinde ele alınmaktadır.
Organik nedeni olmayan büyüme yetersizli÷i ile istismar arasında bir iliúki oldu÷u
kanıtlanmıútır. Fiziksel istismara u÷ramıú çocuklardan oluúan örneklem grubunda
yüksek oranda büyüme gerili÷i oldu÷u ortaya konmuútur. Büyüme gerili÷inin
fiziksel istismarın baúlamasından önce ortaya çıktı÷ı durumlarda, bunun öneminin
fark edilmesi gerekli önlemlerin alınmasına sa÷layabilir. ‘Organik nedeni
olmayan büyüme gerili÷i ve çocuk istismarı’ düúüncesi Oates ve Hufton (1977)
tarafından geliútirilmiútir. Bu araútırmacılar, organik nedeni olmayan büyüme
gerili÷i tanısı ile 1967-1970 yılları arasında bir Avustralya hastanesine getirilen
30 çocuk üzerinde yaptıkları izleme çalıúmasında, 1975 yılına gelinmeden bu
çocuklardan ikisinin istismar sonucu öldü÷ünü ve en az üçünün ciddi bir biçimde
hasar gördü÷ünü ortaya koymuúlardır. Geri kalanlar, tıbbi sorun göstermemekle
birlikte, baúkalarının örne÷in ö÷retmenlerinin gözünde hızla problem çocuk
olmuúlardır. Bunun nedeni, ‘zihinsel ve sözel geliúim yetersizli÷i’ olarak
belirlenmiútir (Akt. Konanç, Gürkaynak ve Egemen 1991: 41).
Ayrıca, para kazanmaları amacıyla beden ve ruh sa÷lıklarına zarar verecek,
geliúimlerini engelleyecek iúlerde çalıútırılan çocuklar da fiziksel istismar içinde
incelenmektedir (Tercan 1995: 23-24).
19
Fiziksel istismara u÷rayan çocuklar yumuúak baúlı, uysal, utangaç, içine kapanık,
pasif iletiúim kuramayan çocuklar olabilece÷i gibi; sinirli, aúırı hareketli,
saldırgan, etrafındaki eúyalara ve insanlara zarar veren, yıkıcı çocuklar da
olabilirler.
Frischolz (1985), Lewis (1991) ve Wilbut (1985)’a göre, sık sık ve úiddetli bir
ú
ekilde
fiziksel
istismara
u÷rayan
çocuklar
kendilerine
yapılanları
hatırlamayabilirler.
Fiziksel istismara u÷rayan küçük çocuklar ço÷u zaman kendilerine yapılan kötü
muameleyi yaptıkları yaramazlıklar sonucu hak ettiklerini düúünürler. Hatta
fiziksel istismar sonucu úiddetli yaralanmalar almıú bile olsalar ço÷u zaman
kendilerini istismar edilmiú olarak görmezler.
Della ve Feminan’ya göre (1990) istismar edilen çocukların bazıları da kendilerini
istismar eden kiúiden korumak amacıyla istismar edildiklerini inkar edebilirler ya
da Potts, Herzberger ve Dillon’a göre (1981) bilinçli ya da bilinçsiz bir úekilde bu
hatırlanması hoú olmayan geçmiú yaúantıları bastırabilirler (Akt. Karaman 1993:
17-18).
Günümüzde, geliúmiú ve geliúmekte olan ülkelerde, kazalar/yaralanmalar her yaú
grubunda, özellikle çocukluk ça÷ında önlenebilir sa÷lık sorunlarının baúında
gelmekte, ölüm ve engelli yaúam nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır
(Coúgun ve di÷erleri 2008: 84). Fiziksel istismar da, zihinsel ve fiziksel özre yol
açan úiddetli nörolojik zararla sonuçlanabilir. Oxford izleme çalıúmasında
örneklemin %10’unda ciddi nörolojik hasar görülmüútür. Daha önce Amerika’da
yapılan bir araútırmada bu oran %17 olarak bulunmuútu. Oxford izleme
çalıúmasında grubun %15’inde ve Amerika’daki çalıúmada da %14’ünde úiddetli
olmayan nörolojik hasar saptanmıútır. Bu çocukların hepsinde zeka gerili÷i
olmamasına ra÷men, tümünün telafi edici terapiye gereksinimleri oldu÷u
görülmüútür (Mangalcı 2002: 32).
20
Di÷er bir tür kalıcı özür ise, beyin altı zarı ve di÷er kafa içi kanamalara eúlik eden
göziçi kanamasını izleyen görme bozukluklarıdır. Bu, geçici retinal kanama ile
sonuçlanabilece÷i gibi, retinal çizilme, úaúılık ve görme kaybı ile de
sonuçlanabilmektedir.
østismar ve ihmale u÷ramıú çocuklardaki geliúim profiline bakıldı÷ında, en sık
rastlanan bozukluklardan biri, okul öncesi çocuklardaki konuúma gecikmesidir.
Oxford çalıúmasındaki çocukların üçte biri bu özelli÷i göstermiútir. østismar ve
ihmal eden annelerin çocuklarına yeterince sözel uyaran sa÷lamadıkları
anlaúılmaktadır. Bu, bebe÷in sözel iletiúim becerileri kazanmasını engeller. Böyle
bir çocuk fark edilene kadar tepki vermeyen ve iletiúim kurmayan bir çocuk
haline gelebilir.
Daha büyük çocuklarda dil gerili÷i okulda baúarısızlı÷a yol açar. Sözel ve sözel
olmayan zeka puanları arasındaki farklılık yetiúkin yaúamında da devam eder. Bu
tür aileler, sözcüklerin kullanımı yoluyla iletiúimde güçlük çeken, duygularını
anlatmak için eyleme veya eylemsizli÷e baúvuran ailelerdir (Konanç, Gürkaynak
ve Egemen 1991: 42-43).
Curtis (1974) ve Emler (1967)’e göre engelli fiziksel istismar ma÷duru çocukların
ço÷unun tepki kontrol mekanizmaları zayıftır. Bunun nedeni ebeveynlerinin de
zayıf tepki kontrol mekanizmalarının oldu÷u istismar ortamlarından gelmeleridir.
Saldırı ma÷duru çocu÷un siniri, düúmanlı÷ı ve agresifli÷i çok yo÷un olup
yaúıtlarına yönelebilir ya da çocuk-ebeveyn modelini izleyebilir ya da her iki
durum birden gerçekleúebilir. Saldırı ma÷duru özellikle de agresif olan çocuklar
kendi istismar ve ihmaline kızabilirler. Bu çocuklar sorun çıkartan çocuklar olarak
tanımlanırlar ve gerek yaúıtları, gerekse yetiúkinlerle olan iliúkilerinde ciddi
sorunlar yaúarlar. Uzmanlar, saldırgan ve agresif davranıúların kolay farkına
varmaktadırlar.
Engelli fiziksel istismar ma÷duru çocuk di÷er insanlara ba÷ımlı olmasına karúın
insanlardan kaçar. Bu geri çekilme davranıúları, engelli çocu÷un yardıma
21
muhtaçlılı÷ını artırırken çocukta sürekli bir sempati kazanma, ilgi çekme çabası
olarak kendini gösterebilmektedir.
Galdston (1974)’e göre, fiziksel istismar ma÷duru çocukların di÷er insanlar ile
olan iliúkilerinin niteli÷i ve niceli÷i o kadar esnektir ki, di÷er insanlarla iliúki
kurmak ve daha olgun seviyelere ilerlemek için gerekli ego yetilerinin geliúmesi
engellenmektedir (Akt. Eratay 2000: 60-61).
Oates ve arkadaúları (1985) tarafından yapılan bir araútırmada da istismar edilmiú
çocukların benlik kavramlarının zayıf oldu÷u görülmüútür (Akt. Konanç,
Gürkaynak ve Egemen: 1991: 48).
Belirlenmesi görece en kolay olan istismar türü fiziksel istismardır. Klinik tanıda
uygulanan úiddetin tipine ba÷lı olarak ekimozlar, kırıklar, eklem, beyin ve göz
zedelenmeleri, zehirlenmeler ya da geliúme geriliklerine rastlanabilir. Fiziksel
istismara ba÷lı yaralanmalar ola÷an dıúı yerlerde en fazla gö÷üste, sırtta,
baldırlarda, genital bölgelerde, üst kolda, üst dudak, damak ve gözlerde görülür
(Kutsal 2004: 5-6). Aynı zamanda fiziksel istismara u÷ramıú çocuklarda yüksek
oranda büyüme gerili÷i görülmektedir. Buna organik nedeni olmayan büyüme
gerili÷i de denir. Fiziksel istismar, zihinsel ve fiziksel özre yol açan úiddetli
nörolojik zararlarla sonuçlanabilir (Karaman 1993: 17). Örne÷in, gözle görülebilir
hiçbir yara ya da iz olmasa da, bir bebek úiddetlice sarsılarak beyin zarı altı
kanamaya yol açılabilir. Bu tür hasarlar çocu÷un ölümüne neden olabilece÷i gibi,
onda zeka gerili÷i, körlük ya da felce neden olabilir.
Küçük yaralanmalar ö÷retmenler veya gündüz bakımevlerinde çalıúan görevliler
tarafından fark edilebilir. Geçmiúte vuku bulmuú istismarın izleri, ancak çocuk bir
baúka nedenle muayene edilirken ortaya çıkarılabilir (Konanç, Gürkaynak ve
Egemen: 1991: 39-40).
Fiziksel istismar sonucu ortaya çıkan yaralanmaların ortadan kalkması umuduyla
ana baba bir süre beklerler, e÷er bu beklemelerin sonucunda çocukta bir iyileúme
görülmezse, ana baba çocuk için tıbbi tedavi arayıúı içine girerler. Bazen ana baba
22
yaralanmaların nasıl meydana geldi÷ini bilmediklerini ileri sürerler, çok nadir
olarak bu yaralanmaların kendileri tarafından yapıldı÷ını kabul ederler (Karaman
1993: 57).
Çocuk istismarının belirlenmesi ve izlemi de÷iúik gruplardan birçok uzmanın
birlikte çalıúmasını gerektiren bir olaydır. Bu nedenle farklı disiplinler arası
iletiúim ve iúbirli÷inin sa÷lanması son derece önemlidir. Çocuk istismarı izlem
ekibinin içinde bulunması gereken kiúiler; pediatrist, adil tıp uzmanı, çocuk
psikiyatristi, eriúkin psikiyatristi, klinik psikolog, çocuk cerrahi, jinekolog, acil
birimi doktorları, sosyal hizmet uzmanı, hukukçu ve çocuk polisidir (Kutsal 2004:
8). Ülkemizde çocuklara yönelik fiziksel istismar olgularının saptanabilmesinde,
doktorların bu konuda e÷itilmiú olmalarının ve olguyu teúhis etmelerinin önemi
büyüktür. Doktorlar kadar e÷itim sistemi içerisinde yer alan yetkililerinde bu tür
olaylara karúı daha duyarlı yaklaúmaları gerekmektedir. Çocu÷un maruz kaldı÷ı
úiddetin tespit edilmesinde önemli rollerden biri de kuúkusuz ö÷retmenlere
düúmektedir (Özgür 2004: 11).
Pediatristler, çocuk kötü muamelelerinin engellenmesinde, önemli rol
oynamaktadırlar (Krugman ve di÷erleri 2007: 711). østismara u÷ramıú olan
çocu÷un muayenesi uygun e÷itim almıú ve alanında uzmanlaúmıú biri tarafından
çocuk daha fazla örselenmeden, çocuk dostu muayene ve de÷erlendirme
yöntemlerinin uygulanabilece÷i bir ortamda yapılmalıdır. Çocukları bu konuda
e÷itim almıú uzmanlar muayene etmelidir. østismar olguları genellikle ilk olarak
acil servise baúvururlar, e÷er bu ilk baúvuruda istismar açıkça belirtilmemiúse
çocu÷un defalarca muayene edilerek örselenmesini önlemek amacıyla yalnızca
çocuk istismarı konusunda yetkili biri tarafından muayene edilmesi sa÷lanmalıdır.
Çocuklar genellikle öne do÷ru hareket ederler. Bu nedenle kazaya ba÷lı
yaralanmalar genellikle çocu÷un ön bölgelerinde oluúur. Alın, burun, çene, bilek
ve dirsekler kaza nedeniyle yaralanmaya uygun bölgelerdir. Kalçalar, genital
bölge, bedenin arka ve yan bölgeleri, yüzün yan kısımları ve karın bölgesindeki
yaralanmalarda istismar akla getirilmelidir. Avuç içlerinde kazaya ba÷lı yarıklar
olabilece÷i gibi bu bölge cezalandırma amacıyla da sık kullanılan bir bölgedir
23
(Uysal 1998: 28). Kasıtlı olarak yapılan haúlamalar, kaza sonucu olanlardan,
da÷ılımları açısından farklı oldukları için, kolaylıkla ayrılabilirler (Konanç,
Gürkaynak ve Egemen 1991: 37). Uysal’a göre bazı olaylarda hiçbir fiziksel
bulgu ortaya çıkmayabilir ancak ciddi olgularda çok sayıda kırıklara, kesiklere ve
yanıklara rastlanabilir. Genellikle gözlenen darbe úekli mekaniktir ve en sık deri,
iskelet ve merkezi sinir sistemine ait bulgular ortaya çıkar (1998: 30).
østismara u÷rayan çocuk ilk olarak acil servise baúvurdu÷u için genelde ilk giriúim
acil servis doktoru tarafından yapılır. østismar olgularının büyük bir ço÷unlu÷u
olay olduktan uzun bir süre sonra hastaneye getirilir. Öykü ve fiziksel bulgular
doktoru en iyi bilgilendirecek kaynaklardır. Öykü yalnızca çocu÷u getiren anne
babadan de÷il e÷er çocuk olayları anlatabilecek yaútaysa kendisinden de
alınmalıdır. Öykü ileri aúamalarda hukuki kanıt olarak da kullanılabilece÷i için
çok önemlidir. Genellikle çocuk tek tanıktır. østismar olgularında çocukların
genellikle konuúmak yerine susmayı tercih ettikleri ya da söylediklerini daha
sonra yadsıdıkları görülebilmektedir. Çocu÷a sorulacak soruların kısa ve açık
olması, yönlendirici sorular olmaması, soru ve yanıtların da yazılı kayda geçmesi
önemlidir. Genellikle öykü çocu÷u getiren anne, baba ya da çocu÷un bakımıyla
sorumlu kiúiden alındı÷ı için kiúiler birbirini koruma tutumu içerisindedirler. Bu
yüzden bu kiúilerden farklı zamanlarda öykü alınmalıdır. Öykülerin birbiriyle ve
çocu÷un motor geliúimiyle uyumlu olması istismar tanısının ayırt edilmesinde
önemlidir. Genellikle bir yaralanma oldu÷unda bu olay kardeúlerin birbirlerine
yönelik davranıúlarıyla açıklanmaktadır. Söz edilen kardeúin bunu yapıp
yapamayaca÷ı geliúiminin buna uygun olup olmadı÷ı araútırılmalıdır. Çocu÷a
bakmakla yükümlü olan kiúiler çocu÷u istismar ettiklerini çok seyrek olarak kabul
ederler. Genellikle yaralanmanın kazaya ba÷lı oldu÷una inandırmaya çalıúırlar.
Bu nedenle istismarı tanıyabilmek ve saptayabilmek için öncelikle istismar
olasılı÷ı akla getirilmelidir (Kutsal 2004: 9-10).
Çocukta Fiziksel østismar Olgularında Sık Rastlanan Ortak Özellikler:
1.
Tedaviye baúvurmada açıklanamayan gecikme,
2.
ølk geliúte verilen öykünün sonradan de÷iúmesi,
24
3.
Tek tek verilen anne/baba/bakıcı öykülerinde farklılık,
4.
Çocu÷un yaú ve geliúme durumu ile uyumsuz öykü,
5.
Çocu÷un kardeúinin suçlandı÷ı yaralanmalar,
6.
Anne, baba ve bakıcılarda düúmanca davranıúlar (Polat 1997: 71).
II.1.5.2.Duygusal
østismar
Duygusal istismar ilk kez 1974 yılında Amerika Birleúik Devletleri’nde ‘Çocuk
østismarının Önlenmesi ve Sa÷altımı’ isimli yasada ‘mental hasar’ terimiyle
dikkat çekmiútir.
Duygusal istismar, çocukta özsaygıyı ve insanlar arası iliúki becerisinin önlenmesi
ya da cezalandırılması, psikolojik benli÷inin yara alması, çocu÷un do÷al etkinlik
sınırları içinde geliúiminin zedelenmesi gibi geniú ve belirsiz kavramlarla
açıklamaya çalıúılmıútır (Sertler 2002: 35). Konu ile ilgili yapılan çalıúmalar
incelendi÷inde bu kavramı betimlemeye yönelik bazı terimlerle de
karúılaúılmaktadır. Zihinsel zulüm (mental cruelty), zihinsel hasar (mental injury),
duygusal istismar ve ihmal (emotional abuse and neglect), duygusal kötü
muamele (emotional maltreatment), psikolojik kötü muamele (psychological
maltreatment) bunlardan bazılarıdır.
Sözü edilen zarar verici veya zarar verme ihtimali yüksek eylemlerin, ebeveynin
veya çocuk üzerinde güç veya otorite sahibi ya da çocu÷a bakmakla yükümlü bir
kimsenin makul düzeyde kontrolünde olması beklenir. Bu tür eylemler arasında,
hareketin kısıtlanması, aúa÷ılama, küçük düúürme, günah keçisi yapma, tehdit
etme, korkutma, ayrımcılı÷a tabi tutma, alay etme veya di÷er fiziksel olmayan
düúmanca veya reddedici muameleler sayılabilir (Akdaú 2005: 25).
Duygusal istismarın teorik olarak oluúturulan ve daha sonra üzerinde deneysel
çalıúmalar yapılan sekiz alt boyutu úunlardır;
25
1.
Reddetme (Rejection): Genel olarak, yetiúkinin, çocu÷un ya da
gencin ihtiyaçlarını karúılamaması, onu ayrı bir birey olarak kabul
etmemesi, kabiliyet ve baúarılarını övmemesi, çocuktan ya da gençten
gelen tepkileri göz ardı ederek evde o yokmuú gibi davranması,
çocu÷u be÷enmemesi, onu bir yük olarak görmesi, çocu÷a hiçbir iúe
yaramadı÷ını hissettirmesi olarak ele alınmaktadır.
Çocu÷un, kendi kararlarını vermesinin engellenmesi, ergene bebek
muamelesi yapılması, aileden uzaklaútırılması, kardeúler arasında
ayrım yapılması, arkadaú ya da kardeúlerinin yanında onun
be÷enilmedi÷inin dile getirilmesi ‘reddetme’ olarak tanımlanmaktadır.
2.
Tek Baú ına Bırakma (Isolating): Çocu÷un ya da gencin toplumsal
iliúkilere girmesini sa÷layacak fırsatlardan yoksun bırakılması ya da
kasıtlı olarak engellenmesi , çocu÷un dünyada yalnız oldu÷una
inandırılması,
yalnız
bırakılarak
cezalandırılması
olarak
tanımlanmaktadır.
3.
Yıldırma (Terrorizing): Sözel saldırılar ya da fiziksel müdahalelerle
çocu÷un
korkutulması,
tehdit
edilmesi,
gözda÷ı
verilmesi,
baúkalarının
önünde
rezil
etmekle
tehdit
edilmesi
olarak
nitelendirilmektedir.
4.
Kendi Çıkarlarına Kullanma (Exploiting): Çocu÷un ya da ergenin
para kazanması ya da ebeveynin görevlerini üstlenmesi için (örne÷in;
kardeúlerine bakması) okuldan alınması veya okul baúarısını
etkileyecek ölçüde bunların istenmesi, gencin evde hizmetçi gibi
kullanılması olarak tanımlanmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |