İmmün Sistemin Tanıtımı


HLA Moleküllerinin Fonksiyonu



Yüklə 221,05 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/4
tarix01.04.2017
ölçüsü221,05 Kb.
#13086
1   2   3   4

HLA Moleküllerinin Fonksiyonu

HLA molekülleri immün sistemin efektör hücrelerinden T lenfositlerine antijen sunumu yaparak immün yanıtın

başlaması için ilk uyarıyı gerçekleştirir. Sınıf I HLA molekülü ile kompleks yapmış endojenik proteinlerden

kaynaklanan antijeni, yüzeyinde CD8+ molekülü taşıyan T hücreler tanıyabilir. Sınıf II HLA molekülü ile birlikte

hücreye fagositoz veya endositoz yoluyla alınan proteinlerden kaynaklanan antijeni ise yüzeyinde CD4+ molekülü

bulunan T hücreleri tanır. T hücresinin antijeni tanıması için HLA ile kompleks oluşturmuş antijenin uygun (spesifik)

T hücre reseptörüne (TCR) bağlanması gerekmektedir. Hem antijen sunan hücrenin hemde antijeni tanıyan

T lenfositlerinin özelliğine bağlı gelişen bir dizi sinyal hücre içine iletilir.



MHC Genlerinin Kalıtım Özellikleri

MHC genleri Mendel kurallarına göre ebeveynden çocuklara geçiş göstermektedir. Her bireyde bir çift kromozomun

yarısı anneden yarısı babadan geçer. Böylece çocuklar ile anne-baba arasında bir haplotip uygunluğu vardır.

Bir haplotip üstünde bulunan alleller bir blok halinde geçerek jenerasyondan jenerasyona devam eder. Bir bireyde

bulunan 2 haplotip o bireyin HLA’genotipini’oluşturur. Örneğin; A1 B5 Cw1 DR6 DQ1 ve A3 B18 Cw2 DR DQ2.

Bu haplotiplerin biri anneden diğeri babadan kalıtılmıştır.

HLA alelleri, 6. kromozomda yerleşim şekline göre (HLA-DP,-DQ,-DR,-B,-C,-A) birbirlerine yakındırlar. İki ya da

daha çok alelin, rastlantısal olarak birlikte bulunma eğilimlerinin beklenen den daha sık olmasıı ‘bağlantı dengesizliği’



Şekil 9. HLA sınıf 1 molekülü

Şekil 10. HLA sınf II molekülü

α

3



β

microglobülin

α

2

α



1

β

2



β

1

α



1

α

2



114

|

(Linkage disequilibrium,LD) olarak tanımlanmıştır. Örneğin A1 ile B8 ve A2 ile B12 ve A3 ile B7 sıklıkla birlikte

bulunur. Bu durum linkage disequlibrium olarak ifade edilir. Sınıf II DRB genlerinde LD sık olarak saptanmıştır.

DQA1 ve DQB1genlerinde de birbirlerine yakınlık nedeniyle LD gösterilmiştir. Etnik gruplar arasında bu birliktelikler

değişiklikler gösterir.

Genetik geçiş sırasında %1-3 oranında rekombinasyon (Çapraz geçme=Crossing over) görülebilir. Homolog

kromozomlar arasında bir gen segmentinin değişmiş olması rekombinasyon olarak tanımlanır.



HLA moleküllerinin tayin yöntemleri

HLA moleküllerinin hücre yüzeyinde araştırılmasında “serolojik” yöntem kullanılır. Kısaca, HLA tayin edilecek

hücreler kandan veya dokudan izole edilir. Hücre olarak sıklıkla lenfositler kullanılır. Lenfositler HLA moleküllerini

tanıyan allo-antikorlarla kaplanmış küçük kuyucukları bulunan Terasaki plaklarına eklenir, ortama kompleman

ilave edilir. Lenfosit yüzeyindeki antijen, uygun antikoru ile karşılaştığında kompleman aracılığı ile hücre lizisi oluşur

ve eklenen boya ile canlı ve ölü hücre oranı saptanır. Her kuyucukdaki anti-HLA antikorlar bilindiğinden ölü hücre

oranının yüksek bulunduğu kuyucuklar belirlenerek, HLA tipi tayin edilir. Bu yöntem “Terasaki mikrolenfositotoksisite”

testi olarak bilinir. Bu yöntemle HLA sınıf I alttipleri, HLA sınıf II grubundan DR1-DR18 ve DR52, DR53 ile bazı

DQ (DQ1-DQ4) antijenleri saptanabilmektedir.

Transplantasyonda doku reddinin antikor aracılı rejeksiyonu önceden belirlemede yardımcı olan, anti-HLA antikor

tayini, “cross-match” (CM) testinde de mikrolenfositotoksisite yöntemi ile alıcının serumunda vericinin lenfositlerine

karşı alloantikor araştırılır. Günümüzde daha  sensitif testlerle (flow sitometri, ELISA gibi), CM yapılabilmektedir.

Hücre kültürlerinde lenfositlerin aynı ortamda bulunan ikinci bir seri hücrenin antijenlerine karşı prolifere olarak

oluşturduğu yanıt “miks lenfosit reaksiyonu” olarak bilinir. HLA spesifitesi, fenotipi bilinen hücrelerle tanımlanır.

Günümüzde HLA tiplendirmesinde çok kullanılmamaktadır.

Moleküler tanı yöntemleri ile Sınıf I ve II moleküllerin alellerinin belirlenmesi sağlanmıştır. Yöntemin avantajları;

yüksek spesifite, serolojik yöntemle tayin edilemeyen alellerin tanımlanabilmesi, yeni alellerin saptanması, canlı

hücre gerektirmemesi, hastalık veya tedavi durumlarından etkilenmemesi sayılabilir.

Moleküler yöntemde çekirdekli hücreden, tercihen periferik kan lökositlerden DNA örneği kullanılır. MHC bölgesinin

polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile çoğaltılması ve diziye özgü oligonükleotid problarla (Sequence Specific

Oigonucleotide, SSO) taranması ya da direkt diziye özgü primerlerle (Sequence Specific Primer, SSP) alel

düzeyinde genetik polimorfizmler gösterilebilmektedir. Genomik yöntemlerle etnik gruplar arasındaki farklılıklar

ve hastalık- HLA ilişkileri daha detaylı araştırılabilmektedir.

HLA Sistemi Nomenklatürü

HLA molekülleri ortak bir terminoloji ile ifade edilmektedir. Seroloji ile tanımlanan HLA molekülleri sırasıyla; HLA,

lokus adı, ve 1-2 basamaktan oluşan molekül ismi ile yazılır. Örnek: HLA-B5 veya HLA B27 gibi. Aleller farklı

çözünürlükteki yöntemler ile tanınır.

Kabul edilen terminolojiye göre sırasıyla; HLA, lokus adı, asteriks işareti (*), ilk 2 rakam (serolojik yöntem ile karşılığı

olan tipi tanımlar), son iki rakam (alelik farkını tanımlar) yazılır. Burada asteriks işareti moleküler çalışma olduğunu

ifade eder. Bir örnek ile görelim: HLA-DRB1*0401 örneğinde; HLA-DRB1* lokusun ismini, aleli gösteren 04

rakamı daha önce serolojik yöntemle gösterilmiş serolojik alt grubu ifade eder, 01 rakamı ise bu grubun allelik

farkını gösterir. Bu bilgi göstermektedir ki HLA-DR4 taşıyan birçok birey birbirinin aynısı değil, farklı aleller taşıyabilir.

HLA Sisteminin Klinik Önemi

Transplantasyon: Pratikte doku/organ transplantasyonunda alıcının ve vericinin HLA tiplendirilmesi yapılarak,

HLA uyumu dolayısıyla doku uyumu olup olmadığı anlaşılmaktadır. Genellikle graft ömrü HLA uyumu ile parallelik

gösterir. İkizler arasında (HLA-özdeş) yapılan transplantasyonlar, HLA uygunluğu tam olan, ancak kan bağı

|

115


olmayan bireylerden yapılanlara göre daha başarılı olmaktadır. Burada MHC içinde yer alan diğer genlerin de

uyuma katkı sağladığı düşünülmektedir. Haplotipik geçiş durumunda MHC’ye yakın olan diğer lokusların da

geçişi olmaktadır. Tam uyumluluk MHC’de yer alan ve tanımlanabilen tüm genlerin uyumluluğunu ifade eder.

Özellikle kemik iliği transplantasyonu için tüm HLA lokuslarının (HLA-A, -B, -C ve -DR) uyumu çok önemli ve

gereklidir.

Pratikte HLA testinin sıklıkla başvurulduğu diğer bir konu ebeveyn tayinidir. Araştırma nitelikli HLA tayinleri ise

HLA-hastalık ilişkilerinin incelenmesinde ve antropolojik çalışmalarda yapılmaktadır.

Hastalık İlişkileri: HLA ile ilişkisi olduğu bildirilen hastalıklarda HLA molekülleri hastalığın nedeni değildir, hastalığa

yatkınlık/duyarlılık veya koruyuculuk sağladığı kabul edilir. Belirli antijenlerin varlığının hastalık riskini artırma katsayısı

“odds ratio” (OR) olarak bilinmektedir. Bu değer, (antijen pozitif hasta sayısı x antijen negatif kontrol sayısı) /

(antijen pozitif kontrol x antijen negatif hasta sayısı) formülü ile hesaplanır. OR> 1 değerler hastalık gelişme riskini

artırmaktadır. HLA ilişkisi saptanan hastalıkların çoğunluğunu otoimmmün hastalıklar oluşturmaktadır (Tablo 6).

HLA ile ilişkili romatolojik hastalıklar içinde, popülasyonlar arasında farklılıklar olmakla birlikte OR ‘nin en yüksek

olduğu hastalık ankilozan spondilittir. Otoimmün hastalıklar ile MHC arasındaki ilişkinin mekanizması çok iyi

bilinmemektedir. Bazı HLA molekülleri ile self peptidlerin sunumunun spesifik allel/ alleller ile hastalık ilişkilerinde

temel oluşturduğu düşünülür. Antijen bağlama bölgesinde aynı epitopu taşıyan HLA moleküllerinin hastalıkla

ilişkili olabileceği de bildirilmiştir. Romatoid artritte hastalığa yatkınlıkla ilişkili olduğu bulunan HLA DR1 ve DR4

moleküllerinin β zincirinin α sarmalında (helix) ortak bir dizi taşıdığı gösterilmiştir. Bazı HLA moleküllerinin hastalığa

karşı konakçıyı koruduğu da vurgulanmaktadır. Tip I diabetes mellitusta, HLA-DR2’nin hastalık için koruyucu

rol oynadığı bildirilmiştir. Ayrıca immün polimorfizm, tedaviye yanıtta da önemli rol oynayabilir. Genellikle hastalıklara

duyarlılık yaratan faktörlerden genler dışında, çevresel faktörlerin de önemli rolü olduğu hatırlanmalıdır.



Tablo 6: HLA ve İlişkili olduğu hastalıklar

Hastalık

Ankilozan Spondilit



HLA

B27


Romatoid artrit

DR4, DR1


Reaktif artropati

B27 DQA1*0501

Reiter sendromu

DR7,11, DQB1*0201

Jüvenil kronik artrit

B27, DRB1*08

Hashimato tiroiditi

DR11


Graves Hastalığı

DR3


Insuline bağlı diabetes

mellitius

DR3

DQB1*020


Idiopatik Addison hastalığı

DR3


Akut anterior üveit

B27


Sikka sendromu

DR3


Sistemik lupus eritematozus

DR3 DRB1*1501    B8 DRB5*0101

DQB1*0602

Multiple sklerosis

DR2

Myastenia gravis



DR3

DPB1*0201 B8

Coeliac hastalığı

DR3


DQB1*0201

Behçet hastalığı

B51

Akut iridosiklit



B27 DR11, DQA1*0501

B8

Pemphigus vulgaris



DR4

DR2


DRB1*1501

116

|

VIII. Sitokinler

Sitokinler, hücreler arasındaki iletişimi sağlayan protein yapısında aracı moleküllerdir. Sitokin terimi, hücre ve

hormon anlamına gelen kelimelerden oluşur. İmmün sistemin hormonları gibi düşünülmüş, ancak birçok özellikleri

ile endokrin hormonlardan ayrılırlar. Sitokinler endokrin glandlardan değil, çeşitli hücrelerden salgılanırlar. Çoğu

salgılandığı mikroçevrede etkisini gösterir (otokrin veya parakrin etki). Hormonlar ise uzak dokularda etki gösterirler

(endokrin etki). Sitokinler immün sistem hücrelerinin gelişmesi, farklılaşması ve aktivasyonunda, antijen sunumu,

adezyon moleküllerinin ekspresyonu, akut faz yanıtları gibi immün yanıtın ve inflamasyonun her safhasında,

hücre ölümünde, hematopoez ve yara iyileşmesi gibi birçok biyolojik olaylarda hücreler arasındaki ilişkileri

düzenleyen yüksek düzeyde spesifik solubl proteinlerdir. Esas olarak Th hücreleri ve makrofajlar olmak üzere

hem spesifik, hem de doğal immün sistem hücrelerince salgılanırlar. Sitokinler antijen spesifik olmadıkları halde

yapımları ve salgılanmaları antijen uyarısına bağlıdır. Genel olarak önceden yapılmış moleküller olarak

depolanmazlar.Etkilerini spesifik reseptörlerine bağlandıkları zaman gösterirler. Sitokinlerin hedef hücresi, sitokini

salgılayan hücrenin kendisi olabilir veya daha sıklıkla yakınındaki bir hücre olabilir. IL-1 ve TNF ayrıca salgılanmadan,

üretildikleri hücrenin membranına bağlı durumda iken hedef hücredeki reseptöre bağlanarak etkilerini gösterebilirler.



Sitokinlerin Özellikleri:

Hücrelerde büyüme,farklılaşma, aktivasyon,kemotaksi, apopitoz, fibrozis gibi etkiler yapabilir.



Uyarı ile geçici bir süre salgılanır ve etkisi kısa sürelidir. Kendi kendini sınırlar.

Normal hücre fonksiyonlarının seyri sırasında salınırlar (özellikle antijen, immün kompleksler, kompleman,



enzim veya diğer sitokinlerin uyarılarına cevap sırasında ).

Sistemik dolaşımda inaktif durumdadır. Etkilerini yüksek konsantrasyonda spesifik yüksek affiniteli reseptörlerine



bağlandıkları zaman gösterirler.

Aynı hücre farklı sitokinler salgılayabilir. Farklı sitokinlerin hücre düzeyinde etkileri aynı veya benzer olabilir.



Bir sitokin farklı hücreleri etkileyebilir. Farklı hedef hücrelerde çok yönlü biyolojik etkileri oluşturma “Pleiotropy”

özelliğine sahiptir.

Bir sitokin diğer sitokinlerin ekspresyonunu uyarır veya baskılayabilir: Sitokinler sinerji etkisi gösterebilir (iki



sitokinin bir hücreye toplam etkisinin, her bir sitokinin tek başına etkilerinin toplamından daha fazla olmasıdır).

Sitokinler antagonistik etki gösterebilir (bir sitokin tarafından oluşturulan etkinin diğer bir sitokince engellenmesi

veya baskılanmasıdır).

Sitokinler sadece immün hücrelerde değil, tüm hücrelerde etki yapabilir.



Sitokinler kontrollü iletişim ağını devam ettiriler.



Sitokin Aileleri:

Hematopoetinler;



Eritropoetin, IL-2, IL-3, IL-4, IL-5, IL-6, IL-7, IL-9, IL-11, IL-12, IL-13, IL-15, GM-CSF,G-CSF Koloni stimüle

edici faktörler (CSF); hematopoetik kök hücre, progenitör hücre, immatür lökositlerin büyüme ve farklılaşmasında

rol oynarlar. Granülosit koloni stimüle eden sitokin (G-CSF) nötrofilleri, monosit koloni stimüle eden sitokin

(M-CSF) monositleri uyarır. Granülosit ve monosit koloni stimüle eden sitokin (GM-CSF) her iki hücre serisini

de uyarır.

Tümör nekrozis faktör (TNF) ailesi ; TNF-α ve β, CD40L, CD30L, CD27L, FasL



IL-1 ailesi ; IL-1 -α ve β, IL-1Ra,IL-18

Interferon (IFN) ailesi; IFN α, β, γ



IL-10 ailesi; IL-10, IL-19, IL-20, IL-22,IL-24,IL-26, IL-28,IL-29

IL-12 ailesi; IL-12, IL-23, IL-27



Diğerleri; TGF- β (transforming growth factor- ), IL-16, IL-17, IL-25



|

117

Sitokin reseptörleri ve sinyal iletimi: Sitokinler etkilerini hedef hücredeki spesifik reseptörlere bağlanarak

gösterirler. Sitokin reseptörlerinin hücre yüzeyinde ekspresyonu, bu reseptöre bağlanacak sitokin tarafından

veya başka bir sitokin tarafından regüle edilir. Sitokinler hedef hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlandıktan

sonra hücre içine sinyal iletimi ile nukleusda spesifik hedef genlerin transkripsiyonu, yeni mRNA ve protein

sentezi başlar. Sentezlenen sitokin ile hücrenin aktivasyonu, farklılaşması, büyüme ve çoğalması ve diğer

effektör görevler sağlanır. Sitokinlerin yapılıp salgılanmaları birkaç saat veya gün içinde sonlanır.



Sitokin Tipleri

Proinflamatuar sitokinler: TNF-α, IL-1β, IL-2, IL-6, IL-12, IFN-α, IFN-γ’dır. TNF-α, IL-1β, IL-6 başlıca makrofajlar

ve monositlerden üretilir. C-reaktif protein, serum amyloid A, fibrinojen, kompleman, alpha 1-antitrypsin gibi

akut faz proteinlerin sentezini arttırır. Proinflamatuar sitokinler, mikro-organizmalar, mikrobiyal ürünler, antijenler,

inflamatuar ajanlar, bitkisel lektinler, lenfokinler ve bazı kimyasallar tarafından indüklenir.

Anti-inflamatuar sitokinler: Başlıcaları IL-1ra, IL-4, IL-6, IL-10, IL-11, IL-13, TGF-β ve bazı solubl sitokin

reseptörleridir (solubl TNF reseptörü, solubl IL-1 reseptör tip II). Anti-inflamatuar etkisi olan solubl sitokin

reseptörlerinden başlıcaları olan solubl TNF reseptörü, TNF’nin etkisini ve solubl IL-1 reseptörü tip II ise

IL-1β’nın etkisini engeller. IL-1 reseptör antagonisti (IL-1ra), IL-1’in doğal inhibitörü olup IL-1 reseptörüne

bağlanmak için IL-1 ile yarışır.



Th1 Hücreler ve Sitokinler

Th1 hücreler pro-inflamatuardır ve hücre içi yaşamı seçen mikroorganizmalara (virus, bakteri fungus ve bazı

parazitler gibi) yanıt verir. Th1 inhibisyonu olduğunda infeksiyona yanıt ve kanser hücrelerinin yok edilmesi

yetersiz duruma gelir. Th1 kaynaklı sitokinler: TNF, IL-1β, IL-2, IL-6, IL-12, IFN-α, IFN-γ, TGF-β. Kronik Th1

uyarısı otoimmün hastalıklara ve kronik inflamasyona yol açar. Otoimmün hastalıkların çoğunun patogenezinde

artmış Th1 tipi sitokin yanıtı rol oynamaktadır.

Th1 dominant hastalıklar: Haşimato tiroiditi, Tip 1 diabetes mellitus, multiple skleroz, Crohn hastalığı, sarkoidoz.

Th2 hücreler ve antiinflamatuar sitokinler: Th2 hücreler anti-inflamatuardır, helmintik parazitlere ve

allerjenlere yanıt verirler. Th2 hücrelerin kronik uyarılması kronik allerjik yanıta neden olur, infeksiyona ve kanser

hücrelerine yanıtı yetersiz olur. Th2 kaynaklı anti-inflamatuar veya süpresan sitokinler: IL-4, IL-5, IL-10 ve

IL-13. Th2 dominant patolojiler: Allerji / atopi, inflamasyondur (Şekil 5).



İmmün reaksiyonda ve inflamasyonda sitokinler: İmmün yanıtın aktivasyon veya süpresyon basamaklarının

spesifik kontrolü immün hücreler aracılığı ile proinflamatuar ve anti-inflamatuar sitokinlerin salınımı yoluyla

gerçekleşir. Th1 (pro-inflamatuar) ve Th2 (anti-inflamatuar) hücrelerin oranı ve onların sitokinleri ortaya çıkan

immün yanıt açısından önemlidir. Birbirlerinin fonksiyonlarını karşılıklı olarak regüle ederler. Th2 hücrelerce

yapılan IL-4 ve IL-10, Th1 hücrelerini inhibe ederken, Th1 hücrelerce üretilen IFN-β, Th2 hücrelerini inhibe

eder.


IL-4 ve IL-10 gibi bazı sitokinlerin hem Th1, hemde Th2 hücrelerce salgılandıkları da bilinmektedir. İmmün

yanıtın kontrolünde önemli görev aldıkları düşünülmektedir.



Akut inflamasyona katılan sitokinler: TNF-α, IL-1, IL-6, IL-8, IL-11 ve diğer kemokinler, G-CSF ve

GM-CSF.


Kronik inflamasyona katılan sitokinler: İki gruba ayrılır; Sitokin aracılı humoral yanıtlarda IL-4, IL-5, IL-6,

 IL-7 ve IL-13 rol alır. Sitokin aracılı hücresel yanıtlarda IL-1, IL-2, IL-3, IL-4, IL-7, IL-9, IL-10, IL-12, IFN,

TGF-β, TNF-α rol oynar.

Sitokin ve anti-sitokin tedavilerin klinikte romatolojik hastalıklarda kullanımı ve etkinlikleri ilgili bilgiler hastalık

tedavi bölümlerinde anlatılmıştır.

118

|


IX. Kemokinler

Lökositler için kemotaktik özelliği olan sitokin ailesidir. Hücre kemotaksisinde rolleri nedeniyle bu ismi almalarına

karşın immün yanıtın birçok safhasında etkilidirler. İnflamasyon bölgesine lökositlerin göç etmesinde önemli rol

oynarlar; integrinleri aktive ederek dolaşımdaki lökositlerin vasküler endotelyuma adezyonlarını sağlarlar, lökositleri

endotel bağlantı bölgelerine yönelterek inflamayon bölgesine ulaşmalarına yardım ederler. Genellikle hücre içinde

hazır olarak bulunmaz. LPS, IL-1,TNF, mitojenler gibi etkenlerle indüklendiklerinden başlıca monosit-makrofaj

ve endotel hücrelerince üretilirler.

Kemokinlerin fonksiyonlarına göre sınıflandırma:

İnflamatuar kemokinler: indüklenebilir olanlar



İmmün kemokinler: immün sistemin gelişmesi, devamlılığı ve fonksiyonu için gereklidirler. Homeostazda,

lenfoid fonksiyonlarda görev alırlar.

Kemokinlerin Fonksiyonları

Lökositlerin inflamasyon bölgesinde birikimi



Lökositlerin aktivasyonu

Monosit-makrofaj birikimi



T lenfosit birikimi

Mast hücrelerinin gelişimi ve mast hücre birikimi



Akut fazda mast hücresi degranülasyonunun uyarılması

Akut inflamasyonda mast hücrelerinde kemokin reseptörlerinin ekspresyonu



Çeşitli biyolojik olaylarda düzenleyici olarak görev alan 50’nin üzerinde kemokin üyesi ve 20’nin üzerinde reseptörü

tanımlanmıştır. Küçük moleküllü (8-14 dalton) olup, yapısal olarak birbirine benzerler. Kemokin molekülünün

N-terminalindeki sistein aminoasidinin pozisyonuna göre CXC, CC, C, CX3C olarak isimlendirilirler.

Kemokin Alt Tipleri:

C-X-C Kemokin Ailesi (iki amino ucunda sistein arasında başka bir amino asit yer alıyor)

IL-8



GRO (growth-regulated oncogenes)-α, GRO-β ve GRO-γ

GCP-2 (granulocyte chemotactic protein-2)



NAP-2 (neutrophil activating protein-2)

ENA-78 (epithelial cell derived,neutrophil attractant-78)



IP-10 (IFN-inducible protein-10)

CTAP III (connective tissue activating peptide III)



PF4 (platelet factor 4)

Mig (monokine induced by IFN-γ)



SDF1 ( stromal cell-derived factor-1)

Lix ( Lipopolysaccharide-induced CXC kemokine)



Bu grup kemokinler nötrofil kemotaksisi ve aktivasyonunda, akut ve kronik inflamatuar hastalıklarda önemli

görev yaparlar. B ve T lenfositler için de kemoatraktandırlar. IL-8, C-X-C ailesinin en önemli bir üyesidir Nötrofillerin

infeksiyon-inflamasyon alanına yönelmelerini sağlayan başlıca kemokindir. Nötrofiller için kemotaksi yapar, nötrofil

adezyonunu, mikrobisidal etkisini ve degranülasyonunu arttırır.



|

119

CC Kemokin Ailesi (iki sistein yanyana bulunuyor)

MCP 1-5 (monocyte chemoattractant protein)



RANTES (regulated upon activation, normal T cell expressed and secreted)

MIP-1 (macrophage inflammatory protein)-α, -β ve -γ



Eotaxin -1, -2, -3

HCC-1 (hemofiltrate CC chemokine), HCC-2



LARC (liver and activation regulated chemokine)

TARC (thymus and activation regulated chemokine)



MDC (macrophage-derived chemokine)

Bu grup kemokinler monositlerin kemotaksisini ve aktivasyonunu sağlarlar. Monositler, eozinofiller, T hücresi,

NK hücresi arasındaki etkileşime aracılık ederler.Allerjik hastalıklarda da önemli rolleri vardır.



C Kemokin Ailesi

Lymphotactin: lenfositlerin kemotaksisinde rol oynar



CX3C Kemokin Ailesi

Fraktalkine/Neurotactin: CC kemokin ailesine benzer etkileri bulunur.



IL-10, IL-4 gibi antiinflamatuar sitokinler ve solubl yüzey reseptörleri kemokin yapımını azaltırlar.

Kemokin reseptörleri 7 domainli transmembran proteinleridir. C-X-C grubu kemokinler için reseptörler;

CXCR1-4, CC grubu için reseptörler; CCR1-5, C-X-3C için CX3CR1 gibi 15 kadar reseptör bulunmaktadır.

Hem Th1 ve hemde mononükleer hücreler CCR5 reseptörü eksprese ederler ve kemokinlerden MIP-1 α ve

MIP-1β’nın kemoatraktan etkisine yanıt verirler, buna karşın Th2, eozinofiller ve bazofller CCR3 eksprese ederler

ve eotaxine yanıt verirler. Kemokinlerin proinflamatuar ve antiinflamatuar T hücre alt tipleri için selektif etkileri

olduğu anlaşılmaktadır. Th1 ve Th2 hücreler CCR1 ve CCR2 eksprese ederek, makrofaj kemotaktik proteinlerin

(MCP) etki etmesini sağlarlar. Nötrofiller CXCR1 ve CXCR2 exprese ederek IL-8 ve GRO’nın kemoatraktan

etkisine yanıt verirler.

X. Hücre Adezyon Molekülleri

Hücrelerin diğer hücrelerle ve ekstrasellüler matriks ile temas ve etkileşimlerini sağlayan bazı moleküllere hücre

adezyon molekülleri adı verilir. Lökositler ve damar endoteli üzerinde bulunan bu moleküller dolaşımda ve bazı

vücut sıvılarında serbest olarak bulunabilir ve bunlar da solubl adezyon molekülleridir.

Adezyon molekülleri; embriyonal gelişim, lenfosit gelişimi,farklılaşması, proliferasyonu, normal doku yapısının

devam ettirilmesi, rejenerasyon ( yara iyileşmesi), lökosit göçü, inflamasyon ve metastaz gelişimi gibi olaylarda

rol oynarlar.

Hücre adezyon molekülleri bazı özelliklerine göre gruplandırılmaktadır. Başlıcaları; immünglobulin süper ailesi,

integrinler, selektinler, musin benzeri adezyon molekülleri olan kadherinlerdir.

İmmünglobulin Süper Ailesi

Bu ailedeki moleküllerin çoğu plazma membran proteinidir. Hücre dışı, transmembran ve sitoplazmik parçaları

vardır. İmmünglobulinler, T hücre reseptörü, CD4, CD8, sınıf I ve sınıf II MHC molekülleri bu ailenin üyeleridir.

Diğerleri; Intercellular adhesion molecule-1 (ICAM-1), ICAM-2 , ICAM-3, Vascular cell adhesion molecule-1

(VCAM-1), neural cell adhesion molecule (NCAM), platelet derived growth factor (PDGFR) ve mukozal adresin

MadCAM-1’dir.



120

|

Antijen sunan hücre ile Th arasında, hedef hücre ile Tc hücre arasındaki temasta ICAM-1 ile LFA-1 arasındaki

adezyon önemlidir. İnflamatuar sitokinlerin etkisiyle endotel hücre üstünde ICAM-1 ekspresyonu artar ve 24 saat

içinde en yüksek düzeye ulaşır.

VCAM-1’de lökosit-endotel etkileşiminde önemli rolü olan bir moleküldür. VCAM-1 normalde gösterilmez, ancak

IL-1, TNF -alfa ve endotoksin ile aktive olmuş endotel üzerinde eksprese olur. Doğal ligandı lenfositler, mononükleer

hücreler ve eozinofiller üzerinde bulunan integrin ailesinden olan VLA-4 (very late activation antigen-4)’dür.



İntegrinler

Hücre-hücre ve hücre-ekstrasellüler matriks etkileşmesinde rol oynarlar. Transmembran heterodimerik reseptörlerdir.

Çok sayıda farklı hücre üzerinde bulunurlar. Yaklaşık 20 çeşit integrin bilinmektedir. Adezyon reseptörleri sinyal

molekülleri olarak da fonksiyon yaparlar. Fokal adezyon için integrin bağlayan ligandlar bazı hücre içi iskelet

sistem komponentlerinin ve sinyal moleküllerinin tirozin fosforilasyonunu indükler.

İntegrinler; LFA-1 (CD11a CD 11 b CD11c CD18), LFA-2,LFA-3, Very Late Antijen ( VLA4, alfa4). LFA-1,

lenfositlerde (T lenfosit ), monosit, makrofaj ve granülositlerde ve de diğer hücrelerde eksprese olur. İmmünglobulin

süper ailesinden olan ICAM-1 ve ICAM-2, LFA-1’in ligandıdır.



Selektinler

Selektinler lökositler,trombositler ve endotel üstünde bulunur. Başlangıçta nötrofil ve lenfositler için düşük affiniteli

adezyona aracılık ederler.Selektin ailesinin orjinal olarak keşfedildiği hücrelere göre isimlendirilen üç üyesi vardır:

L-selectin (CD62L) lökositlerde eksprese olur hedef hücreleri aktive olmuş endotel hücrelerdir. E-selectin (CD62E)

sitokin aktivasyonundan sonra endotel hücrelerince üretilir. Nötrofil, monosit ,eozinofil lenfosit ve bazı tumor

hücrelerinde reseptörleri bulunur. P-selectin (CD62P) sitokin aktivasyonundan sonra endotel hücrelerinde

eksprese olur. Trombositlerde yapılır ve granüllerinden salınır.

Kadherinler

Kadherinler, adezyon moleküllerinin büyük bir parçasıdır. Genel olarak homotipik hücre-hücre adezyonununa

aracılık ederler. Hücre-hücre birleşmesinde yapışma sağlar.

Klasik kadherinler: N-cadherin, P-cadherin, E-cadherin, R-cadherin, B-cadherin, L-CAM, U-cadherin,

EP-cadherin, X-B cadherin’dir.



Kaynaklar

1.

Abbas AK,Lichtman AH. Basic immunology: functions and disorders of the immune system. 2nd ed. Phiadelphia, PA: W.B Saunders

Co, Updated edition 2006-2007.

2.

Akira S, Uematsu S, Takeuchi O. Pathogen recognition and innate immunity Cell 2006; 124: 783-801.



3.

Takeda K, Akira S, Toll-like receptors in innate immunity. Int Immunol 2005;17: 1-14.



4.

Kabalitz D, Medzhitov R. Innate immunity-cross-talk with adaptive immunity through pattern recognition receptors and cytokins. Curr

Opin Immunol 2007; 19:1-3.

5.

Jensen PE. Recent advances in antigen processing and presentation. Nat Immunol 2007; 8(10):1041-8.



6.

Jr Janeway CA, Travers P, Walport M,Shlomchik MJ (eds).Antigen recognition by B-cell and T-cell  receptors. Immunobiology. 6th edition.

NewYork USA: Garland Science;2005, pp:103-134.

7.

Roitt I, Brostoff J (eds), Antibodies. In Immunology 6th edition, Spain Mosby , 2001,pp 65-85.



8.

Mossmann TR, Coffman RL. TH1 and TH2 cells: different patterns of lymphokine secretion lead to different functional properties. Annu

Rev Immunol 1985;7: 145-73.

9.

Sakaguchi S.Regulatory T cells Springer Semin immunopathol 2006; 28:1-2.



10. Sakaguchi S, Sakaguchi N, Shimizu J , Yamazaki S, Sakihama T, Itoh M, Kuniyasu Y, Nomura T, Toda M, Takahashi T. Immunolojic

tolerance maintained by CD25+CD4+ regulatory T cells: their common role in controlling autoimmunity , tumor immunity and transplantation

tolerance. Immunological Review 2001;182: 18-32.

|

121


11. Abbas AK,Lichtman AH, Pober JS, eds. B cell activation and antibody production.In Cellular and Molecular Immunology.4th ed. Philadelphia,

W.B Saunders Company, 2000.pp192-207.



12. Pamer E, Cresswell P. Mechanisms of MHC class I-restricted antigen processing. Annu Rev Immunol 1998;16:323-58.

13. Parham P. Virtual reality in the MHC. Immunol Rev 1999;167, 5-15.

14. Pieters J. MHC class II restricted antigen presentation. Curr Op Immunol 1997;9:89-96.

15. Mosmann T. Cytokines and immune regulation. Rich RR, (ed.): Clinical Immunology, Principles and Practice. Mosby, Missouri, 1996,

pp.217-230.



16. Opal SM, DePalo VA. Anti-Inflammatory Cytokines. Chest 2000; 117:1162-1172.

17. Male D Cell migration and inflammation. Roitt I, Brostoff J, Male D (eds) . In Immunology 6th ed. Mosby , 2001, pp 47-49.

122

|

Yüklə 221,05 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin