özellikle derin ekolojistler, insanları insan olmayanları ve hatta cansız dünyayı kapsayan doğayı birbirine bağlı bir bütün olarak görürler, Doğa bazen bilgeliğin ve "doğru hayatın" kaynağı olarak görülür, insanın mutluluğu doğaya egemen olma çabasından değil ona yakın olmak ve saygı duymaktan kaynaklanır. Dinî fundam entalistler,
doğayı İlâhî bir yaratılışın ifadesi olarak görürler: "Doğa"Tanrı'nın bahşettiğidir. Bu görüş doğaya karşı saygıyı bir görev olarak ima edebilirse de aynı zamanda doğanın insan amaçlarını tatm in etmek için özel olarak yaratıldığını da ileri sürebilir. ____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
J türünü koruduğunu ileri sürer. Ekolojistler, önünü görmeyen ve tutkulu maddî zenginlik arzuları
içinde “doğanın dengesi’ ni bozup insan hayatını mümkün kılan ekosistemleri tehdit etmeleri nede
niyle insanoğlunun, şu anda bir çevre felâketiyle karşı karşıya olabileceğini söylüyorlar. Bu, çok çe
şitli yollarla gerçekleşmiştir. İnsan nüfusunun Dünya üzerindeki aşırı artışı; kömür, petrol ve doğal-
gaz gibi sınırlı ve yeri doldurulamaz yakıt kaynaklarının tüketilmesi; Dünya iklimini düzenleyebilen
ve havayı temizleyen tropik yağmur ormanlarının yok edilmesi; besin maddelerinde kimyasal, hor-
monal ve diğer katkı maddelerinin kullanımı ve insan türünün hâkimiyetiyle eş zamanlı gerçekleşen
bazı türlerin yok olmasındaki hızlı artış nedeniyle ortaya çıkan biyo-çeşitlilik tehdidi buna dâhildir.
Ekolojik düşünce, doğa ve içindeki insanın yeri konusunda tamamen farklı bir görüş sunar;
bu görüş insan merkezli olmaktan çok “çevre merkezli” veya doğa merkezlidir. Ancak Yeşil veya
Ekolojik Düşünce İçindeki Gerilimler (1)
[Derin -
Sığ]