Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə188/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   184   185   186   187   188   189   190   191   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

D O Ğ A VE SİYASET
Derin ekolojistler, geleneksel siyasî inançları, her biri doğa karşıtı eğilim içeren farklı insan mer­
kezcilik türleri olarak değerlendirir. Onlar, çevreci ve bütüncül ilkelerin radikal uygulanmasıyla 
geliştirilen bütünüyle yeni bir ideolojik paradigma geliştirdiklerini iddia ederler (oysa birçoğu in­
san merkezli çağrışımı nedeniyle “ideoloji” kavramını reddeder). Yine de diğer ekolojik ve çevreci 
düşünürler, az çok yerleşik siyasî geleneklerden ilham almışlardır. Böyle bir duruş, bu geleneklerin 
pozitif beşerî olmayan bir görüş barındırma ve ekoloji krizinin neden ortaya çıktığını ve nasıl baş 
edilebileceğini aydınlatma yeteneği olan değer ve doktrinler içerdiği inançlarına dayanır. Bu an­
lamda çevrecilik, tıpkı feminizm ve milliyetçilik gibi her kesime hitap eden bir ideoloji gibi görü­
lebilir. Çeşitli zamanlarda muhafazakârlar, faşistler, sosyalistler, anarşistler, feministler ve liberaller 
çevreye özel bir sempati duyduklarını iddia etmişlerdir. Ancak ekolojik fikirleri, çeşitli siyasî hedef­
lerini desteklemede ele almışlardır. Ekoloji içindeki en önemli alt gelenekler şunlardır:

Sağ kanat ekolojik düşünce

Eko-sosyalizm

Eko-anarşizm

Eko-feminizm
S a ğ K an at Ekolojik D ü şü n c e
Modern Yeşil siyaset genelde sol kanat olarak görülen neden ve ilgi alanları -adem -i merkeziyetçi­
lik ve doğrudan eyleme inanma ve hiyerarşi ve materyalizme karşı muhalefet g ib i- ile ilişkilendi- 
rilmesine rağmen siyasî ekolojinin ilk manifestolarında sağ kanat yönler görülüyordu (Bramwell, 
1989). Bu en çok Almanya’daki Nazi dönemi sırasında bir tür faşist çevreciliğin ortaya çıkmasıyla 
kendini göstermişti. Temel savunucusu ise Hitler (bkz. s. 218) altında ziraat bakanlığı (1933- 
1942) yapan, ve ayrıca Nazi köylü liderliği görevini elinde tutan Walter Darre idi. 20. Yüzyıl sonları 
Almanya’sındaki hızlı sanayileşme deneyimi, özellikle gençleri ve öğrencileri çeken “ köye dönüş” 
hareketini doğurmuştu. Şehir hayatının yabancılaştırmasından orman ve dağlara kaçan Alman öğ­
renci grupları olan Wandervogel hareketinden Alman Gençlik Hareketi ortaya çıkmıştır. Darre’nin 
kendi fikirleri Kuzeyli ırksalcılık (bkz. s. 226) ile köylü veya kırsal hayatın idealleştirilmesinin 
bir karışımıydı; bu görüş milliyetçi sosyalizm ile çeşitli konularda örtüşen tarımsal/kırsal “Kan


ve Toprak” felsefesiyle kaynaşmıştı. Örneğin Nazizm, “hayat gücü” rolünü vurgulayan ve diğer 
materyalizm şekilleriyle uyuşmayan bir hayata şekli ile ilişkilidir. Köylü lideri olarak Darre, küçük 
ve orta ölçekli çiftlik sahiplerine tapu güvencesi veren irsî çiftlik yasasını çıkarmaktan ve fiyatları 
yüksek tutup kırsal zenginliği koruma amacıyla ziraî ürünleri pazarlamak için Millî Gıda Emlak’ını 
kurmaktan sorumlu idi.
Nazilerle bağlantısına rağmen Darre’nin fikirlerinin modern Yeşil fikirlerle ortak yönü çoktur. 
İlk olarak doğaya ve toprağa yakın bir hayatın gerçekten tatmin edici olduğuna inanıyordu ve dola­
yısıyla köylü Almanya’yı yeniden yapılandırmayı arzu ediyordu. Bu tür fikirler, Edward Goldsmith 
(1988) gibi modern ekolojistler tarafından tekrarlanmıştır. Dahası Darre, sadece hayvan gübre­
si gibi doğal gübreler kullanan organik ziraatın önde gelen bir savunucusu olmuştu. Darre, hay- 
van-toprak-gıda-insan organik döngüsüne inanıyordu, ve bunu AvusturyalI filozof ve eğitimci 
Rudolph Steiner’in (1861-1925) çalışmalarında ve benlik felsefesi ( anthroposophy) hareketinde 
bulmuştu. Organik ziraat, ekolojik ilkeler taşır ve çevre dostu ziraat fikrinde temel bir ilke olmuştur. 
Nazi dönem inde Darre’nin köylülük ideolojisi, Nazilerin kırsal kesimde destek bulmasına yardım­
cı oldu. Ancak bilimsel bir ırksalcı olmasına rağmen Darre, hiçbir zaman bir Nazi olmamıştı ve 
kendisi Führerprinzip’e, yani lider ilkesine, ve de yayılma ve imparatorluk konuşmalarına açıkça bir 
mesafe koymuştu. Gerçekte Nazi rejimi Darre’nin güçlü, köylü Almanyası rüyasını gerçekleştirmek 
için pek fazla bir şey yapmamıştı. Hitler’in “Kan ve Toprak” fikrine bağlı olmasına rağmen askerî 
yayılmacılık saplantısı, Almanya’daki sanayileşme sürecini yoğunlaştırdı ve kırsal kesime fakirlik 
getirdi.
“Yumuşak” sağda muhafazakârlar da çevre konularına sempati göstermeye başladılar. Eko-mu- 
hafazakârlık, kasaba ve şehirlerin büyümesiyle tehdit edilen kırsal hayata romantik ve nostaljik bir 
bağlılığı yansıtır. Kesinlikle, sanayileşme ve “ilerleme” fikrine karşı bir tepkidir. İşbirliği ve ekoloji 
ilkelerine dayalı post-sanayi toplumu yapısını simgelemez aksine daha tanıdık sanayi öncesi toplu­
ma geri dönüşü simgeler. Bu tür çevreci hassasiyetler, genellikle, koruma meselesine ve mimarî ve 
sosyal mirasın yanı sıra doğal mirası -orm an arazileri vs.- koruma girişimlerine odaklanır. D ola­
yısıyla doğanın korunması, geleneksel değer ve kuramların savunmasıyla bağlantılıdır. Bu yüzden 
ekoloji, arazinin küçük bir azınlığa ait olduğu ve yukardan empoze edilen siyasî kontrolün hüküm 
sürdüğü feodal geçmişe dönüşü simgeleyebilir. Örneğin İngiliz çevreciliğin babası olan Edward 
Goldsmith, ekolojik toplumun aile ve toplum içindeki geleneksel düzeni -dolayısıyla güçlü otori­
ter hükümetin oluşumunu yeniden canlandıracağını ileri sürmüştür.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   184   185   186   187   188   189   190   191   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin