Barnabas İncili 125
Her iyi çalışma sürekli günah işlemekle senden, alınır. Ve dünya
sadece güler ve daha kötüsü, en büyük günahkâr olan herkesten
daha çok güler. Bu bakımdan dediğiniz gibi olacak, yani Allah,
günahlarına gülen ve onlar için ağlamayan günahkârı ebedi
ölüme çarptıracaktır. Günahkârın ağlaması, bir babanın ölmek
üzere bulunan oğluna ağlaması gibi olmalıdır. Ah insanın
deliliği, kendinden ruhu ayrılan bedene ağlar da, günah
nedeniyle Allah'ın merhametinden ayrılan ruha ağlamaz.
Söyleyin bana, denizci, gemisi fırtınaya tutulup parçalandığı
zaman yitirdiği şeyleri ağlamakla geri getirebilecek olsa ne
yapar? Belli ki, oturup acı acı ağlar. Ama size diyorum ki size,
insan ağladığı her şeyde günaha girer de, yalnızca günahına
ağladığı zaman girmez. Çünkü insana gelen her belâ kurtuluşu
için Allah'tan gelir ki, buna sevinmesi gerekir. Fakat günah,
insanın helaki için şeytan'dan gelir de, insan buna üzülmez.
Mutlaka buradan fark ediyorsunuz ki, insan kayıp peşindedir,
kâr değil.”
Bartalemus dedi, “Rab, kalbi ağlamaya yabancı olduğu için
ağlayamayan kimse ne yapsın?” İsa cevap verdi, “Gözyaşı
dökenlerin hepsi ağlamıyor, ey Bartalemus. Allah sağ ve diridir
ki, gözlerinden hiç yaş düşmeyen, ama yine de gözyaşı döken
bin kişiden daha çok ağlayan insanlar bulunur. Bir günahkârın
ağlaması, üzüntünün ağırlığı nedeniyle dünyevî sevginin
tüketilmesidir. O kadar ki, nasıl güneş ışığı en üste konanı
bozulup çürümekten korursa, aynen öyle, bu tükeniş ruhu
günahtan korur. Eğer Allah, gerçekten tövbe edene denizin
suları kadar gözyaşı verecek olsa, o çok daha fazlasını arzular ve
böylece bu arzu, yanan bir ocağın bir damla suyu tükettiği gibi,
seve seve dökeceği bu küçücük damlayı da tüketir. Fakat hemen
hıçkırıklarını koyuverenler, yükü azaldıkça daha hızlı giden at
gibidirler. Mutlaka, hem içte sevgisi, dışta gözyaşı olan insanlar
da vardır. Fakat bu şekilde o, bir Yeremya gibi olacaktır. Allah,
ağlamada gözyaşından çok üzüntüye bakar.”