Barnabas İncili 203
Ben, nasıl olduğu anlaşılmadığı halde sıhhati reddeden bir
kimseyi henüz görmüş değilim. Hem, Allah'ın benim dilimle
hastaları nasıl iyileştirdiğini bile bilmiyorum.”
O zaman havariler dediler, “Gerçekten sende Allah konuşuyor,
çünkü insan senin konuştuğun gibi asla konuşmamıştır.” İsa
karşılık verdi, “Ben inanın ki, Allah beni İsrail ailesine
göndermek için seçtiği zaman, bana apaçık bir aynaya benzeyen
bir kitap verdi; o, benim kalbime o şekilde indi ki, konuştuğum
şeylerin hepsi bu kitaptan geliyor. Ve bu kitabın benim
ağzımdan çıkması sona erdiği zaman, ben dünyadan yukarı
alınacağım.” Petrus karşılık verdi, “Ey muallim, senin şimdi
söylediğin bu kitapta yazılı mıdır?” İsa cevapladı, “Allah'ın ilmi
ve Allah'a kulluk hakkında, insan bilgisi ve insanlığın kurtuluşu
hakkında söylediğim her şey, hepsi benim İncil'im olan bu
kitaptan çıkar.” Petrus dedi, “Onda Cennet'in ihtişamı da yazılı
mıdır?” İsa cevap verdi,
“Dinleyin ve ben Cennet'in ne tür olduğunu ve kutsal kişilerle
müminlerin orada nasıl sonsuz olarak kalacaklarını size
anlatacağım; çünkü bu Cennet'in en büyük nimetlerinden biridir;
görüyorsunuz ki, her şeyin ne kadar büyük olursa olsun,
mademki bir sonu var, o halde küçüktür, hatta hiçtir. Cennet,
Allah'ın nimetlerini depo ettiği yurttur; burada kutlu ve
kutsanmışların ayaklarının bastığı yer öylesine kıymetlidir ki,
bir dirhemi bin dünyadan daha değerlidir. Bu nimetler Allah'ın
peygamberi babamız Davud tarafından görülmüştür, çünkü
Allah, Cennet'in ihtişamına baksın diye bunları kendisine
göstermiştir. O, ardından kendine gelince, iki elleriyle gözlerini
kapamış ve ağlayarak demiştir, “Bu dünyaya daha fazla
bakmayın ey benim gözlerim, çünkü her şey boş ve hiç bir iyi
şey yok!” Bu nimetler hakkında İşaya peygamber demiştir,
“Allah'ın sevdikleri için hazırladığı şeyleri insanın gözleri
görmemiştir, kulakları işitmemiştir. İnsan kalbi de tasavvur
etmiş değildir. Neden bu tür nimetleri görmemişler, işitmemişler
ve tasavvur etmemişlerdir biliyor musunuz?