Barnabas İncili 202
Allah'ımız, diyorum ki, rahmetiyle insanın hür iradesini izlemek
diler, yaratığı kudretiyle terk etmek dilemez. Ve bu nedenle
hüküm gününde kimse, günahları için herhangi bir mazerette
bulunamayacaktır. Çünkü Allah'ın doğru yola gelmeleri için
neler yaptığı ve ne kadar sık kendilerini tövbe etmeye çağırdığı
o zaman herkes için apaçık ortada olacaktır.
İşte böyle, eğer zihniniz bununla da yetinip durulmadıysa ve
yine “Neden böyle?” demek istiyorsanız, size bir “Nedeni” daha
açıklayacağım. O da şudur, söyleyin bana, neden tek bir taş
suyun üstünde duramaz da, tüm yeryüzü suyun üstünde durur?
Söyleyin bana, su ateşi söndürür ve yer havadan kaçarken ve
kimse toprak, hava, su ve ateşi uyum içinde bir araya
getiremezken, yine de bunlar insanda bir araya geliyor ve uyum
içinde kalıp gidiyorlar, neden? O halde bunu bilmiyorsanız, hem
tüm insanlar da insan olarak bunu bilmezler. Allah'ın kâinatı hiç
yoktan tek bir sözle yarattığını nasıl anlayacaklar; Allah'ın
sonsuzluğunu nasıl anlayacaklar? Ne olursa olsun bunu asla
anlayamayacaklardır. Çünkü insan, sonlu ve peygamber
Süleyman'ın dediği gibi vücutla bileşim içinde olup, bozulabilir
ve ruhu da baskı altında tutarken ve Allah'ın işleri de Allah'a
göreyken onları nasıl anlayabilecekler? Allah'ın peygamberi
İşaya bunun böyle olduğunu gördüğünden, haykırıp, dedi,
“Gerçekten sen gizli bir Allah'sın!” Ve Allah'ın Elçisi hakkında,
Allah O'nu nasıl yarattı, o der, “Onun doğuşu, kim anlatacak?”
Ve Allah'ın işlemesi hakkında der, “Onun danışmanı kim?” Bu
bakımdan, Allah insan tabiatına der, “Nasıl gök yerin üstünde
yükseltilmişse, benim yöntemlerim, sizin yöntemleriniz
üzerinde ve benim emrim sizin emriniz üzerinde
yükseltilmiştir.”
Bu nedenle size diyorum ki, takdirin niteliği, durum benim size
anlattığım gibiyse de, insanlara açık değildir. Öyleyse insan,
yöntemi bulamadığı için gerçeği inkâr mı etmelidir?