ġekil 1: Stapes ve çevresi
İnkudostapedial Eklemin Ayrılması: Rosen bıçağı veya pik kullanılarak inkus
lentiküler çıkıntısı ile stapes başını birleştiren bağlar kesilir ve iki kemikçik birbirinden
bağımsız hale getirilir. İşlem sırasında inkusun aşırı mobilizasyonundan sakınmak
gerekir (Şekil 2).
Stapedial Tendonun Kesilmesi: Lazer kullanılarak kolaylıkla kesilir. Belluci
makası veya orak bıçak ile tendonun kesilmesi (Şekil 2) sırasında arka krusu
zedelememek için dikkatli olmak gerekir.
Kruraraların Kırılması: Özel krura makasları veya mikrotur kullanılabilir.Pik
yardımıyla stapes promontoryuma doğru yatırılarak da krusların kırılması sağlanabilir
(Şekil 2). Bu sırada stapesin aşırı mobilizasyonuna neden olmamak gerekir.
Protezin Yerleştirilmesi: Kullanılacak protezin şaftına uygun delik açıldıktan
sonra taban inkus mesafesi ölçülerek şaftın uzunluğu ayarlanır. Daha sonra protezin
kanca kısmı inkus uzun kolunu kavrayacak şekilde hazırlanır ve yerleştirilir (Şekil 2)
Şaftın oval pencere seviyesinden vestibüle giren kısmının 1 mm’den fazla olmaması
gerekir
Postoperatif Dönem: Ameliyat sonrasında 24 saat süre ile baş 30 derece eleve
durumda yatak istirahati önerilir. Bunda amaç perilenf basıncını mümkün olduğunca
stabil tutmaktır
7,39
.
Pontikulus
Piramidal eminens
Sinüs timpani
Subikulum
Stapes
tendonu
Stapes tabanı
Fasiyal sinir
Stapes bacağı
20
A: Tabana pencere açılması D: Stapes kruralarının kırılması
B: Stapes tendonunun kesilmesi
E: Suprastrüktürün çıkarılmasından sonrası
B: Stapes tendonunun kesilmesi E: Stapes suprastrüktürünün çıkarılmasından
sonraki görünüm
C:İnkudostapedial eklemin ayrılması F: Pistonun yerleştirilmesi
ġekil 2: Stapedotomi operasyonun aĢamaları
21
2.3.7.Otoskleroz Cerrahisi Komplikasyonları
2.3.7.1 Ġntraopertif Komplikasyonlar
Timpanomeatal Flep Hasarı: Bazen derinin sağlıksız ve ince olması , bazen de
elevasyondaki teknik hatalar nedeniyle flep hasarlanabilir. Bazen bu hasar doku
kaybıyla birlikte olabilir. Bu komplikasyondan kaçınmak için insizyonun tam kat ve
periostu da geçecek biçimde yapılması önemlidir. Flebin elevasyonu mutlaka
subperiostal planda yapılmalıdır ve fibröz anulus altına gidecek biçimde
geliştirilmelidir. Anulusa çok yakın yapılan sirkumfarensiyal insizyonlarda flep hasarı
riski görece fazladır. Bu insizyonun anulusun 6-8 mm lateralinden yapılması daha
uygun olur. Flepte hasar oluşmuşsa temporal kas fasyasından greft alınarak dış kulak
kanalına flep altına gelecek şekilde serilmesi gerekir.
Timpanik Membran Hasarı: Timpanomeatal flebin elevasyonu sırasında
timpanik membran perforasyonu gelişebilir. En sık neden flep elevasyonun subanuler
plana taşınmadan timpanik membran elevasyonuna geçilmesidir. Timpanomeatal flep
elevasyonu mutlaka fibröz anulusun altına taşınmalıdır ve timpanik kavite posterior
superiorda Rivinus çentiğinden açılmalıdır.
Hasar doku kaybıyla birlikte değilse
operasyonun sonunda flep yerine yatırıldıktan sonra yırtık kenarlarının yan yana
getirilmesi yeterlidir. Doku kaybı varsa miringoplasti uygulanmalıdır.
Ġnkus Sorunları: Operasyon sırasında nadiren inkus disloke olabilir. En sık
kemik anulusun alınması sırasında veya protezin inkus uzun koluna takılması sırasında
yanlışlıkla olur. Böyle bir durumda inkus yerine yerleştirilerek operasyon tamamlanır
veya yerine yerleştirildikten sonra refiksasyon süreci tamamlanıncaya kadar operasyon
ertelenebilir. İnkus yerine yerleştirilemeyecek kadar çok disloke olmuşsa veya uzun
kolunda kırık olmuşsa, inkus bypass edilerek piston malleusa yerleştirilebilir.
Yüzen Taban: Cerrahi manipülasyon sırasında anüler ligaman bütünlüğünün
bozularak stapes tabanının vestibüle düşmesidir. Bisküvit taban varlığında mobilizasyon
olasılığı daha yüksektir. Eğer taban birçok parçaya ayrılarak vestibül derinliklerinde
kaybolmakta ise bunu yerinde bırakmak daha doğrudur. Büyük parçacıklar daha çok
vertigo nedeni olurlar. Bu parçacıkları çıkarmanın yolu ise vestibülün içinin kan ile
dolmasını ve pıhtılaşmasını beklemektir. Parçacıkların pıhtı içinde kalması, hep birlikte
çıkarılmasına olanak verir. Aşırı mobilize olmuş tabanla karşılaşıldığında nasıl
davranılacağı konusundaki eğilimler farklılıklar gösterir. Tabanın çıkarılmasını
22
yeğleyenler yanında operasyonu bu aşamada sonlandıranlar da vardır. Lazer varsa
mobilizasyona rağmen tabana delik açarak piston yerleştirmek mümkün olur.
Gusher: Operasyon sırasında beyin omurilik sıvısının vestibüle açılan pencereden
basınçlı olarak akmasıdır.Stapes tabanına delik açılır açılmaz timpanik kavite ve dış
kulak kanalını hızla dolduracak kadar şiddetli bir sıvı gelişi görülür. Gusher ile
karşılaşılınca hastanın başı elevasyona getirilir. Bir süre sıvı gelişi beklenebilir. Bu süre
içinde akış hızı kısmen azalacaktır. Kateter takılarak lomber drenaj sağlanır. Aspirasyon
eşliğinde, açılmış olan pencere üzerine geniş bir perikondrium veya fasya serilir ve
piston takılır. Postoperatif dönemde lomber drenaja devam edilir. Diğer bir seçenek ise
operasyonu sonlandırmaktır. Sıvı gelişinin olduğu tabandaki delikten başlayarak tüm
timpanik kavite bağ dokusuyla doldurulur ve timpanik membran ve flep yerine yatırılıp
dış kulak kanalı tamponla tıkanır. Gusher görülmesi geniş serilerde % 0,03 oranında
belirtilmiştir. Bu durum sensörinöral işitme kaybı riskini artıran bir komplikasyondur.
Korda Timpani Hasarı: Subanüler planda timpanik kaviteye girerken ve kemik
anulus küret veya tur ile alınırken korda timpani hasara uğrayabilir. Bazı olgularda ise
görüş alanının sağlanabilmesi için istemli olarak bu sinir kesilebilir. Bunun sonucunda
postoperatif dönemde tat duyusunda azalma veya metalik tat duyusu başta olmak üzere
farklılıklar ortaya çıkar. Tat sorunları için sinirin kesilmiş vaya kopmuş olması
gerekmez. Aşırı gerilmesi, hırpalanması da yeterli olabilmektedir. Hatta bu durumlarda
tat sorunlarının daha fazla olduğıu düşünülmektedir. Klasik olarak sinirin aşırı
gerilmesi, travmatize edilmesinin kaçınılmaz olduğu durumlarda, kesilmesi postoperatif
tat sorunları bakımından daha uygun bir yaklaşım olabilir. Tat sorunları genellikle 3-4
ayda geçer.
Kanama: Özellikle oval pencerede çalışırken rahatsız verici bir durumdur.
Sıklıkla karşılaşılan mukozal kanamadır. Kesici aletlerle dokuyu yırtmadan ve doğru
yerden yapılan insizyonlar ve keskin elevasyonla kanama riski belirgin olarak azalır.
Spongiotik dönemde yapılan operasyon sırasında kanama olabilir. Persistan stapedial
arterin olduğu durumlarda damar travmatize olursa ciddi kanamalar ile karşılaşılır.
Önceden tanınması için herhangibir gösterge yoktur. Operasyon sırasında kolaylıkla
tanınabilen bir anomalidir. Protez yerleştirilebiliyorsa tel protezler önerilir. Damar
büyük değilse bipolar koter ile koterize edilebilir. Eğer stapesi örtüyorsa rerouting
yapılarak operasyonu tamamlamak mümkünse de operasyonun bu aşamada durdrularak
hastaya işitme cihazı da önerilebilir.
23
2.3.7.2 Postoperatif Komplikasyonlar:
Erken Postoperatif Komplikasyonlar
Sensörinöral ĠĢitme Kaybı: Operasyon sonrası total işitme kaybının gelişme
riski %0.5-3 arasında değişmektedir
4,5,6
. İlerleyici veya kalıcı işitme kaybı daha çok
cerrahi travmaya bağlı gelişir. Bunların da önemli bir kısmı ameliyat sırasında turun
aşırı kullanılması sonucu ortaya çıkar; travmatik mobilizasyon ve kanama diğer
nedenlerdir. Endosteumun tutulmuş olduğu obliteratif otosklerozda, spiral ligaman ve
stria vaskülaris atrofisi saptanmıştır. Dolayısıyla bu olgularda koklea rüptürü daha
olasıdır. Fistül varlığında yüksek ve düşük frekanslarda işitme kaybı olur; 2 kHz
bölgesinde işitme normal düzeylerdedir. Aşırı manipülasyona bağlı Reissner membran
rüptürü sensörinöral işitme kaybı için bir başka nedendir. Ameliyatı izleyen ilk günlerde
enflamasyona bağlı olarak seröz labirentit gelişebilir. Bu durunda hafif orta derecede
dengesizlik, baş hareketleri ile ortaya çıkan vertigo görülür. Kısa sürede semptomlar
geriler. Nadiren bir ayı aşabilir. Daha önceden var olan endolenfatik hidrops öyküsü,
revizyon cerrahisi ve ameliyat sırasında dril kullanılmış olması bu süreyi uzatan
faktördür
Perilenfatik Fistül: Oval pencerede hareketsiz hale gelmiş olan stapesin tabanına
pencere açıldığında perilenf timpanik kaviteye çıkar bu perielenf kaçışının çok uzun
sürmesi hatta hiç durmaması perilenf fistülü olarak adlandırılır. Dengesizlik, baş
dönmesi, sensörinöral veya miks tip işitme kaybı, tinnitus gibi semptomlar ortaya çıkar.
Fistül, otoskleroz cerrahisindeki başarısızlıkların yaklaşık %10’unun nedenidir.
Postoperatif dönemde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Erken re-eksplorasyonların
en sık nedenlerinden birisidir. Fistül oluşumuna zemin hazırlayan faktörler çeşitlidir.
Tabanda açılan delik ne kadar büyükse fistül gelişme riski o kadar artmaktadır.
Granüloma GeliĢimi: Otoskleroz cerrahisinin en ciddi postoperatif
komplikasyonudur. Oval pencere bölgesinde cerrahi travmaya sekonder bir reperatif
granülom olduğu düşünülmektedir. Granülomanın piston şaftı etrafına konulan yağ
dokusuna veya diğer bağ dokusu greftlere veya özellikle de gelforma reaksiyon olarak
geliştiği düşünülmektedir. Muayenede timpanik membran medialinde kırmızımtrak bir
refle alınabilir. İşitmenin posoperatif 1-6. Haftalar arasında aniden düşmesiyle
karekterizedir. Sıklıkla ilk iki hafta içinde gelişir. Vestibüle doğru yayılırsa vestibüler
semptomlara neden olurlar. Kemik iletimi ve diskriminasyon skoru düşmüştür.
Granüloma oval pencere çevresinde gelişir ve orta kulağa yayılır. Erken dönemde
24
gelişerek labirentite yol açarsa kalıcı işitme kaybı olabilir. Revizyon cerrahisiyle
güvenle çıkarılabilir.
Fasiyal Paralizi: Sinir hasarına bağlı paralizi otoskleroz cerrahisinde nadir
görülür. Fallop kanalı dehisansı varsa oval pencereye yakın komşuluk nedeniyle sinir
hasara uğrayabilir. Sinirin oval pencereye sarkmış olduğu anatomik varyasyonlarda
dikkatli olmak gerekir. Sinir tabanı ortalayacak seyir gösteriyorsa ameliyata son vermek
gerekir. Sinire yönelik travma olmasa da fasiyal paralizi gelişebilir. Ameliyattan birkaç
gün sonra ortaya çıkan fasiyal paralizi olguları vardır. Lokal immün yanıt veya ödem
sonucu olduğu varsayılır ve tamamen iyileşir. Operasyon herpes simpleks virüs
genomlarını aktive ederek postoperatif dönemde gecikmiş paralizilere neden olabilir. Bu
reaktivasyon paralizisi tipik olarak postoperatif birinci haftada ortaya çıkmaktadır.
Tedavisinde antiviral ilaçlar ve steroid kullanılır. Hemen daima tam iyileşir.
Akut Otitis Media: Otoskleroz cerrahisinde mutlaka asepsi koşulları
sağlanmalıdır. Sadece timpanik kavite değil, vestibül de açılmaktadır. Özellikle labirenti
etkileyecek herhangi bir kontaminasyon labirentite ve dolayısıyla hızla ilerleyen
sensörinöral işitme kaybına neden olur. Bazen total işitme kaybı gelişebilir. Bakterilerin
perilenf yolu ile subaraknoid boşluğa ve oradan da meninkslere yerleşmesi sonrası
menenjit gelişebilir
45
.
Geç Postoperatif Komplikasyonlar:
Protez Sorunları: Protezin inkus uzun koluna takılan bir kancası ve stapes
tabanında açılan deliğe yerleştirilen bir şaftı vardır. Protez kancası inkus uzun kolundan
çıkmışsa iletim tipi işitme kaybı ortaya çıkar . Protezin şaftı oval penceredeki yerinden
çıkmışsa iletim tipi işitme kaybına dengesizlik ve/veya baş dönmesi eşlik edebilir. Bir
başka protez problemi ise fiksasyondur. Postoperatif doku iyileşmesi sırasında
gelişebilen biridler protezin hareketini kısıtlayarak postop iletim tipi işitme kaybına
neden olabilir. Uzun süre iyi giden işitme eşiklerinin geç dönemde birden düşmesi ve
hava-kemik aralığının ortaya çıkması ilk olarak inkus uzun kolundaki erozyona bağlı
protez dislokasyonlarını akla getirmelidir. Nadir görülmekle birlikte protezin timpanik
membrandan dışarı veya vestibülden içeri yer değiştirmesi söz konusu olabilmektedir.
Kemik anulusun fazla kürete edildiği kulaklarda postoperatif geç dönemde timpanik
membranın buradan mediale retraksiyonu ve böylece protez çengeli ile temasa gelmesi
sonucunda atılım sorunları görülebilir
45
.
Oval Pencere Sorunları: Oval pencerede fibrozis gelişimi özellikle protez ile
membranöz labirent arasında yapışıklıklara neden olmuşsa işitme üzerine etkisi çok
25
kötüdür. Fibrozis protezde hareket kısıtlılığına neden olur. Ameliyatta mukozanın
travmatize edilmemesi önemlidir.Bazen kemik dokusu gelişimine sekonder olarak taban
tekrar kapanabilir. Bu durum revizyon olgularının %9’nun gerekçesidir. Taban
kapanması olgularında vestibülün tekrar açılması olguların hemen yarısında
sensörinöral işitme kaybı ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla bu olgularda işitme cihazı
kullanma önerisini, revizyon cerrahisi öncesinde, hastaya seçenek olarak sunulmalıdır.
Kolesteatom GeliĢimi:Ender görülen bir komplikasyondur. İki bin oguda bir
rastlandığı belirtilmiştir. Etyolojide östaki tüpü disfonksiyonu, protezin atılması,
timpanomeatal flepten retraksiyon cebi gelişmesi, annuler ligaman bütünlüğünün
bozulması ve marjinal perforasyonlar sorumlu tutulmaktadır
39,45
.
2.3.8 Revizyon Stapes Cerrahisi Endikasyonları:
GecikmiĢ tekrarlayıcı iletim tip iĢitme kaybı: Revizyonun en sık endikasyonu
gecikmiş iletim tip işitme kaybıdır. Bu olgularda operasyon sonrası düzelen işitme bir
süre sonra yeniden bozulur ve işitme kaybı tekrar eder.
En sık nedeni yerinden oynamış
protezdir. Diğer faktörler protezin distal ucu (örn, oval pencerede fibröz doku/ yeni
kemik oluşumu) ya da proksimal ucu ile ilgili sorunlardır.
Düzelmeden devam eden iĢitme sorunları: Bu olgularda operasyon ile işitmede
herhangi bir düzelme olmaz. En sık nedenleri şunlardır.
-
Malleus ya da inkusun fark edilmemiş epitimpanik fiksasyonu
-
İnkus subluksasyonu
-
Gevşek protez
-
Çok kısa protez
-
Stapes tabanının uygunsuz olarak çıkartılması
-
Yuvarlak pencere otosklerozu
-
Superior semisürküler kanal dehissans sendromu
Yuvarlak pencere otosklerozu dışındaki nedenlerin tümü revizyona iyi yanıt veren
durumlardır. Yuvarlak pencere otosklerozunda ise cerrahi yaklaşım kalıcı sağırlıkla
sonuçlanabilir.
Sensörinöral ĠĢitme Kaybı: Sensörinöral işitme kaybı için orta kulak
eksplorasyonu nadiren endikedir. Eğer işitme kaybı dalgalı ya da ilerleyici ise, bu
durum perilenfatik fistül ve oval pencere granülomu gibi geri dönüş potansiyeli bulunan
bir nedenin olasılığına işaret eder ve orta kulak eksplorasyonu düşünülebilir.
26
Sensörinöral işitme kaybına yönelik revizyon operasyonun temel hedefi işitme
fonksiyonun daha fazla bozulmasının önlenmesidir.
BaĢ Dönmesi Sersemlik Hissi: Stapedektomiden sonraki birkaç gün boyunca
dengesizlik hissi sıktır. Bununla birlikte stapedektomiyi izleyen haftalar ya da aylar
boyunca süren baş dönmesi ya da sersemlik hissi orta kulak eksplorasyonu ya da
muhtemel revizyon için bir endikasyon olarak düşünülmelidir. Stapedektomi sonrası
ortaya çıkan bazı inatçı baş dönmesi durumları perilen fistülü, aşırı uzun protez, doku
reaksiyonu, ya da otitis media gibi nedenlerden kaynaklanabilmektedir.
Ses Distorsiyonu: Hastanın kendi sesi ya da konuşma kaynaklı sesler, cerrahi
uygulanmış olan kulakta distorsiyon ya da “vibrasyona” neden olabilir. Stapedektomi
sonrası nadiren ortaya çıkan bu semptomun nedeni çoğu zaman kısa bir protez olup
biraz daha uzun bir protezin yerleştirilmesi ile sorun giderilir.
Diğer timpanik membran ya da orta kulak sorunları: Stapedektomi sonrası
timpanik adezyonlar, perforasyonlar ya da kolesteaom gibi çeşitli patolojiler ortaya
çıkabilir. Bu durumların tümü standart kulak cerrahisi teknikleri ile tedavi edilebilir
46
.
27
3.GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda Ocak
1997 ile Haziran 2011 tarihleri arasında iletim tipi işitme kaybı nedeniyle opere edilen
ve klinik otoskleroz tanısı alan 273 hasta incelendi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, hastalığın
tek taraflı ya da çift taraflı olma durumu, operasyon tarihi, operasyon bulguları, işitme
sonuçları ve komplikasyonlar kaydedildi.
Hastaların preoperatif ve postoperatif odyolojik incelemelerinde 500, 1000, 2000,
3000, 4000 Hz frekanslarda hava yolu ve kemik yolu eşikleri ölçüldü. Hastaların işitme
sonuçlarının değerlendirilmesinde Amerikan Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun
Cerrahisi Akademisi Denge ve İşitme Komitesi’nin önerileri
47
kullanıldı. Komitenin
önerisi doğrultusunda hastaların hava ve kemik yolu saf ses ortalamaları ve hava kemik
aralığı değerleri 500, 1000, 2000 ve 3000 Hz frekanslardaki değerler kullanılarak
hesaplandı. Hastaların operasyon sonrası hava kemik aralığı postoperatif hava yolu
eşiklerinden postoperatif kemik yolu eşiklerinin çıkarılmasıyla hesaplandı. Yüksek
frekanslarda işitme sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla 4 kHz frekanstaki işitme
değerleri kullanıldı. Operasyon sonrası sensörinöral işitme kayıplarının saptanması için
postoperatif kemik yolu eşikleri kullanıldı. Tüm hastaların kemik yolu kazançları veya
kayıpları hesaplandı. Hastaların işitme sonuçlarının başarısının değerlendirilmesinde
komitenin önerisi doğrultusunda postoperatif hava kemik aralığı kullanıldı.Buna göre:
Grade A: 0-10 dB arası
Grade B: 11-20 dB arası
Grade C: 21-30 dB arası
Grade D: 30 dB ve üzeri olarak değerlendirildi.
Postoperatif hava kemik aralığının 10 dB ve altında olması fonksiyonel başarı kriteri
olarak alındı.
Operasyon Tekniği
Hastaların operasyonları lokal anesteziyi tolere edemeyen 4 hasta dışında lokal
anestezi altında gerçekleştirildi. Hastalarda insizyon olarak transkanal Rosen insizyonu
kullanıldı. Üç hastada operasyon endoaural insizyon kullanılarak gerçekleştirildi.
Hastalara stapedotomi veya stapedektomi operasyonları yapıldı. Stapedektomi yapılan
hastaların oval pencerelerinde greft olarak ven grefti ya da tragal kartilaj perikondriyum
grefti kullanıldı. Stapes tabanına pencere açılması pik veya sketer yardımıyla yapıldı.
28
Piston olarak 0,4 mm, 0,6 mm ve 0,8 mm çaplarındaki teflon pistonlar kullanıldı.
Hastalara operasyon sonrası 24 saat baş 30 derece elevasyonda olacak şekilde mutlak
yatak istirahati önerildi. Postop 3. gün hastaların dış kulak yolundaki tampon boşaltıldı
ve hastalar taburcu edildi. Operasyonun 7.gününde poliklinik kontrolüne çağırıldı. İlk
odyogramları postop 1. ayda yapıldı. Daha sonra hastalar 3.ay, 6.ay ve 1.yılda
kontrollere çağırıldı. Daha sonra hastalar yılda bir kontrole çağrıldı. En son yapılan
odyolojik tetkik postoperatif odyolojik tetkik olarak seçildi.
Hastaların takip süreleri 6 ay ile 8 yıl arasında değişmekteydi. Hastalar yapılan
operasyonun türüne göre stapedotomi ve stapedektomi olarak iki gruba ayrıldı.
Stapedotomi yapılan grupta kendi içerisinde kullanılan pistonların çapına göre; 0,6 mm,
0,4 mm ve 0,8 mm olarak üç gruba ayrıldı ve bu grupların arasındaki fonksiyonel
başarı oranları hava yolu ve kemik yolu odyolojik sonuçları karşılaştırıldı. Operasyon
sırasında ya da operasyondan sonra ortaya çıkan komplikasyonlar değerlendirildi ve
kaydedildi. Revizyon cerrahiye ihtiyaç duyan hastaların revizyon nedenleri ve revizyon
operasyonların sonuçları değerlendirildi.
İstatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) Windows
Programından yararlanıldı. Grupların işitme sonuçlarının karşılaştırılmasında Student-t
Testi, Tek Yönlü Varyans Analiz Testi ve Ki-Kare Testi kullanıldı ve p değeri 0.05’den
küçük olanlar anlamlı olarak kabul edildi.
|