4. BULGULAR
Otoskleroz nedeniyle çalışmaya alınan 273 hastanın 178’i (%65,2) kadın, 95’i
(%34,7) erkekti. Hastaların 203’ünde (%74,3) hastalık bilateral 70’inde (%25,6) ise tek
taraflıydı. En küçük yaş 13 en büyük yaş 67 ve ortalama yaş 38,59 idi. Hastaların
şikayet süreleri 1 yıl ile 30 yıl arasında değişmekteydi ve ortalama şikayet süresi 7,14
yıldı. Hastaların operasyon öncesi şikayetlerinin dağılımı Şekil 3’ de gösterilmiştir.
157 (%57,5) hastada tinnitus ve işitme kaybı,
88(%32,2) hastada yalnızca işitme kaybı,
24 (%8,8) hastada tinnitus, işitme kaybı ve baş dönmesi
4 (%1,5) hastada ise işitme kaybı ve baş dönmesi saptandı.
Çalışmaya dahil edilen 273 hastanın 26 (%9,5)’sının her iki kulağı opere edildi.
Opere edilen 299 kulağın 24 (%8)’ üne stapedektomi, 275 (%92) kulağa ise
stapedotomi yapıldı. Yedi (%2,3) hastaya revizyon operasyon yapıldı.
245 (%81,9) kulakta 0,6 mm,
36 (%12) kulakta 0,4 mm,
15 (%5) kulakta 0,8 mm,
3 (%1) kulakta 0,3 mm teflon piston kullanıldı.
ġekil 3 . Hastaların operasyon öncesi baĢvuru Ģikayetlerine göre dağılımı. ( T: tinnitus, ĠK:
iĢitme kaybı,V:vertigo )
Hastalar
T,İK (%57)
İK (%32)
T,İK,V (%9)
İK,V (%1)
30
Operasyonların fonksiyonel işitme başarısını değerlendirmek amacıyla
Amerikan Otolaringoloji ve Baş Boyun Cerrahisi Akademisi İşitme ve Denge
Komitesi’nin önerisi
47
doğrultusunda hastalar postoperatif hava kemik aralıkları
değerlerine göre (grade A grubu: 0-10 dB arası, grade B grubu: 11-20 dB arası, grade C
grubu: 21-30 dB arası ve grade D grubu: 30 dB’in üzeri) gruplandırıldı. Buna göre 299
kulağın 232’sinin (%77,6) postoperatif hava kemik aralığı 0-10 dB arasındaydı, 44
(%14,7) tanesi 11-20 dB, 16 (%5,3) tanesi 21-30 dB arasında ve 7 (%2,3) tanesi 30
dB’in üzerindeydi. 10 dB ve altı postoperatif hava kemik aralığı başarı kriteri olarak
alındı buna göre toplam 232 (%77,6) operasyonda fonksiyonel başarı sağlandı.
Opere edilen olguların preoperatif hava kemik aralıklarına göre olgu sayıları
tablo 1 ve tablo 2’ de verilmiştir.
Tablo1: Preoperatif hava kemik aralığı değerlerine göre olgu sayıları
Preoperatif
HKA
20-30 dB
n %
31-40 dB
n %
41-50 dB
n %
50 dB üzeri
n %
Stapedektomi 11 (%45,8)
11(%45,8)
1(%4,1)
1(%4,1)
Stapedotomi
123(%44,7)
97(%35,2)
52(%19)
3(%1,1)
Toplam
134 (%44,8)
108 (%36,1)
53 (%17,7)
4 (%1,3)
HKA: Hava kemik aralığı
Tablo 2: Stapedotomi grubunun preoperatif hava kemik aralığı değerlerine ve piston çaplarına
göre olgu sayıları
Preoperatif
HKA
20-30 dB
n %
31-40 dB
n %
41-50 dB
n %
50 dB üzeri
n %
0,6 mm
97(%42,7)
81(%35,6)
47(%20,7)
2(%0,9)
0,4 mm
19(%55,8)
11(%32,3)
4(%11,7)
0
0,8 mm
5(%45,4)
4(%36,3)
1(%9)
1(%9)
0,3 mm
2(%66)
1(%33)
0
0
Toplam
123(%44,7)
97(%35,3)
52(%18,9)
3(%1,1)
HKA: Hava kemik aralığı
Tablo 3’de stapedotomi ve stapedektomi gruplarının postop hava kemik aralığı
değerlerine göre hasta sayıları verilmiştir. Stapedotomi ve stapedektomi gruplarının
başarı oranları sırasıyla %77,8 ve %75 olup aralarında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık bulunamadı (p=0,53). Tablo 4’de ise stapedotomi yapılan olguların piston
gruplarının, postop hava kemik aralığına göre olgu sayıları gösterilmiştir. Piston
31
çaplarına göre başarı oranları (postoperatif hava kemik aralığı 10 dB ve altında olan
olgu oranları) 0,6 mm için %78, 0,4 mm için %73,5 ve 0,8 mm için %81,8 olup
aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p = 0,740).
.
Tablo 3. Stapedotomi ve stapedektomi gruplarının postoperatif hava kemik aralığına göre olgu sayıları
Hava kemik
aralığı (dB)
Stapedotomi
n ( %)
Stapedektomi
n ( %)
Tüm olgular
n ( %)
0-10 dB
214 (%77,8)
18 (%75)
232 (%77,6)
11-20 dB
41 (%15)
3 (%12,5)
44 (%14,7)
21-30 dB
13 (%4,7)
3 (%12,5)
16 (%5,4)
>30 dB
7 (%2,5)
0
7 (%2,3)
Toplam
275 (%100)
24 (%100)
299 (%100)
Tablo 4. Stapedotomi grubunun piston çaplarına ve postoperatif hava kemik aralığı değerlerine göre
olgu sayıları.
Havakemik
aralığı (dB)
0.6 mm
piston (n)
0.4 mm
piston (n)
0.8 mm
piston (n)
0,3 mm
Piston (n)
0-10
177(%78)
25 (%73,5)
9 (%81,8)
3 (%100)
11-20
32(%14,1)
7(%20,5)
1 (%9)
0
21-30
11 (%4,8)
2 (%5,8)
1(%9)
0
>30
7 (%3,1)
0
0
0
Toplam
227 (%100)
34 (%100)
11 (%100)
3 (%100)
Olguların genel preoperatif hava yolu işitme eşiği ortalaması 53,65 dB (min:28 dB
maks: 100 db), postoperatif hava yolu işitme eşiği ortalaması 24,93 dB (min:2 dB,
maks:86 dB)dir. Preoperatif hava kemik aralığı ortalaması 32,71 dB (min:20 dB,
maks:53 dB), postoperatif hava kemik aralığı ortalaması 7,43 dB (min: 0 dB, maks:41
dB) dir
Olguların genel preoperatif kemik yolu ortalaması 20,89 dB (min:3 dB ,maks:53
dB) postoperatif kemik yolu ortalamsı 17,55 dB (min: 1 dB, maks:63 dB) idi. Ortalama
yaklaşık 3 dB’lik kemik yolu kazancı sağlandı. Hastaların kemik yolu kazançları
incelendiğinde 0-5 dB arasında kemik yolu kazancı olan 199 kulak (%67,2) saptandı. 84
kulakta (%28,3) 5 dB üzerinde kemik yolu kazancı sağlandı . 16 (%5,4) kulakta 10
32
dB’in, 7 (%2,3) kulakta da 15 dB’in üzerinde kemik yolu kazancı elde edildi.
Maksimum kemik yolu kazancı 20 dB’di. 46 (%15,4) kulakta postoperatif kemik yolu
işitmesinde kayıp ortaya çıktı. Bu 46 olgunun yedisinde (%2,3) 5-10 dB arasında, dört
(%1,3) tanesinde 11-15 dB arasında, iki olguda da 15 dB’in üzerinde parsiyel
sensörinöral kayıp vardı (bir olguda 16 dB, diğerinde 35 dB). Üç hastada (%1) total
sensörinöral işitme kaybı gelişti. 10 dB’in üzerinde parsiyel sensörinöral kaybı olan altı
olgunun ikisine 0,8 mm, dördüne 0,6 mm çapında piston takılmıştı. Şekil 4’de
postoperatif kemik yolu kazançları ile hasta sayıları gösterilmiştir.
ġekil 4: Operasyon sonrası kemik yolu kazançlarına göre olgu sayıları
Tüm olgular postoperatif hava kemik aralığı kazancına göre değerlendirildiğinde
ise 29 hastada 0-10 dB arasında, 60 hastada 11-20 dB arasında 131 hastada 21-30 dB
arasında, 79 hastada 30 dB’in üzerinde hava kemik aralığı kazancı elde edildi. Şekil
5’de postoperatif hava kemik aralığı kazanç grupları ve hasta sayıları
değerlendirilmiştir.
15dB<
11-15dB
6 - 10dB
0 - 5dB
< 0 dB
n
7
9
68
199
46
0
50
100
150
200
250
Vaka
Say
sı
33
ġekil 5. Postoperatif hava kemik aralığı kazancına göre olgu sayıları.
Stapedotomi yapılan gruptaki 275 kulağın 227’sine 0,6 mm, 34’üne 0,4 mm,
11’ine 0,8 mm 3 tanesine 0,3 mm çaplarında teflon piston takıldı. Piston çapına göre
preoperatif, postoperatif hava yolu, kemik yolu ve hava kemik aralığı değerleri tablo
5’de verilmiştir.
Postoperatif hava yolu eşikleri 0,6 mm için 24,88 dB (min:5 dB, maks: 86 dB);
0,4 mm için 25,68 dB (min:2 dB, maks: 63 dB); 0,8 mm için 24,82 dB (min: 6 dB,
maks: 50 dB) idi. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı(p=0,50).
Postoperatif kemik iletim eşiklerinde değişiklik sırasıyla 0,6 mm için 3,22 dB;
0,4 mm için 3,67 dB; 0,8 mm için 0,45 dB di. Bu grupta en yüksek kemik yolu kazancı
16 dB’di (0,6 mm grubu).
Postoperatif hava kemik aralığı değerleri 0,6 mm, 04 mm, 0,8 mm grupları için
sırasıyla 7,46 dB (min:0, mak:46) 7,18 dB (min:0,maks:24) ve 7,27 dB (min:0,maks:25)
olarak bulundu. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p= 0,67)
Stapedektomi yapılan hasta grubundaki 24 hastanın preoperatif hava yolu eşik
ortalaması 53,92 dB (min:38, maks:80); kemik yolu eşik ortalaması 21,25 dB (min:7,
maks:40); hava kemik aralığı ortalaması 32,67 dB (min:23, maks:60) idi. Postoperatif
hava yolu eşik ortalaması 24 dB (min:9, maks:44); kemik yolu eşik ortalaması 16,08 dB
(min:6, maks:38); hava kemik aralığı ortalamsı 7,92 dB (min:0, maks:30) olarak
bulundu (tablo 5). Stapedotomi ile stapedektomi gruplarının postoperatif HYO, KYO
29
60
131
79
0
20
40
60
80
100
120
140
0-10 dB
11-20 dB
21-30 dB
30 dB>
34
ve HKA sonuçlarının karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık
saptanmadı. Bu parametreler için p değerleri sırasıyla p=0,5, p=0,25 ve p=0,67 idi.
Tablo 5: Tüm grupların preop. ve postop. iĢitme sonuçları (0,5, 1, 2, 3 kHz)
0,6mm
n: 227
0,4mm
n:34
0,8m
n:11
Stapedotomi
n:275
Stapedektomi
n:24
Preop HYO
53,78
53,41
50,73
53,63
53,92
Preop KYO
20,72
22,21
18,09
20,86
21,25
Preop HKA
33,03
31,03
32,82
32,73
32,67
PostopHYO
24,88
25,68
24,82
25,01
24
PostopKYO
17,50
18,53
17,64
17,69
16,08
PostopHKA
7,46
7,18
7,27
7,39
7,92
HYO: Hava yolu ortalanması,KYO: Kemik yolu ortalaması,HKA: Hava kemik aralığı, Preop:
preoperatif, Postop: postoperatif)
Yüksek frekanslarda işitme sonuçlarının değerlendirilmesi için 4 kHz frekanstaki
değerler kullanıldı. Tablo 6’da tüm grupların 4 kHz frekanstaki işitme sonuçları verildi.
Bu frekansta stapedotomi grubunun postoperatif hava kemik aralığı 7,74 dB,
stapedektomi grubunun 9,38 dB idi. Ancak aralarında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık yoktu (p>0,05). 4kHz frekanta 0,4 mm ve 0,6 mm gruplarının kemik yolu
kazancı 1dB’in altındaydı. 0,8 mm grubunda ise 2,7 dB kemik yolu kaybı görüldü.
4 kHz’de gruplar arasında diğer işitme sonuçları açısından da istatistiksel olarak
anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05).
Tablo 6: 4 kHz frekans iĢitme sonuçları
0,6mm
0,4mm
0,8mm
Stapedotomi
Stapedektomi
Preop HYO
53,33
53,68
50,45
53,35
49,79
Preop KYO
25,56
25,88
19,09
25,51
26,46
PreopHKA
27,68
28,09
31,36
27,80
23,33
PostopHYO 32,43
32,79
34,09
32,68
35,42
Posto KYO
24,73
25,59
21,82
24,91
26,04
PostopHKA 7,66
7,21
12,27
7,74
9,38
35
Hastalarda operasyon sırasında ve sonrasında ortaya çıkan komplikasyonlar tablo
7’ de gösterilmiştir. Üç hastada operasyon sırasında timpanik membran perforasyonu
gelişti bu hastaların perforasyonları aynı operasyonda greft ile onarıldı. Bir hastada ise
postoperatif tampon tahliyesi sonrası 7.gün kontrolünde timpanik membran
perforasyonu saptandı. Bu hastaya miringoplasti yapıldı. Bir hastada operasyon
sırasında inkus dislokasyonu ortaya çıktı. İntraoperatif inkus tekrar yerine yerleştirildi.
Beş hastada korda timpani hasarı gelişti, bir hastada perilenf gusher gelişti hastanın
operasyonu bu aşamada sonlandırıldı. Hastada postoperatif işitme kaybı gelişmedi. Bir
hastada postoperatif 6. günde grade 2 fasiyal paralizi gelişti steroid tedavisi ile fasiyal
sinir fonksiyonları normale döndü. Üç hastada yüzen taban bir hastada bisküi footplate
görüldü bu olgulara stapedektomi yapıldı.
Beş hastada (%1,67) sensörinöral işitme kaybı gelişti. Bir hastada 16 dB, bir
hastada 35 dB, üç hastada (%1) ise total sensörinöral işitme kaybı gelişti. Bu üç
hastadan birinde geç dönemde tekrarlayan iletim tip işitme kaybı nedeniyle iki kez
revizyon yapıldı. Orta kulakta ve oval pencere üzerinde pistonda fiksasyona neden olan
fibröz dokular mevcuttu. Fibröz dokular temizlendi, piston değiştirildi. İkinci
revizyondan sonra hastada total işitme kaybı gelişti. Bir hastada reparatif granülom
gelişti, bir hastada ise reparatif granülom düşünülmesine rağmen hasta eksplorasyonu
kabül etmediği için tanı kesinleştirilemedi. Reperatif granülom düşünülen olguda
şiddetli vertigo ve total işitme kaybı gözlendi. 13 hastada postoperatif dönemde bir hafta
içerisinde düzelen vertigo gözlendi bu hastalara yatak istirahati önerildi ve
dimenhidrinat verildi.
Tablo 7 : Ġntraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar
Komplikasyonlar
Sayı
%
Timpanik membran perforasyonu
4
1,33
İnkus dislokasyonu
1
0,33
Korda timpani hasarı
5
1,67
Yüzen taban
3
1
Perilenf gusher
1
0,33
Sensörinöral işitme kaybı
5
1,67
Protezin yerinden çıkması
5
1,67
Fasiyal paralizi
1
0,33
Şiddetli vertigo
1
0,33
Ilımlı vertigo
13
4,34
36
Altı olguya geç dönemde tekrarlayan iletim tip işitme kaybı, bir hastaya da total
sensörinöral işitme kaybı endikasyonuyla toplam yedi olguya (%2,3) revizyon
operasyon yapıldı (tablo 8). Dört hastada protezin inkus uzun kolundan çıktığı bu
olgulardan birinde inkus uzun kolunda erozyon ortaya çıktığı, bir hastada ise inkus
uzun kolunda nekroz geliştiği görüldü, bir hastada ise protezin hem inkus uzun
kolundan hem de oval pencere tabanından çıktığı ve oval pencere tabanın kapandığı
gözlendi. Pistonu yerinden çıkan hastalara yeni piston takıldı. İnkus uzun kol nekrozu
gelişen olguda inkus çıkarılarak piston malleusa takıldı. Oval pencerenin kapandığı
olguda taban sketer ile açılarak yeni piston takıldı. Bir hastada ise orta kulakta ve oval
pencerede fibröz doku oluşumu nedeniyle protez fiksasyonu gözlendi. Bu hastaya iki
kez revizyon cerahi yapılarak iki kez teflon pistonu değiştirildi ancak hastanın
işitmesinde düzelme elde edilemedi son yapılan revizyon sonrası hastada total
sensörinöral işitme kaybı gelişti. Bir olguda operasyondan iki hafta sonra total
sensörinöral işitme kaybı gelişti hasta tekrar eksplore edildi. Reparatif granülom
gözlendi ve temizlendi. Hastanın işitme kaybında düzelme olmadı. Revizyon yapılan
olguların revizyon öncesi ve sonrası işitme sonuçları tablo 8’de gösterilmiştir. Revizyon
yapılan olguların postoperatif hava kemik aralığı, total işitme kaybı gelişen olgular
dışında 10 dB’in altındaydı. Revizyon olgularda başarı oranı %71,4 idi.
Tablo 8: Revizyon yapılan olguların revizyon öncesi ve sonrası iĢitme sonuçları
OLGULAR Preop
HYO(dB)
Preop
KYO(dB)
Preop
HKA(dB)
Postop
HYO(dB)
Postop
KYO(dB)
Postop
HKA(dB)
A
54
13
41
15
10
5
B
45
23
22
20
17
3
C
66
25
41
20
12
8
D
48
28
20
21
21
0
E
65
35
30
30
23
7
F
35
10
25
45
11
34
G
110
70
40
110
70
40
37
5. TARTIġMA
Otoskleroz cerrahisi otolojik cerrahinin hızlı sonuç veren operasyonlarından
birisidir. Operasyonun kısa sürmesi, operasyondan sonra hastayı tatmin eden bir işitme
iyileşmesinin sağlanması, hastanede yatış süresinin kısalığı önemli avantajlarıdır.
Otoskleroz cerrahisinde amaç, hastalığa bağlı kemikçik zincirdeki hareketsizliği
gidererek ses iletimini tekrar sağlamaktır. Bu amaçla tarihsel süreç içerisinde birçok
teknik kullanılmıştır. İlk kez total stapedektomiyi Shea tariflemiş ve oval pencereyi ven
grefti ile örterek teflon protez kullanımını başlatmıştır
7
. 1969’da Schuknecht ve
Applebaum
8
stapes tabanına açtıkları küçük pencereye küçük çaplı teflon piston
yerleştirdiler ve bunu stapedotomi olarak tanımladılar. Bu yöntemin otosklerozda en iyi
düzeltici prosedür olduğunu belirtmişlerdir. Schuknecht’e göre bu teknik
stapedektominin postoperatif vertigo, reperatif granülom gibi komplikasyonlarını
azaltmıştır. Kliniğimizde rutin olarak stapedotomi operasyonu yapılmaktadır ancak
operasyon sırasında tabanın total mobilize olduğu veya parçalandığı olgularda
stapedektomi yapılmaktadır.
Otoskleroz cerrahisinin fonksiyonel başarısını ortaya koymak için en yaygın
kullanılan parametre postoperatif hava kemik aralığıdır. Postoperatif hava kemik
aralığının 10 dB ve altında olması birçok çalışmada başarı kriteri olarak alınmıştır. Bu
çalışmada stapedotomi grubunun %77,8’inda, stapedektomi grubunun %75’inde tüm
olguların %77,6’ sında postoperatif hava kemik aralığı 10 dB ve altındaydı. Bu konuda
literatür incelendiğinde Vincent ve ark.
4
3050 olguluk çalışmlarında % 94, Quaranata ve
ark.
48
2134 olguda % 85, Kısılevsky ve ark.
49
1145 olguda %82, De Brujin ve ark.
50
473 olguda % 71, Kos ve ark.
5
% 79, Berliner ve ark.
51
240 hasta ile yaptıkları
çalışmada % 68, Benerje ve ark.
6
100 olguluk çalışmalarında % 62, Konstandinis ve
ark.
52
lazer ile gerçekleştirdikleri 56 olguluk çalışmalarında % 75 oranlarında başarı
bildirmişlerdir.
Stapes cerrahisinde postoperatif kemik yolundaki iyileşme ilk defa Carhart
tarafından tanımlanmıştır. Koklear etkilenmenin olmadığı otoskleroz hastalarında
normal düzeylerde olması beklenen kemik yolu eşikleri, özellikle 2 kHz frekansında 20-
30 dB düşebilir. Orta kulak rezonans frekansına en yakın oktav frekans olan 2 kHz ve
buna komşu oktav frekanslarda kendini gösteren düşmenin, kemikçikler aracılığıyla
ortaya çıkan enerji artışının stapes fiksasyonuyla ortadan kalkması sonucunda belirdiği
38
düşünülmektedir
42
. Bu fiksasyonun ortadan kaldırılmasıyla postoperatif kemik yolunda
ortaya çıkan düzelme (Carhart etkisi) farklı otorler tarafından 0,5 kHz’de 5-10 dB,
1kHz’de 10-20 dB, 2 kHz’de 15-30 dB, 4 kHz’de 5-20 dB aralıklarında tahmin
edilmiştir
49
. Bu çalışmada tüm vakalar değerlendirildiğinde kemik yolunda postoperatif
yaklaşık 3 dB (min:0, maks:20) kazanç elde edildi. 4 kHz’ de ise postoperatif ortalama
kazanç 1dB’in altındaydı. Kısılevsky
49
ve ark. da bizim çalışmaya benzer şekilde 4 kHz
frekansta kemik yolunda iyileşme elde edememişlerdir bu durumu iç kulakta cerrahi
travmaya bağlı olarak yüksek frekanslarda kemik yolu eşiklerinin düşmesine
bağlamışlardır. Vincent ark.
4
da benzer şekilde 4 Khz’ de kemik yolu eşiklerinde
iyileşme bulamamışlardır. Kos ve ark.
5
ise postoperatif kemik yolu ortalamasında
düşme saptamışlardır.
Bu çalışmada 275 stapedotomi 24 stapedektomi vakası mevcuttu. Çalışmanın
sonuçlarına göre stapedotomi yapılan grupla stapedektomi yapılan grup arasında işitme
sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı. Fisch
53
stapedotomi ve stapedektomi grupları arasında 3 yıllık takiplerde işitme sonuçları
açısından anlamlı farklılık bulamamıştır. 4 kHz de ise stapedotomi sonuçlarını
stapedektomiye göre daha iyi bulmuşlardır. Stapedotomi yapılan hastaların 3 yıllık
takiplerinde kemik yolunda (0,5-2 kHz) bozulmanın daha az ve iyileşmenin daha fazla
olduğunu gösterdiler. Stapedotominin stapedektomiye göre iç kulağa daha az travmatik
olduğunu öne sürdüler. Bu çalışmada 4kHz’ de stapedektomi ve stapedotomi grubunun
sonuçları arasında anlamlı farklılık bulunamadı. Ayrıca bu çalışmada 4 kHz’de
stapedotomi grubunun postoperatif hava kemik aralığı 7.74 stapedektomi grubunun ise
9,38’di ancak aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Kos ve ark.
5
stapedotomi ve stapedektominin uzun ve kısa dönem sonuçlarını karşılaştırdıkları
çalışmalarında geniş pencere stapedotomi ve stapedektomi grubunun fonksiyonel
sonuçlarının küçük pencere stapedotomi grubundan daha kötü olmadığını ve
komplikasyon açısından önemli farklılık bulunmadığını belirttiler.
Kürsten ve ark.
54
stapedotomi yaptıkları 35 olgu ve stapedektomi yaptıkları 22
olgu ile gerçekleştirdikleri çalışmalarında, stapedotomi ve stapedektomi grubu arasında
uzun dönem sonuçları açısından anlamlı farklılık bulamadılar sadece 4000 Hz frekansta
hava ve kemik yolu eşiklerinde stapedotomi grubu istatistiksel olarak daha iyi sonuçlara
sahip olarak bulundu. Ayrıca uzun dönem takiplerde stapedektomi grubunun yıllık
işitme kaybı 1,1 dB, stapedotomi grubunun yıllık işitme kaybı 0,7 dB olarak bulundu. 4
kHz’de stapedotomi grubunun yıllık işitme kaybı oranı düşük frekanslardan çok daha
39
küçük olarak saptandı. Portman ve Arramon Tucco
55
da 4 kHz frekansta kemik eşik
değerlerinin stapedektomi sonrası daha fazla bozulduğunu ve yıllar içerisinde hava
kemik aralığının açıldığını bildirmiştir.
Spandow ve ark.
56
60 hastadan oluşan stapedektomi grubu ile 55 hastadan oluşan
stapedotomi grubunu uzun dönem işitme sonuçları ve komplikasyonlarını
karşılaştırdıkları çalışmalarında stapedotomi grubunun 500, 1000, 2000, 3000 Hz
frekansları ortalamasında hava yolu kazancının stapedektomi grubuna göre daha iyi
olduğunu gösterdiler. 4000 ve 6000 frekansta ise düşük frekanslara göre stapedotomi
grubunun sonuçları çok daha iyiydi. Sonuç olarak stapedotomininin özellikle yüksek
frekanslarda işitme kazancının daha iyi ve sensörinöral işitme kaybı komplikasyonun
daha düşük olduğunu öne sürdüler.
Stapes cerrahisinde günümüzde fiksasyon mekanizması, yapıldığı materyal ve
çapları birbirinden farklı çok çeşitli pistonlar kullanılmaktadır. En yaygın kullanılan
çapları 0,4 ve 0,6 mm olan pistonlardır. 0,3, 0,5, 0,8 mm çaplı pistonlar daha az
yaygınlıkta kullanılmaktadır. Normal fizyoloji ile karşılaştırıldığında stapedotomi
sonrası durumda tek major farklılık oval pencerede ses iletim alanındaki değişikliktir.
Normal fizyolojik durumda stapesin footplate alanı yaklaşık 3,2 mm
2
’dir. Oysa
stapedotomi sonrası 0,6 mm ve 0,4 mm protezlerin alanı sırasıyla 0,28 ve 0,13 mm
2
’dir.
Kişisel anatomik farklılıklar protez çapının seçimini sınırlandırmaktadır. Oval
pencerenin obliterasyonu ya da fasiyal sinirin üzerine sarkmasından dolayı küçük piston
çaplı protezlere ihtiyaç olabilir. Büyük protez ise iç kulağa büyük pencere açmayı
gerektirdiğinden stapes footplate fraktürü ve travma riskini artırabilir. Ayrıca protezin
kitlesi rezonans frekansında küçük yer değişikliklerine neden olabilir. Düşük kütleli
protezlerde yüksek frekansların daha iyi iletildiği tartışılmıştır, ağır protezler ise düşük
frekanslarda daha iyi sonuçlar üretmiştir. Protez çapının rolü tartışmalıdır. Büyük çaplı
bir protezde ses iletim alanı normal fizyolojik boyutuna bir miktar yaklaşır. Bununla
birlikte küçük yüzey alanı, perilenfatik sıvının volümünden dolayı protezin yerinden
çıkma miktarını kompanze edebilir. Sonuç olarak protez çapının seçimi tartışılabilir
görünmektedir
57
.
Bu çalışmada stapedotomi yapılan hasta grubunda kullanılan piston çaplarına göre
gruplara ayrıldığında. 0,4 mm, 0,6 mm ve 0,8 mm gruplarının işitme sonuçları arasında
istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı. Ancak 0,6 ve 0,8 mm piston grubunun
postoperatif hava kemik aralığı başarısı (10 dB ve altında kapanma yüzdesi) sırasıyla %
78 ve % 81,8 idi. 0,4 mm grubunda ise bu oran % 73,5 olarak bulundu.
40
Shabana ve ark.
58’
nın 0.4 mm ve 0.6 mm piston çaplarını karşılaştırdıkları
çalışmalarında postoperatif hava kemik aralığı değerleri sırasıyla 8,6 dB ve 7,4 dB’di.
Bu değerler açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu.
Ancak 0,6 mm teflon piston kullanılan grubun hava yolu işitme kazancı daha iyiydi. Bu
durumun bu hasta grubunda preoperatif hava kemik açıklığının daha fazla olması ve
stapes tabanına aktarılan yüzey alanın genişliği ile ilgili olabileceğini bildirdiler. Kemik
yolu işitme kazancında ise 0,4 mm teflon grubunun değerleri daha iyiydi ancak bu
durumu açıklayamamışlardır. Shabana ve ark.
58
, postop hava kemik aralığı 10 dB’in
altında olan hasta yüzdesini 0,6 mm grubunda %72; 0,4 mm grubunda %70 olarak
yayınladılar. Bu çalışmada ise bu oran 0,6 mm grubu için %78; 0,4 mm grubu için
%73,5 idi. Ülkemizde yapılan bir çalışmada 0,4 mm ve 0,6 mm protez kullanımı
sonrasında işitme sonuçları arasında fark bulunamamıştır
59
.
Fisch
53
yaptığı çalışmada küçük çaplı stapedotominin 3.hafta sonuçlarının kötü
olduğunu ancak 3 aylık ve 1 yıllık takiplerinde aralarında anlamlı farklılık
bulunmadığını belirtmiştir. Bu küçük çaplı stapedotominin kesin başarısının
gözlenebilmesi için geniş çaplı stapedotomiye göre daha fazla zamana ihtiyacı olduğuna
işaret etmektedir.
Teig ve Lindeman
60
225 hasta ile yaptıkları retrospektif incelemelerinde 145
kulakta 0,6 mm teflon piston, 65 vakada 0,8 mm teflon piston, 14 vakada 0,4 mm teflon
piston kullandılar. 250 Hz, 500 Hz, 1 kHz ve 2 kHz’ de piston çapı arttıkça hava yolu
işitme eşikleri sonuçlarında anlamlı artış ortaya çıktığını belirttiler. Teflon pistonun
distal bölümünün yüzey alanında iki katlık bir artışın hava yolu işitme eşiklerinde 5-7
dB’lik bir işitme kazancına yol açacağını iddia ettiler. Daha önce yapılan çalışmalarda
piston çapı artışının yararlı etkisinin ortaya konulamamasını bu çalışmalarda referans
olarak postoperatif hava kemik aralığının kullanılmasına bağladılar. 1 kHz ve 2 kHz
frekanslarda kemik yolunda iyileşme olması, piston çapları arasında başarı farklılığını
saptamada tek parametre olarak postoperatif hava kemik aralığının kullanılmasını
sınırlandırmaktadır.
Marchese ve ark.
61
212 olgu ile yaptıkları retrospektif çalışmalarında 112 kulağa
0,6 mm teflon piston (A grubu) 100 kulağa ise 0,4 mm teflon piston (B grubu)
kullandılar. Postoperatif hava yolu eşiklerindeki iyileşmeyi A grubunda 21,04 dB B
grubunda ise 11,14 dB olarak buldular.
Postoperatif hava yolu eşikleri ve hava kemik
yolu aralığında iyileşme 4 kHz hariç tüm frekanslarda A grubunda istatistiksel olarak
daha iyi bulundu. Bizim çalışmamızda ise piston grupları arasında hava yolu kazancı
41
açısından anlamlı bir farklılık bulunamadı. Marchese ve ark. 10 dB’den daha fazla
postoperatif kemik yolu kaybını A grubunda %8,03 B grubunda ise %5 olarak buldular.
Aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığını belirttiler. Huttenbrink
62
0,4 mm
teflon pistonu tercih ettiği çalışmasında 10- 15 dB’den fazla sensörinöral işitme
kaybında düşüş ve iç kulağa travma riskinde azalma olduğunu yayınladı. Bizim
çalışmamızda da operasyon sonrası 10 dB’in üzerinde parsiyel kemik yolu kaybı altı
(%2) hastada görüldü bu hastaların 4’üne 0,6 mm; 2’sine de 0,8 mm piston takılmıştı.
0,4 mm piston tercih ettiğimiz hiçbir hastamızda 10 dB’in üzerinde kemik yolu kaybı
izlenmedi. Bu çalışmada 0,4 mm ve 0,6 mm piston çaplarında kemik yolu eşiklerinde
ortalama 3 dB’in üzerinde kazanç elde edildi. 0,8 mm grubunun kemik yolu kazancı
yaklaşık 0,5 dB’di. 4kHz frekanta ise 0,4 mm ve 0,6 mm gruplarının kemik yolu
kazancı 1dB’in altındaydı. 0,8 mm grubunda ise 2,7 dB kemik yolu kaybı görüldü.
Laske ve arkadaşlarının
57
meta analiz çalışmalarında 0,4 mm ve 0,6 mm pistonların
kemik yolu kazançları 3dB idi.
Sennaroğlu ve ark.
63
, 0,6 ve 0,8 mm teflon piston ile yaptıkları çalışmalarında
hava yolu işitme eşiklerindeki iyileşmenin 0,8 mm teflon piston kullanılan grupta 0,6
mm teflon piston kullanılan gruba göre daha iyi olduğunu bildirdiler. Gristwood
64
0,6
ve 0,8 mm pistonları karşılaştırmış ve piston çapının azalışı ile düşük frekanslarda kötü
işitme sonuçları elde edildiğini ortaya koymuştur.Donaldson ve Synder
65
, piston
çapında artış sonucunda düşük frekanslarda, piston çapı azaldığında ise yüksek
frekanslarda daha iyi işitme kazançları elde edildiğini öne sürdüler.
Grolman ve ark.
66
rasgele seçilmiş hastalarda 0,4 mm ve 0,3 mm teflon piston
guplarının sonuçlarını karşılaştırdılar. 125 Hz, 250 Hz, 500 Hz, 1 kHz frekans
aralıklarında hava yolu işitme kazançları 0,4 mm piston grubunda daha iyiydi ve
istatistiksel olarak aradaki fark anlamlıydı. 2 kHz, 4 kHz ve 8 kHz frekanslarda ise
arada istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı.
Laske ve ark.
57
2011 yılında yayınladıkları ve 0,4 mm ve 0,6 mm çaplı
pistonlarla gerçekleştirilen operasyonları karşılaştırdıkları meta analiz çalışmalarında
postoperatif hava yolu ortalaması, hava kemik aralığı ve hava kemik aralığı kazancı
parametrelerinde 0,6 mm piston grubunun istatistiksel olarak daha iyi sonuçlara sahip
olduğunu belirttiler. Postoperatif 10 dB’in altında hava kemik aralığına sahip hasta
oranlarını ise 0,6 mm grubunda %81,1; 0,4 mm grubunda ise %71,1 olarak yayınladılar.
Laske ve ark. her iki grubun postoperatif kemik yolu değişiklikleri arasında ise anlamlı
fark bulamamışlardır.
42
Bu çalışmada yedi (%2,3) olguya revizyon cerrahi yapıldı. İntraoperatif bulgu
olarak, iki (% 28) olguda inkus uzun kolunda erozyon ve nekroz saptandı. Üç (%43)
olguda ise protez yer değişikliği söz konusuydu. Bir olguda orta kulakta ve oval
pencerede fibröz doku oluşumu saptandı. Bu hastaya iletim tipi işitme kaybının
düzelmemesinden dolayı iki kez revizyon yapıldı ancak ikinci revizyondan sonra
hastada total işitme kaybı gelişti. Bir olguda ise total işitme kaybı endikasyonuyla
eksplorasyon yapıldı. Hastada reperatif granülom saptandı, granülom temizlendi.
Hastanın işitmesinde düzelme olmadı. Revizyon olgularda total işitme kaybı gelişen iki
olgu dışında beş (%71,4) hastada postoperatif hava kemik aralığı 10 dB ve altındaydı.
Han ve ark.
67
revizyon operasyonlarını değerlendirdikleri çalışmalarında intraoperatif
bulgu olarak protez yer değişikliğini %58,1; inkus erozyonunu %43,2; oval pencerede
fibröz doku oluşumunu %44,6 oranlarında saptadılar. Han ve ark. revizyon olgularının
% 45’inde postoperatif hava kemik aralığını 10 dB ve altında, % 36’sında ise 11-20 dB
aralığında buldular. Vincent ve ark.
4
gerçekleştirdikleri revizyon operasyonlarda %34
inkus erozyonu, %25 protezin yer değiştirmesi, %3,4 oranında pistonun uzun gelmesi,
%14,3 perilenf fistülü saptadılar. Kos ve arkadaşları
5
ise revizyon cerrahisinde en sık
buldukları bulguların fibröz doku nedeniyle protezin fiksasyonu ve inkus uzun kolunda
erozyon olduğunu belirttiler. Kos ve ark.
5
yaptıkları revizyon vakaların uzun dönem
sonuçlarında %69,8 başarı (postoperatif hava kemik aralığı 10 dB ve altında olan olgu
oranları) oranı bildirdiler.
Stapes cerrahisinin en korkutucu komplikasyonu parsiyel ve total sensörinöral
işitme kaybıdır. Sensörinöral işitme kaybı turun aşırı kullanılması, travmatik
mobilizasyon ve iç kulak içerisine kanama gibi cerrahi travmaya bağlı nedenlerden
kaynaklanabilir. Endosteumun tutulduğu obliteratif otosklerozda, revizyon cerrahilerde,
perilenf gusher gelişen hastalarda, endolenfatik hidropsu olanlarda sensörinöral işitme
kaybı riski artmıştır
43
. Bu çalışmadaki beş (%1,65) olguda postoperatif önemli derecede
(SNİK>15 dB) sensörinoral işitme kaybı gelişti. Bu hastaların üçünde (%1) ise total
işitme kaybı ortaya çıktı. Total işitme kaybı gelişen hastalardan birine orta kulakta
fibröz doku oluşumu nedeniyle iki kez revizyon yapıldı. İkinci revizyondan sonra
hastada total işitme kaybı gelişti, bir hastada reparatif granülom gelişmişti, bir hastada
ise reparatif granülom düşünülmesine rağmen hasta eksplorasyonu kabül etmediği için
tanı kesinleştirilemedi. Vincent ve ark.
4
serisinde total işitme kaybı oranı %0,5 idi. Kos
ve ark.
5
total işitme kaybı oranını %1,3 olarak açıkladılar. Shabana ve ark.nın
58
200
hastalık çalışmalarında 15 dB’den fazla kemik yolu kaybı görülmemişti. Konstandinis
43
ve ark.
52
56 vakalık lazer stapedotomi serisinde bir kulakta total sağırlık ortaya çıktı.
Benerjee ve ark.nın
6
yaptıkları çalışmada total işitme kaybı oranı %3’tü. Spandow ve
ark.nın
56
60 hastalık çalışmasında stapedektomi yapılan bir hastada total sağırlık gelişti.
Bu çalışmada ortaya çıkan diğer komplikasyonlar şöyleydi; üç hastada
intraoperatif timpanik membran hasarı gelişti ve intraoperatif greft ile onarıldı. Bir
hastada postoperatif dönemde timpanik membran perforasyonu saptandı ve hastaya
miringoplasti yapıldı. Bir hastada operasyon sırasında inkus dislokasyonu gelişti
intaroperatif inkus tekrar yerine kondu. Üç hastada yüzen taban bir hastada bisküit
footplate oluştu. Bu hastalara stapedektomi yapıldı. bir hastada intraoperatif gusher
ortaya çıktı. Operasyon bu aşamada sonlandırıldı. Hastanın postoperatif işitmesinde
değişiklik gözlenmedi. Beş hastada korda timpani hasarı gelişti. Bir hastada
operasyondan bir hafta sonra fasiyal paralizi gelişti steroid tedavisi sonrası paralizinin
düzeldiği görüldü. Bu hastanın paralizisi lokal immün yanıt ve ödeme ya da herpes
reaktivasyonuna bağlandı. 13 hastada operasyon sonrası ilk haftada ılımlı düzeyde
vertigo gelişti. Bu hastalara yatak istirahati önerildi ve baş dönmesine yönelik
dimenhidrinat verildi. Hastalarda kalıcı bir sorun gelişmedi. Şiddetli vertigo ve total
sensörinöral işitme kaybı gelişen bir olguda reperatif granülom düşünüldü. Hasta
eksplorasyonu kabul etmediği için tanı kesinleştirilemedi. Revizyon yapılan yedi
olgunun beşinde protezin çeşitli nedenlerle yarinden çıktığı görüldü.
Spandow ve ark.nın
56
yaptığı çalışmada stapedektomi grubunda iki korda timpani
hasarı, iki yüksek frekanslarda sensörinöral işitme kaybı, bir timpanik membran
perforasyonu, bir total sağırlık ortaya çıktı. Stapedotomi grubunda ise bir timpanik
membran perforasyonu görüldü. Berliner ve ark. nın
51
komplikasyonları ise iki hastada
floating footplate, iki hastada footplate fraktürü, bir hastada perilenf sızıntısı, dokuz
hastada vertigo, bir hastada granülom ve üç hastada total sağırlık şeklindeydi.
Konstandinis ve arkadaşlarının
52
lazer serilerinde 56 olguda dokuz ılımlı vertigo, dört
hastada postoperatif enfeksiyon (otitis medya ya da otitis eksterna) 11 hastada
hemotimpanyum, iki hastada metalik tat alma, bir hastada postoperatif timpanik
membran perforasyonu gelişmişti.
|