Kaynak: Coşkun, 2006:193.
Yönetim Etiği
Bir kurum, üretim için kurulmaktadır.
Yönetim, üretimin niteliğini ve
niceliğini yükseltmekle görevli olup kurumun varlığını devam ettirmek ve etkin hâle
gelmesini sağlamak için tüm yolları denemekte ve gerekenleri yapmaktadır
(Başaran, 2000:306). Bu doğrultuda yöneticiler yıllarca kararlarını kurumsal
amaçları başarmayı temin edecek şekilde vermişler, ancak kanunlara da aykırı
düşmemeye çaba göstermişlerdir. Hatta bazıları kanunlardaki boşluklardan
faydalanarak kurumlarının hayatta kalmasını sağlamak, sürdürülebilir bir rekabet
üstünlüğü elde etmek ve ortalamanın üzerinde getiri temini için kişisel değer
yargıları ile inançlarını da göz ardı edecek davranışlar sergilemiştir (Ülgen ve Mirze,
2010:477). Son dönemlerde bu durum büyük oranda değişime uğramış,
toplumlarda etik manada oluşan duyarlılık ve yoğun ilgi sebebiyle ortaya çıkan
beklentiler, özel ve kamu kurumlarını etik bir düşünce ve yönetim anlayışına sahip
olmaları noktasında zorlamıştır
(Kılavuz, 2002:264). Böylece etiğin toplumun diğer
alanlarında olduğu gibi yönetim alanına da çok boyutlu yansımasını beraberinde
getirerek yönetim etiği kavramını ortaya çıkarmıştır.
Kurumlarda etiği, müşterek karar alma sürecinde değerlerin yansıtılma
kapasitesi olarak tanımlamak mümkündür.
Etik aynı zamanda çeşitli gruplara etki
eden bu değer ve kararların nasıl tanımlanacağını ve yöneticilerin kurum
yönetiminde bu yükümlülükleri nasıl hayata geçireceklerini gösteren bir kavramdır
Ör
n
e
k
• Esasında iş dünyasında ahlak (etik), Türk milletinin çok da uzak olmadığı bir
kavramdır. Ahi teşkilatlarının kendisine has usta‐çırak ilişkisinde yalnızca bir meslek
öğretilmekle kalınmaz, bunun yanı sıra çok kapsamlı ve sıkı kurallarla bezeli bir yaşayış
ve davranış tarzı da öğretilirdi. Ahlak (etik), meslekten ve diğer tüm kaygılardan önce
gelirdi. Zaman içerisinde, bu örgütsel yapılarda da hak edenle hak etmeyenler,
ahlaklıyla ahlaksızlar, alınteriyle rüşvet birbirine karıştı ve sistem çöktü. Günümüzde
dünyada ve Türkiye’de yeniden yolsuzluklardan arındırılmış bir yönetim, üretim ve
paylaşım sisteminin hayali kurulmaktadır. Bu perspektiften değerlendirildiğinde
öğrenci, öğretim üyesi, işçi, siyasetçi, minibüs şoförü, fırıncı, emniyet teşkilatı ve
aklınıza gelen her birim ve kişi sahip olduğu sorumlulukların bilincini taşımadığında
ahlaki bir problemle karşı karşıya olduğunu bilmek mecburiyetindedir. Kurumlar,
çalışanlar ve elbette kurum yöneticileri için de aynı şey geçerlidir.
LİDERLİK VE ETİK
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Kurumlar ve yöneticiler
etik kültürler
geliştirebilmek
maksadıyla, etik kodlar
geliştirmek, rehberlik
edecek politikalar ve
karar prosedürleri
hazırlamak, yani
kurumsal planlar
oluşturmak ve etik
performans standartları
geliştirmek, etik eğitimi
sağlamak gibi
yöntemlere
başvurmaktadırlar.
(Özkalp ve Kırel, 2010:504).
Yönetsel etik ise, insan ilişkilerinin temelinde var olan
değerlerin bir kurum içerisinde, o kurum tarafından tespit edilmiş kurallarla
beslenerek ortaya çıkmış hâlidir
(Kaplan, 2009:353). Kurumlarda görev ifa eden
kişilerin ahlaki karar almalarını ve ahlaki kararların amaçlanmasını temin etmekte
(Saylı ve Kızıldağ, 2007:233),
yönetimde dürüstlük, güven, doğruluk, saygı vs. gibi
konuları ele almakta ve bu konuları, yöneticiden personele kurumdaki herkese
uygulatabilmeyi amaçlamaktadır
(Kaplan, 2009:345).
Temel görevi yöneticiler ve
çalışanlar/bireyler arasındaki ilişkinin düzenlenmesi, etik gereksinimlerin
karşılanarak sosyal yapıya ait değerlerin vurgulanması ve yapıya uygun
davranışların geliştirilmesidir
(Saylı ve Kızıldağ, 2007:234). Bu bağlamda çalışanlara,
tedarikçilere, müşterilere, rakiplere ve içerisinde faaliyet gösterdiği, farklı unsurları
bünyesinde taşıyan toplumsal yapıya karşı sergilenecek davranışların nasıl olması
gerektiği, hangi tür faaliyetlerin üstlenilebileceği, nelerden uzak durulmasının
kurumsal ve toplumsal fayda sağlayacağı gibi konular önem taşımaktadır.
Dostları ilə paylaş: |