Kuran-ı Kerim



Yüklə 1,38 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə30/80
tarix02.01.2022
ölçüsü1,38 Mb.
#45397
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   80
Kuran-ı Kerim - Elmalılı Meali ( PDFDrive )

37-SAFFAT:

1- Andolsun o saf bağlayıp duranlara.

2- O haykırıp da sürenlere.

3- Ve o yolda zikir okuyanlara.

4- Ki sizin ilâhınız birdir.

5- O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün

doğuların da Rabbidir.

6- Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle,

yıldızlarla süsledik.

7- Onu her inatçı şeytandan koruduk.

8- Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler.

Her taraftan kovulup atılırlar.

9- Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab

vardır.


10- Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir

alev takip eder.

11- Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin,

yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık

bir çamurdan yarattık.

12- Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle)

eğleniyorlar.

13- Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.

14- Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.

15- Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey

değildir."

16- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik

olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"

17- "Önceki atalarımız da mı?.."

18- De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak

(dirileceksiniz)."

19- Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan

ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.

20- "Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür." derler.



21- (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi

ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.

22, 23- Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve

Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları

sırata (cehennem köprüsüne) doğru.

24- Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.

25- (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?"

(denilir.)

26- Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.

27- Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.

28- Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir

dururdunuz" derler.

29- (İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz

inanmamıştınız."

30- "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz

azmış bir kavimdiniz."

31- "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu.

Şüphesiz azabımızı tadacağız."

32- "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık."

33- O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar.

34- İşte biz günahkarlara böyle yaparız.

35- Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan başka ilâh yoktur"

denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

36- Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı

bırakır mıyız?" diyorlardı.

37- Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik

etti.

38- Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.



39- Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız

amellerinizle cezalandırılacaksınız.

40- Sadece Allah'ın ihlaslı kulları müstesnadır.

41- İşte onlar için belli bir rızık vardır.

42, 43- Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep

ikram edilir.

44- (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.



45, 46- İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş

bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.

47- Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk

verir.


48- Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından

başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.

49- Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

50- Derken birbirine dönüp sorarlar:

51- İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir

arkadaşım vardı."

52- Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"

53- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik

olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"

54- "Siz onu tanır mısınız?" der.

55- Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında

görür.


56- Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen

az daha beni helak edecektin."

57- "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu

tutuklananlardan olacaktım."

58, 59- "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir

daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak

mıymışız?

60- İşte bu büyük kurtuluştur.

61- Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.

62- Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa

zakkum ağacı mı?

63- Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan)

yaptık.

64- O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.

65- Tomurcukları şeytanların başları gibidir.

66- Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan

dolduracaklardır.

67- Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.

68- Sonra da dönecekleri yer, şüphesiz cehennemdir.

69- Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular.




70- Şimdi de kendileri onların izlerinde koşturuyorlar.

71- Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta

idiler.

72- Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler

de gönderdik.

73- Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?

74- Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka.

75- Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de

ne güzel kabul etmiştik.

76- Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan

kurtardık.

77- Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık.

78- Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını

bıraktık.

79- Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun.

80- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

81- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

82- Sonra diğerlerini suda boğduk.

83- Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı.

84- Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.

85- O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere

tapıyorsunuz?"

86- "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar

istiyorsunuz?"

87- "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"

88, 89- Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten

hastayım" dedi.

90- O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

91- Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da,

"Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi.

92- (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da

konuşmuyorsunuz?" (dedi).

93- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe

indirdi.


94- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.


95- İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi

tapıyorsunuz?"

96- "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır."

97- Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe

atın." dediler.

98- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de

kendilerini daha alçak düşürdük.

99- Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana

yolunu gösterir."

100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!"

101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.

102- Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben

seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne

düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne

emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden

bulacaksın" dedi.

103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim

oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.

104- Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! "

105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki,

biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

106- "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)

107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.

108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm

bıraktık.

109- Selam olsun İbrahim'e...

110- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

111- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

112- Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere

İshak'ı müjdeledik.

113- Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin

neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi

nefsine zulmedenler var.

114- Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.

115- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan

kurtardık.




116- Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar

oldular.


117- Hem kendilerine o belli kitabı (Tevrat'ı) verdik.

118- Kendilerini doğru yola çıkardık.

119- Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık:

120- Selam olsun, Musa ile Harun'a.

121- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

122- Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı.

123- Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.

124,125,126- Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz

mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha

önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da

"Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.

127- Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar

mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.

128- Ancak Allah'ın ihlaslı kulları müstesna.

129- Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık:

130- Selam olsun İlyâsîn'e .

131- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

132- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

133- Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.

134- Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.

135- Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir

kadın hariç.

136- Sonra diğerlerini helak etmiştik.

137, 138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara

uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez

misiniz?


139- Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.

140- Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.

141- (Oradakilerle) kur'a çekmiş de kaydırılanlardan

(yenilenlerden) olmuştu.

142- Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu.

(Kendi nefsini) kınıyordu.

143, 144- Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden

dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.




145- Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık.

146- Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.

147- Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana

peygamber olarak gönderdik.

148- O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana

kadar yaşattık.

149- Şimdi sor o seninkilere: Kızlar, Rabbinin de, oğlanlar

onların mı?

150- Yoksa biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi

bulunuyorlarmış?

151, 152- Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından

dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar,

yalancıdırlar.

153- (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş?

154- Size ne oldu? Nasıl hükmediyorsunuz?

155- Hiç düşünmüyor musunuz?

156- Yoksa sizin için açık bir delil mi var?

157- O halde, eğer doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı.

158- Onlar, Allah ile cinler arasında bir neseb (hısımlık

bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancılar

mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.

159- Allah, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh

ve yücedir.

160- Fakat Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka (onlar,

Allah'ı böyle şirk ile vasıflamazlar).

161, 162, 163- Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden

cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allah'a karşı

kandırıp, saptıramazsınız.

164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir

makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih

edenler, biziz!" derler.

167, 168, 169- (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer

yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette

biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."

170- Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde

bileceklerdir.




171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen

kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya,

elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim

ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."

174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

175- Onlara (inecek azabı) gözetle .Yakında onlar da

göreceklerdir.

176- Ya şimdi onlar, bizim azabımıza uğramakta acele mi

ediyorlar?

177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o

acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!

177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o

acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!

178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

179- (İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da

göreceklerdir.

180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların

yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.

181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.

182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

 

38-SAD:

1- Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak!

2- O inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.

3- Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar

çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.

4- İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine

şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler.

5- "İlâhları, bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak

bir şey, çok tuhaf!"

6- İçlerinden ileri gelenler fırladılar ve dediler ki:

"İlâhlarınız üzerinde sabır ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu

edilen bir murad!"




7- "Biz bunu başka bir dinde işitmedik, bu mutlaka bir

uydurmadır."

8- "Kur'ân aramızdan ona mı indirilmiş?" dediler. Doğrusu

onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu

onlar henüz azabımı tatmadılar.

9- Yoksa sana o Kur'ân'ı veren çok güçlü ve ihsan sahibi

Rabbinin hazineleri onların yanında mı?

10- Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin

mülkü onların mı? Öyle ise bütün imkanlarını seferber

ederek yükselsinler de görelim!

11- Onlar burada çeşitli partilerden (gruplardan) bozguna

uğramış bir ordudur.

12- Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat

sahibi Firavun da yalanlamışlardı.

13- Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Şuayb kavmi)

de yalanlamışlardı. İşte o çeşitli partiler bunlardır.

14- Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da

azabım böyle hak oldu.

15- Onlar da bir tek haykırışa bakıyorlar. Öyle ki onun

gecikmesi de yoktur.

16- Bir de: "Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim

azabdan payımızı acele ver" dediler.

17- Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli

kulumuz Davud'u hatırla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize

yönelmişti.

18- Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam-sabah

onunla birlikte tesbih ederlerdi.

19- Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi

de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.

20- Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine

hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.

21- Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan

aşarak mihraba ulaşmışlardı.

22- Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe

düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz,



birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver

ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.

23- Biri: "İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz dişi

koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken:

Onu da bana ver, dedi ve tartışmada beni yendi" diye

anlattı.


24- Davud dedi ki: "Doğrusu senin bir koyununu kendi

koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir.

Gerçekten bir cemiyette yaşayanların çoğu mutlaka

birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih

amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az." Davud, bizim

kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden

mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ile Allah'a

yöneldi.


25- Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık.

Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş

yeri vardır.

26- Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife

yaptık. Artık insanlar arasında hak ile hüküm ver. Keyfe,

arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Çünkü

Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için

kendilerine çok şiddetli bir azab vardır.

27- Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna

yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe

girecek olan kâfirlerin haline!

28- Yoksa, iman edip de salih amel işleyenleri biz, o

yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva

sahiplerini azgın günahkarlar gibi yapar mıyız?

29- Bu, sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır ki, insanlar

onun âyetlerini düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ibret

alsınlar.

30- Bir de Davud'a Süleyman'ı bahşettik. Süleyman ne

güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi.

31- Hani kendisine bir zaman akşam üstü iyi cins ve

rahvan atlar gösterilmişti.



32- "Ben, dedi, at sevgisini, Rabbimi anmaktan ötürü

tercih ettim." Nihayet atlar perdenin arkasına gizlendi.

33- "Geri getirin onları bana!" dedi ve artık onların

bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.

34- Andolsun ki Süleyman'ı imtihan da ettik ve tahtının

üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tekrar tevbe ile önceki

haline döndü.

35- Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir

mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın.

Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.

36- Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun

emriyle istediği yere yumuşacık akardı.

37- Dalgıç ve yapı ustası şeytanları da.

38- Ve daha diğerlerini de zincirlerde bağlı olarak (Onun

emrine verdik).

39- "İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen

başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba

çekilmeyeceksin" dedik.

40- Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir

makam vardır.

41- Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle

nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."

42- (Biz ona): "Ayağını yere vur! İşte sana yıkanılacak ve

içilecek soğuk bir su" dedik.

43- Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini

daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, akıl

sahipleri için bir ibret olsun.

44- (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine)

vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı

bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a

yönelmektedir.

45- Kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an. Onlar

eller ve gözler sahipleri idiler.

46- Çünkü biz onları temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret)

düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.



47- Çünkü onlar, nezdimizde seçilmiş en hayırlı

kimselerdendir.

48- İsmail'i, Elyasa'yı, Zü'l-Kifl'i de an. Hepsi de en hayırlı

kimselerdendir.

49- İşte bu bir öğüttür. Şüphesiz korunan müttakiler için

herhalde güzel bir istikbal (güzel bir dönüş yeri) vardır.

50- Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri

vardır.


51- İçlerine kurularak orada birçok yemişle, bambaşka bir

içki isteyeceklerdir.

52- Yanlarında da bakışları yalnız kocalarına dönük hep

aynı yaşta dilberler vardır.

53- O hesap günü için size vaad edilen işte budur.

54- İşte bu, bizim rızkımız; muhakkak ki ona hiç

tükenmek yoktur.

55- Bu, böyledir. Şüphesiz azgınlar için de fena bir

gelecek vardır.

56- Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin

döşektir.

57- İşte artık tatsınlar onu ki, o kaynar su ve irindir.

58- Ve o şekilden çifter çifter tadacakları diğer acılar da

vardır.


59- İşte şunlar da sizin peşinize düşenlerdir. Onlara

merhaba yok. Çünkü onlar cehenneme salınıyorlar.

60- (Arkadan gelenler öncekilere:) Derler ki: "Hayır, asıl

size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz.

Bakın o ne kötü yatak!"

61- "Ey Rabbimiz! Bize bunu takdim edenin ateşteki

azabını kat kat artır" derler.

62- Bir de derler ki: "Kötülerden saydığımız birtakım

adamları (fakir müminleri) niye göremiyoruz?"

63- "Onları eğlence yerine tutmuştuk ha! Yoksa bu gözler

onlardan kaydı mı?"

64- Şüphesiz ki bu haktır. Ateş ehlinin birbiriyle tartışması

muhakkak olacaktır.



65- De ki: "Ben ancak korkuyu haber veren bir

peygamberim. O tek ve kahredici olan Allah'tan başka tanrı

da yoktur."

66- "O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. O

çok güçlüdür, çok bağışlayıcıdır."

67- De ki: "Bu, bir büyük haberdir."

68- "Siz ondan yüz çeviriyorsunuz."

69- "Münakaşa ederlerken, benim melekler yüksek

topluluğuna ait ne bilgim olabilirdi?"

70- "Ancak ben açıktan açığa korkutmakla görevli

olduğum için o bilgi bana vahyediliyor."

71- Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir

insan yaratmaktayım."

72- "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim

mi derhal ona secdeye kapanın."

73- Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

74- Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden

oldu.


75- Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma

secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa

yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.

76- İblis dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten

yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

77- Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun."

78- "Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin

üzerindedir." buyurdu.

79- İblis: "Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne

kadar bana mühlet ver." dedi.

80, 81- Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet

verilenlerdensin" buyurdu.

82- İblis: "Öyle ise izzet ve şerefine yemin ederim ki, ben

onların hepsini mutlaka aldatır, saptırırım."

83- "Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların

müstesna" dedi.

84- Allah buyurdu ki: "O doğru, ben hep doğruyu

söylerim."




85- "Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onların

sana uyanlarından, topunuzdan tıka basa dolduracağım."

86- Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karşı sizden bir

ücret istemiyorum. Ve ben kendiliğimden bir şey de teklif

etmiyorum. "

87- "O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir öğüttür. "

88- "Herhalde onun haberini bir zaman sonra

bileceksiniz."

 


Yüklə 1,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin