Sistemik arteriyel kan basıncının devamlı yüksek düzeyde kalması durumuna hypertension (hipertansiyon) denir. İnsanların % 12 kadarı hipertansiyon yahut bunun yarattığı
komplikasyonlar sonucu ölmektedirler. Bu nedenle, insan ölümlerine yol açan hastalıklar
arasında hipertansiyonun önemli bir yeri vardır.
Arteriyel kan basıncını meydana getiren faktörlerin, total perifer direnç ve kalbin
pompaladığı kan miktarıdır. Bu faktörlerden herhangi birisi artarsa kan basıncı yükselir. Fakat
devamlı hipertansiyon genellikle perifer direncin artmasına bağlıdır.
Yalnız perifer direncin artması da devamlı hipertansiyon meydana getirmeye yetmez;
böbreklerden kan akımına karşı direnç artmasının da mevcut olması gerektiğine dair deliller
vardır. Önemli bazı deneysel deliller aşağıda verilmiştir;
1. Arteriyovenöz fistül meydana getirilebilir ve bu fistül gerektiğinde açılarak kan, direnç
damarlarına (arteriyollere) uğramadan arterlerden venalara geçirilebilir. Bu takdirde perifer
direnç % 60 kadar azalır. Fistül kapatıldığında perifer direnç % 150 kadar artar. Arteriyel kan
basıncı yükselir, fakat geçicidir. Fistül kapalı kaldığı halde kan basıncı tekrar normal düzeye
gelir.
2. Bir kaza sonucu kol ve bacaklarını kaybetmiş insanlarda perifer direnç % 60 kadar artar.
Fakat kan basıncı normaldir.
3. Yapay mikrosferler dolaşıma verilerek arteriyolleri tıkamak ve perifer direnci deneysel
olarak artırmak mümkündür. Mikrosferler aortaya enjekte edilip vücudun her yerine
dağıldıklarında, birçok küçük damarları tıkamışlar, fakat geçici bir hipertansiyon meydana
gelmiştir. Mikrosferler böbrek arterine enjekte edilince, böbrek arteriyollerinin tıkanması sonucu,
devamlı hipertansiyon görülür.
4.Bazı insanlarda doğuştan aortanın göğüs içindeki bölümünde ileri derecede daralma vardır;
vücudun aşağı kısımlarına kan gidemez. Fakat zamanla kolleteral damarlar şekillenir ve aşağı
bölgelere de kan dolaşımını sağlar. Ancak, vücudun yukarısından aşağısına olan kan akımına
karşı büyük bir direnç vardır. Vücudun üst kısmında arteriyel basınç yükselirken, vücudun alt
bölgelerinde kan akımına karşı direnç normal kalır. Böbrekler de kendi kan akımlarını normal
tutarlar. Vücudun bir bölümünde kan akımına karşı direnç artmış ve kan basıncı yükselmiş
olmasına rağmen, böbreklerde direnç normal kaldıkça genel bir hipertansiyon
şekillenmemektedir.
Bu durumlarda da perifer direnç artmış, fakat böbrekte kan akımına karşı direnç
normaldir.
Öte yandan hem perifer direnci, hem de böbreklerden kan akımına karşı direnci artıran çeşitli
patolojik durumlar vardır ki, bunlar devamlı (kronik) hipertansiyon yaratırlar. Kısaca, kronik
hipertansiyonun meydana gelmesinde böbreğin önemli rolü vardır.