Herhangi bir nedenle çıkarılması veya
doğuştan yokluğu durumunda, her ne kadar dikkate değer
bir klinik sorun yaratmazsa da kanda bazı karekteristik değişmelere neden olur. Örneğin,splenik
anemi gibi.
Dalak, koyu kırmızı renkte, taşıdığı kan miktarına göre 100-200 gr.ağırlığında.4x8x12
cm boyutlarındadır. Fibröz kapsülünün gönderdiği trabeküller ile bölünmüş olan dalak dokusu,
beyaz ve kırmızı pulpa olarak adlandırılan iki tip lenfoid kitleden oluşur. Beyaz
pulpa.lymphonodulus splenicus (Malpighi follikülleri). kırmızı pulpa
ise lenfoid
kordonlardan (Chorda splenica - Billroth kordonları) yapılıdır.
SYSTEMA RESPİRATORİUM
(SOLUNUM SİSTEMİ)
Canlılığın en önemli göstergelerinden biri olan soluk alıp-verme,vücut hücrelerinin
ihtiyacı olan oksijenin sağlanması ile artık bir madde olan karbondioksitin uzaklaştırılmasına
yöneliktir. Oksijen, canlı hücrelerin gereksinim duydukları enerjinin ortaya çıkması için mutlak
gerekli olan bir maddedir. Canlı hücrelerin gereksinim duydukları enerji, karbon içeren
maddelerin oksijenle yakılması sonucu oluşur. Enerji ortaya çıkarken artık bir madde olan
karbondioksit de meydana gelir.
Karbondioksit, hücreler için zararlı olduğundan ortamdan
uzaklaştırılması gerekir. Vücut hücrelerinin metabolizmaları için gerekli olan oksijenin
sağlanması yanında, zararlı olan karbondioksitin ortamdan uzaklaştırılması, dolaşım sisteminin
taşıma fonksiyonu yardımı ile solunum sistemi tarafından gerçekleştirilir.
Vücut
hücrelerine
oksijenin iletilmesi, hücrelerin metabolizmaları sonucu oluşan
karbondioksidin atmosfer havasına verilmesi ile ilgili olaylar topluca solunum (respiration)
olarak adlandırılır. Solunumun üç fazı vardır:
a. Pulmoner ventilasyon: Akciğerdeki hava kesecikleri (alveoli) ile atmosfer havası arasındaki
gaz
değişimi, pulmoner ventilasyon (akciğerin havalanması) olarak adlandırılır. Pulmoner
ventilasyon inspirasyon (soluk alma) ve ekspirasyon (soluk verme) ile sağlanır.
b. Difüzyon: Solunum membranı yolu ile akciğer alveollerindeki oksijenin akciğer
kapillerleri içindeki kana, kandaki karbondioksitin de yine aynı yolla alveollere geçişi
solunumun difüzyon fazını oluşturur. Atmosfer havası ile kan arasındaki gaz değişimini
ifade
eden bu faz dış solunum olarak ta adlandırılır.
c. Taşıma (transport): Akciğer kapillerlerindeki kana geçen oksijenin dolaşım sistemi yolu ile
hücrelere, hücrelerde metabolizma sonucu oluşan karbondioksitin kana ve akciğer kapillerlerine
iletilmesine solunumun taşıma fazı denir. Bu fazda, kan ve hücreler arasında gerçekleşen gaz
değişimi iç solunum olarak adlandırılır.
Solunum sisteminin alveoller dışındaki bölümü hava iletimi ve dağıtımı ile ilgilidir.
Hava iletici
bölüm olarak da adlandırılan bu yollar sistemi havanın serbest geçişi için çok elverişli olduğu
gibi aynı zamanda temizleme, ısıtma ve nemlendirme fonksiyonlarını yerine getirebilecek
yeteneklere de sahiptir. Böylece solunum sistemi oksijenden
zengin bir hava sağlamakla
kalmaz aynı zamanda atmosfer havasının eksikliklerini tamamlayıp zararlı içeriklerini de yok
eder. Solunum sisteminin diğer fonksiyonları, burundaki özel epitelle sağlanan koku duyusu
110
(olfaction) ve gırtlak tarafından gerçekleştirilen ses üretimi (fonatio)'dir. Solunum sistemi
ayrıca, vücudun pH düzeyinin ayarlanması (homeostasis)' na da yardımcı olur.
Öğretim kolaylığı amacıyla solunum sistemi iki temel bölüme ayrılır. Bunlardan birincisi
oksijenle yüklü havanın dış ortamdan alınarak akciğerlerdeki alveollere (alveollerdeki
karbondioksitten zengin havanın dışarıya) iletildiği boru sistemi (
Solunum Yolları)
ikincisi ise gaz alış-verişinin gerçekleştirildiği alveoller ve solunum membranından (alveolo-kapiller
kompleks) ibaret olan akciğer parankiminden (
Solunum Organı-akciğer) oluşur.
Alveolo-kapiller
kompleks makroskopik anatomiden ziyade histoloji ve fizyoloji bilim dalları tarafından daha
ayrıntılı şekilde ele alınır.
Solunum
(soluk
alıp verme), vücudun gereksinmelerine göre düzenlenir. Bu düzenleme,
beyin sapında (medullaoblongata ve pons) bulunan solunum merkezi tarafından idare edilir.
Solunum merkezi kendi içinde yer alan pnömotoksik alt merkez ile akciğerlerdeki gerilme
reseptörleri ve bazı vücut damarlarında bulunan oksijen azlığı ve pH değişimlerine
duyarlı reseptörlerin ilettiği uyarıların baskısı altındadır. Bunlar dışında, korku, heyecan, vücut
ısısındaki artma ve egzersizler de solunum ritminde değişiklikler yaparlar.
Solunum sistemi anatomisi'ni hava iletici bölüm ve solunum organı başlıkları altında ayrı ayrı
inceleyeceğiz.
Dostları ilə paylaş: