savaş anarşisi bu yüzden neredeyse her türlü bedel ödenerek
engellenmesi gereken bir durumdur. Öyleyse, o inanılmaz
derecede bölücü güç, yani din, devlete bütünüyle tabi
olmalıdır. Aksi takdirde, hâkim inanış dışına çıkanlar (örneğin
Cromvvell’in tayfası) kargaşaya sebebiyet verebilir.
Hobbes'a göre, devletin yasaları bizim için vicdanen bağlayıcı
olmalıdır. Hukuk, devletin elinde olan iktidar kurumlan
aracılığıyla korunmalı ve uygulanmalıdır. Hobbes devletin
ürünü olan yasaların doğal hukuku içermesi gerektiğini
belirtir. Ama teorisi çoğu zaman bunun böyle olmadığını
varsaydığı veya Hobbesçu adaletin bütünüyle pozitivist
olduğu biçiminde anlaşılmıştır. Buradaki kavrayış bu
bağlamda hukuk ile neyin kastedildiği konusunda bir kategori
yanlışından doğar. Gerçekte yasalar bütün meseleleri ve
araçları devletin kontrol eden eline bırakma konusunda
ulaşılan bir anlaşmanın ürünüdür. Hukuk yasaları içerebilir
ama aynı zamanda ahlaki veya doğal hukuku da içerebilir. Hiç
kuşku yoktur ki Hobbes kimsenin değiştiremeyeceği doğa
yasalarının hüküm sürdüğünü teslim etmiştir.
Yine de Hobbes’un devleti, kendisinin sonucu olan bütün
medeni yasaların ve ahlakın kaynağı olmanın yanısıra,
(medeni) adaletin de tek kaynağı olmalıdır. Bu tür adalet
ancak devletin araçlarınca uygulanırsa etkili biçimde var
olabilir:
Dostları ilə paylaş: