F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 18:1 (2013) 169
____________________________________________________________________________
üzere kazanılması gereken yedi sıfatı vardır. Nefsin bu sıfatlarla vasıflanmış
olması övülmüştür. Bu makamda bulunanlar, asla mahlûkata herhangi bir
itirazda bulunmazlar.
63
Ayrıca Trabzonî, nefsin bu makamında bulunanların, bu
makamda hayır ve şerrin bir arada toplamasından dolayı ayakların kaymasına
sebep olacağını devamlı hatırlarında tutması gerektiğini belirtir. Çünkü nefsi
gaflete düşerse ve bu makamda, hem hayrın hem de şerrin olabileceğini
unutursa o zaman günaha düşebilir. Sâlik, nefsinin şerrine uymaz ve nefsindeki
hayır özelliği şerrine galip gelirse, bu durumda sâlikin nefsin bir üst makamına
geçmesi mümkün hale gelir.
64
Trabzonî, nefsin mülheme makamında zikrinin “Hû” ismi olduğunu
söyler. “Hû” isminin mahiyeti hakkında zâhir ve bâtın âlimlerinin görüşlerini
inceler. Ayrıca bu ismin zikrinin nasıl uygulanacağı konusunda da bilgi verir.
Ona göre, mülheme makamında sâlikin devam edeceği zikir, üçüncü
isim olan “Hû”dur. Bu ismin “Esmâ-i Hüsnâ” olup olmadığı hakkında zâhir
âlimleri ile bâtın âlimleri arasında ihtilaf vardır. Zâhir âlimlerine göre bu isim
“Esmâ-i Hüsnâ”dan değildir. Allah için kullanılması zamirin, ismin makamında
olmasından dolayıdır. Bâtın âlimlerine göre ise, “Esmâ-i Hüsnâ”dandır. Çünkü bu
isim, Allah için kullanıldığı zaman, onunla bütün hüviyetleri içine alan “zâtî ehadî”
hüviyete işaret eder.
65
Allah lafzı, O’nun ulûhiyet mertebesine delâlet ettiği gibi,
“Hû” lafzı da “gaybet-i zât ve hüviyet-i batınî”ye delalet eder. Yani “Hû” Allah’ın
zatını ifade eden mutlak gayb olan hüviyettir.
66
Bundan dolayı “Hû”, “Allah”
isminin bâtını, hakîkati ve sırrıdır. Bu nedenle bâtın âlimleri “Allah” ismini mülk
ehlinin, “Hû” ismini ise melekût ehlinin zikri olarak kabul etmişlerdir. Mülk ehli
nasıl “Allah” ismi ile tasarrufta bulunur ise, melekût ehli de bu isimle tasarrufta
bulunur. Aynı şekilde mülk ehli için “Allah” ismi nasıl en büyük isim ise, melekût
ehli için de “Hû” ismi en büyük isimdir. Ancak zâkir bu isimle zikir yaparken
onunla gaybî hüviyet ve mutlak ehadî zâtı kastettiğine dikkat etmesi gerekir.
Çünkü bu ismin, “Esmâ-i Hüsnâ”dan olması, zâtî hüviyetin kastedilmesine
bağlıdır. Aksi takdirde sıradan bir zamir olur.
67
Trabzonî “Hû” ismiyle nasıl zikir yapılacağını ise şöyle açıklar: Zâkir, bu
isimle zikre, nefsini zâtî hüviyete teveccüh etmesine mani olan bütün nispet ve
kayıtlardan arındırarak başlar. Allah’a ulaşmada nefsine mani olan bütün
63
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 212b.
64
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 213b.
65
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 209b, 212b.
66
Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri, s. 282.
67
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 212a-212b.