25
(Şubat/1979) “
Toplum diye bir şey yoktur, sadece bireyler, kadınlar
ve erkekler vardır” diyor
31
.
Acaba Thatcher’ın ima ettiği şekilde toplum bir illüzyon mu?
Toplum dediğimiz şey sadece bireylerin toplamından mı
ibaret?
Eğer öyleyse, bireyi inceleyen bilim dalı olan psikoloji,
sosyolojinin görevini de üstlenmeye yetmez mi?
Eğer bireyler
istedikleri her şeyi yapabilselerdi -cinayetler dahil- her türlü
sapkın davranışı sonuçta kabul etmek zorunda kalmaz mıydık?
Sosyolojik hayal gücünü (sociolocigal imagination) açıklarken
Mills’in belirttiği şekilde,
bireysel gibi gördüğümüz bir çok sorunun
aslında toplumsal bir temeli olduğuna tanık oluruz. Ya da
etrafımıza biraz daha dikkatli baktığımızda,
son derece
organize insan grupları tarafından çevrelendiğimizi fark
edebiliriz.
Sosyologların işi, toplumun bizi nasıl
etkilediğini ve bizim
kendi kaderimiz için ne yaptığımızı araştırmaktır. Bazı
sosyologlar sosyalleşme sürecine vurgu yaparak,
insan
davranışının sadece bireysel eylemlerle veya kişisel seçimlerle;
yani özgür irade ile açıklanabileceği fikrini reddederler.
Toplumsal faktörlerin birey üzerindeki etkisini anlamak
bakımından Durkheim’ın
İntihar adlı
eseri son derece
önemlidir.
Dostları ilə paylaş: