Bağlanma ve Bağlanma Stilleri ile İlgili Araştırmalar Bağlanma kavramına ilişkin alan yazında birçok
araştırma olduğu ve bu araştırmaların özellikle bağlanma
üzerinde etki sahibi olan faktörlere yönelik olduğu
görülmüştür (Van Ijenzdoorn ve Sagi-Schwartz, 2008).
Grossman ve arkadaşları (2008) tarafından yürütülen bir
araştırmada,
ebeveyn-çocuk
bağlanması
üzerinde
babaların destekleyen tutum sergilemesinin ve hassas
olmasının çocukların oyun davranışlarını olumlu yönde
geliştirdiği ortaya konmuştur.
Ziefman
ve
Hazan
(2008) tarafından yürütülen
araştırmada, bağlanma davranışındaki sıklığın ve
bağlanma simetrisinin içsel çalışma modeli çerçevesinde
yaş ile paralel bir değişim gösterdiği saptanmıştır.
Bağlanma ile çevresel şartlar arasındaki ilişkinin ortaya
konduğu araştırmalar incelendiğinde (Granqvist ve
Kirkpatrick, 2004), istikrarlı çevresel şartların varlığının
bağlanma tarzının sürekliliği üzerinde etkili olduğu
görülmüştür. Çevresel şartlarda ortaya çıkan dramatik
değişmelerin ise içsel çalışma modellerinin yeniden
şekillenmesini ve bağlanma stilinin değişmesine etki
ettiği ortaya konulmuştur (Berlin, Cassidy ve Appleyard,
2008; Sroufe, 2000).
Alan yazında bağlanmanın kaygı ve kaçınan boyutlarının
öz duyarlılık ile ilişkisi incelendiğinde, yapılan
araştırmaların sonuçları kaygılı bağlanma ile öz duyarlılık
arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir (Irons, 2007;
Neff ve Beretvas, 2013; Neff ve McGehee, 2010; Terzi,
2015; Wei, Liao, Ku ve Shaffer, 2011). Kaçınan
bağlanma ile özduyarlılık arasında ise ilişki olmadığını
(Irons, 2007; Neff ve Beretvas, 2013; Neff ve McGehee,
2010; Rosen, 2013; Terzi, 2015) veya zayıf bir ilişki
olduğunu gösteren çeşitli araştırmalar mevcuttur (Raque-
Bogdan ve diğerleri, 2011; Wei, Liao, Ku ve Shaffer,
2011). Ayrıca yapılan araştırmalar, güvenli bağlanma
tarzı olanların özduyarlılıklarının yüksek; güvensiz
bağlanma tarzı olanların ise özduyarlılıklarının düşük
olduğuna işaret etmektedir (Neff ve Beretvas, 2013; Neff
ve McGehee, 2010).
Bireyin bağlanma stilinin, onun stresle başa çıkma
davranışıyla ve iyi olma düzeyi ile ilişkili olduğu
görülmüş ve iki değişken arasında düşük düzeyde ve
olumlu bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca kayıtsız bağlanma
stilinin aktif planlama başa çıkma tutumunu anlamlı
şekilde yordadığı bulunmuştur (Terzi ve Cihangir
Çankaya, 2009). Hawkins, Howard ve Oyebode (2007),
84 hemşireyle yaptıkları araştırmada, yetişkin bağlanma
stilleri, stres ve başa çıkma stillerine bakmışlardır.
Sonuçlar, güvenli ve güvensiz bağlanan bireyler arasında,
stres
yaşamanın
anlamlı olarak farklılaşmadığını
göstermektedir. Ayrıca Aleksitimik bireylerin kaygılı ve
kaçınmacı bağlanma stilinde oldukları belirlenmiştir
(Durak Batıgün ve Büyükşahin, 2008).
Bağlanma
ve
psikopatoloji
arasındaki
ilişkiye
bakıldığında ise; bağlanmaya ilişkin kaygı ve kaçınma
psikopatolojiye yatkınlık bakımından bir risk faktörü
olarak ortaya çıkmaktadır (Sümer ve ark., 2009 ).
Depresyon tanısı alanların OKB ve PB tanısı alanlardan
daha
yüksek
düzeyde
bağlanma
kaçınması
bildirdikleri;klinik grubun (OKB, panik bozukluk,
depresyon), psikopatolojisi olmayanlardan anlamlı olarak
yüksek düzeylerde bağlanma kaygısı bildirdikleri
saptanmıştır (Sümer ve ark., 2009). Bu sonuçlar
alanyazındakii çalışmalarla benzerlik göstermektedir
(Bifulco, Moran, Ball ve Bernazzani, 2002; Mikulincer
ve Shaver, 2007).
Bağlanma süreci üzerinde etkisi olan faktörler
kapsamında ele alınan bir faktör olan ebeveyn faktörüne
yönelik Grossman ve Zimmerman (2002) tarafından
yürütülen araştırmada anneye ve babaya olan güvenli
bağlanma arasındaki farklılık incelenmiştir. Anneye
yönelik güvenli bağlanma geliştiren bireylerin, stres ile
karşılaştığında
fizyolojik
anlamda
rahatlama
sağlayabilme kabiliyetinin olduğu ve babaya yönelik
güvenli bağlanma geliştiren bireylerin ise oyun ve keşif
yönünün kuvvetli olduğu ortaya konulmuştur.
Cyprus Turkish Journal of Psychiatry & Psychology Vol.1 Issue:1 Nacar, E., Gökkaya, F. (2019). 53