Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə87/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

SOSYALİZME GİDEN YOLLAR
İki ana sorun, sosyalizm içinde rekabet hâlinde olan gelenekler ve eğilimleri bölmüştür. Birinci­
si sosyalistlerin gerçekleştirmek için uğraştıkları amaçlar veya hedeflerdir. Sosyalist bir toplumun 
benzemesi gereken şey düşüncesi sosyalistlerde çok farklıdır; gerçekten onlar, sosyalizmle ilgi­
li birbirinden farklı tanımlar geliştirmişlerdir. Buradaki tem el anlaşmazlık, sırasıyla komünist ve 
sosyal demokrat geleneklerle ifade edilen köktenci sosyalizm ve düzeltimci sosyalizm arasındadır. 
Bu gelenekler bu bölümün ikinci kısmında incelenecektir. Bu kısım, sosyalistlerin görüş ayrılığına 
düştüğü ikinci konuyu yani sosyalist amaçları gerçekleştirmek için kullanmaları gereken “araçlar”ı 
veya “sosyalizme giden yollar”ı tartışıyor. Araçlara ilişkin bu ilgi, sosyalizmin m uhalif bir karaktere 
sahip olmasından kaynaklanıyor; bu karakter, sosyalizmin ortaya çıktığı kapitalist veya sömürgeci 
toplumların dönüşümü ve değişimi için zorlayıcı bir güçtür. Sosyalistlerin benimsediği “yol”, sade­
ce stratejik önemi olan bir mesele değildir; aynı zamanda hem sosyalist hareketin karakterini be­
lirler hem de nihaî olarak elde edilen sosyalizmin şeklini etkiler. Bir başka ifadeyle, sosyalizmdeki 
amaçlar ve hedefler çoğu kere birbirine bağlıdır.
Devrimci Sosyalizm
İlk sosyalistler sosyalizmin, varolan siyasî sistemin devrimci hareketle yıkılmasıyla gerçekleştiri­
lebileceğine inanmaktaydılar ve şiddetin böyle bir devrimin kaçınılmaz bir özelliği olduğunu ka­
bul etmişlerdi. İlk devrim savunucularından birisi, iktidarın devrimle ele geçirilmesinin planlan­


ması ve uygulanması için küçük bir suikastçı topluluğu oluşturmayı amaçlayan Fransız sosyalist 
Auguste Blanqui’dir. (1 8 0 5 -1 8 8 1 ) Diğer taraftan M arx (bkz. s. 135) ve Engels, kapitalizmi yık­
mak için sınıf bilinci olan işçi kitlelerinin ayaklandığı proleter devrimini planlamışlardı. Ne var ki 
Lenin ve Bolşeviklerin ayaklanmadan daha çok bir 
hükümet darbesi
ile Rusya’da iktidarı ele geçirdi­
ği 1917 yılına kadar başarılı bir sosyalist devrim gerçekleşmemişti. Çoğu açıdan Bolşevik Devrim, 
sonraki sosyalist devrimci nesiller için bir model teşkil etmektedir.
19. Yüzyıl da, devrimci yöntem ler sosyalistleri iki sebepten dolayı cezbetmektedir. Birincisi 
endüstrileşmenin ilk evreleri, işçi topluluklarını yoksulluk ve yaygın işsizlik zulmüne mâruz bıra­
karak büyük bir adâletsizliğe sebep olmuştur. Kapitalizm açık bir zulüm ve sömürü sistemi olarak 
görülmektedir ve işçi sınıfı devrimin eşiğinde olduğunun farkındadır. M arx ve Engels 1848’de “Bir 
hayâlet -kom ünizm hayâleti- Avrupa’yı sarıyor” şeklinde yazdıklarında, kıtanın birçok kısmındaki 
ayaklanma devrim ve devrimin geçmişini yazıyorlardı. İkincisi, işçi sınıfının, siyaseti etkileyecek 
çok az aracı vardı; onlar, nerdeyse her yerde siyasî hayattan dışlanmışlardı. Rusya gibi otokratik 
monarşinin 19. Yüzyıl boyunca sürdüğü yerlerde, toprak sahibi aristokrasinin hâkimiyeti vardı. 
Anayasal ve temsilci hükümetin geliştiği yerlerde oy hakkı genellikle orta sınıf için mülkiyete sahip 
olmakla sınırlandırılmıştı. İstisnaî durumlar olarak 1848 Fransası gibi evrensel oy hakkının çok 
önceden uygulamaya sokulduğu durumlar da vardı, buralar, ağırlıklı olarak tarımın ve aşırı dindar­
lığın olduğu, seçmenlerin büyük çoğunluğunu köylülerin oluşturduğu, siyasî olarak muhafazakâr 
insanların yaşadığı bölgelerdir. Bu türden durumlarda Fransız anarşist Proudhon (bkz. s. 2 0 0 ); 
“evrensel oy hakkının karşı-devrim olduğu” yönünde uyarıda bulunmuştur. O y hakkı engellenmiş 
işçi sınıfları için sosyalizmin gerçekleşmesi ihtimâli, sadece siyasî devrimde yatıyordu.
Bununla birlikte devrim, sosyalistler için sadece taktiksel bir düşünce olmamıştır; onların dev­
let ve iktidarın doğasıyla ilgili tahlillerini de yansıtmaktadır. Liberaller devletin tarafsız, tüm vatan­
daşların ihtiyaçlarını cevaplayan ve kamu yararına hareket eden bir kurum olduğuna inanırlar; dev­
rimci sosyalistler devleti, sınıf zulmünün bir aracı, “sermaye’ nin çıkarına hareket eden ve “işçi’ nin 
karşısında bir kurum olarak görmektedir. Marksistler, siyasî iktidarın sınıf çıkarlarını yansıttığına ve 
devletin “burjuvazi devleti”, sermaye lehine kaçınılmaz şekilde önyargılı olduğuna inanmaktadırlar. 
Siyasî reform ve kademeli değişim anlamsızdır. Evrensel oy hakkı ve usûlüne uygun ve rekabetçi 
seçimler en iyi ihtimâlle bir aldatmacadan ibarettirler, onların amacı işçi sınıfının siyasî enerjisini 
yanlış yere kanalize etmek ve eşit olmayan sınıf gerçeğini gizlemektir. Bu yüzden sınıf bilinci olan 
proleteryanın sosyalizmi kurmak için başka bir alternatifi yoktur; ilk yapacağı iş siyasî devrim aracı­
lığıyla burjuvazi devletini yıkmaktır. Marx, bu devrimi proleterya diktatörlüğü olarak anılan geçici 
bir dönemin takip edeceğine; bu süreçte de devrimin, mülksüzleştirilmiş burjuvazi tarafından ger­
çekleştirilecek karşı-devrim tehlikesine karşı korunmaya ihtiyacı olacağına inanmaktadır.
20. Yüzyıl’ın ikinci yarısında, gelişen dünyada sosyalistler arasında devrim inancı çok yay­
gındı. 1945 sonrası dönemde birçok milliyetçi kurtuluş hareketi, sömürgeci düzenle ne müzakere 
edilebileceği ne de böyle bir düzende seçim kazanma ile var olunabileceği düşüncesi ile “silâhlı 
mücadele’ yi benimsemişti. Asya’da Mao Zedong’un önderliğini yaptığı 1949 Çin Devrimi, Japon


ve Çin Milliyetçilerine, yani Kuomintang’a karşı uzun bir askerî kampanyanın sonucudur. Vietnam 
millî birliği, önce Fransa’ya, daha sonra Amerika Birleşik D evletlerine karşı uzun bir savaştan son­
ra 1975’te başarılı olmuştur. Arjantinli devrimci Che Guevara, 1967’de ölene kadar, Güney Ameri­
ka’nın çeşitli bölgelerinde gerilla kuvvetlerine öncülük etti ve Fidel Castro’nun Amerikan destekli 
Batista rejimini yıkarak iktidara geldiği 1959 Küba Devrimi sırasında orduya komuta etti. Benzer 
bir devrim mücadelesi Afrika’da oldu; 1962’de Cezayir, şiddetli bir savaşla Fransa’dan bağımsızlı­
ğını kazandı. Cezayir deneyiminin ışığında Fransız devrim teorisyeni Frantz Fanon (1 9 2 5 -1 9 6 1 ); 
The Wretched o f the Earth
( Yeryüzünün Lanetlileri,
[1961] 1965) adlı eserinde, şiddete başvurulan 
bir ayaklanmanın, sadece siyasal bir zorunluluk olmadığını aynı zamanda anti-sömürgeci mücade­
lenin psikolojik olarak arzu edilen bir özelliği de olduğunu iddia etmiştir. Fanon, sömürgeci yö­
netimin; ancak kan dökülerek ve ayaklanma deneyimi ile tasfiye edilen Afrika’nın siyah insanları 
arasında güçsüzlük ve aşağılık duygusunu yeşerttiğine inanmaktadır.
Devrimci veya isyankâr siyasî araçların seçimi, sosyalizm açısından derin sonuçlar içerir. Ö r­
neğin, devrimin kullanılması köktenci amaçların kovalanmasına sebep olur. Devrimin, eski düze­
nin kalıntılarını yok etmek ve tam anlamıyla yeni sosyalist sistemin oluşturulmasını sağlamak gibi 
bir avantajı vardır. Bu yüzden Pol P o t’un liderliğini yapan Kızıl Kmerler, 1975 yılında Kam boçya’da 
iktidarı ele geçirdiğinde “Sıfır Yılı” ilân etmiştir. Kapitalizm kaldırılabilir ve yerine farklı nitelikler­
de sosyalist bir toplum kurulabilir. Bu bağlamda sosyalizm, genellikle devlet kolektifleştirmesi biçi­
minde tezâhür etti ve Stalin döneminde Sovyetler Birliği’ne model oldu. Devrim “yol”u siyasî baskı 
kullanımı ve diktatörlüğe kayış ile de ilgilidir. Bu, birkaç nedenden dolayı meydana geldi. Birincisi, 
güç kullanımı, yeni yöneticileri şiddeti politikanın yasal bir aracı olarak görmeye alıştırdı. Mao’nun 
ifade ettiği gibi, “İktidar silâhın namlusundadır.” İkincisi, devrimci partiler, genellikle iktidar ele 
geçirildiğinde sağlamlaşan katı disiplin ve güçlü liderlik üzerine bina edilen askerî-stildeki yapıları 
benimsemişlerdir. Üçüncüsü, eski düzenin izlerini tamamen silinmesinde, totaliter diktatörlüğün 
kurulması için yapılan hazırlıklarda, tüm karşıt güçler ortadan kaldırılmıştır. Devrimci sosyalist 
gelenek, 1 9 8 9 -1 9 9 1 ’in karşı-devriminde komünizmin yıkılmasıyla ölümcül bir darbe almıştır. Bu, 
1917’de sosyalist politikalarda meydana gelen bölünmeyi sonlandırmıştır; ve sosyalizmin, anaya­
sal ve demokratik politikalara dönüşümü tamamlanmıştır. Devrimci sosyalizmin uygulandığı yer­
ler, sadece M aoist ayaklanmaların devam ettiği Peru ve Nepal gibi kuytu bölgelerdir.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin