T.C
SAĞLIK BAKANLIĞI
HAYDARPAŞA NUMUNE
EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
I.ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON KLİNİĞİ
Klinik Şefi: Uzm. Dr. Neşe Aydın
YÜKSEK AKIMLI VE DÜŞÜK AKIMLI
SEVOFLURAN
ANESTEZİSİNİN HEMODİNAMİK ETKİLERİ İLE
DERLENME DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ AÇISINDAN
KARŞILAŞTIRILMASI
( Uzmanlık Tezi )
Dr. Hakan Tanrıöver
İSTANBUL-2006
1
İÇİNDEKİLER
Say
fa No
1. GİRİŞ………………………………………………………………….
…. 1
2. GENEL BİLGİLER…………………………………………………...
… 3
3. GEREÇ VE YÖNTEM………………………………...……………
…. 39
4. BULGULAR………………………………………………………….
… 45
5. TARTIŞMA………………………………………………………………
65
6. SONUÇ………………………………………………………………..…
70
7. ÖZET……………………………………………………………………
71
8.
KAYNAKLAR……………………………………………………..…… 73
9.
2
1. GİRİŞ
Yeniden solutmalı sistemler isteğe bağlı olarak yüksek ya da düşük taze gaz
akımları ile kullanılabilir(1,2).
Mesleksel güvenlik ve sağlık konusunda daha katı düzenlemelerin getirilmesi,
çevre konusunda bilincin artması, çok yüksek teknolojiye sahip anestezi makinelerinin
geliştirilmesi ve anestezik gazların daha ekonomik kullanılmasına yönelik istemler
nedeniyle düşük akımlı anesteziye olan ilgi giderek artmaktadır.
Bergman daha 1986 yılında o dönem için yaygın kullanılmakta olan yüksek taze
gaz akımlı anestezinin modern anestezi makinelerindeki yüksek teknik standartlarla
belirgin bir çelişki oluşturduğunu dikkat çekmiştir(2).
Yine Bergman, bir yanda özellikle yeniden solutma için tasarlanmış yüksek
teknolojik özelliklere sahip (örn: Yeni Avrupa Ortak Standardı EN-740’a uygun (3)) araç
gereçlerin varlığı ile diğer yandan günlük anestezi uygulamalarında neredeyse
karbondioksit absorbsiyonunu gereksiz kılacak kadar yüksek taze gaz akımları
kullanılması arasında akıl almaz bir çelişki olduğunu vurgulamıştır(2).
Anestezi makinelerinin çoğunda teknik olarak ileri solutma sistemleri ve izlem
olanakları bulunmasına karşın, neredeyse hiç yeniden-solutmaya izin vermeyecek
miktarda taze gaz akımları kullanmanın günümüzle bağdaşmayan anlamsız bir uygulama
olduğunu fark eden anestezist oranı hızla artmaktadır.
Düşük akımlı anestezi tekniklerinin yaygın bir şekilde benimsenmesinin
önündeki engel, teknik araç gereç yetersizliği değil; daha çok deneyim eksikliği ve yeni
teknikleri öğrenme konusundaki isteksizliktir.
Düşük taze gaz akımlı anestezi tekniklerine karşı çekincelerin nedeni, çoğu
anestezistin bu teknikleri pek bilmemesi ve bu teknikler için anestezik gazların dozu ve
anestezi makinelerinin uygunluğu konusunda büyük bir belirsizlik bulunmasıdır.
1998 yılında yeni ortak teknik norm EN–740 “Anestezi Makineleri ve Modülleri
Temel Koşullar” düzenlemesine uyulması, tüm Avrupa Birliği ülkeleri için zorunlu hale
gelmiştir. Artık tüm anestezi makinelerinde bulunması zorunlu olan standart güvenlik
araçları, düşük akımlı anestezi tekniklerinin güvenle uygulanabilmesi için bütün teknik
ön koşulları sağlamaktadır.
3
Düşük akımlı anestezi; anestezik gaz iklimini iyileştirir, aynı zamanda volatil
ajanların ve anestezik gazların tüketimini de önemli düzeyde azaltır. Bunun doğal
sonucu, hem parasal tasarruf sağlanması ve hem de ameliyathane ortamı ve atmosfer
kirliliğinin azalmasıdır.
Anestezi sırasında hastanın maruz kaldığı risk, büyük ölçüde anestezistin seçilen
anestezi yöntemiyle ilgili deneyimine ve tekniğe özgü olası komplikasyonlar
konusundaki bilgisine bağımlıdır(4).
Düşük taze gaz akımlı tekniklerle anestezi uygulaması ve bu tekniklerin
benimsenmesi, anesteziste hem hastayı hem de anestezi makinesini daha iyi anlaması
bakımından yeni açılımlar sunar(5,6,7).
Günümüzde tercih edilen anestezi uygulaması, yarı kapalı yeniden solutmalı
sistemlerin göreceli olarak yüksek taze gaz akımlarıyla kullanımıdır ve bunun olası
nedeni tıbbi-hukuksal (medicolegal) kaygılar ve eğitim eksikliğidir.
Teknik ilerlemenin artması nedeniyle gidişat, düşük akımlı anestezi tekniklerine
odaklanmıştır(2).
Sevofluran, pek çok anestezi kliniğinde rutin olarak kullanılan inhalasyon
anesteziği haline gelmiştir. Ekonomik ve ekolojik açıdan bakıldığında çözünürlüğü ve
anestezik gücü düşük olan bu ajanların, yalnızca düşük akımlı anestezi teknikleriyle
kullanılması gerekir. Bir inhalasyon anesteziğinin daha düşük çözünürlüğe ve daha
düşük anestezik güce sahip olması, akımın azaltılması ile sağlanabilecek etkililik
artışının da daha yüksek olmasına neden olur(8).
Sistemden büyük miktarda gaz atılımına bağlı olarak, anestezik ajanın duyarsız
bir şekilde boşa harcandığı sorununun farkına varılması, akımın yeterince düşürülmesi
yönünde doğrudan bir etki yapar(9).
Yalnızca klinik uygulama değiştirilerek eldeki araç ve gerecin daha etkili
kullanılması ile önemli düzeyde tasarruf sağlanabilir.
Düşük taze gaz akımlı tekniklerin daha ekonomik olduğu yadsınamaz. Ancak, bu
tekniklerin üstün olarak nitelendirilebilmesi için hastalar açısından yüksek taze gaz
akımlarıyla uygulanan yöntemler kadar güvenli olması koşulunu da vurgulamak gerekir.
Biz bu çalışmamızda elektif inguinal herni operasyonu geçiren hastalarda;
yüksek akımlı ve düşük akımlı sevofluran anestezisinin peroperative hemodinami ve
derlenme dönemi üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık.
4
2.GENEL BİLGİLER
A) SOLUTMA SİSTEMLERİ
Anestezi makinelerinin hastaya anestezik gaz verilmesini sağlayan teknik
öğesidir. Bu sistemler teknik özellikleri uyarınca aşağıdaki amaçların
gerçekleştirilmesini sağlar.
Farklı oranlarda taze ve ekspire edilen gaz içeren anestezik
gazların bir araya getirilmesi.
Anestezik gazların hastaya ulaştırılması.
Expire edilen karbondioksitin uzaklaştırılması.
Anestezik gazların ortam atmosferinden ayrı tutulması.
Anestezik gazların ısı ve nem yönünden uygun iklim koşullarına
getirilmesi.
5
1. SOLUTMA SİSTEMLERİNİN TEKNİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE
SINIFLANDIRILMASI
Şekil 1: Temel Teknik Özelliklere Göre Sınıflandırılan Solutma Sistemleri
6
1.1.Anestezik Gaz Rezervuarı Olmayan Solutma Sistemleri
Bu sistemler, anestezik gazların ortam atmosferinden ayrı tutulmasını
sağlayamazlar. Bu nedenle ortam havasının istemsiz ve denetlenemez bir şekilde
anestezik gazlara karışması gerçek bir olasılıktır ve hastaya verilen anestezik
konsantrasyonunun kesin denetimi olanaksızdır. Temel özelliği basit teknik
tasarımlarıdır.
1.2.Yeniden Solutmasız Sistemler
Teknik açıdan bakıldığında, anestezi altındaki bir hastanın, ekshale ettiği gaz
karışımındaki anestezik ajanları bir sonraki inspirasyonunda yeniden kullanması için
tasarlanmamış; tersine, expire edilen gaz karışımının tümünün ya da en azından
karbondioksit içeren alveol gazının sistemden uzaklaştırılarak atmosfere atılması ve
sistemin yeniden taze gaz karışımı ile doldurulması amaçlanmıştır. İkiye ayrılır:
a) Akım Denetimli Yeniden Solutmasız Sistemler
b) Valf Denetimli Yeniden Solutmasız Sistemler
1.3.Yeniden Solutmalı Sistemler
“Yeniden Solutma” exhale edilen havadaki kullanılmamış anestezik gazların
karbondioksitten arındırıldıktan ve belli miktarda taze gazla karıştırıldıktan sonra bir
sonraki inspirasyonda tamamen ya da kısmen hastaya döndüğü bir tekniği tanımlar.
Bunun anlamı expire edilen gazdaki karbondioksiti temizleyecek bir cihazın bu tip
sistemlerin zorunlu ve bütünleyici bir parçası olarak düşünülmesi gerektiğidir. İkiye
ayrılır:
a) To and fro absorbsiyon sistemleri
b) Absorbsiyonlu halka sistemleri
7
2. SOLUTMA SİSTEMLERİNİN İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİNE GÖRE
SINIFLANDIRILMASI
2.1. Açık Solutma Sistemleri
Açık Solutma Sistemlerinin ortak özelliği, hastanın soluduğu anestezik gaz
karışımının kesin bir şekilde denetlenemez oluşudur. Oda havasının denetimsiz girişi ya
da anestezik gaz konsantrasyonlarında denetlenemeyen değişiklikler olabilir.
2.2. Yarı-Açık Solutma Sistemleri
Bu sistemde exhale edilen gaz bütünüyle sistem dışına atılır ve bir sonraki
inspirasyonda saf taze gaz verilir. Yani taze gaz akımı dakika hacmine eşit ya da birkaç
kat fazla olmalıdır. Kullanılmadan sistem dışına atılan oksijen, azotprotoksit ve volatil
anestezik miktarı taze gaz akımı ile orantılıdır. Anestezik gazın bileşimi taze gazınki ile
benzerdir. Yarı-Açık solutma sisteminde inspiratuar kol atmosfere kapalıyken,
ekspiratuar kol açıktır.
2.3. Yarı-Kapalı Solutma Sistemleri
Bu sistemde taze gaz akımı alınımdan fazla, ancak dakika hacminden azdır.
Anestezi uygulamasında bu tekniğin kullanımı, ancak exhale edilen gazın kısmen
yeniden-solutulması ve aynı zamanda gaz fazlasının sistemden uzaklaştırılması ile
olasıdır. Yeniden solutulan gaz hacmi, taze gaz akımı ve gaz fazlası hacmi ile ters
orantılıdır. Taze gaz akımı azaltıldıkça yeniden solutulan gaz oranı artacağından,
anestezik ile taze gaz bileşimleri arasındaki fark da artacaktır.
2.4.Kapalı Solutma Sistemleri
Verilen taze gaz hacmi, belirli bir sürede hasta tarafından alınıma uğrayan
miktara tam olarak eşitse bu sistem kapalı olarak isimlendirilir. Ekspiratuar gaz hacminin
tamamı karbondioksiti temizlendikten sonra izleyen inspirasyonda hastaya geri döner.
Sistem içinde gaz hacminin korunması, ancak gaz fazlası atılım valvinin kapalı olması
8
ve sistemden hiç kaçak olmaması ile sağlanabilir. Taze gaz bileşimi ve hacmi herhangi
bir zamanda hasta tarafından alınan oksijen, azotprotoksit ve volatil anestezik miktarları
ile tam olarak eşitse kapalı solutma sistemi ile kantitatif anestezi denir(10).Taze gazın
yalnızca hacmi hasta tarafından alınıma uğrayan hacim ile eşit ancak bileşimi eşit
değilse kapalı solutma sistemi ile kantitatif olmayan anestezi olarak tanımlanır.
3.TEKNİK VE İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİNE GÖRE SOLUTMA
SİSTEMLERİ
Tablo 1: Değişik Solutma Sistemlerinin Olası Kullanım Seçenekleri
Açık
Yarı-açık
Yarı-
Kapalı
Kapalı
Yeniden-solutmalı sistem
Ø
+
+
+
Akım-denetimli yeniden-solutmasız
sistemler
(+)
1
+
( + )
2
Ø
Valf-denetimli yeniden solutmasız
sistemler
(+)
1
+
Ø
Ø
Rezervuarı olmayan sistemler
+
( + )
3
Ø
Ø
+ : Kullanıma uygun, ( + ): Kullanım için güvensizlik sınırında, Ø: Teknik özelliği
nedeniyle kullanımı olanaksız
1
: Rezervuar boyutu yetersiz, taze gaz akımı düşük ya da inspiratuvar hacim yüksekse
ve bu nedenle sistemin inspiratuvar koluna hava girişi varsa, açık sisteme geçmek
olasıdır.
2
: Karbondioksit içeren ekshalasyon havasının yeniden solutulmasından kaçınmak
için yeterince yüksek taze gaz akımı gerektiğinden, yarı-kapalı sistem olarak
kullanımı sınırlıdır. Ancak, ölü boşluk içindeki karbondioksit içermeyen ekshale
edilen havanın kısmen yeniden-solutulması kabul edilebilir.
3
: İnspire edilen hacim küçük ve taze gaz akımı sürekliyse, ağız ve farinks boşluğu ya
da yapay bir havayolu gaz rezervuan işlevi görüyorsa, yarı-açık sisteme geçmek
olasıdır. Bu koşullar altında, taze gaz akımı göreceli olarak küçüktür ve
karbondioksit içeren ekshale edilen havanın denetimsiz şekilde yeniden-solutulması
ile yarı-kapalı sisteme geçmek bile olasıdır.
3.1 Gaz Rezervuarı Olmayan Solutma Sistemleri
9
Bu sistemlerin tipik örneği Boyle-Davis havayoludur. Eğer taze gaz akımı
düşükse her inspirasyon sırasında anestezik gazın yanı sıra oda havası da inhale edilir.
Tanım olarak bu bir açık solutma sistemidir. Ancak taze gaz akımı yüksek ve tidal hacim
düşük olursa, expiratuar duraklamada taze gaz ile dolan orofarinks taze gaz rezervuarı
gibi rol oynar ve böylece hasta yalnızca taze gaz inhale eder. Bu durum açık sistemden
yarı-açık bir sisteme belirsiz geçişi temsil eder.
Genel olarak oda havası sisteme serbestçe girebiliyor ve taze gaz akımı ve
rezervuarın toplam hacmi inspiratuar hacimden düşükse, farklı solutma sistemlerinin
tümü bir açık sistem özelliği taşıyabilir.
3.2 Yeniden Solutmalı Sistemler
Bu sistemler temel teknik özelliklerine uygun olarak özellikle yeniden solutma
için tasarlanmıştır. Taze gaz hacmi hasta tarafından alınıma uğrayan gaz hacmine eşitse
ve karbondioksit absorbsiyonunun ardından ekshale edilen gazın tamamı hastaya
yeniden solutuluyorsa “Kapalı Solutma Sistemi” olarak tanımlanır. Taze gaz akımı hasta
tarafından alınıma uğrayan gaz hacminden fazla, ancak dakika hacminden azsa ve
kısmen yeniden solutma yapılıyorsa işlev yönünden “Yarı Kapalı Solutma Sistemi”
olarak tanımlanır. Taze gaz akımının artmasıyla kaçınılmaz olarak yeniden solutulan
hacim azalırken, sistemden atılan gaz fazlası hacmi de artar. Uygun bir sistem tasarım ve
alveol dakika hacminden daha büyük bir taze gaz akımı ile yeniden solutulan kısım yok
denebilecek kadar en aza indirilir(11). Böylece inspiratuar gaz bileşimi taze gaz bileşimi
ile gerçekten aynı olur ve bu yeniden solutmalı sistem “Yarı Açık Solutma Sistemi” gibi
işlev görür. Yeniden solutmalı sistemler, tasarımları serbest hava girişine olanak
vermediği için işlevsel yönden “Açık Solutma Sistemi” olarak tanımlanamaz.
3.3. Yeniden Solutmasız Sistemler
10
a) Akım Denetimli Yeniden Solutmasız Sistemler:
Yeniden solutmasız sistemler, temel teknik özellik olarak ekspirasyon havasının
yeniden solutulması için değil, ekshale edilen gazın uzaklaştırılması ve inspiratuar taze
gaz desteği için tasarlanmışlardır(12,13)
Akım denetimli yeniden solutmasız sistemler yarı açık solutma sistemleri
kullanacak şekilde tasarlanmışlardır(11).
b) Valf Denetimli Yeniden Solutmasız Sistemler:
Ekspiratuar gaz yeniden solutmayı engelleyen valfden atılmak zorunda
olduğundan ekspiratuar gazın yeniden solutulması olanaksızdır. İnspiratuar gaz, yalnızca
saf taze gazdan oluştuğundan taze gaz akımı dakika hacmine eşit olmalıdır. Kapalı ya da
yarı-kapalı olarak kullanılamazlar.
Solutma sistemlerinin işlev ve dozaj özellikleri büyük ölçüde taze gaz akımının
seçimine bağımlı olarak anestezi yönteminin kendisi tarafından belirlenmektedir.
Tablo 2: Taze Gaz Akım Hızına Göre Farklı Solutma Sistemlerinin Kullanımı
Yarı-açık
Yarı-kapalı
Kapalı
Yeniden-solutmalı sistemler
V
F
≥MV
MV>V
F
>Alınım
V
F
= Alınım
Akım-denetimli yeniden-
solutmasız sistemler
V
F
» MV
V
F
≈
MV
Ø
Valf-denetimli yeniden-
solutmasız sistemler
V
F
= MV
Ø
Ø
V
F
:
Taze gaz akımı, MV: Dakika hacmi, Alınım: Hasta tarafından alınıma uğrayan
toplam gaz
Tablo 3: Farklı Solutma Sistemlerinin Tipik Özellikleri
Yeniden-solutmasız
sistemler
Yeniden-solutmalı sistemler
11
Teknik yapı
Basit
Karmaşık
Anestezik gaz
bileşiminin denet
lenebilirliği
Taze gaz bileşiminin değişti-
rilmesi hemen anestezik gaz
bileşimine de yansır.
Taze gaz bileşiminin değiştiril-
mesi, ancak belirli bir süre sonra
anestezik gaz bileşimine yansır.
Anestezik gaz hakkında
bilgi
Anestezik gaz bileşimi, taze
gaz bileşimi ile benzerdir.
Taze gaz akım hızı ne kadar
düşükse, anestezik gaz bileşimi
ile taze gaz bileşimi arasındaki
fark o kadar fazladır.
Anestezik gazların
iklimlendirilmesi
Isıtıcı ve nemlendirici etkisi
yoktur.
Taze gaz akım hızı ne kadar
düşükse, anestezik gaz iklim-
lendirilmesi o kadar iyidir.
Anestezik gaz ve buhar
tüketimi
Yüksekten aşırı yükseğe
kadardır.
Yeniden-solutmalı tekniğin akılcı
kullanımı ile düşüktür
Anestezik gaz ve
buharlarla hava kirliliği
Yüksekten aşırı yükseğe
kadardır.
Yeniden-solutmalı tekniğin akılcı
kullanımı ile düşüktür.
Anestezik gaz ve buhar
tüketiminden
kaynaklanan maliyet
Taze gaz akım hızı ne kadar
yüksekse, o kadar yüksektir
Taze gaz akım hızı ne kadar
düşükse, o kadar düşüktür.
Solutma sisteminin olası
kullanım seçenekleri
Yarı-açık ve çok sınırlı dere-
cede yan-kapalı sistem
şeklinde.
Taze gaz akım hızına bağımlı
olarak; yarı-açık, yan-kapalı ya da
kapalı sistem şeklinde.
Yeniden solutmalı sistemlerin akılcı kullanımı anestezik gaz ve buharların
ekonomik ve ekolojik kullanılması yönündeki haklı kamuoyu istemine yanıt
vermektedir. Anestezik gazların iklimlendirilmesi ve bu sistemlerin işlevsel esnekliği de
yeniden solutmalı tekniğin üstünlüğünü destekleyen güçlü gerekçelerdir.
B. ANESTEZİDE YENİDEN-SOLUTMALI TEKNİĞİN
ÜSTÜNLÜKLERİ (DÜŞÜK AKIMLI TEKNİKLER)
12
1. ANESTEZİK GAZLARIN TÜKETİMİNDE (MALİYETTE) AZALMA
Taze gaz akımının düşürülmesi(Yeniden Solutmanın Arttırılması) ile gazların
tüketiminde hangi boyutta bir azalma sağlanabileceği bir çok bilimsel çalışmada ortaya
konmuştur(14,15,16, 17, 11).
Rutin klinik uygulamada düşük akımlı tekniklerin yerleşmesine yönelik uygun
eğitimsel çabalarla inhalasyon ajanlarının tüketimini %65 oranında azaltmak olasıdır
(18).
Namiki ve arkadaşları ise, pediatrik anestezide sevofluran tüketimini %86
oranında düşürmeyi başarmıştır(19).
Parasal tasarruf oranı; anestezi uygulamasının süresine, seçilen ajanın fiyatının ve
elbette akım miktarındaki azalmanın boyutuna bağımlıdır.
Akımın düşürülmesi ile sağlanan parasal tasarrufa yönelik farklı hesaplamaları
karşılaştırmak zordur; çünkü bunların her biri oldukça farklı varsayıma dayanmaktadır.
Yine de bu farklı sonuçlar toparlanacak olursa, bir saatlik bir anestezi uygulamasında
gaz tüketiminin %25-75 arasında azaldığı ve bu bağlamda parasal tasarruf sağlandığı
söylenebilir.
Tablo 4
:
Farklı Taze Gaz Akımlarına Göre Anestezik Gazların Maliyetleri
(Anestezi Süresi: 1 Saat)
V
F
≈
6 L/dk
V
F
≈
4
L/dk
V
F
≈
3 L/dk
V
F
≈
1 L/dk
13
Baum
İzofluran
Enfluran
28,50
19,00
18,00
12,00
DM
US
$D
M
US$
11,20 DM
7,47 US$ 8,30
DM
5,53 US$
Cotter ve ark.
İzofluran
Enfluran
11,40 £
17,00 US$
5,62 £
8,40 US$
5,16 £
7,70 US$
2,48 £
3,70 US$
Loke ve ark.
İzofluran
Enfluran
12 $Aus
8,00 US$
8,64 $Aus
5,80 USS
6 $Aus
4,00 US$
4,30 $Aus
2,90 US$
2 $Aus
1,30 US$
1,44 $Aus
0,96 US$
Pedersen ve ark.
izofluran
107 DKK
14,50 US$
48,50 DKK
6,50 US$
21 DKK
2,90 US$
DM: Alman markı; US$: Amerikan doları; £: Pound, sterlin;
$Aus: Avustralya doları; DKK: Danimarka kronu (1996 fiyatlarına göre)
2. ÇEVRE KİRLİLİĞİNDE AZALMA
2.1. Çalışma Ortamında Anestezik Gaz Kirliliğinin Azalması
Anestezik gazların düşük konsantrasyonlarda zararlı olup olmadıkları henüz
gösterilebilmiş değildir(20,21).
Çevre bilincinin artması sonucunda, çalışma ortamında anestezik gazlara maruz
kalma konusu daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle günümüzde endüstrileşmiş
ülkelerin tamamı, çalışma ortamında bulunabilecek anestezik gaz ve buhar
konsantrasyonları için göreceli olarak düşük eşik değerler tanımlamışlardır(21,22).
ABD’de Ulusal Mesleksel Güvenlik Ve Sağlık Enstitüsü (National Instute Of
Occupational Safety And Health-NIOSH) tarafından kabul edilmiş sınır değerler;
14
azotprotoksit için 25 ppm, bütün volatil anestezikler için tek başına kullanıldıklarında 2
ppm ve azotprotoksit ile birlikte kullanıldıklarında 0,5 ppm’dir(23).
Avrupa birliğinde bu değerlerden daha esnek ve yukarı doğrudur.
Virtue yalnızca azotprotoksit akımının 0.5L/dk’ya düşürülmesi ile çalışma
ortamındaki azotprotoksit konsantrasyonun 29 ppm’e indirilebileceğini kanıtlamıştır
(24).
Çalışma ortamının gazlarla kontaminasyonunun atık gaz sistemleri ile önemli
düzeyde azaltılabileceği ve sorunun bu şekilde çözülebileceği açıktır. Ancak bu durumda
da anestezi makinesi yanındaki anestezik gaz konsantrasyonu, yüksek akımlı anestezide
düşük akımlı anesteziden %40–150 oranında daha yüksek bulunmuştur(25).
Dostları ilə paylaş: |