Hazirlayanlar



Yüklə 14,65 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə225/247
tarix22.09.2023
ölçüsü14,65 Mb.
#146882
1   ...   221   222   223   224   225   226   227   228   ...   247
Istanbul Ders C1

5C - (s. 94)
Kentten haberler veren bir dergi, “Eski 
bahçe sinemaları geri geldi.” diye bir 
başlık atmış, birkaç görüntü ile süsle-
mişti yazıyı. Rahat koltuklar, modern 
bir perde, süslü bir bahçe, açıkça gö-
rülüyordu fotoğrafta. Belli ki hizmet de 
kusursuzdu bu güzel ortamda. Ne var 
ki bu değildi benim yazlık bahçe sine-
malarım.
Yaşlı birisine makyaj yapmışlardı, gü-
zelleşsin diye. Oysaki unutmuşlardı 
yaşlılığın da bir güzellik olduğunu. 
Keşke anılarda, eski fotoğraflarda bı-
raksalardı bir zamanların kuru yüzlü, 
iskemleli, buruşuk perdeli eski dostu-
nu. Bilgisayarsız, televizyonsuz o yıl-
ların tek seçeneği ve düş makinesiydi 
sinema. “Gezmeye gitmek” kavramı dı-
şında yaşayan canlı bir yanı, bir kişiliği 
vardı sanki sinemanın. 
Tüm İstanbul’un millî bir park gibi ol-
duğu, pırıl pırıl denizi, yemyeşil gezi 
yerleri, az nüfusu ile tadına doyulma-
dığı devirlerde çoğu kez, tramvayla, va-
purla yapılan sakin çevre gezilerinden 
tatlı bir yorgunlukla dönülürdü evlere. 
Ancak keyifle yenen bir akşam yeme-
ğinden sonra, ailenin bir büyüğünden 
gelen “Alın minderlerinizi sinemaya 
gidiyoruz!” cümlesi sihirli bir değnekle 
silerdi gün boyu yapılan gezinin yor-
gunluğunu. 
Kış boyunca kapalı salonlarda göste-
rilen filmler, yazın gelmesi ile bahçe 
sinemalarına taşınır, oralarda başlar-
dı oynamaya. 50’li yıllarda gözde olan 
yazlık sinemalar 60’lı yıllarda fazlala-
şarak hemen hemen her semtte gö-
rülmeye başlamış ancak 70’li yıllarda 
televizyon denen büyülü oyuncağın ev-
lerimize girmesiyle kaybolup gitmişti.
Babamın kucağında seyrettiğim “Ava-
re” isimli müzikal Hint filmi o yaza 
damgasını vurmuştu müziği ile. Radyo-
da, gazinoda, sinemada, sokakta hep o 
söylenip çalınıyordu coşkuyla. O yılların 
elit tabakasının toplandığı Caddebos-
tan semtindeki bahçe sinemasına, arka 
yollardaki bahçeli evlerin ve köşklerin 
arasından kestirmeden çıkılarak biraz 
da erken gidilirdi aceleyle. Büyük çına-
rın altındaki tahta iskemlelere yerleşi-
lip film başlayana dek çevreyi izlemek 
büyükler için ayrı bir sinema öncesi 
zevkiydi. Zaman zaman izlenen film-
deki, o zamanki çocukluk deyimimiz-
le “esas oğlan” yani filmin kahramanı 
kötü adama dersini verdiği zaman şaka 
ile karışık bir alkış, ıslık kıyamet tüm 
sinemayı kaplardı. Kimi korku filmle-
rinde gerilim doruktayken sırf bu anı 
bekleyen arka sıralardaki muziplerin 
çıkardığı bir garip ses, yine sinemayı 
dalgalandırır, sinirler boşanır, gülenler, 
kızanlar birbirlerine karışır, komediye 
dönerdi seyredilen korku filmi.
Tüm bu yıllar geçip delikanlılık yıllarına 
geldiğimizde televizyon girmeye başla-
mıştı yaşamımıza. Bunun etkisi bahçe 
sinemalarında görülmüş, bu eski dost 
yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı çev-
remizden.
Sonra bahçe sinemaları da betona, 
değişen kent yapısına yenik düşerek 
kaybolup gitti zamanın uçsuz bucak-
sız tünelinde. Şimdi görkemli otellerin 
bakımlı bahçelerinde, üstlerine ciciler 
biciler giydirilip makyaj yaparak otur-
tuyorlar geçmiş yılların bu vefakâr 
dostlarını.

Yüklə 14,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   221   222   223   224   225   226   227   228   ...   247




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin