YAŞLILARDA HİPERTANSİYON çalışmalarda kardiyovasküler açıdan 50 yaş altında esas olarak DKB’nin, 60 yaş üzerinde ise SKB ve
nabız basıncının daha fazla risk oluşturduğu gösterilmiştir. Buna ek olarak yaşlılarda DKB’nin belli
değerlerin altına düşmesi de kardiyovasküler riski artırmaktadır. Özellikle koroner ve serebrovas-
küler hastalık sıklığı yüksek olan yaşlı hastalarda DKB’nin kritik bir seviyenin altına düşmesi hem
kalp, hem de beyin perfüzyonu açısından olumsuz etkiler oluşturabilmektedir.
İSH ve artmış nabız basıncının kardiyovasküler etkileri de birçok çalışmada araştırılmıştır.
MRFIT (Multiple Risk Factor Intervention Trial) çalışmasında SKB’deki artışla daha belirgin
olmak üzere SKB ve DKB’deki artışın koroner arter hastalığına bağlı mortaliteyi arttırdığı tespit
edilmiştir. Yine Framingham çalışmasında da sistolik ve diyastolik kan basıncı yüksekliğinin eşlik
ettiği esansiyel hipertansiyona göre İSH’nın koroner arter hastalığı riskini daha fazla arttırdığı
bulunmuştur. Benzer şekilde birçok çalışmada İSH’nın myokard enfarktüsü, sol ventrikül hipert-
rofisi ve inme riski ile kardiyovasküler mortaliteyi 2-4 kat arttırdığı gösterilmiştir.
Hangi kan basıncı düzeyinde tedavi başlanmalı ve tedavi hedefi ne olmalıdır?
Yaşlılarda yapılmış olan birçok çalışmada antihipertansif tedavinin inme, kalp yetmezliği, kardi-
yovasküler olay ve demans sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Özellikle 80 yaşın üzerindeki bireyler-
de antihipertansif tedavinin faydası tartışmalı olmakla beraber HYVET çalışmasında antihiper-
tansif tedavinin fayda sağladığı tespit edilmiştir. Genel olarak yetişkin bir hipertansiyon hastasını
tedavi ederken, kan basıncını 140/90 mmHg düzeyinin altında tutmak hedeflenir. Ancak yaşlı
hasta grubunda bu hedef ve tedaviye başlama sınırları açısından bazı görüş ayrılıkları gündeme
gelmiştir. Bunun nedeni özellikle yaşlı bireylerde kan basıncının ortalama 140/90 mmHg altına
çekildiğinde yarar sağlandığını gösteren yeterli çalışmanın olmamasıdır. Son üç yılda farklı hi-
pertansiyon kılavuzları farklı değerler önermiştir. Bu önerilerde genelde yaşlı olmayan popülas-
yona göre daha “ılımlı” hedefler konmuştur. Ancak çok yeni yayınlanan SPRINT çalışmasında
sistolik kan basıncı hedefinin <120 mmHg olmasının klasik <140 mmHg hedefine göre kardi-
yovasküler olayları daha fazla azalttığı gösterilmiştir. Bu çalışmaya alınan 9000’den fazla bireyin
yaklaşık %28’inin 75 yaş üzerinde olması ve bu alt grupta da sonuçların genel sonuçlara benzer
çıkması sebebiyle yukarıda bahsedilen “ılımlı” hedeflerin tekrar gözden geçirilmesi gerekliliği
doğmuştur. Bununla birlikte son yıllarda yapılan randomize kontrollü çalışma sonuçlarına göre
150/90 mmHg altında bir kan basıncı değerine ulaşmanın inme, koroner arter hastalığı ve kalp
yetmezliği riskini belirgin olarak azalttığı bilinmektedir. Buna göre diyabetes mellitus veya kronik
böbrek hastalığı olmayan yaşlı bireylerde SKB 150 mmHg üzerinde, DKB 90 mmHg üzerinde
ise antihipertansif tedavi başlanmasının uygun olduğu söylenebilir (Kanıt düzeyi A). Diyabeti
veya kronik böbrek hastalığı olan yaşlılarda ise 140/90 mmHg üzerindeki değerlerde tedaviye
başlanması daha uygun görünmektedir (Kanıt düzeyi E).
DKB hedef değeri açısından da durum biraz farklıdır. Yaşlı bir hastada DKB 90 mmHg altına
düşürülmelidir. Ancak yaşlı hastalarda DKB genellikle yüksek olmayıp hatta düşük seyredebil-
mektedir. Bu nedenle SKB düşürülürken DKB’nin hangi düzeylere kadar düşürülmesine izin
verilmesi önem kazanmaktadır. 65 yaş üzeri hastaların alındığı SHEP çalışmasının aktif tedavi
kolunda DKB 60 mmHg ve altına düşen hastalarda kadiyovasküler riskin arttığı gösterilmiştir.
Yine koroner arter hastalığı olan hipertansiflerin verapamil veya atenolole randomize edildiği
INVEST çalışmasında DKB<60 mmHg olanlarda miyokard infarktüsü riskinin 2.5 kat arttı-
ğı gösterilmiştir. Bu çalışma verilerinin ışığında bugün için DKB’nin genel popülasyonda 60