Çocuk cinsel iSTİsmari ve zor açIĞA Çikmasi bilgilendirme Dosyası Yayına hazırlayanlar Şahika Yüksel, Suzan Saner



Yüklə 240,04 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə1/3
tarix22.04.2017
ölçüsü240,04 Kb.
#15589
  1   2   3

ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARI VE ZOR AÇIĞA ÇIKMASI 

Bilgilendirme Dosyası 

Yayına hazırlayanlar Şahika Yüksel, Suzan Saner 

 

Dr. Suzan Saner 

Psikiyatri Uzmanı 

 

Çocuk cinsel istismarı, çocuk haklarının ağır bir ihlalidir ve dünyanın bütün ülkelerinde 



görülen  küresel  bir  gerçekliktir.  Bütün  sosyal,  ekonomik  ve  yaş  gruplarında;  evde, 

okulda,  sokakta,  tarlada,  camide,  hastanede  ve  diğer  kurumlarda;  her  yerde 

olabilmektedir.  İstismarcıların  çoğu  sıklıkla  yabancılar  değil,  çocuğun  tanıdığı  ve 

güvendiği erişkin ve genellikle erkek yakınlarıdır.  

 

18  yaşına  kadar  her  birey  çocuk  olarak  tanımlanır.  Çocukluk  dönemi  çok  farklı 



devrelerden  oluşur,  cinsel  gelişim  ve  bilgilenmenin  henüz  tamamlanmadığı  bir  süreçtir. 

Çocuklar  kolayca  güven  duydukları,  korkutulabildikleri  ve  kandırılabildikleri  için 

istismara  açıktır.  İstismar  yaşayan  çocuklar  sık  sık  yeniden  istismar  edilecekleri  ve 

ebeveynlerinin  terk  edeceği  duygusunu  yaşar.  Çocuklar  suçluluk  ve  korku  nedeniyle 



tekrar tekrar istismara maruz kalabilir.  

 

Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı, yinelenebilir ve genellikle en yakınları 



tarafından  uygulanıyor  olması  nedeniyle  tanımlanması  ve  tedavi  edilmesi  en  zor  olan 

travma şeklidir.  

 

Cinsel istismarın çocuklarda uzun süreli duygusal ve davranışsal etkileri

•  Korku,  depresyon,  kızgınlık,  düşmanlık,  uygunsuz  cinsel  davranışlar  ortaya 

çıkabilir. 

•  Çocukluk  devresinde  cinsel  istismar  yaşayanlar,  yetişkin  dönemlerinde  cinsel 

istismar uygulama konusunda daha riskli bireyler olabilmektedir. 


•  Çocuğun  yaşının  küçüklüğü,  saldırganın  yakınlık  derecesi,  istismarın  şiddeti, 

süresi  ve  tekrarlayıcı  olması  ile  ruhsal  etkilenmenin  şiddetinin  doğru  orantılı 

olarak arttığı bilinmektedir.  

•  Cinsel istismar tanısının erken konulması, çocuğun taşımak zorunda kaldığı yükün 

azalmasını, istismarın durdurulmasını ve sosyal desteğin hızlıca devreye girmesini 

sağlayarak ruhsal sorunları en aza indirecektir. 

•  Çocukluk çağında yaşanan ağır travmalar, bu arada cinsel travmalar da bir unutma 

döneminden sonra erişkin yaşta, gecikmiş olarak hatırlanabilmektedir.  

•  Çocuklukta  yaşanan  cinsel  saldırılar  erişkin  çağda  ruhsal  hastalıklara  neden 

olabilmektedir.  Sık  rastlanan  zorluklar;  uzamış  ya  da  karmaşık  tipte  Travma 

Sonrası Stres Bozukluğu, depresyon, kaygı, yaygın ağrılar, uyuşma, bayılma gibi 

bedensel  sorunlar,  cinsellikle  ilgili  sorunlar,  davranış  bozuklukları,  alkol  ve 

madde  kullanımına  yatkınlık  olabilmektedir.  İstismar  öyküsünün  varlığı  bu 

hastalıkların iyileşmesini olumsuz etkileyebilmektedir. 

 

Çocuk cinsel istismarı tanımı 

Bir  çocuğun,  tam  olarak  anlamadığı,  gelişimsel  olarak  hazır  olmadığı  ve  rıza 

gösteremeyeceği  cinsel  eylemlere  katılmasıdır.  Çocuk  cinsel  istismarı;  bir  çocuk  ile 

kendisinden  yaşça  büyük  bir  yetişkin,  veya  sorumluluk,  güven  ve  güç  ilişkisi  farkı 

bulunan  akranı  başka  bir  çocuk  arasında,  diğer  kişinin  ihtiyaçlarını  tatmin  etmesi 

niyetiyle yapılmış eylemlerle bulgulanır. Bir çocuğu cinsel eylemlere teşvik etmek ya da 

zorlamak;  fahişelik  ya  da  diğer  yasadışı  cinsel  eylemlerde  sömürmek;  pornografik 

performans ve materyallerde kullanmak da bu tanıma girmektedir. 

 

Aynı yaşlarda olan iki çocuk arasında geçen cinsel içerikli, gösterme ya da dokunma tarzı 



eylemler zorlamanın olmadığı bazı durumlarda cinsel oyun olarak adlandırılabilmektedir. 

Her iki çocuk da dört yaşın altındaysa ya da iki çocuk arasındaki yaş farkı dört yaştan az 

ise ve çocuklar eylemi tam olarak kavrayacak olgunlukta değilse bu durum cinsel oyun 

olarak  değerlendirilmektedir.  Akranlarla  oynanan  cinsel  oyun  nedeniyle  çocuğun  adalet 

sistemi içinde hırpalanmamasına dikkat edilmelidir. 

 


Çocuk cinsel istismarı türleri 

Kız  ve  erkek  çocuklara  karşı  cinsel  şiddet,  çeşitli  şekillerde  olabilir.  Çocuk  cinsel 

istismarı  tecavüz,  çocukla  cinsel  ilişki  ve  ensesti  içermekle  birlikte,  bunlarla  sınırlı 

değildir. Oral, anal ya da vajinal yollardan giriş (penetrasyon) içeren cinsel ilişki ya da 

her  türlü  cinsel  ilişki  girişimini  ve  giriş  içermeyen  genital  dokunma  ya  da  okşamayı 

içerir.  Çocuğa  cinsel  eylemleri  izletmek,  açıkça  cinsel  biçimde  kendini  ifade  etmeye 

teşvik etmek ya da zorlamak, uygunsuz cinsel materyallere maruz bırakmak gibi fiziksel 

olmayan temaslar ve giriş içermeyen eylemler de cinsel istismar içine girer.  

 

Çocuk  cinsel  istismarı;  sıklık,  süre,  başlangıç  yaşı  ve  mağdurun  istismarı  yapan  kişiyle 



(çocuk  yaşamını  yitirdiyse  kurbanın  faille)  ilişkisi  açısından  da  farklılıklar 

gösterebilmektedir.  Çocuk  cinsel  istismarının  dinamikleri  erişkinden  farklıdır.  Çocuklar 

olaydan  hemen  sonra  nadiren  istismarı  açıklar.  İstismarın  açıklanması  bir  kerede 

olmaktan  ziyade,  bir  süreçtir  ve  genellikle  fiziksel  bir  yakınma  ya  da  davranış 

değişikliğini  takiben  başlamaktadır.  Cinsel  istismar  yaşamış  olan  çocuğun 

değerlendirilmesi, öykü alma ve adli muayene ile ilgili özel beceri ve teknikleri gerektirir. 

Cinsel  organlarda  fiziksel  travmaya  ilişkin  kesin  bulgular,  cinsel  istismarın  üzerinden 

zaman  geçtiği  olgularda  bile  neredeyse  iyileşmiş  halde  ortaya  çıkabilmektedir.  Bir  süre 

sonra  fiziksel  delil  bulunamayabilir.  Cinsel  yolla  bulaşan  hastalıklar  için  yaşa  uygun 

testler ve gebelik testi, olguya göre değerlendirme yapılarak istenir. 

 

Ensest tanımı

Anne-baba  yakınlığına  ve  otoritesine  sahip  bir  yetişkinle,  bir  çocuk  veya  ergen

arasındaki  her  çeşit  cinsel  ilişkidir.  Önemli  olan  aradaki  kan  bağı  değil,  yetişkinin

anne-baba  hakimiyeti,  gücü  ve  çocuğun  bağımlılığıdır.  Ensest  eskiden  biyolojik

yakınlığı  yani  kan  bağı  olan  kişiler  arasındaki  cinsel  ilişki  olarak  tanımlanırken,

günümüzde  kan  bağı  olan  veya  olmayan,  yakın  veya  uzak  hısım  ve  akrabalar  ile

çocuğa  bakım  veren  tüm  yetişkinleri  kapsamaktadır.  Cinsel  ilişkiden  kast  edilen;

gizli  tutulmaya  çalışılan  bütün  cinsel  içerikli  temaslardır.  Ruhsal  açıdan,  temasın

gerçek doğasından çok, cinsel motivasyonu ve saklı tutulması önemlidir. Tüm cinsel

istismar olgularının üçte biri ensest ya da aile içi cinsel istismardır. Anal, oral, vajinal



girişin  olmadığı  ensest  saldırılarının  daha  çok  gizli  kaldığı  bilinmektedir.  İstismar

süresi  uzadıkça  istismarın  biçimi  de  değişmeye  başlar,  saldırgan  cinsel  yakınlığını

derece  derece  artırır.  Olguların  yarısından  fazlasında  çocuğun  bir  kereden  fazla

istismar  edildiği  görülür.  Türkiye’de  ensest  saldırganlarının  yarısını  öz  babalar

oluşturmaktadır.

 

 



Aile  içi  cinsel  istimara  maruz  kalan  çocuklarda  fiziksel,  psikososyal  ve  cinsel  sağlık 

sorunları  ortaya  çıkar.  Ailede  çocuğun  sağlık  durumuyla  ilgili  önlemlerin  alınması 

öncelikli  olarak  yapılması  gereken  müdahale  iken,  ensest  aile  bireyleri  tarafından  üzeri 

örtülen,  konuşulamayan  bir  olgudur.  Bireyin  beden  bütünlüğünü,  mahremiyetini,  cinsel 

haklarını  elinden  alan  bu  durum,  genellikle  çocuk  yaşta  başlayarak  uzun  süre  “aile 

bütünlüğü”nü  bozmamak  adına  gizli  kalarak  devam  etmekte  ve  neden  olduğu  ruhsal, 

sosyal ve cinsel yaşam sorunları erişkinlikte de sürmektedir.  

 

Pedofili tanımı 

Pedofiller,  çocuklarla  cinsel  ilişkiyi  erişkinlere  tercih  eden  kişilerdir.  Pedofili  en  az  altı 

aylık bir süre boyunca, kişide ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla 

cinsel  etkinlikte  bulunmayla  ilgili  yoğun,  cinsel  yönden  uyarıcı  fantezilerin,  cinsel 

dürtülerin  ya  da  davranışların  yineleyici  biçimde  ortaya  çıkması  olarak  tanımlanmıştır. 

Genellikle  eylemlerini  gizli  yaptıkları  ve  tedaviye  başvurmadıkları  için  pedofili 

olgularının  yaygınlığını  belirlemek  mümkün  olamamaktadır.  Diğer  cinsel  saldırı  yapan 

gruplarla  karşılaştırıldığında  pedofilik  bireylerin  daha  büyük  yaş  grubunda  oldukları, 

eylemlerin yapıldığı ortalama yaşların ise 40-70 yaş arası olduğu gösterilmiştir. Pedofil 

bireylerin  büyük  çoğunluğu  erkeklerdir.  Eylemlerinde  genellikle  zor  kullanmadıkları, 

aksine  önce  masum  dokunma  sonra  uygunsuz  dokunma,  açık  resimler  gösterme,  porno 

izletme  gibi  birçok  manipülasyon  uyguladıkları  gösterilmiştir.  Genellikle  çocuklarla 

temas  etmenin  yollarını  bulma,  planlama  ve  stratejiler  uygulama  becerileri  gelişkindir. 

Pedofil bireyler için internet ortamının; bilgi edinme, mağduru belirleme ve ilişki kurma, 

fantezi geliştirme, diğer sapkınlığı olan kişilerle uluslararası düzeyde olabilen bağlantılar 

kurma  gibi  birçok  istek  ve  ihtiyaçlarını  karşılamak  için  bir  araç  haline  gelebildiği 

bildirilmektedir.  Pedofil  eylemlerin  çoğunun  önceden  planlandığı  gösterilmiştir.  Bu 


kişilerin  aile  içinde  ve  dışında  sosyal  teması  sınırlı,  eşi  ya  da  ailesiyle  sıcak  ilişki 

kuramayan  kişilik  özelliklerine  sahip  olduğu  belirtilir.  Pedofilik  eğilimin  ortaya 

çıkmasında  gelişimsel,  ailesel  ve  çevresel  birçok  faktör  etkili  olmaktadır.  Uzun  süreli 

psikoterapi ve ilaç tedavisi sonrasında cinsel arzu ve istekte azalma saptanmakla birlikte, 

çocuğa  cinsel  yönelimlerinde  bir  farklılık  tespit  edilmediği  için  günümüzde  tedavide 

hedef  çocuklara  cinsel  yönelimi  değiştirmek  olmayıp,  yeniden  eylemde  bulunma 

oranlarını  azaltmaya  yöneliktir.  Kimyasal  kastrasyon  (ilaçla  hadım),  yani  testosteron 

hormonunun  etkinliğini  düşürerek  cinsel  eylem  sıklığını  azaltmak  konusu  son  yıllarda 

önem  kazanmıştır.  Tedavide  sıkı  adli  ve  klinik  izlem  ve  raporlama,  kişinin 

bilgilendirilmiş onayı alınarak uygulanan kimyasal ve cerrahi kastrasyon, psikoterapi ve 

psikofarmakolojik ilaçların birlikte kullanımı önerilmektedir.  

 

Cinsel saldırının hastalık değil, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bir suç olduğu 



unutulmamalıdır.  Cinsel  saldırı  suçlarının,  toplumun  erkek  egemen  kavrayış  ve 

uygulamalarından  soyutlanarak  sadece  cinselliğe  indirgenip  tıbbileştirilmesi,  suçlunun 

masumlaştırılması riskini taşımaktadır.  

 

Saldırganların "normal" insanlardan farklı, ruh hastası, pedofil, alkolik, serseri oldukları 



düşüncesi  halk  arasında  ve  profesyonel  çevrelerde  halen  oldukça  yaygındır.  Ancak  bu 

görüş toplumsal tarama ve klinik çalışmalarla doğrulanmamıştır. Her çocuk istismarcısı, 



düşünüldüğü  gibi  pedofil  değildir.  Belki  ruhsal  sorunlar  istismar  potansiyelini 

artırabilir,  fakat  genellikle  istismar  dışındaki  davranışları  açısından  diğer  insanlardan 

farklı değillerdir. Cinsel saldırıda bulunan kişilerin çok büyük bir kısmı doğru ve yanlışı 

ayırt etme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle eylemlerinin uygun olmadığını bilir, bunların 

başkaları  tarafından  öğrenilmemesi  için  önlemler  alırlar;  bu  önlemleri  alma  becerisine 

sahip  kişilerdir.  Bir  başka  deyişle  minareyi  çalarken  kılıfının  hazırlama  kapasitesine 

sahiptirler. Görüntüleri ve davranışları diğer insanlar gibidir; işleri, arkadaşları vardır ve 

topluma saygılıdırlar. Zengin ya da fakir, eğitimli ya da eğitimsiz, başarılı ya da başarısız, 

her  çeşit  meslek,  ırk  ve  etnik  gruptan  olabilirler.  Ensest  saldırganı  babaların,  toplumun 

gözünde ataerkil sosyal rollerini oynamaya özen gösterdiği bildirilmiştir. 

 


Dikkat  çekici  olan  çok  önemli  bir  konu  da  toplumlarda  genellikle  ensest  yaşayan 

çocuk/genç  ya  da  annenin  suçlanmasıdır.  Suçlamalara  göre  çocuk/genç  ensesti  davet 

eder,  kışkırtır,  hemen  söylemediği  için  yalan  söylüyordur  ya  da  kendi  istiyordur.  Aynı 

zamanda  anneler;  olayı  anlayamadığı,  durduramadığı,  eşinin  cinsel  isteklerine  yeterince 

cevap vermediği, çalıştığı için çocukları evi ihmal ettiği gibi gerekçelerle suçlanmaktadır. 

Adeta  sorumluluk  enseste  başvuran  kişide  değil,  diğerlerindedir.  Bu  ataerkil,  kolaycı, 

günah  keçisi  yaratan  yaklaşımların  hukuk,  tıp,  psikiyatri  ve  psikoloji  bilimlerinin  içine 

bile sızdığı gözden kaçırılmamalıdır. 

 

Çocuk cinsel istismarının sıklığı ve yaygınlığı 

Kız  ve  erkek  çocuklarına  karşı  cinsel  şiddetin  gerçek  boyutları,  ancak  buzdağının 

görünen  yüzü  kadar  bilinmektedir.  Çocuk  cinsel  istismarıyla  ilgili  güvenilir  verilerin 

toplanması,  istismarın  farklı  yasal  tanımları  ve  belgeleme  sorunları  nedeniyle  oldukça 

güçtür. Neredeyse her dört çocuktan biri cinsel istismar yaşamaktadır. Olguların yalnızca 

onda  birinin  bildirildiği  tahmin  edilmektedir.  2002’de  Dünya  Sağlık  Örgütü,  küresel 

olarak  en  az  150  milyon  kız  ve  73  milyon  erkek  çocuğun  18  yaşın  altında  zorla  cinsel 

ilişki  ya  da  fiziksel  temas  içeren  diğer  cinsel  şiddet  türlerini  yaşamış  olduğunu 

bildirmiştir.  UNICEF’in  (United  Nations  International  Children’s  Emergency  Fund) 

farklı  ülkelerden  örneklerle  bildirdiği  çalışmalara  göre,  bazı  ülkelerde  genç  kızların 

yaklaşık  yarısında  ilk  cinsel  deneyim  zorla  olmaktadır.  Türkiye’de  her  üç  kadından 

birinin,  bazı  kaynaklarda  her  on  kadından  üçünün  çocuk  yaşta  evlilik  yaptığı 

bildirilmektedir.

 

 



Dünyada çocuk cinsel istismarının yaygınlığıyla ilgili çalışmalarda cinsel istismara maruz 

kalan  çocuk  ve  ergenlerin  %71’i  kız,  %29’u  erkektir.  Olguların  yaklaşık  yarısında 

yineleyici cinsel istismar vardır. Yaşamları boyunca en az bir kez cinsel saldırıya maruz 

kalan ergenlerin oranını %21 olarak bildirilmiştir. Cinsel istismarın yaklaşık % 20-25’ini 

ensest olguları oluşturmaktadır.  

 

Araştırmalara  göre  çocukluk  cinsel  istismarında  %51  dokunmadan  istismar  varken, 



sadece %5’inde anal ya da vajinal ilişki vardır. Erkeklerin %42’si anal ilişki ya da ilişki 

girişimiyle  karşılaşırken,  kızlarda  bu  oran  %72’dir.  Erkek  çocuk  ve  ergenlerin  cinsel 

istismarı  daha  seyrek  açıkladığı,  kızların  açıklama  yapmaya  erkeklerden  daha  meyilli 

olduğu bilinmektedir. 

 

Cinsel  istismar  bebeklikten  itibaren  başlayabilirse  de  ortalama  başlama  yaşı  dokuzdur. 



Erkek  çocukların  ortalama  mağduriyet  yaşı,  kız  çocuklara  oranla  daha  büyüktür.  Erkek 

çocukların  daha  çok  aile  dışından,  başka  çocukları  da  istismar  ettiği  bilinen  kişiler 

tarafından istismara uğradığı bildirilmektedir. 

 

 



Cinsel  istismarın  sıklığı,  kullanılan  tanımlara  ve  bilgi  edinme  yöntemlerine  göre 

değişmektedir. Kendi çocukluklarında cinsel istismar yaşamış erkek erişkinlerde yapılmış 

çalışmalarda sıklık oranı; cinsel ilişkide baskı ve zorlama tanımı daha dar tutulduğunda 

%1 iken, daha geniş bir tanımlama benimsendiğinde %19’a kadar değişmektedir. Çocuk 

cinsel istismarına akran istismarının dahil edilmesi, sıklık oranını %9 arttırabilir; fiziksel 

temasın olmadığı olguların dahil edilmesi de oranı %16’ya kadar yükseltebilir. 

 

Erişkin  kadınlarda  yaşam  boyu  çocukluk  çağı  cinsel  istismarı  yaşama  sıklığı 



incelendiğinde;  tecavüz  sıklığı  %0,9  iken,  cinsel  istismar  tanımlaması  tecavüzle  sınırlı 

tutulmadığında  %45’e  yükselmektedir.  Yaklaşık  40  yıldır  yayınlanan  uluslararası 

çalışmalarda, ortalama yaşam boyu çocukluk çağı cinsel istismar sıklığı olarak kadınlarda 

%20,  erkeklerde  %5-10  oranlarını  göstermektedir.  Sıklık  tahminlerindeki  bu  büyük 

değişkenlik,  farklı  kültürlerde  egemen  olan  gerçek  risk  farklılıklarından,  açıklama 

zorluklarından 

veya 

çalışmaların 



yürütülme 

yöntemlerindeki 

farklılıklardan 

kaynaklanıyor olabilir. 

 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (TÜİK)  2015  verilerinde  suç  mağduru  çocuk  sayısının  yılda 



122  bini  geçtiği,  bunların  %10  oranında  cinsel  suçlar  olduğu  bildirilmektedir.  Adalet 

Bakanlığı’nın  2015  verilerine  göre  ise  yılda  ortalama  17  bin  dava  açılmakta,  bu 

davalar %55 oranında mahkumiyetle sonuçlanmakta; sonuçta yılda ortalama 8 bin 

çocuğun  cinsel  olarak  istismar  edildiği  belirtilmektedir.  Türkiye’de  çocuk  cinsel 

istismarı  ve  ihmali  konusunda  bilimsel  yayın  oldukça  azdır.  Çocuğa  yönelik  cinsel 



sömürü  (fuhuş,  pornografi,  cinsel  amaçlı  çocuk  ticareti)  konuları  ise  neredeyse  hiç 

araştırılmamaktadır. 

 

Sosyal  Hizmetler  ve  Çocuk  Esirgeme  Kurumu  (SHÇEK)  ve  UNICEF’in  2010’da 



Türkiye’de 6 ilde yaptıkları çalışmada; 1328 hanede, 7-18 yaş arası toplam 1886 çocukla 

yüzyüze  görüşülmüştür.  Çocuk  katılımcılar,  yaş,  cinsiyet  ve  bölge  farkı  olmaksızın 

istismarın sırasıyla ev, okul ve sokakta gerçekleştiğini; istismar eden kişilerin de sırasıyla 

baba, öğretmen, anne, arkadaş ve komşu olduğunu anlatmışlardır. Çocukların son bir yıl 

içinde maruz kaldığı cinsel istismar sıklığı %3, cinsel istismara tanıklık ise %10 olarak, 

en  çok  okul  ve  mahalle  ortamında,  bir  çocuktan  başka  bir  çocuğa  yönelik  olarak 

bildirilmiştir. Cinsel istismarın grup çalışmalarında paylaşımının çok zor olduğu, çocuk 

dostu  ortamda  terapi  planlanarak  sorgulanmasının  doğru  olacağı  düşüncesiyle  bu 

araştırmada doğrudan irdelenmediği bildirilmiştir. 

 

Türkiye genelinde kadınların %26’sı 18 yaşından önce evlenmiştir. Türkiye’de kadınların 



%9'u 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır. Çocukluk çağı cinsel istismarı 

kentsel yerleşim alanlarında kırsal bölgelere göre üç kat daha sıktır. Bölge düzeyinde; en 

sık  İstanbul  (%9)  ve  Akdeniz  (%8,5)  bölgelerinde  bildirilmiştir.  Saldırganların  %60'ı 

tanıdık  biridir.  18  yaşından  önce  evlenen  kadınların  %19’u,  18  yaşından  sonra  evlenen 

kadınların  %10’u  cinsel  şiddete  maruz  kalmıştır.  İki  şiddet  türü  bir  arada 

değerlendirildiğinde, erken evlenen kadınların yarısı fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz 

kalırken,  18  yaşından  sonra  evlenen  kadınların  ise  üçte  birinin  şiddete  maruz  kaldığı 

görülmektedir. 

 

Başka bir çalışmada, Güneydoğu Anadolu’da istismar veya ihmal nedeniyle yasal işlem 



yapılan  103  çocuk  ve  ergenin  yarısından  fazlasının  küçük  yaşta  evlenen  kızlar  olduğu 

bildirilmiştir.  Batı  Karadeniz,  Doğu  Anadolu,  Marmara  ve  Akdeniz  bölgesindeki  belli 

hastanelere gönderilen mağdurların değerlendirilerek, cinsel istismarcıların sosyokültürel 

özelliklerinin  incelendiği  bir  çalışmada;  tüm  istismarcıların  erkek  olduğu,  çoğunun  aile 

üyelerinden,  akraba  veya  tanıdık  kimselerden  oluştuğu  saptanmıştır.  En  sık  kız 

çocuklarının  istismara  maruz  kaldığı,  artan  yaşla  birlikte  istismara  uğrayan  kızların 



oranının arttığı bildirilmiştir. İstismarcıların eğitim düzeyinin düşük olduğu, evli olmama 

ve madde ve/veya alkol kullanım öyküsü oranının yüksek olduğu izlenmiştir. 



 

İstismarcı  ile  evlendirerek  sorunu  “çözmek”  gibi  yaklaşımlar  akıldışı,  çağdışıdır

Erken yaşta evlilikler, kadınların sırtına erken yaşta ve istenmeyen gebelikler, doğumda 

ve  doğum  sonrasında  pek  çok  sağlık  problemi,  eğitimsizlik,  işsizlik,  güvencesizlik  ve 

inisiyatifsizliği  yüklemektedir.  Erken  yaştaki  evlilikler  ve  beraberindeki  sorunlar  bazı 

tören ve geleneklerle kendini yeniden ürettiği için; bir insan hakları ihlali ve halk sağlığı 

sorunu olarak kabul edilmeli, çözüme de bütüncül yaklaşılmalıdır.  

 

Kaynaklar 

1.  World report on violence and health. Editors: Krug EG, Dahlberg LL, Mercy JA, Zwi AB, Lozano 

R. WHO, Geneva, 2002. 

2.  Guidelines  for  medico-legal  care  for  victims  of  sexual  violence.  Chapter  7,  Child  sexual  abuse. 

WHO, Geneva, 2003. 

3.  Finkelhor  D.  The  internetional  epidemiology  of  child  sexual  abuse.  Child  Abuse  and  Neglect. 

1994; 18(5): 409-417. 

4.  Butchart  A,  Harvey  AP,  World  health  organization  and  International  Society  for  Prevention  of 

Child Abuse and Neglect, Preventing Child Maltreatment: a guide to taking action and generating 

evidence. WHO Press, Geneva, Switzerland. 2006; 10 

5.  Green  A,  Child  sexual  abuse  and  incest.  In:  Lewis  M,  ed.  Child  and  adolescent  psychiatry.  A 

comprehensive textbook. 2nd ed. Baltimore, MA: Williams & Wilkins, 1996; 1041-48 

6.  Roth S, Friedman JD: editors. Childhood Trauma Remembered. ISTSS; 5-14. 

7.  Sönmez E, Denizman IA, Akvardar Y., Zorla, Erken Yaşta Evlilikler. Feminist Politika Dergisi, 

sayı: 23, 2014; s.30-32. 

8.  https://www.morcati.org.tr/images/files/Cocuklara_Yonelik_Cinsel_Istismar.pdf 

9.  Helen  Wu  Z,  Berenson  AB,  Wiemann  CM,  A  profile  of  adolescent  females  with  a  history  of 

sexual assault in Texas: Familial environment, risk behaviors and health status. J Pediatr Adolesc 

Gynecol, 2003; 16: 207–216 

10.  Smith  M,  Bentovim  A,  Sexual  Abuse.  Rutter  M,  Taylor  E  ve  ark.  (Ed)  Child  and  Adolescent 

Psychiatry-Modern Approaches, Blackwell Science, 1994; 230-251 

11.  Gölge BG, Cinsel Travma Sonrası Oluşan Ruhsal Sorunlar. Nöropsikiyatri Arşivi, 2005; 42:19-28 

12.  Action for Children, UNICEF and University of Huddersfield. Child Sexual Abuse in the Eastern 

Caribbean. Study carried out: October 2008 to June 2009. 

13.  Çavlin-Bozbeyoğlu A, Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak. Haziran 2009, Ankara 


14.  Türkiye’de  Çocuk  İstismarı  ve  Aile  İçi  Şiddet  Araştırması,  SHÇEK  ve  UNICEF  Türkiye  özet 

raporu, 2010. 

15.  http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21544 

16.  http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2015/CEZA/48.pdf 

17.  Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Türkiye'de  Kadına  Yönelik  Aile  İçi  Şiddet 

Araştırması Özet Rapor, KSGM, Ankara: 2009, s.65. 

18.  Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Türkiye'de  Kadına  Yönelik  Aile  İçi  Şiddet 

Araştırması Özet Rapor, KSGM, Ankara: 2014, s.8-9 ve 14-16. 

19.  Çak HT, Erden S. Güneydoğu Anadolu’da bir İl Merkezinde Bildirim Yapılmış İstismar ve İhmal 

Olgularının Özellikleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi. 2013; 20(1): 5-12. 

20.  Erdoğan A, Tufan E, Karaman MG ve ark., Türkiye’nin dört farklı bölgesinde çocuk ve ergenlere 

cinsel tacizde bulunan kişilerin karakteristik özellikleri. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 2011; 12(1): 

55-61. 

21.  Erdoğan A. Pedofili: Klinik Özellikleri, Nedenleri ve Tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 



2010; 2(2): 132-160. 


Yüklə 240,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin