Vİtamin fizyolojiSİ Yrd. Doç. Dr. Ercan ÖzdemiR



Yüklə 445 b.
tarix05.03.2017
ölçüsü445 b.
#10165


VİTAMİN FİZYOLOJİSİ

  • Yrd.Doç.Dr. Ercan ÖZDEMİR


VİTAMİNLER

  • İlk kez 1911 yılında Funk tarafından aminonitrojen olarak tanımlandı

  • Vitaminler, vücuda besinlerle az miktarda girdikleri halde, metabolizmanın devamını sağlama yönünden önemli olan maddelerdir



VİTAMİNLER

  • Yağda eriyenler Suda eriyenler

    • A vitamini C vitamini
    • D ’’ B kompleksi:
    • E ’’ Tiyamin
    • K ’’ Nikotinik asit
    • Riboflavin
    • Piridoksin
    • Biyotin
    • Pantotenik asit
    • Folik asit
    • B12 vitamini




VİTAMİNLER

  • Vitamin, vücudun normal metabolizması için küçük miktarda gerekli olan ve vücudun hücrelerinde yapılamayan organik bir bileşiktir

  • Diyette bulunmadığı zaman, özgül metabolik bozukluklara neden olabilirler

  • Vücudun vitaminlere olan gereksinimi vücut büyüklüğü, büyüme hızı, egzersiz düzeyi ve hamilelik gibi faktörlere göre değişiklik gösterir

  • Her vitamin, vücutta özel bir enzim sistemiyle ilgili olup, kendine özgü fonksiyona sahiptir

  • Bazı B grubu vitaminler enzimlerin koenzim veya prostetik grubunu oluştururlar



VİTAMİNLER

  • Vitamin eksikliğinde (hipovitaminoz ve avitaminoz) özel belirtiler görülür

  • Ancak eksikliğin devamında semptomlar yaygınlaşır

  • Bazen bir hayvan cinsi için vazgeçilmez olan vitaminin, öteki cinslerde kolayca sentezi yapılabilir

  • Örneğin C vitamini sentezi insanda yapılmadığı halde, sıçanda yapılmaktadır

  • Vitaminler vücuda enerji sağlamadığı gibi, çok defa enerji tüketimine neden olur



VİTAMİNLER

  • Vitaminler bütün hücrelerde az miktarda depolanır, bazı vitaminler ise büyük ölçüde karaciğerde depolanır

  • Karaciğerde depolanan A vitamini hiç vitamin almayan bir kişiye 5-10 ay kadar yetebilir

  • Karaciğerin D vitamini deposu dışardan hiç D vitamini almayan bir kişi için genellikle 2-4 ay kadar yeterlidir

  • Suda çüzünen çoğu vitaminlerin depolanması nispeten azdır

  • B kompleks vitamini eksiklik belirtileri birkaç günde ortaya çıkar (B12 vitamini bunun dışındadır, çünkü karaciğerdeki deposu 1 yıl kadar yeterlidir)

  • C vitamininin yokluğu birkaç haftada belirtilerin ortaya çıkışına neden olabilir ve skorbüt 20-30 hafta içinde ölüme götürebilir



A VİTAMİNİ (Akseroftol)

  • A vitamininin 3 şekli vardır:

    • Retinal
    • Retinoik asit
    • Retinol
  • Bütün omurgalı hayvanların, A vitaminine veya onun ön maddesi olan karotene ihtiyacı vardır

  • Başta -karoten olmak üzere, bütün karoten sınıfının yapısı A vitaminine çok yakın olup karaciğerde kolayca bu vitamine çevrildiklerinden, A provitamini olarak tanınırlar



Vitamin A Sentez ve Depolanması

  • β-karoten intestinal mukoza hücrelerinde vitamin A şekline dönüşür

  • % 90 nı retinyl palmitate şeklinde kc de depolanır

  • Karotenoidler yağ dokusunda depolanabilirler



Vitamin A-Kaynakları

  • Hayvansal kaynaklar

    • Kc
    • Süt
  • Bitkisel kaynaklar

    • Alfalfa
    • Yeşil yapraklı sebzeler


Vitamin A-Fonksiyonları

  • Görme, özellikle gece görme

  • Hücre ayrımlaşması (retinoic acid)

  • İmmünite

  • Üreme

  • Büyüme



A vit. Görme Üzerine Etkisi



A VİTAMİNİ (Akseroftol)

  • A vitamini görme pigmentlerinin oluşumu için gereklidir bu nedenle gece körlüğünün oluşumunu önler

  • Vücuttaki hücrelerin çoğunun normal büyümesi ve özellikle çeşitli tipte epitelyal hücrelerin çoğalması ve normal gelişimi için de bu vitamin gereklidir

  • a) Günlük miktar:

    • Erişkinde günde 5000 İÜ; çocuklukta, püberte gebelik ve emzirme sırasında 6000 İÜ önerilir
  • b) Emilim:

    • İnce barsaklardan yağlarla birlikte A vitamini ve karoten emilir
  • c) A Vitamini Eksikliği Belirtileri:



A Vitamini Eksiklik Belirtileri:

  • Çok katlı yassı epitelin kalınlaşması ve silindirik epitelin çok katlı yassı epitele dönüşmesi çeşitli organlarda patolojik belirtiler yaratmaktadır:

    • 1- Göz:
      • Göz yaşı sekresyonunun kesilmesiyle önce kornea epiteli kalınlaşıp kurur. Bu belirtiye xerophtalmia adı verilmektedir
      • Enfeksiyonlar için uygun bir ortam oluştuğundan, keratit ve konjunktivit görülür
      • A vitamini eksikliği devam ederse, kornea yumuşayarak dejenere olur: Keratomalacia
      • Ön ve arka kamaralardaki enfeksiyonlar körlüğe kadar götürebilir
      • A vitamini eksikliğinde retinada büyük harabiyet meydana gelir
      • Fotopik ve skotopik görmede A vitamininin oldukça önemli bir görevi vardır
      • Karanlığa adaptasyonun bozulması A vitamini eksikliğinin erken bir belirtisidir
      • Eksiklik ileri derece ise gece körlüğü oluşur


A Vitamini Eksiklik Belirtileri

  • 2- Sindirim Sistemi:

    • Büzülen salya bezlerinde, kanallardaki epitelin kalınlaşması ile lümenler kapanarak sekresyon durur
    • Mukus sekresyonu yapan hücreler atrofiye olduğu gibi, villuslarda çok defa nekrozlar görülür; bu nedenle mukoza üzerindeki bakteriler çoğalır
  • 3- Üst Solunum Yolları:

    • Özellikle burun, trakea ve bronşlardaki tek katlı epitel hücreleri çok katlı epitele çevrilerek keratinize olur
    • Aynı değişiklikler vaginada da görülmektedir
  • 4- Üreme Bozuklukları:

    • Erkeklerde testis germinal epitelinde atrofi, kadınlarda bazan menstruasyon siklusu bozuklukları görülür


A Vitamini Eksiklik Belirtileri

  • 5- Enfeksiyonlara Direnç:

    • Epitel değişiklikleri mikroorganizmalara karşı lokal direnci azalttığından, bunların kolayca kana geçmesi ve vücutta yayılarak, bronkopnomoni, enterit, göz iltihapları yaratması sonucu ölüm görülür
    • Çeşitli organlarda örneğin göz, böbrek, solunum yollarında vitamin eksikliğinde, enfeksiyonların gelişmesi nedeniyle A vitaminine anti-enfeksiyon vitamini de denir
  • 6- Kemikler:

    • A vitamini eksikliği kafatası kemikleri ve omurların aşırı büyümesine neden olarak, bir takım sinirlerin basınç altında kalmasından dolayı nörolojik semtomlar yaratır


A Hipervitaminozu

  • Gerekenden fazla miktarda A vitamini verildiği zaman

    • anoreksiya,
    • uzun kemiklerde ağrılı şişmeler,
    • saçların dökülmesi ve kaşıntılı döküntüler,
    • baş ağrısı görülür
  • Sıçanlarda A hipervitaminozunun teratoma sebep olduğu bildirilmiştir



B GRUBU VİTAMİNLER

  • Bu grubtaki suda eriyen organik maddeler, bütün canlı hücrelerde bulunur

  • Çoğu besin maddelerinin oksidasyonunu sağlayan enzim sistemlerinin koenzim ve apoenzimlerini oluştururlar

  • B vitamini kompleksinde bulunan vitaminlerin bir kısmının sentezi barsak bakterileri tarafından yapılır



TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • a) Kaynak:

    • En çok hububat ve bira mayasında bulunur
    • Hububat tanelerinden dikkatle hazırlanan kepeksiz beyaz unda ve ileri derecede temizlenmiş pirinçte bulunmaz
    • Bezelye, fasulye, mercimek ve fındıkta bol; et, süt ve sebzelerde az bulunur
  • b) Özellikleri:



TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • c) Günlük Miktar:

  • - Vücut ağırlığı, metabolizma ve vücut faaliyetine bağlı olarak gereksinim değişir

  • - Özellikle, karbonhihrat ütilizasyonunda kullanıldığı için, diyetteki glukoz miktarı ile orantılı alınması yerinde olur

  • Günde optimal olarak 2 mg verilmelidir

  • d) Dokulardaki Önemi:

    • Tiyamin metabolik sistemlerde başlıca tiyamin pirofosfat şeklinde görev yapar
    • Bu bileşik bir kokarboksilaz olarak, başlıca pürivik asit ve öteki -ketoasitlerin dekarboksilasyonunda bir protein dekarboksilazla birlikte çalışır
    • Dokularda difosfotiyamin halinde bulunur ve asitlerin dekarboksilasyonunu sağlayan koenzim görevini üstlenir


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • Dokularda CO2 tutulmasına zıt yönde oluşan bu dekarboksilasyonlar özellikle aşağıdaki reaksiyonları ilgilendirir:

    • Pürivik asit → Asetil CoA + CO2
    • Oksalasetik asit → Pürivik asit + CO2
    • Sitrik asit →  - ketoglutarik asit + CO2
    •  - ketoglutarik asit → Süksinik asit + CO2
    • Bu reaksiyonlarla ilgili olan karbonhidrat metabolizması (özellikle beyinde) tiyamin eksikliğinde ileri derecede bozulur
  • e) Tiyamin Eksikliği:

    • Tiyamin eksikliğinde, dokularda pürivik asit ve bazı amino asitlerin kullanılması azalırken yağların kullanılması artar
    • Bu nedenle, tiyamin özgül olarak karbonhidratların ve bir çok amino asitlerin nihayi metabolizmaları için gereklidir
    • Tiyamin ekikliğinde görülen bir çok bozukluklardan sorumlu faktör, bu besinlerin kullanımlarının azalmış olmasıdır


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • 1-Sinir Sistemi:

    • Merkezi sinir sisteminin enerjisinin hemen hemen tamamı karbonhidratların metabolizmasına bağımlıdır
    • Tiyamin eksikliğinde, sinir dokusunun yüzde 50-60 oranında azalan glukoz tüketimi, yağ metabolizmasından türeyen keton cisimerinin kullanımı ile karşılanır
    • Tiyamin eksikliğinde, MSS’nin nöronal hücrelerinde kromatoliz ve şişmeye sık rastlanır
    • Ayrıca, tiyamin eksikiği hem periferik hem de MSS’de sinir liflerinin miyelin kılıflarında dejenerasyona yol açabilir


1-Sinir Sistemi:

    • Periferik sinirlerdeki bu lezyonlar, sık olarak bu sinirlerin aşırı irritabilite kazanmalarına neden olur
    • Bu durumda, bir veya birkaç periferik sinir boyunca yayılan ağrılarla karekterize polinörit denilen hastalık tablosu ortaya çıkar
    • Ayrıca, medulla spinalis traktuslarında paralizi yaratan dejenerasyonlar görülür
    • Bazen paralizi bulunmasa bile, kaslar atrofi sonucu ileri derecede güçsüz kalırlar


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • 2- Kardiyovasküler Sistem:

    • Tiyamin eksikliği kalp kasını da zayıflatır ve kalp yetmezliği gelişir
    • Ayrıca kanın kalbe dönüşü de normalin iki katına çıkabilir
    • Bu durum, tiyamin eksikiğine bağlı oluşan periferik vasodilatasyona bağlıdır
    • Bu da muhtemelen, dokularda metabolik enerji azlığına bağlı oluşan lokal vasküler dilatasyona bağlıdır
    • Bu nedenle, tiyamin eksikliğinde kalp yetersizliğine bağlı olarak büyük ölçüde periferik ödem ve asit gelişir


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • 3- Gastrointestinal Sistem:

    • Tiyamin eksikliğinde, sindirim bozukluğu, aşırı konstipasyon, anoreksi, mide atonisi ve hipoklorhidri gibi semptomlar ortaya çıkar
    • Bu etkilerin tümü, sindirim sistemindeki düz kaslar ve bezlerin karbonhidrat metabolizmasından yeterli enerji sağlayamamalarına bağlanabilir


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • Beriberi:

    • Tiyamin eksikliğinde
      • polinörit,
      • kardiyovasküler semptomlar ve
      • GIS bozuklukları ile ilgili tablo
    • Özellikle kardiyovasküler semtomlar baskın olduğu zaman, çoğunlukla beriberi olarak tanımlanır


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • Beriberi üç farklı klinik tablo göstermektedir:

    • Sinirsel (kuru) form:
      • Ön boynuz hücreleri, spinal ganglion ve periferik sinirlerdeki harabiyete bağlı polinöritler ve kaslarda paraliziler görülür
      • Çok defa kas-kiriş refleksleri de kaybolur
      • Solunum kasları da paralize olabilir
    • Kardiyak (ödemli) form:
      • Sağ ventrikül hipertrofisinden dolayı kalp genişler
      • Zayıf ve hızlı nabız, kardiyak ödemle karekteristik dolaşım yetersizliği belirtileri vardır
    • Serebral beriberi:
      • Genel iştah kaybı, bulantı, kusma.
      • Gözdeki değişiklikler; nistagmus ve çok defa strabismus
      • Zihin faaliyetinde bozukluk
      • Hastalar uykusuzluk, endişe ve melankoliden şikayet ederler
      • Bellek bozukluklarına sıklıkla rastlanır


TİYAMİN (ANÖRİN, B1 VİTAMİNİ)

  • Alkolik nöropati:

    • Kronik alkolizmde görülen sinir değişiklikleri, hareket ve duyu bozuklukları tiyamin eksikliğine bağlanmaktadır
    • Kronik alkolizmde, iştahsızlık, mide ve barsak bozuklukları bu vitaminin yeterli miktarda alınmasına engel olur


NİYASİN (NİKOTİNİK ASİT)

  • Bira mayası, karaciğer, böbrek, etler ve hububatta bulunur

  • Niyasin vücutta nikotinamid adenin dinükleotid (NAD) ve nikotinamid adenin dinükleotid fosfat (NADP) şeklinde koenzim olarak fonksiyon yapar

  • Bu koenzimler hidrojen akseptörüdür; çeşitli tiplerdeki dehidrogenazlarla besin maddelerinden ayrılan hidrojen atomları ile birleşirler

  • Niyasin eksikliğinde, dehidrojenasyon normal hızda sürdürülemez ve bu bağlı olarak hücrelerin fonksiyon yapan elemanlarına besinlerden oksidatif enerji sağlanması normal hızda gerçekleşemez



NİYASİN (NİKOTİNİK ASİT) EKSİKLİĞİ

  • Niyasin eksikliğinin erken dönemlerinde, kas güçsüzlüğü ve bezlerden sekresyonların azalması gibi basit fizyolojik değişiklikler gözlenir

  • Ancak, ciddi yetmezlikte, dokuların ölümü kaçınılmazdır

  • MSS’nin pek çok bölümüne patolojik lezyonlar ortaya çıkar ve kalıcı demans veya çeşitli tiplerde psikozlar gelişir

  • Ayrıca, deride mekanik iritasyona ya da güneş ışığına maruz kalan yerlerde çatlamalar, pigmente alanlar oluşur

  • Bu durum, derinin farklı tipteki hasara karşı tamir yeteneğinin kaybolduğunu göstermektedir

  • Niyasin eksikliğinde, ağız ve gastrointestinal kanalın diğer bölümlerindeki müköz membranlarında yoğun iritasyon ve buna bağlı çeşitli gastrointestinal bozukluklar ortaya çıkar

  • Ciddi vakalarda, yaygın gastrointestinal kanamalara yol açabilir



NİYASİN (NİKOTİNİK ASİT) EKSİKLİĞİ

  • Pellagra adı verilen klinink tablo ve köpeklerde görülen siyah dil hastalığı, niyasin eksikliğine bağlı durumlardır

  • Belli ölçüde niyasine dönüştürülebilen triptofan amino asidi mısırda az olduğundan mısırla beslenen insanlarda pellegra çok yaygındır



NİYASİN (NİKOTİNİK ASİT) EKSİKLİĞİ

  • Karadeniz sahillerinde sık görülen bu hastalık 3 D (diyare, dermatit, demans) ile ifade edilen başlıca belirtileri şunlardır:

    • 1. Mide, barsak bozuklukları:
      • Hastalığın başlangıcında glosit görülür; ileri devrelerde dil üzerinde ülserler geliştiği gibi aynı değişikliklere ağız ve farinkste de rastlanır
      • Ağız, özofagus, midede yanma duyusu alınır; bulantı, kusma ve diyareler dikkati çeker
      • Üretra ve vagina benzer mukoza değişiklikleri gösterirler


NİYASİN (NİKOTİNİK ASİT) EKSİKLİĞİ

    • 2. Deri belirtileri:
      • Özellikle el ve ayağın dış yüzeyinde, koltuk altı, dirsek, diz, bilek, göğüs ve perinede deri önce kızarıp kaşınır
      • Daha sonra şişerek gerilir ve üzerinde veziküller belirir; deskuamasyondan sonra alttaki deri kalın ve ileri derecede pigmentli olarak ortaya çıkar
    • 3. Sinirsel değişiklikler:
      • Bacaklarda bilateral simetrik polinöropati ile beraber, çok defa akut mani, melankoli nöbetleri görülür


RİBOFLAVİN (B2 VİTAMİNİ)

  • Bu vitamin başlıca et, süt ve hububatta bulunur

  • Riboflavin ışıkta kolayca haraplanır; 2 saat güneş ışığında kalan sütte % 85’i kaybolduğu halde, pastörize sütte hiçbir değişikliğe uğramaz. Günde 2 mg yeterlidir

  • Riboflavin barsakta bakteriler tarafından da yapılır

  • Dokularda fosforik asitle birleşerek flavin mononükleotid (FMN) ve flavin adenin dinükleotid (FAD) halinde bulunur

  • Flavin, dehidrogenaz enziminin (flavoprotein) prostetik grubunu oluşturarak mitokondride önemli oksitatif sistemlerde H- atomunu taşıyıcı görevi yapar

  • Başlangıçta NAD ve NADP gerektiren bu oksidasyon reaksiyonlarını izleyen aşamada flavoproteinler gerekir



RİBOFLAVİN (B2 VİTAMİNİ)

  • Riboflavin eksikliğinde ağır dermatid, kusma, diyare ve kaslarda spastisite ortaya çıkar

  • Sonunda kaslar zayıflar, koma ve vücut temperatürünün düşmesini ölüm izler

  • Ağır riboflavin eksikliği vakalarındaki bir çok belirtiler, niyasin eksikliğinde görülenlerin aynısıdır

  • Her iki durumda da bozuklukların hücrelerde oksidatif süreçlerin bastırılmasından kaynaklandığı sanılmaktadır

  • Riboflavin eksikliği sindirim bozukluklarına, deride ve gözlerde yanma duygusuna ağız köşelerinde çatlama, baş ağrıları, mental depresyon ve unutkanlığa yol açabilir



RİBOFLAVİN (B2 VİTAMİNİ)

  • Ariboflavinoz:

    • Riboflavin eksikliğine bağlanan başlıca değişiklikler:
      • Angüler stomatid
      • Glossit
      • Skrotumda görülen dermatit,
      • Keratit
      • Görme bozuklukları
      • Retrobulber nörit


PİRİDOKSİN (B6 VİTAMİNİ)

  • Piridoksin hücrelerde piridoksal fosfat şeklinde bulunur ve aminoasit ve protein metabolizması ile ilgili bir çok kimyasal reaksiyonlar için koenzim olarak görev yapar

  • En önemli rolü, aminoasitlerin sentezinde transaminasyon olayındaki koenzim görevidir

  • Bazı aminoasitlerin hücre membranından taşınmasında önemlidir

  • B6 vitamini eksikliği aşağı grup hayvanlarda dermatit, büyümenin duraklaması ve yağlı karaciğer, anemi ve mental bozukluklara neden olmaktadır

  • Nadiren çocuklarda piridoksin eksikliğinin konvülsiyon, bulantı, kusma gibi bozuklukları yarattığı bildirilmiştir



PANTOTENİK ASİT

  • Pantotenik asit vücutta başlıca, hücrelerde bir çok metabolik rolleri olan koenzim A (Ko A) ile bağlanır

  • Pantotenik asitin başlıca görevleri şunlardır:

    • 1.Dekarboksile pürivik asidin, sitrik asit siklusuna girmeden önce asetil-KoA’ya çevrilmesi
    • Yağ asidi moleküllerinin çok sayıda asetil-KoA moleküllerine yıkılması
  • Pantotenik asidin yokluğu, karbonhidrat ve yağ metabolizmalarının her ikisini de depresyona uğratabilir

  • Pantotenik asit eksikliği aşağı sınıf hayvanlarda büyümeyi geciktirir, üreme faaliyetlerini engeller, tüylerin kırlaşmasına, dermatit, karaciğer yağlanması ve böbrek üstü korteksinde hemorajik nekroza yol açabilir

  • İnsanlarda kesin bir eksiklik sendromu kanıtlanmamıştır

  • Bu belkide, bu vitaminin hemen hemen bütün besinlerde bulunması ve vücutta az miktarda yapılabilmesine bağlıdır



FOLİK ASİT (PTEROİLGLUTAMİK ASİT)

  • Çeşitli pteroilglutamik asitler, folik asit etkisi gösterirler

  • Folik asit, fonksiyonlarını hidroksimetil ve formil gruplarını taşıyarak yürütür

  • Vücuttaki en önemli görevi, DNA sentezinde gerekli olan pürinlerin ve timinin sentezidir

  • Bu nedenle folik asit, B12 vitamini gibi hücresel genlerin replikasyonu için gereklidir. Bu etki folik asidin büyümeyi hızlandırıcı etkisidir

  • Folik asit, eritrositlerin büyümesinde ve olgunlaşmasında özgül bir takım kimyasal fonksiyonları yürütür. Eksikliğinde bu yüzden megaloblastik anemi gelişir

  • Kemik iliğindeki öncü kırmızı kan hücrelerinde yetersiz olgunlaşmaya yol açar. Bunun sonucu olarak bu hücreler çok iri hal alırlar.



FOLİK ASİT (PTEROİLGLUTAMİK ASİT)

  • Folat yetmezliği en yaygın olarak bu vitamin için artmış olan gereksinimden dolayı gebe kadınlar arasında görülür

  • Bütün doğal yiyeceklerde folatlar bol ise de yiyeceklerin 100 oC’a 15 dakika maruz kalması vitamini yıkıma uğratır

  • Folat yetmezliğini engellemek için taze ya da taze dondurulmuş, pişirilmemiş meyva ve sebzelerin diyette bulunması gereklidir

  • Zengin toplumlarda gebelik söz konusu değilse yalnızca kronik alkolikler ve ilaç bağımlıları diyetle folat yetmezliği oluşturacak kadar sınırlı vitamin alımına maruz kalabilirler





B12 VİTAMİNİ (SİYANOKOBALAMİN)

  • Ortak prostetik gruba sahip bir çok kobalamin bileşikleri B12 vitamini aktivitesi gösterirler

  • Bu prostetik grup kobalt atomu içerir

  • B12 vitamini bir hidrojen akseptör koenzimi olarak çeşitli metabolik fonksiyonları yürütür

  • En önemli fonksiyonu gen replikasyonunda gerekli bir basamak olan ribonükleotidin deoksiribonükleotidine indirgenmesinde bir koenzim olarak fonksiyon görmesidir

  • Büyümeyi, eritrositlerin oluşum ve olgunlaşmasını hızlandırır

  • Diyet bazında vitamin B12 yetmezliği yalnız katı vejeteryanlarda ortaya çıkar



B12 VİTAMİNİ (SİYANOKOBALAMİN)

  • Vitaminin tek kaynağı hayvansal proteinleridir

  • Hayvanlar da vitamin için toprakta, suda ve barsaklarında yaşayan mikroorganizmalara gereksinim duyar

  • Pernisiöz anemi vit. B12’nin barsaktan emilimi için gerekli intrensek faktörün midedeki paryetal hücrelerden yetersiz sentezi ile ortaya çıkar ve megaloblastik anemi görülür

  • Vit. B12 eksikliği çoğu kez medulla spinalis arka kordonlarında sinir liflerinde demiyelinizasyona neden olur

  • Bunun bir sonucu olarak, pernisiyöz anemili bir çok insanda periferik duyu kaybı fazladır ve şiddetli vakalarda paralizi bile ortaya çıkar



C VİTAMİNİ (ASKORBİK ASİT)

  • Uzun süreli deniz seferlerinde, savaşlarda ve taze besin alamayan şahıslarda skorbüt hastalığının oluşumu yüzyıllar önce dikkati çekmiştir

  • Yapı ve Özellikleri:

    • C vitamini askorbik asitten ibarettir
    • Askorbik asit, kollajenin yapısal bir bileşiği olan hidroksiprolinin oluşumundaki hidroksilasyon aşamasını hızlandıran prolin hidroksilazın aktivasyonu için gereklidir
    • Askorbik asit olmadan vücudun hemen hemen bütün dokularında yapılan kollejen lifleri kusurlu ve zayıftır
    • Bu nedenle, C vit. deri altı dokusu, kıkırdak, kemik ve dişlerde liflerin büyümesi ve dayanıklılığı için gereklidir
    • Suda eriyen ve kuvvetli bir indirgeyici olan C vitamini, kolayca oksitlenir
    • 100 oC’de özellikle, alkalik ortamda O2 ile hızla haraplanır
    • Konserve besinler anaerobik olarak hazırlanmamışsa içlerinde C vit. bulunmaz
    • Yemeklerin fazla kaynaması, tekrar tekrar ısıtılması, sıcakta uzun süre bırakılması C vitaminini haraplar


C VİTAMİNİ (ASKORBİK ASİT)

  • Kaynak:

    • En önemli kaynaklar sırasıyla; portakal, limon, greyfurt, erik, armut ve elmadır
    • Sebzelerden; karnabahar, maydanoz, lahana, domates, biber C vitamininden zengindir; salata ve mantarda da az miktarda bulunur
    • Anne sütünde C vit. inek sütünden daha fazladır
    • Bu nedenle çocuğun inek sütüyle beslenmesinde meyva suyu da katılmalıdır
    • Tedavi için sentetik askorbik asit kullanılmaktadır
    • Böbreküstü ve hipofiz bezlerinde, barsak çeperinde, humor aköz ve korpus vitreumda, lenste, lökositlerde yüksek; eritrosit, kaslar ve beyinde ise az miktarda bulunur


C VİTAMİNİ (ASKORBİK ASİT)

  • İdrardaki askorbik asit miktarı besinlerle alınana parelel olarak değişir

  • C vit. satürasyon testi ile eksikliği incelenebilir

  • Şahısta C vit. eksikliği varsa, ağızdan C vit. verildiği zaman idrarla çok az miktarda çıkarılır

  • Normal şahıslarda ise ağızdan verilen C vitaminin hızla idrara geçtiği görülür



C VİTAMİNİ (ASKORBİK ASİT)

  • Erişkinde günde 75 mg yeterlidir

  • Kapiller frajilite testi ile çok sayıda peteşi ortaya çıkması da C vit. eksikliğinin kolayca tanısını sağlar

  • Dokulardaki önemi:

    • Askorbik asit pirolin hidroksilaz enzimini aktive eder
    • Bu enzim kollajen yapısında önemli olan hidroksi pirolin oluşumunda gerekli hidroksilasyon aşamasını sağlar
    • Askorbik asit eksikliğinde kollajen yapımı eksik ve kusurludur
    • Bu nedenle C vit. deri altı dokusu, kıkırdak, kemik ve dişlerin büyümesi için gerekli bir vitamindir


C VİTAMİNİ (ASKORBİK ASİT)

  • Skorbütte endotel hücreleri uygun şekilde birbirine yapışmadığı ve damar çeperinde normal olarak bulunan kollajen fibriller yetersiz kaldığı için, kan damarlarının çeperleri aşırı frajildir

  • Özellikle kapiller kolayca yırtılabilir ve bütün vücutta hemorajiler görülür

  • Derinin altındaki hemorajiler bazan bütün vücudu kaplayan purpura halinde görülür

  • Günlük miktar:

    • Erişkinde besinlere günde 10-30 mg askorbik asidin katılması skorbütten korunmayı ve bu hastalık görülmüşse tedaviyi sağlar
    • Çocuklara aynı miktarda vit. yeterliyse de buluğ çağında, gebelikte ve ateşli hastalıklarda vit. ihtiyacı artar


C Vitamin Eksikliği

  • Çocuklarda:

    • Sterilize besinlerle besinlerle beslenen ve ayrıca C vit. almayan çocuklarda skorbüt hastalığı görülür:
      • Femurun alt ucunda, diş etlerinde, böbrek ve barsaklarda, deri altında geniş kanamalar yanında, kemik ve dişlerde peteşiler görülür
      • Kemiklerin büyümesi duraklar
      • Hücreler arası kollejen gelişemez
      • Kolay kemik kırılmaları gözlenir


C Vitamin Eksikliği

  • Erişkinlerde:

    • Özellikle yaşlı kişilerde, diyet nedeniyle skorbüt görülür
    • Diş ve diş etlerinde patolojik değişiklikler meydana gelir
    • Damar duvarları aşırı frajilleşir
    • Bacaklarda küçük peteşiler, doku içine yaygın kanamalar görülür
    • Letarji ve depresyona eğilim ile enfeksiyonlara eğilim artar
    • Aşırı yetmezlikte serebral hemoraji görülür


D VİTAMİNİ

  • İlk olarak 1872’de raşitizmin balık yağı ile tedavi edileceği bulundu

  • Mellanby 1918 yılında köpeklerde deneysel raşitizm oluşturup balık yağının bunu önlediğini gösterdi

  • Huldschinsky de yapay ultraviyole ışınlarının çocuklarda raşitizmi önlediğini ortaya koydu

  • Raşitizm tedavisinde kullanılan kalsiferol adı verilen maddeler; ergokalsiferol (D2) ve kolekalsiferoldür (D3).



D VİTAMİNİ

  • Ergokalsiferol (D2):

    • Tabiatta bulunmaz, ergosterolün UV ışınlaması ile elde edilir
    • Kalsiferol provitaminleri UV ışınlarına maruz bırakıldıkları zaman yapılarında hafif değişiklikle antiraşitik özellik kazanırlar
  • Kolekalsiferol (D3):

    • Deri yüzeyindeki sekresyonlarda dehidrokolesterolden güneş ışınları yardımıyla oluşur
    • UV deriye yakın bölgeler ulaşabildiğinden dolayı bu reaksiyon deriye yakın bölgelerde gerçekleşir
    • Süt, yumurta sarısı, tereyağı gibi ürünlerde bol miktarda bulunur
    • Balık yağı vit D3 bakımından zengindir
    • Isıya dayanıklıdır
    • 1 mg 1 İÜ yi teşkil eder
    • Ca++ un barsaklardan emilimi için gereklidir


D VİTAMİNİ

  • Vit D3 kc de 25-hidroksilazın etkisiyle 25-HCC oluşturur

  • 25-HCC böbrekte 1-α-hidroksilazın etkisiyle 1-25 DHCC e dönüşür

  • Parathormon (PTH) ise kan fosfat düzeyini indirerek 1-α-hidroksilasyonu artırır

  • 1-25 DHCC mukoza ve kemik hücrelerini iskelet kasını etkiler. Böbrek ve barsaklarda kalsiyumun kana geçmesini hızlandırır

  • Sitoplazmiik ve nükleer reseptör proteinine bağlandıktan sonra mRNA oluşumu ile ribozomlarda C++ balayan rotein (CaBP) yapılmasını sağlar

  • Akalin fosfataz aktivitesini artırarak kalsiyumun lümenden içeri girmesini sağlar









D VİTAMİNİ (KAYNAKLARI)

  • Süt ürünleri

  • Balık yağları

  • Yumurta sarısı

  • Tereyağı

  • Kc

  • Hayvansal gıdalarda bol miktarda bulunur



D VİTAMİNİ

  • Hipokalsemi PTH sekresyonunu uyarır

  • PTH böbrekte 1-25 DHCC oluşumunu artırır

  • Hipofosfatemi 1-25 DHCC oluşumunu artırsa da bu etki PTHa bağımlı değildir

  • Hiperkalsemi 1-25 DHCC yapımını inhibe eder

  • D vit böbrek tubuluslarında kalsiyum ve fosfat reabsorbsiyonunu artırır



D VİTAMİN EKSİKLİĞİ

  • Yetersiz güneş ışığı almak yada alınan kalsiferolün yetersizliği, çocuklarda raşitizm ve büyüklerde osteomalazi semptomlarını ortaya çıkarır

  • Raşitizmde kemikteki kalsiyum depolanmasında yetersizlik görülür

  • Kalsiferol eksikliğinde uzun kemiklerde epifiz-diafiz sınırındaki kıkırdak hücreleri büyümeye devam eder

  • Ancak kemikleşme gecikir yada duraklar

  • Bu nedenle eklemlere yakın bölgelerde kemik uçları genişleyerek normal şekillerini kaybeder ve deformasyona uğrar

  • Fontanellerin kapanması gecikir (normalde 1. yaşta kapanır)



D VİTAMİN EKSİKLİĞİ



Post-menopausal osteoporosis



D VİTAMİN EKSİKLİĞİ

  • RAŞİTİZMDE TETANİ:

    • Raşitizmin erken döneminde paratroid bezi faaliyeti ile kemiklerden mobilize olan kalsiyum kandaki düzeyin normal kalmasını sağlar ve tetani görülmez
    • Daha sonra kemiklerdeki kalsiyum tükenir ve kandaki düzeyi hızla düşer
    • Kan kalsiyum düzeyi %7 mg’ın altına indiği zaman tetani belirtileri ortaya çıkar
    • Kalsiyum enjekte edilmezse larinks spazmından ölüm görülür
    • Tetaninin bir nedeni de tedavi sırasında fazla miktarda kalsiyum ve fosfor verildiği halde, D vit. Yetersiz kalmasıdır
    • Bu durumda barsaklardan fosfor daha kolay emilerek kana geçer ve kandan fazla miktarda kalsiyum çekilip kemiklerde depo edilir
    • Kalsiyumun düşmesi sonucu kolayca gelişen tetaniyi önlemek amacıyla raşitizm tedavisinde kalsiyum, fosforla birlikte D vit. de verilmelidir


D VİTAMİNİ

  • KAYNAK VE GÜNLÜK MİKTAR:

    • En önemli Vit. D kaynakları, süt, sütlü besinleri, yumurta ve balık yağıdır
    • Küçük çocuklara günde 400-700 İÜ
    • Erişkinlere günde 100 İÜ
    • Tedavi sırasında fazla miktarda D vit vermekten kaçınmak gerekir
    • Zira hiperkalsemi sonucu böbrek taşları oluşur
    • İleri derecede hipervitaminoz böbrek yetmezliğine yol açar


E VİTAMİNİ (Tokoferol)

  • Işığı sağa çeviren α-tokoferol izomerlerinden daha etkilidir

  • Sentetik türevlerinin yapılabilmesi mümkün olabilmiştir

  • Kaynak:

    • Bitkisel yağlar en önemli kaynaktır
    • Sebzelerin çoğunda sütlü maddelerde ve ette az miktarda bulunmaktadır
  • Önemi:

    • Oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarında rol oynamaktadır
    • Eritrositlerin oksidatif hemolizini önlemede önemli etkiye sahiptir


E VİTAMİNİ (Tokoferol)

  • Fonksiyonları:

    • Antioksidan
      • Hücre zarını serbest radikallerden korur
      • Akciğerden zararlı maddeleri uzaklaştırır
      • DNA’yı korur
      • Kalbi destekler
      • Others?


E VİTAMİNİ (Tokoferol)



Bitkisel Kaynaklar

  • Bitkisel Kaynaklar

    • Hububat tohumları
    • Meyve ve bitkisel yağlar
  • Daha az miktarda hayvansal kaynaklar

    • Sığır eti E vit. den zengindir
      • Kabuklu deniz ürünleri


E VİTAMİNİ (Tokoferol)

  • Eksiklik Belirtileri:

    • Deneysel olarak E vit eksikliği yaratılan gebe sıçanlarda fetüs 1. haftada ölür. E vit ile bu önlenebilir
    • Erkek sıçanlarda testis dejenerasyonuna yol açar
    • E vit eksikliğinde iskelet kas lifleri parçalanır, ödem ve hücre infiltrasyonu görülür, hemolitik anemi görülür
    • İleri safhada solunum felci ve ölüm görülür
    • İnsanlarda E vit eksikliği görülmez,


K VİTAMİNİ

  • İki çeşit K vit bulunur;

  • Farnokinon (K1 vit) mikroorganizmalar tarafından yapılır

  • Phylloquinone (K2 vit) bitkilerde bulunur

  • İnsan barsak flora bakterileri K1 vit sentezleyebilirler

  • K vit eksikliğinde II, VII, IX ve X pıhtılaşma faktörlerinin sentezi yapılamaz

  • Bundan dolayı pıhtılaşma bozulukları görülür

  • K vit oksidatfi fosforilasyonla ilgili oksidasyon-redüksiyon sisteminde elektron taşıyıcı rolü üstlenir



K VİTAMİNİ

  • Fonksiyonları:

    • Kan pıhtılaşmasını sağlar(II, VII, IX ve X pıhtılaşma faktörlerinin sentezinde rol alır)
    • Kemik şekillenmesinde katkıda bulunur
    • Oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarında elektron taşıyıcı rolü üstlenir


K VİTAMİNİ-Kaynakları

  • Bakteriler tarafından kolonda sentezlenir %10-15)

  • Bitkisel kaynaklar

    • Yeşil yapraklı sebzeler (pırasa, ıspanak..)
    • Bazı bitkisel yağlar
    • Broccoli
  • Hayvansal kaynaklar

    • Kc
    • Süt


MİNERAL METABOLİZMASI

  • MAĞNEZYUM:

    • Hücrede potasyumun yaklaşık 1/6 sı kadar bulunur
    • Karbonhidrat metabolizması ile ilgili reaksiyonlar için katalizör olarak gereklidir
    • Ekstraselüler Mg derişimi az olup sadece 1.6-2.25 mEq/l kadardır
    • Hücre dışı Mg konsantrasyonu artması sinir sistemi aktivitesini ve iskelet kaslarında kasılmayı inhibe eder
    • Düşük Mg derişimi sinirsel irritabiliteyi artırır, periferik vd na ve özellikle akut miyokard enfarktüsünden sonra kardiyak aritmilere neden olur


MİNERAL METABOLİZMASI

  • KALSİYUM:

    • Vücutta başlıca kemiklerde kalsiyum fosfat halinde bulunur
    • Ekstraselüler kalsiyum miktarının artması kalbin sistolde durmasına yol açabilir ve mental bir deprasan gibi etki edebilir
    • Hipokalsemi ise sinir liflerinde tetani ile sonuçlanan spontan deşarjlara neden olur


MİNERAL METABOLİZMASI

  • FOSFAT:

    • Hücre içi sıvıların ana anyonudur
    • Reverzibl olarak bir çok koenzim sistemleri ve metabolik olayların işlemesi için gerekli bileşiklerle birleşme yeteneğine sahiptir


MİNERAL METABOLİZMASI

  • DEMİR:

    • Temel fonksiyonu Hb oluşumu ile ilgilidir
    • Vücut demirinin 2/3 ü Hb yapısındadır
    • Diğer şekilleri kc ve kemik iliğinde bulunur
    • Mitokondrilerde demir içeren elektron taşıyıcıları vardır
    • Bunlar oksidasyon için gereklidir
    • Hem dokulara oksijen taşınması hem de doku hücrelerindeki oksidatif sistemlerin çalışması için değerlidir
    • Demir yokluğunda hayat birkaç sn içinde sona ermektedir


ESER ELEMENTLER

  • Vücutta çok az miktarda bulunan elementlere denir

  • Bunların besinlerdeki miktarı çok azdır

  • İçlerinden birinin eksikliğinde eksiklik sendromları ortaya çıkar

  • En önemlileri iyot, çinko ve flordur



ESER ELEMENTLER

  • İYOT:

    • Troid hormonu oluşumu ile ilgilidir
    • Tüm vücutta ortalama 14 mg kadar bulunur
    • Tiroksin ve triiodotroinin için gereklidir
    • Bu iki troid hormonu vücudun tüm hücrelerinde metabolizmanın normal hızda devamı için gereklidir


ESER ELEMENTLER

  • ÇİNKO:

    • Birçok enzimin integral bölümünü oluşturur
    • Eritrosit içinde bulunan karbonik anhidraz (KA) enzimi içinde yer alır
    • Bu enzim ise eritrositlerdeki karbondioksitin suyla birleşmesinden, pulmoner kapiller kanda karbondioksitin hızla alveollere serbestleşmesinden sorumludur
    • KA enzimi GIS mukoza, böbrek tübülleri ve vücuttaki bir çok bezlerin epitel hücrelerinde de büyük miktarda bulunur
    • Bu nedenle karbondioksit ile ilgili bir çok reaksiyonun yürütülmesi için az miktarda çinko önem taşır
    • Çinko aynı zamanda laktik dehidrogenaz enziminde de bulunur. Bu enzim pürivik asit laktik asit dönüşümleri için gereklidir


ESER ELEMENTLER

  • FLOR:

    • Diş çürüklerini önlemede önemi vardır
    • Dişleri güçlendirmez ancak bilinmeyen bir yoldan çürümeyi önler
    • Florun diş minelerindeki hidroksiapatit kristalleri içinde bulunduğu ve diş çürümelerine neden olan bakteri enzimlerinin aktivasyonu için gerekli bir çok eser elementle birleştiği kabul edilmektedir
    • Flor varlığında enzimler inaktif kalır ve diş çürümeleri önlenmiş olur
    • Aşırı miktarda flor alınması florozise yol açar
    • Hafif vakalarda dişlerde benekler görülür, ağır vakalarda ise kemiklerde genişleme meydana gelir




Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin