8. sosyo-ekonomik hayatta halkin refahi iÇİn uygulanan bir sistem: narh



Yüklə 0,88 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/5
tarix19.05.2022
ölçüsü0,88 Mb.
#58741
1   2   3   4   5
14. hafta Osmanlıda Narh

8.3. Narhın Tespiti 
Bazı hallerde, beyaz üzerine hatt-ı hümâyûnlarla padişahlar, narh verilmesini doğrudan 
doğruya ferman ettikleri halde, aslında narhın tespit ve tanzimi ile kadılar vazifeli idiler. 


189 
Narh tayini -yukarıda işaret edildiği üzere- mevsimlere bağlı olarak yapılabildiği gibi, 
esnafın herhangi bir sebeple narhı az bularak müracaatları veya kadılıkça fiyat ayarlamasına 
ihtiyaç duyulması halinde de yapılabilirdi. 
Esnafın, narhın yükseltilmesi hususunda müracaatı olduğunda, mesele araştırılır, haklı 
oldukları anlaşılırsa narh yükseltilir, aksi halde istekleri reddedilirdi. Ancak, gerekirse 
reddedilmeden önce, fiyatı yükseltilmek istenen şey, mamul bir madde ise, kadılıkça 
vazifelendirilen kâtib, mübaşir, eminler ve esnaf ilgilileri hazır bulunduğu halde çeşni tutularak 
maliyeti hesaplanır, malın satılmakta olduğu fiyatla maliyet arasındaki fark, kâr için kâfi 
görülürse yeni bir fiyat tayini yoluna gidilmezdi. 
İstanbul şehri dört kadılığa ayrılmış olduğu halde, narh tespiti işi, İstanbul Kadısı’nın 
vazifesiydi. Kadı, fiyatında değişiklik yapılmasına ihtiyaç görülen malları, fiyatın değişmesini 
gerektiren sebepleri de izah eden bir takrirle sadrazama bildirir; sadrazam ise padişaha sunduğu 
telhis üzerine yazılı olarak veya şifahen sâdır olan fermanı aldıktan sonra kadıyı fiyat tespiti ile 
vazifelendirirdi. Şayet kadı, fiyat tespitinde bulunmuş ve uygun görülmüşse hatt-ı hümâyûn bu 
şekilde çıkar ve bu husus yine sadrazam tarafından kadıya buyruldu ile bildirilirdi. 


190 
Resim 26: İstanbul’da narhları koyan İstanbul kadısı. Tableau général de l’Empire 
Ottoman. 
Narh tespitiyle vazifelendirilen kadı, bu işi tek başına yapmazdı. Yeni fiyat tespit 
edilmesi kararlaştırılan malların ait oldukları esnafın şeyh, kethüda, yiğitbaşı, ehl-i vukuf, daha 
sonra nizam ustaları ve «bî-garaz müslimîn» narh tespiti sırasında hazır bulunurlardı. Ayrıca, 
narh verilecek malın cinsine göre daha bazı kimseler de bu toplantıya davet edilirlerdi. Meselâ, 
baharda kesilmeye başlanacak kuzu fiyatının tespiti Yeniçeri ağası veya Segbanbaşı ile Hassa 
kasabbaşısının önlerinde, mandıracı, kasaplar kethüdası ve çiftlik sahihleri ile görüşülerek 
yapılırdı. Ekmek fiyatı tespit edilmeden önce çeşni tutulurken ise Hububat Nâzırı, habbâzan 
kethüdası, nizam ustaları v.s. bulunurlardı. Gümrükten geçerek gelen malların fiyatların 
belirlenmesinde ise gümrük emini de hazır olurdu. 


191 
İstanbul dışında narh verilirken kadı, âyân ve eşrafla müşaverede bulunurdu. Ayrıca, 
yerleşme merkezinin büyüklüğüne göre, merkezde ferman ve buyruldu karşılığı vali, muhafız 
gibi bir idarecinin uygunu alınırdı. Pazarbaşı da narhın tayininde rol oynardı. 
Narh fiyatının tespitine gelince: Bu da büyük bir itinâ içinde yürütülürdü. Zira gerek 
toptancı, gerek perakendeci olarak satıcıların, gerekse halkın hiçbir şekilde zarara 
uğramamalarına çalışılması esas gaye idi. Malın maliyeti, tam olarak hesaplandıktan sonra 
genellikle -onu on bir fayda şeklinde ifade edilen- % 10 oranında bir kâr konurdu. Ancak iş 
güçlüğü olan mallarda bu oran % 20’ye çıkarılabilirdi. Nitekim II. Bayezıd devrinde tanzim 
edilmiş İstanbul İhtisab Kanûnnâmesi’nde kâr konusu «bunlardan gayrı ne kadar san’at ehli 
varsa anların sermâyelerini ve harçlarını hesab edüp san’atına ve zahmetine göre narh tayin 
ideler; şöyle ki, onu onbire ola. Ve şol san’at ki gayet emeklidür, geç hâsıl olur, anlara onu 
onikişere ola, andan ziyâdeye olmaya» şeklinde ifadesini bulmuştu. 
Her ne kadar, narh tespitinde satıcı ve alıcının zarara uğramaması prensibi kabul 
edilmişse de satıcının genellikle fazla kâr temin etmek isteyeceği göz önüne alınarak tatbikatta 
daima mümkün olan en düşük fiyatın verilmeye çalışıldığı da gözden kaçmamaktadır. Bu 
suretle kadılıkta hayli hararetli pazarlıkların cereyan ettiği de vesikalardan anlaşılmaktadır. Bu 
pazarlıklar neticesinde genellikle bir orta yol bulunmakta, bazen de esnafın hakkı teslim 
olunarak istedikleri fiyat veya ona çok yakın bir rakam kabul edilebilmekteydi. 
Narh tespit edilirken getürücü denilen toptancıyla ile mukim yani perakendeci için ayrı 
ayrı fiyat konurdu. Bu iki fiyatın birbirine karıştırılmaması lâzımdı. Özellikle zahire getirenlerin 
perakendeciye toptancı narhından satmaları lâzım gelen malları, dükkâna koyup perakendeci 
narhına satmalarına izin verilmezdi. Fiyat tespit edildikten sonra ise esnaf, anlaşmaya vardıkları 
rakamların üstünde satmayacakları, sattıkları takdirde cezalarına razı olacakları hususunda 
taahhütte bulunurlardı. 
Narh kararlaştırıldıktan sonra Başmuhâsebe’ye kaydedilir, ayrıca bütün İstanbul’da 
satışın tek bir fiyat üzerinden yapılmasını sağlamak gayesiyle yeni fiyatlar, İstanbul kadısı, 
İstanbul Bâb Mahkemesi naibi, muhtesib veya Çardak naibinin mühürlerini hâvi suretler 
gönderilmek suretiyle Bilâd-ı Selâse (Eyüb, Üsküdar. Galata) kadılıklarına derhal bildirilirdi. 
Her kadılık ayrıca kendi bölgesi dâhilindeki mahkemeleri yeni durumdan haberdar ederdi. 
Gelen listeler sicillere geçirilir; münâdiler çıkarılarak, yeni fiyatlar esnaf ve halka ilân olunurdu. 
Ayrıca muhtesib, her ay pazarbaşıya bir fiyat listesi vermekle mükellef tutulmaktaydı. 
Taşradaki narhlara örnek olmak üzere zaman zaman civar şehirlere İstanbul’daki bazı 
mallara ait narh listeleri gönderildiği gibi taşra şehirlerinde verilen narhlarla ilgili olarak 
İstanbul’a da bilgi sunulurdu. 
Esnaf yetkilileriyle görüşülmeden narh fiyatı tespit edilmemekle beraber esnafın lonca 
içinde kendilerince tayin ettikleri fiyattan satış yapmalarına da müsâade olunmazdı. Buna 
rağmen, zaman zaman lonca içinde bazı esnafın bir fiyat üzerinde anlaşıp zor kullanarak bunu 
bütün lonca mensuplarına tatbik ettirmeğe çalıştıkları da görülmektedir. 


192 
Lonca içinde, lonca idarecilerince fiyat tespiti, ancak o esnafa ait belli-başlı malların 
narhı konduktan sonra, bu mallara kıyaslanmak suretiyle, diğerlerinin kıymetlerinin 
belirlenmesi şeklinde ve resmî izine bağlı olarak gerçekleşebilmekteydi. Nitekim 1640 tarihli 
Narh Defteri’nde buna dâir pek çok örnek bulunmaktadır ki normal zamanlara ait 
görebildiğimiz narh defterlerinde, kayıtlı malların sayılarının, piyasada satılanlara nazaran pek 
az olması, başlıca çeşitlerin fiyatlarının kadılıkça tespit edildikten sonra diğerlerinin esnaf 
yöneticilerine bırakılmasının bir âdet hükmünde olduğunu destekler mahiyettedir. 

Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin