Sahabeye Dil Uzatan Tekfir Edilir Mi?
Şeyhülislam fbn Teymiye'ye soruldu:
Müslüman bir grup var. bunlar, kelime-i şehadeti getiriyor, oruç
tutuyor, zekat veriyor; Allah'ın rızasını kazanmak için gayret
ediyorlar. Ancak Rasulullah'in (s.a.v.) ashabına dil uzatanları tekfir
ediyor, tevbe etseler bile tev-belerinin kabul edileceğinin ümit
edilmediğini söylüyor ve dil uzatmada ısrarlı olanların
Cehennem'de ebediyyen kalacaklarını iddia ediyorlar. Tevbelerinin
kabuî edileceğini söyleyenlere de "Receviyye"' ismini veriyorlar.
Bir kişinin sağlam bir akideye sahip olduğunu tam tahkik etmeden
peşinde namaz kılmıyorlar. Bunlardan biri bir şey söylediğinde ya
da istediğinde mutlaka "inşaallah" diyor. Bu yaptıkları doğru mu.
değil mi?
İbn Teymiye'nin cevabı:
HanuL Allah'a mahsustur. Buıiar, müslüman bir topluluktur. Diğer
müslümanlar gibi bunlar da yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.
Allah'a ve Rasulü'ne imanlarından ve onlara itaatlerinden dolayı
Allah onları mükafatlandira-çaktır. Bu gibi mesel elerdeki
hatalarından dolayı iman ve takvaları kaybolmaz. Bunlar da-,
itikad ettikleri ve yaptıkları şeylerin büyük çoğunluğunda isabet
eden, azında da hata eden sair müslüman gruplar gibidirler.
Sahabeye dil uzatanın tevbesinin kabul edilmeyeceği ve ebedi
olarak Cehennem'de kalacağı şeklindeki iddiaları yanlıştır. Selef ve
dört müctehidle başka imamların görüşü: Benzerleri için söz
konusu olduğu gibi Rafizilerin de tev-belerinin kabul edileceği
şeklindedir. Rivayet edilen:
"Sahabilerime dil uzatmak, afvedilmeyen bir günahtır." şeklindeki
hadis, batıl olup ilim ehlinden hiç kimse onu rivayet etmemiştir.
Sahih olduğu farzedüse bile. bununla tevbe etmeyen kastedilir,
Allah mutlaka sahabenin hakkını ondan alacaktır.
Tevbe edene gelince., Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"(Tarafımdan onlara) de ki: 'Ey nefislerine karşı aşırı giden
kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün
günahları bağışlar. (Zümer: 39/53)
Allah, tevbe edenlerin bütün günahlarını bağışlayacağını bildiriyor.
Sahabeye dil uzatan kişi. bunun caiz okluğuna inanıyorsa, bidatçı
bir sapıktır. Bu hususta hak, Allah'ındır. Böyle bir kimsenin
durumu, Rasulullah'ın sihirbaz ya da yalancı olduğuna inanıp ona
dil uzatanın durumu gibidir. Böyle biri İslam'ı kabul edecek olsa,
Allah müslümanlığmı kabul eder. Rafızinin durumu da budur, hak
109
kendisine belli olur ve tevbe ederse, Allah tevbesini kabul eder.
Şayet bu yaptığının haram olduğunu ikrar ediyorsa, tıpkı diğer
müs-lümanlara iftira eden ve onların aleyhinde dedikodu yapan
gibi zalimdir. Kullara haksızlık yapıp zulmetmekten tevbe edenin
tevbesi geçerlidir. Kendilerine haksızlık yaptığı kimselere dua eder
ve onlara dil uzattığı kadar onları hayırla anar. Çünkü iyilikler,
kötülükleri giderir.
Şayet biri taş için, "bu taştır" dediğinde kişi: "Bunun taş olduğunu
kesin olarak söyleyemem" derse, hata etmiş olur. Lakin maksadı:
Bunun taş olduğuna kesin olarak hüküm verirsem. Allah'ın onu
başka bir şey yapmaya gücü yoktur demiş olurum, diyecek olursa,
ona denilir ki: Aksine, o. şimdilik kesin olarak taştır ve Allah da
onu başka bir maddeye tahvil etmesine kesin olarak kadirdir.
"İnşaallah" demekle şayet maksadı, Allah'ın onu değiştirmeye
kadir olduğunu söylemek ise. bu doğrudur. Ama onun taş
olduğundan şüphe ediyorsa, bildiği halde bilmiyor görünümüne
girdiğinden dolayı ta'zir edilir.
Durumu belli olmayan herkesin arkasında namaz kılmanın caiz
olduğu hususu, dört müctehid tie diğer müctehidlerin ittifak
ettikleri husustur. Ben ancak batinmdaki akidesinin de sağlam
olduğunu bildiğim kişinin arkasında cuma ya da diğer vakit
namazlarım kılarım, diyen, bidat ehlinden ofup sahabi. tabiin ve
müslümanlann dört müctehid imamı ile diğer miictehidlere
muhalefet etmektedir. Allahu a'lem.
177[177]
Velhamdulillahi Rabbil Alemin...
177
[177]
İbn-i Teymiyye, Ashab,ı Kiram, Tevhid yayınları: 148-150.
Dostları ilə paylaş: |