Eylül 2016 İstanbul/Türkiye


lar, ışk derdige deva bolmas”



Yüklə 6,61 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/59
tarix18.01.2017
ölçüsü6,61 Mb.
#5811
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   59

lar, ışk derdige deva bolmas”.

14

 Ama o divane oluşu ile necat buldu.



11

  Ahmed Yesevi. Divani-Hikmet. Bakı, Çaşıoğlu, 2004, seh. 30.

12

  Yene orada: seh.30



13

  Yene orada: seh.27.

14

  yene orada:seh.26.



328  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî



Divanelik, Aşk’tır: “Aşk padşah, aşik fakir”dir. 

Kendini padşah sananlar 

aşik olamazlar. Aşk adını yere salsan yer götürmez, defter alıp yazıya alsan, 

cevher onu yazıb bitireme:



“Işk yadını yirge salsam, yer kötermes, defter kılsam, ta tiring sin bitip bolmas,

Haknı bilgen big ü xan u xalknı bilmes, Ol bendemni öz yolumda düta kıldım”-

-

Demek ki, kendini bilen, bey-xan, halk ayrısı yapmaz.

Aşik olan mal ve pula haris olmaz, mal ve pul harislerinin başı yol üstünde 

toprak olur:“Mal u pulu perva kılmas aşık kişi, Yol üstide tofrak bolup eziz 



başı” (30).

IX. Tutum: Yesevi’de Divanelik Aşk Derdinin Dermanıdır: Divanelik 

kamil insan olamağa yetme faziletidir: sufizmde “insan-i kamil bakışlarına ait 

bütün yöntemlerin son ucu buna bağlıdır. Bu anlamda, divanelikyalnız aşikle-

re mahsustur: Yesevi’de dünya divanelik aşkının esiridir.

Böylece, aşk, divaneliktir. Divane olmayan kes aşktan dem vura bilmez. 

Aşik olanın “bağrıng içre koz kanı” gerek. Yesevi tasavvufunda divanelik dün-

ya makamı değil-aşk makamıdır: 

Divanelik-yalnız gerçek aşiklere mahsustur:



Işk devasın manga kılma, yalğan aşık, Aşık bolsang bağrıng içre köz kanı yok.

Muhabbetni şövki birle can birimese, Zayı kiçer ömri annı, yalğanı yok (31)

Bana aşk devası kılma; yalancı aşik, aşk devasın bana söyleme.Sen dediğin 

gerçek aşik değil: aşik bulsan, onun kanında onun bağrının içinde köz kanı 

yoktur: gerçek aşikin bağrında köz kanı gerek olsun. Ve Her kes Mehebbetin 

şövki ile can vermese, onun ömrü zay olar, boşa gider.Bes gerçek aşık nasıl 

olmalı?


Işk bağını mihnet dartıp kögertmeseng, Xarlık dartıp şom nefsingni öldürtmeseng,

Allah diben içke nurnı toldurmasang, Vallah, billah, sinde ışknı nişanı yok

Hak zikrini meğz-i candan çıkarmasang, Üç yüz altmış tamurlarıng tibretmeseng,

Tört yüz kırk tört süngerlering kül kılmasang, Yalğançıdır, Hakka aşık bolğanı yok.

Aşk derdini biderlere demek olmaz, aşk gevherin her namerde satmak ol-

maz:

Işk derdini biderdlerge aytıp bolmas, Bu yollarnı akbesi köp, ötüp bolmas,

Işk gövherin her namerdge satıp bolmas, Bixeberler ışk kadrını bilgeni yok.

Işka tüştüng, otka tüştüng, köyüp öldüng, Pervane dik candın kiçip ahker boldung,

Derdge toldung, ğemge toldung, Tilbe boldung, Işk derdini sorsang, hergiz dermanı 

yok.

15

15

  Ahmed Yesevi,  Divani-Hikmet Bakı, Çaşıoğlu, 2004:29.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 329


Aşik cananına can vermese, aşik olmaz: aşk ehlinden beyan sorma, derd 

iste. Aşk derdine derman sorma;  aşik bolsan zahidlerden nişan sorma.Bu yol-

larda aşik ölse, tavanı yok. Aşksızların canı olmaz, imanı olmaz. Ona göre de, 

zahid bulma, abid bulma, aşik bul:Zahid bolma, abid bolma, aşık bolğıl, 



Mihnet tartıp ışk yoluda sadık bolğıl, Nefsni tifip dergahığa layık bolğıl, 

Işksızlarnı hem canı yok, imanı yok

16

-- Her kes aşk divanesi olmasa, onun 

ömrü zay olar.Divanelik vahdet tutumuna kovuşmaktır; kemala dolmakdır. 

Sonuç

Divane Ahmed Yesevi aşkı özüne esir eyleyip. Dünya hevesleri teslim olur 

ona. Dünya onda kayıp olur; o,aşk mekanında. Aşk mekanı dünyadan çok çok 

büyük ve geniştir. Aşikler ona göre kendi halinde olmurlar.

Tasavvuf özü dergahtır—aşk dergahı. Aşk da dergahtır—divanelik derga-

hıdır. Tasavvuf dergahı divanelik mekanıdır ve Ahmet Yesevi taliminde diva-

nelik hikmetleri-makamları hakikata kovuşmak ilmidir.

Ahmed Yesevi muhabbet camı ile divanelik meyi-şerbetleri içmeden ser-

mest olmuştur. Divanelik, mecnunluk özü onu bulmuştur; çünkü mecnun-

luk—divanelik üçün ondan eminli ve üstün aşik bulamamıştır.Onun Hikmet 

deryasında  mahsusu  divanelik  obrazları  vardır:aşk,  vacd,  şövk,zevk,  suret, 

cemal, hayret, vüsal, vuslat, aşik, Bu obrazlar hepsi aşk dergahında mekan 

tapıplar. Hepsi de vahdet boyutlarıdır.

Divanelik Ahmed Yesevi hikmetinde marifet behiştidir.

Divanelik hakikat deryasına dalmaktır. Hakikat deryasında vahdete kovuş-

maktır.


Dünya makamları aşkın miyarları üzerinde nizamlanıp.

Divanelikevrenselliyin Türk-Islam miracı—ucalıklarıdır.  

Kemala dolmanın ilk makamı da aşktır, son makamı da.

Bu,  kamilinsanla akıl-aşk-anlam-vuslat-vahdet bağlantılarıdır.

Ve Yesevi’de divanelik kendini bulma hikmetidir.

Divanelik vahdet tutumuna kovuşmaktır.

Yesevi divaneliği Türk-Islam evrensel tutumlarının üst katıdır. 

Ahmed  Yesevi’nin  tasavvuf  deryasında  divanelik  insanı  sevmek,  Allah’a 

bağlanmak hakikatıdır. Onun bütün kelamları bu hikmetleri aşılamak yönte-

mi üstündedir.

16

  Ahmed Yesevi, Divani-Hikmet. Bakı,Çaşıoğlu, 2004, seh. 30.



330  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Ve Ahmed Yesevi tasavvufundadivanelik hakikata irişmek nüzulüdür: Her 

şey ona Allah’ın inayeti, lütfü, hikmeti olarak verilib.

Ve divanelik kemala dolmanın son makamıdır. Kemal ondan sonra susur.

Divane Yesevi aşkı özüne esir eyleyip. Dünya hevesleri ona teslim olup. Ve 

Dünya onun divanelik aşkının esiridir. Divanelik Yesevinin düşünce ve ilha-

mında makama çatma, aşka kovuşma, hakikatta olma hikmeridir. 

Tasavvuf dergahı, divanelerin mekanıdır.Aşikler onda makam tapıplar ve 

bütün  alemet  ve  nişanları  ile  divanelik,  ebedi  sevgi,  aşk  cenneti  demektir. 

Ahmed Yesevi gibi aşikler aşk mekanındamakam tutuplar.

Kaynakça

Ahmed Y


əsəvi ,2004;  “Divani-hikmet”. Bakı, Çaşıoğlu.

OCAK, Ahmet Yaşar, 1998;Anadolu Sufiliğinde Ahmed-i Yesevi ve Yesevilik, Yesevilik Bilgisi, An-

kara  Ahmet Yesevi Vakfı Yayınları, s.328-330.

BILGIN, Azmi, Fuad Köprülü ve Tekke Edebiyatı.Ilmi Araştırmalar 4, Istanbul, 1996.

C

ƏFƏROV, Nizami. Ön söz. 



Əhməd Yəsəvi, Divani-Hikmət, Bakı, 2004, Səh.3-5.

Divan-i Hikmet. Original Metin.

Divan-ı Hikmet Türkiye Türkçesi Metinler. 

EZIMLI, Ebülfez.”Karakoyunlu Hükümdarı Şair Cihanşah Hakiki’nin Gazellerinde Ilahi Aş-

kın Kelamullah Hatları. III. Uluslararası Ahlat-Avrasya Bilim, Kültür ve Sanat Sempozyumları 

Bildirileri. Bitlis Eren Üniversitesi Yayınları, No:6. Ankara,2015, seh.344

Hezret Emir Eli ibn Ebutalib. Nehcül-Belağe.Bakı, “Sabah” Neşriyyatı, 1993.

KÖPRÜLÜ, Fuad.Türk Edebiyatında Ilk Mutasavvıflar.Istanbul, 2013

KÖPRÜLÜ,Fuad.”Hoca Ahmed Yesevi, Çağatay ve Osmanlı Edebiyatlan Üzerindeki Tesiri” 

(Bilgi Mecmuası, I, [Istanbul, 1914.

Kur’an-i Kerim.

Kur’an-i Kerim ve Izahlı Meal. Ahmed Davudoğlu. Tekin Yayınları, Çile Yayınevi, Istanbul.

Mahmudov Malik, VII-XII Esrlerde erebce Yazmış Azerbaycan Şair ve Edibleri. Bakı, 1983

 M. Es’ad Coşan Rh.A Ahmed-i Yesevî Hazretlerihttp://cilehane.com/yazilar/ahmediyesevi.

html

http://www.ilimrehberi.net/genel/biyografi-rehberi/816-hoca-ahmet-yesevi-hayat-ve-eser-



leri.html

http://www.turkedebiyati.org/fakrname-ve-ozellikleri/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_Yesevi

http://www.turkedebiyati.org/fakrname-ve-ozellikleri/

http://tasavvuf.sufiler.googlepages.com

http://tasavvuf.sufiler.googlepages.com

ttp://ilminfazileti.blogcu.com/hoca-ahmet-yesev-hazretleri-k-s/19831314)  (12  Ağustos 

2016; saat:10:35).



‘Sosyolojik’ Okuma Yaklaşımıyla  

Hoca Ahmed Yesevi



Ejder OKUMUŞ

*

GİRİŞ

Bu çalışma, Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî’nin (1093-1166), içinden 

çıkıp  yetiştiği  toplumda  ve  o  toplumu  aşarak  bütün  Türk  coğrafyalarında 

etkili  olmasının  sosyolojik  boyutlarını  anlama  ve  anlamlandırmayı  amaçla-

maktadır.  Bilinmektedir  ki,  lider  Türk  mutasavvıfları,  Anadolu’da  ve  diğer 

Islam topraklarında insanlar üzerinde dinî ve kültürel açıdan oldukça etki-

li olmuşlardır. Onların fikir dünyaları, ilişki biçimleri, anlayışları ve iletişim 

yaklaşımları, toplumsal dayanışmanın tesisine yol açmıştır.

1

 Hâce-i Türkistan 



Hoca Ahmed Yesevi, özgün kimliği ve yaklaşımıyla bu tip lider tasavvuf aktör-

lerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.   

Hikmetlerine, “Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip / Talep eden-

lere inci, cevher saçtım ben işte”

2

 diyerek besmeleyle başlayan Hoca Ahmed 



Yesevi,  aklı  ve  felsefesiyle  Türkleri,  Müslümanları  ve  bütün  dünyayı  etkile-

yen Islam medeniyet düşünürü Fârâbî (872-950?) ile aynı topraklarda doğup 

yetişmiş ve adeta Fârâbî’yi tamamlarcasına tasavvufi yönüyle benzer şekilde 

Türkleri, Müslümanları ve bütün dünyayı etkileyebilmiş bir gönül insanıdır. 

Islam tasavvuf geleneğinin ana damarlarından birinin kurucu aktörü olan Hoca 

Ahmed  Yesevi’nin  düşüncelerinde,  toplumla  iletişim  kurma  yönteminde  ve 

dini topluma öğretme tarzında bir tür ‘sosyolojik’ okuma/düşünme

3

 yaklaşımı 



gözlemlenebilir. Bu okuma tarzı ile Yesevî, toplumu iyi gözlemlemiş, anlamış, 

onunla iyi iletişim kurmuş, mesajını ona ulaştırabilecek kanal ve araçları iyi 

*

   Prof. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, ejder.okumus@gmail.com



1

  Bkz. Ömer Lütfi Barkan, “Osmanlı Imparatorluğunda Bir Iskan ve Kolonizasyon Metodu Ola-

rak Vakıflar ve Temlikler: Istila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zâviyeler”, Vakıflar 

Dergisi, Sayı: 2, 1942, ss. 279-304

2

  Hoca  Ahmed  Yesevî,  Dîvân-ı  Hikmet,  Haz.  Hayati  Bice,  TDVY.,  Ankara  2008  (http://www.



divanihikmet.net/hikmet1.html#header, 08.08.2016)

3

  Bkz. Ejder Okumuş, Dinin Toplumsal İnşası, Akçağ Yay., Ankara 2015, ss. 21-27



332  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

tespit edebilmiştir. Bu sosyolojik bakış, Divan-ı Hikmet adlı eserinde yer yer 

görülse de asıl onun toplumla kurduğu ilişki biçiminde kendini göstermek-

te, tezahür ettirmektedir. Onun Türkistan’da Türk toplumuna Islam’ı sunma, 

öğretme, anlatma tarzında söz konusu bakışı veya yaklaşımı görmek müm-

kündür.  Sözlü  kültürün  hakim  olduğu  Türk  toplumuna  Islam’ı  basitleştirip 

anlaşılır kılarak ve hoşgörü anlayışı içinde öğretme çabası dikkati çekmektedir. 

Bir gönül insanı olarak Yesevi’nin çağını aşıp bugünlere mesajını ulaştırabil-

mesinde de aslında onun bu sosyolojik okuma yaklaşımının önemli bir etkisi 

vardır. Bu çalışma, Hoca Ahmet Yesevi’de sosyolojik okuma yaklaşımını anla-

mayı ve bu yaklaşımın anlaşılmasına katkıda bulunarak Yesevi’nin sosyal olay 

ve olgulara bakış tarzını dikkatlere sunmayı amaçlamaktadır.

Hoca Ahmet Yesevî’nin Divan-ı Hikmet’te, toplumsal konulara “sosyolojik” 

bir bakış açısıyla yaklaştığının işaretlerini bulmak mümkündür. Bundan da 

önemlisi, Islam’ı Türklere sunma tarzında görülen “sosyolojik” yaklaşımdır. 

Yesevî, Islam’ı Türklerin anlayışına, kültürüne, toplumsal durumuna uygun 

bir biçimde sunmanın dikkat çekici bir örneğini vermiştir. 

Araştırmacının daha önce yaptığı bazı çalışmalar, “sosyolojik okuma” kap-

samına girebilecek niteliktedir. Yazarın örneğin “Ibn Haldun ve Osmanlı’da 

Çöküş Tartışmaları”,

4

 “Mevlana`da Sosyolojik Okuma”,



5

 “Evliya Çelebi Kü-

tahya’da”,

6

  “Marifetname’de  Beden”,



7

  “Osmanlı’nın  Gözüyle  Ibn  Haldun”,

8

 

“Ibn  Haldun’da  Kur’an’ı  ‘Sosyolojik’  Okuma”,



9

    “Evliya  Çelebi’nin  Seyahat-



name’sinde “Sosyoloji”nin Işaretleri”,

10

 “Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde 



Diyarbakır”,

11

 “Evliya Çelebi’nin Gözüyle-Gezdi, Gördü, Yazdı”



12

 gibi çalış-

4

  Ejder Okumuş, “Ibn Haldun ve Osmanlı’da Çöküş Tartışmaları”, Divan, Sayı: 6: 1, 1999, ss. 



183-209

5

  Ejder Okumuş, “Mevlana`da Sosyolojik Okuma”, KHukA Kamu Hukuku Arşivi, 9: 2, ss. 63-70



6

  Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi Kütahya’da”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Sayı: XXVI, 2007, ss. 83-120

7

  Ejder Okumuş, “Marifetname’de Beden”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi (Elektronik 



dergi), VIII: 1, 2008, ss. 9-43

8

  Ejder Okumuş, Osmanlı’nın Gözüyle İbn Haldun, 2. bs., Iz Yay., Istanbul 2009.



9

  Ejder Okumuş, “Ibn Haldun’da Kur’an’ı ‘Sosyolojik’ Okuma”, Diyanet İlmi Dergi (Kur’an’ın 

Nüzûlünün 1400. Yılı Anısına Kur’an Özel Sayısı), 2010, ss. 331-336.

10

  Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde “Sosyoloji”nin Işaretleri”. Doğumunun 



400. Yılında Uluslararası Evliya Çelebi Sempozyumu, Kütahya Valiliği, Kütahya, 23-26 Mart 2011

11

  Ejder Okumuş, “Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Diyarbakır”, e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar 



Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633, Sayı: VII, 2012, ss. 14-51

12

  Ejder Okumuş, Evliya Çelebi’nin Gözüyle-Gezdi, Gördü, Yazdı, Lotus Yay., Ankara 2012



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 333


maları, Batılı sosyoloji paradigmasını esas almak yerine evrensel sosyoloji pa-

radigmasını esas alarak 19. yüzyıldan çok daha önceleri başlayan bir “sosyo-

loji” serüveninin olduğu gerçeğini işaretlemektedir. Hoca Ahmet Yesevî’nin 

nesilleri aşacak boyutlarda insanlar üzerindeki etkilerinin sosyolojisine dair 

bu çalışma, adı geçen çalışmalar gibi “sosyolojik okuma” ve “sosyoloji öncesi 

sosyolojiler” kapsamında bir çalışma olarak değerlendirilebilir.



1. İslam’ı Kolay/Basit Anlatma İlkesi

Kazakistan’da ve diğer Türk toplumlarında Islam’ın anlaşılması ve yaşan-

masında rehberlik etmiş olan Türkistan piri Ahmed Yesevî, Türkistan insanı-

na, Türklere, Anadolu coğrafyasına sözlü kültürü dikkate alarak, toplumsal 

bağlamdan  hareketle  Islam’ı  kolay  ve  anlaşılır  bir  dille  sunmuştur.  Divan-ı 

Hikmet’e bir bütün olarak bakıldığında bu açık bir biçimde görülebilir.

Arapça  ve  Farsça  bilen  Ahmet  Yesevi,  Arapçanın  bilim  dili  olarak  genel 

kabul gördüğü bir zaman diliminde, insanlara Islam’ı anlatabilmek için ken-

di toplumunun dili olan Türkçeyi tercih etmiştir. Bu tercih, onun doğrudan 

Kur’an’dan  ve  Hz.  Muhammed’in  sözlerinden  damıtarak  oluşturduğu  din 

anlayışının, Türklerin kültürel ve toplumsal bağlamını dikkate alarak birinci 

derecede belirleyici olmasını sağlamıştır. Ahmet Yesevi, Türklerin Islam’ı an-

lamalarında istikamet veren yol haritasını çizmiştir. Ahmet Yesevi, Türklerin 

Islam’la bağlarını anlama açısından bir kilit isimdir. Onun görüş ve düşün-

celeri, farklılıkların zenginlik olabilmesinin olmazsa olmaz şartı olan “temel 

ortak payda”nın yeniden tespitinde bize ışık tutar.

13

Türklerin Islamlaşmasında ve Türkler arasında tasavvufî düşüncenin neşv 



ü nemâ bulmasında önemli roller oynayan çok sayıda sûfî bulunmasına rağ-

men Ahmed Yesevî kadar Türk dünyasında ilgi uyandıran, kitleleri sürükle-

yen ve kendisinden sonra tesir halkasını bu denli devam ettiren başka bir isim 

belki de yoktur.

14

 Bunun böyle olmasında da muhtemelen Ahmed Yesevî’nin 



Türklere Islam’ı basitleştirerek sunmasının etkisi büyüktür.

Yesevî, Türklere Islam’ı Türkçe ile basitleştirerek ve kolaylaştırarak anlat-

mayı tercih etmesini şöyle dile getirir:

13

  Hasan  Onat,  “Ahmet  Yesevi’nin  Din  Anlayışı  ve  Bektaşilikteki  Bazı  Yansımaları”,    http://



www.hasanonat.net/index.php/89-ahmet-yesevi-nin-din-anlay-s-ve-bektasilikteki-baz-yans-

malar, 08.08.2016

14

  Kadir Özköse, “Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet”, Tasavvuf, 7/16, 2006, ss.293-312 



334  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Hoş görmemekte alimler sizin dediğiniz Türkçe’yi

Ariflerden işitsen açar gönül ülkesini

Ayet hadis anlamı Türkçe olsa uygundur,

Anlamına yetenler yere koyar börkünü...

Kadı, müftü, mollalar şeriatın yolunu

Arif aşık almıştır tarikatın arkını

Amel işleyen alimler dinimizin çırağı,

Burak biner mahşerde eğri koyar börkünü...

Amel eylese alimler dini ve ayın aydınlığı

Görse olur onların görklü yüzünün rengi...

Amel işlemeyip “zâhir” ilmini bilmeyip kalanlar,

Arkasına yükler kırk eşeğin yükünü...

Hocayım deyip laf vurma bu dünya dayanıksız

Biliyorum diye söylemesin gönüldeki çirkini 

Yol göstericidir Hoca Ahmed marifetin gülistanı

Sözler sözü gerçek açar gönül ülkesini...

Miskin, zayıf Hoca Ahmed yedi ceddine rahmet,

Farsça dilini bilerek güzel söylemekte Türkçe’yi...

15

2. Toplumla İletişimde Yumuşaklık

Yesevî’nin  Islam’ı  sevdirmesinde  en  önemli  noktalardan  biri,  toplumsal 

bir  varlık  olarak  insanın  hoşgörüyü,  merhameti,  yumuşaklığı  sevmesinden 

hareketle insanlara yumuşak sözle, güzel öğütle yaklaşmaktır. Hoca Ahmed 

Yesevî, gerçekten de bu ilkeyle hareket etmiş ve toplumun zihniyet dünyası-

na, kalbine ve sosyolojisine bu yaklaşımıyla nüfuz etmiştir. Nitekim şu dize-

lerde bu ilkeyle yaklaşımını görmek mümkündür:

Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar

Gönlü katı, gönül incitenden Allah şikayetçi;

Allah şahid, öyle kula “Siccîn” hazır

Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.

16

15



  Dîvân-ı Hikmet, 71. Hikmet

16

  Hoca Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 2001



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 335


Şu dizeleri de hoşgörüyü anlatır:

On sekiz bin âleme server olan Muhammed;

Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed.

Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;

Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.

Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;

Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.

Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed;

Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.

Duaları müstecap, icabetli Muhammed;



Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.

3. Toplum Adamı Olmak

Hoca Ahmed Yesevî, mesajları ve ilişki biçimiyle bir toplum adamı olarak 

karşımıza çıkar. Ahmed Yesevî’nin yaşadığı dönemin zorlukları anlaşılırsa bu 

hususun  önemi  daha  iyi  anlaşılabilir.  Onun  yaşadığı  dönem  ve  coğrafyada 

Türk  hanedanları  arasında  taht  mücadeleleri,  kargaşalar  ve  siyasal  istikrar-

sızlıklar söz konusuydu. Işte böylesi bir atmosferde Ahmed Yesevî, toplum 

adamı  olarak  görülmekte;  Türkler  arasında  birliğin,  dirliğin,  huzurun  sağ-

lanmasına çalışan bir aktör olarak varlık göstermeye çalışmaktadır. Nitekim 



Divan-ı Hikmet’teki 1. Hikmette geçen şu dizeler bu bağlamda okunabilir:

Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip

Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,

Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp

Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.

Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol

Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol

Mahşer günü dergahına yakın ol

Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.


336  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu

O gece Mirac’a çıkıp Hakk cemalini gördü

Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu

Gariplerin izini arayıp indim ben işte.

Ümmet olsan, gariplere uyar ol

Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol

Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol

Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.

Medine’ye Ras

ű

l varıp oldu garip



Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili

Cefa çekip Yaradan’a oldu yakın

Garip olup menzillerden geçtim ben işte.

Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla

Mustafa gibi ili gezip yetim ara

Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir

Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.

Horasan Erenlerinin Hocası Hoca Ahmed Yesevî, bu dizelerinde toplumun 

yoksullarına,  mazlumlarına,  darda  kalmışlarına  sahip  çıkılması  gerektiğini 

vurgulamaktadır. 

Yesevî için toplumda ihtiyaç sahiplerine dağıtmak, cömert olmak oldukça 

önemlidir:

Hayır ve cömerdlik eyleyenler, yetim gönlünü alanlar,

“Çehar-yârları yoldaşı, Kevser dudağında gördüm.

Âmil olan âlimler, yola giren âsiler,

Öyle âlim yerini Dâru’s-selamda gördüm.

Kadı olan âlimler, para-rüşvet yiyenler,

Öyle kadı yerini sakar ateşinde gördüm.

Müftü olan âlimler, haksız fetva verenler,

Öyle müftü yerini Sırat köprüsünde gördüm.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 337


Zâlim olup zulmeden, yetim gönlünü ağrıtan,

Kara yüzlü mahşerde, kolunu arkada gördüm.

 17

Insanlarla ilgilenmek Yesevî için oldukça önemlidir:



Kul olsan, ben-benliği sakın bırak

Seherlerde canını incitip dinmeden çalış

Yoldan sapan günahkarları yola yönelt

Bir nazarda gönüllerini safâ eyledim.



4. Toplumda Âlimin Önemi

Hoca Ahmed’in Dîvân-ı Hikmet’te ele aldığı ve üzerinde önemle durduğu 

konulardan  biri  de,  toplumda  ilmin  önemi  ile  âlimin  önemi,  pozisyonu  ve 

kimliğidir.  Birçok  hikmetin  konusu  ilim,  bilgi  ve  âlimdir.  Bu  konu,  aslında 

bilgi sosyolojisi ve aydın/âlim/ulemâ sosyolojisi çerçevesinde ele alındığında, 

dikkate değer boyutlara sahip olduğu anlaşılacaktır. 171. Hikmette şöyle der:

Alimi tut izzet, eyle ikram,

Alimi Kur’an içre öğer, dostlar.

Alimler açar cümle müşkülatı,

Cahiller cehlini kim döker, dostlar. 

Doğru-yanlış beyanını alim bilir,

Helal-haram farkını avam nereden bilir?!

Alimlerden avamiler çok fayda olur,

Bu dünyada iyi adını edinir, dostlar.

Cahil avam alim sözünü hiç dinlemez,

Değme cahil özünü hiç anlamaz.

Alimi Allah avama denk eylemez,

Her alim yüz bin avama yeter, dostlar.

Olmasa alim avam neye yarar,

Kılmaz idi yer ve gök, alem bakar.

Kılmışı için alim günah görür,

Gök tarafına aşmaz yerde durur, dostlar.

17

  Dîvân-ı Hikmet, 53. Hikmet



338  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Din ve dünya alim ile olur hasıl,

İbadet kılsa kabul, Hakk’a vasıl.

İtikad kıl, gerek olsa temiz nesil,

Gerçek aşık bir söze baş eğer, dostlar. 

Avam tendir alimdir tende can gibi,

Şah Hüseyn olsa alim gerek hem gibi,

İns ve cinde alim melek, cahil iblis gibi,

Tutmayın karışık, zinhar inkar, dostlar.

Alimleri hor görmek değildir reva,

Hor görmez o hem yine yer-gök, heva.

Nice ki fakir, miskin o bi-neva,

Alimi hor görmeyin asla, dostlar.

 

Alimi hor görse o küfr ve nifak,



Nass hadis var ins ve cin ittifak ile,

Alimi seven mü’min yüzü apak,

Sorgusu yok günahından inkar, dostlar.

Hoca Ahmed’e ilham verdi söylesin diye,

Her alimin değerini bilsin diye,

Her kim bilse, bunu amel kılsın diye,

Alim izzetin kılan cennet girer, dostlar.

18

Hikmetlerinde ideal insan tiplerinden çokça bahseden Hoca, bu dizelerde 



âlimin cahil ve avam karşısında ne kadar önemli ve değerli olduğuna, toplu-

mun âlim şahsiyetlere ne kadar iyi yaklaşması gerektiğine, âlim insanın top-

lumda rehber olduğuna işaret etmektedir.

Yesevî, sahte âlim ve şeylere karşı da uyarıda bulunmaktadır:

Ahir zaman şeyhlerinden söz edeyim,

İman-İslam bilmeden şeyhlik kılar imiş,

İlim öğrenmez, amel eylemez, ma’na anlamaz,

Ahiretde kara yüzlü olur imiş. 

18

  Dîvân-ı Hikmet, 2008



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 339


Şeyhim diye mihrab içre otururlar

Halka içre halka zahmet yetirirler

Hay u Hu deyip sermestliğin bildirirler

Öyle cahil nasıl şeyhlik kılar imiş.

Böyle şeyhin kıyametde yüzü kara,

Nâdânlıkda şeyhlik eyler, işi riya,

Mahşer günü rezil olur, gözü âma

Evvel-ahir delâlette olur imiş.

Şeyh olmağa cem’ül-cem en alt makam,

Hazır olub, uyanık olsan daima,

Pir hizmetini nice yıllar etse tamam,

Yok ise, dâl u muzill olur imiş.

Cahil şeyhler kulak, kuyruksuz eşek olur,

Himmetleri dünya malını yığar olur,

Cemaati yoldan azdırıp gider olur,

Öyle şeyhler hayvanattan beter imiş.

Özlerini halklar ara tutsa ulu,

Batınları içre yoktur zerre füru,

Ben yüceyim deyip yürüyenlerin yeri tamu

Cehennem içre acı azab çeker imiş.

Ayıbını dese, öfkelenip çıkışırlar,

Kendini bilmeden yanlış işe yürürler

Kara yüzlü mahşer günü duruşurlar

Nedâmette başı donup yürür imiş. 

Ey mü’minler, işte o şeyhin beyanını,

Ben söyleyim, güzel dinleyin âyânını,

Kıyametde yüklenir mürid günahını, 

Sırat üzre titreyip-sallanıp durur imiş.

Böyle şeyhin aklına deyin ahmak,

Körlükle şeyhlik eylermiş mutlak.

Batın içre ona değer daim tokmak,

Kıyamette hasret kılıp yürür imiş.



340  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Gerçek şeyh olsa, dünya malını sevmez, bilin,

Vücudu girse, cehennem içre yanmaz, bilin,

“Allah” deyip geceleri uyumaz, bilin,

Yüzünü görsen, dolunay gibi olur imiş.

Elini tutsan dünya değeri gönülden gider,

Halkasında ben-benlik  cümle gider,

Nazar eylese, iki alem işin biter,

Öyle mürşid lâ-mekânda yürür imiş. 

Şeyhlik adını ona eylemektir vebal.

Can verirken imanına korku ve zeval.

Ahirette ona o her dem azab,

Rahman Melikim, böyle kuldan bizâr imiş.

Adem isen, doğru yolda yürüye gör,

Peygamberin kılmışların kıla gör,

Can u dilde tabiatın diye gör,

Bu yolu yürüyen maksuduna yeter imiş.

 

Kul Hoca Ahmed, eğer olsa aklın selim,



Kuru ateşe tekke kılmak büyük intikam.

Tevbe kılsan, eğer kabul eyler Rahim,

Tevbe eylesen, Huda rahmet eyler imiş.

Bu  dizeler  açıkça  göstermektedir  ki,  Yesevî,  samimi,  dürüst,  gerçek  âli-

min toplumda büyük adam olarak rehber olduğunu, topluma yön veren kişi 

olduğunu; sahte âlim ve şeyhin, sahnelik, gösterişçi, ihlassız, samimiyetsiz, 

âlim veya şeyh görünümündeki sahte bilginin veya rehberin, toplum için ne 

kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu söylemektedir. Câhil şeyhlerin toplumu 

aldatacağını, mal mülk peşinden koşacağını, kendi peşinden götürdüğü ce-

maati,  azdıracağını,  yoldan  çıkaracağını  belirtmektedir.  Nitekim  şu  dizeleri 

bunu ifade etmektedir:

Cahil şeyhler kulak, kuyruksuz eşek olur,

Himmetleri dünya malını yığar olur,

Cemaati yoldan azdırıp gider olur,

Öyle şeyhler hayvanattan beter imiş. 


Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 341


Bu dizeler, ilginçtir ki yaklaşık 8-9 asır önceden bugünün bazı din istismar-

cısı lider ve gruplarının din üzerinden toplumu aldatma girişimlerini, toplu-

ma  zarar  vermelerini,  küresel  neo  emperyalistlerle  işbirliği  yaparak  özelde 

kendi toplumlarına ve genelde Müslümanlara ihanet etmelerini haber verir 

gibidir. Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan Paralel Yapı vakası ve bu yapının 

darbe ve iç savaş girişimi bu noktada örnek olarak getirilebilir.

Büyük adam sosyolojisi açısından anlaşılmaktadır ki, Yesevî, âlim kişilere 

toplum içinde önemli fonksiyonlar atfetmektedir. 

Yesevî’nin âlim sosyolojisinde âlimin kimliği şöyle ortaya konulur:

“Fe’l-ya’lemûn el-‘âlimûn”u okur âlim

Anlamını bilmeden onun olur zalim

Anlamını anlayanların giysisi aba

Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

Alim odur hişt yastanıp tahsil eylese

Gece gündüz Rabbine ağlasa

“Fe’l yedhakü” ayetini tefsir eylese

Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

“Ve’l-yebkü kesiran” diye Allah söyledi

Anlamını anlayan alim dinmeden ağladı

Ağlaya ağlaya gözleri kör oldu

Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

Alim odur şeriatta sefer eylese

Tarikatın pazarına yerini koysa

Muhabbetin deryasıdan inci alsa

Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

Alimim diye kitap okur anlamını bilmez

Çoğu ayetin anlamını asla bilmez

Büyüklenme, ben-benliği dini tutmaz

Alim değil cahildir dostlarıma


342  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Büyüklenme şeytana neler eyledi

Büyüklendiğinden lanet tavkı ona saldı

Melekler görüp orada secde eyledi

Secde eyleyip amin oldu dostlarıma

İlim iki inci beden ve cana rehberdir

Can alimi Hazretine yakındır

Muhabbetin şarabından içer

Öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

Beden alimi zalimlere benzermiş

Beraetin ayetinde çünkü buyurmuş

Cehennem içinde dinmeden devamlı yanarmış

Zakkum zehri içip devamlı dostlarıma

Kul Hoca Ahmed alimlerin hizmetini eyle

Alimler sözünü işitip amel eyle

Amel eyleyip Hakk yolunda canını ver

Amelsizler cemâl görmez dostlarıma.

19

Amel işlemeyen alim ilmini çiğneyip yürür



Ölüp varsa dar kabirde canı yanar

Allah, Rasul, dinin ne deyip korkuya düşer

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Münker Nekir Rabbin kim ?” diye sorunca

Zahir ilminden bir noktası kar eylemeyince

Vah yazık amelsizler nasıl yapacak

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Allah diyen şeker ve bal hazırladı.

Ahirette Allah ile sevda eyledi

Amel işleyen gerçek alimi bilge kıldı.

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

19

  Dîvân-ı Hikmet, 83. Hikmet



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 343


Bilgin kandil, halin fitil, yağı göz yaşım

Ne kadar söylesem nasib almaz taş gönülün

Yol üstünde toprak olsun aziz başın

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Essiz alim amel işlemeyip yolda kalır

Okuyup okumadan dünya malını ele alır.

Ben-benlikten essiz ömrünü harcar

Can ve günülde Hayy zikrini deyin dostlar

Zahiri bozup batını düzelten âlim olsan

Mahşer günü elinden tuta tanla varsan

Vah yazıklar pişmanım deyip yolda kalsan

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Alim odur namaz kılıp ibadet etse

Hakk’dan korkup ahiretin tasasını çekse

Kur’an okuyup Hakk’dan korkup ağlayıp inlese

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Öyle alimin iki gözü yaşlı olur

Seherlerde erken kalkıp ağlar

Hakk yolunda tutuşup yanıp biryan olur

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar

Horluk çek kafır nefsinin başı donsun

Daima, sürekli bu dünyadan ağlayıp geçsin

Toprak ol herkes seni basıp geçsin

Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar.

20

Âlim kişilerin ilmiyle amel etmesi, sözüyle özünün bir olması, Yesevî’nin 



âlim sosyolojisinde önemlidir:

Kadı, müftü, mollalar şeriatın yolunu

Arif aşık almıştır tarikatın arkını

Amel işleyen alimler dinimizin çırağı,

Burak biner mahşerde eğri koyar börkünü...

20

  Dîvân-ı Hikmet, 79. Hikmet



344  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Amel eylese alimler dini ve ayın aydınlığı

Görse olur onların görklü yüzünün rengi...

Amel işlemeyip “zâhir” ilmini bilmeyip kalanlar,

Arkasına yükler kırk eşeğin yükünü...

Hocayım deyip laf vurma bu dünya dayanıksız

Biliyorum diye söylemesin gönüldeki çirkini 

Yol göstericidir Hoca Ahmed marifetin gülistanı

Sözler sözü gerçek açar gönül ülkesini...

21

 Hoca Ahmed’e göre ilim oldukça önemlidir:



İlimsiz adem şeyhlik kılsa, revaç bulmaz,

Nazik yoldur, ilimsiz asla bilse olmaz.

Ey dostlarım, şeyh olmak kolay değil,

Rehber diye şer’i yolda yürün, dostlar.

(…)

Erkek ve kadına, oğul-kıza ilim farz dedi,



“Taleb ül-ilmi farizatun” deyip Rasul söyledi,

“Ma yecüzu bihis-salat” ilim zaruri,

Diri varsınız, ta ölüne dek okuyun, dostlar.

Molla olup, mâna okuyup, kitab dese,

Yolu bulup, yaman yoldan rasta dönse,

Pir eteğini muhkem tutup hizmet etse,

Taatlı kul olsa hüsrana uğramaz, dostlar.

 

       (…)



İlimsiz şeyhlik davasını kılmak olmaz,

Asa olmadan karanlıkta yürümek olmaz,

Görmez olsa, çukur yeri görmek olmaz,

Kuyu içre düşen emin kalmaz, dostlar.

Bu dizelerde Yesevî, bilgi ve ilmin toplumun varlığı, sağlamlığı için çok ha-

yati olduğunu, ilimsiz ve cahil şeyhlerin şeyh olamayacağını, toplumda kadın 

ve erkek herkese ilmin farz olduğunu, toplumun gerçek rehber olarak şeriatı 

ve şeriat bilgisini alması gerektiğini, bilginin ve ilmin rehberliğinde toplumun 

21

  Dîvân-ı Hikmet, 71. Hikmet



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 345


yanlışa düşmeyeceğini savunmaktadır. Bu görüşler, bilgi sosyolojisi açısından 

bakılırsa, bilgi/ilim-toplum ilişkisi noktasında oldukça önemli hususları ih-

tiva etmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in bir hadisinden hareketle erkek ve 

kadın herkese ilmin farz olduğunu dile getirmesi, Din Sosyolojisi bakımından 

oldukça önemlidir. Bu noktada toplumu ilme yöneltmek için hadis üzerinden 

dinin meşrûlaştırım boyutuna başvurması, dikkati çekmektedir. 

Ahmed  Yesevî’nin  düşünce  dünyasında  âlim  ve  lider  pozisyonunu  işgal 

eden kişilerin güzel ahlâk sahibi olmaları, tutarlı olmaları, ilmiyle âmil olma-

ları da oldukça önemlidir:

Molla, müftü olanlar, yanlış fetva verenler

Akı kara eyleyenler o cehenneme girmişler.

Kadı, imam olanlar, haksız dâva eyleyenler

O eşek gibi olarak yük altında kalmışlar.

Haram yiyen hakimler, rüşvet alıp yiyenler

Kendi parmağını dişleyip korkup durup kalmışlar.

Tatlı tatlı yiyenler, türlü türlü giyenler,

Altın tahta oturanlar toprak altında kalmışlar.

Başka bir yerde aynı konuda şöyle der:

Amil olan âlimler, yola giren âsiler,

Öyle âlim yerini Dâru’s-selam da gördüm.

Kadı olan âlimler, para-rüşvet yiyenler,

Öyle kadı yerini sakar ateşinde gördüm.

Müftü olan âlimler, haksız fetva verenler,

Öyle müftü yerini Sırat köprüsünde gördüm.

Zâlim olup zulmeden, yetim gönlünü ağrıtan,

Kara yüzlü mahşerde, kolunu arkada gördüm.

 22

22

  Dîvân-ı Hikmet, 53. Hikmet



346  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî



Yüklə 6,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin