TÜRKÇENİN OĞUZ SAHASININ İKİ VATAN ŞAİRİ: BAHTİYAR VAHAPZADE VE
ABDÜLFETTAH RAUF’UN “VATAN” TEMALI ŞİİRLERİ ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI
BİR İNCELEME
BAED / JBRI, 7/1, (2018), 111-166.
133
Üsküp ki Şar-dağı’nda devamıydı Bursa’nın.
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş, temiz kanın.”
Şairin, “Şehîde-i Şedâid Üsküb’üm İçin” adlı Üsküp için yazılmış
olan belki de en uzun şiir diyebileceğimiz şiirinde Yahya Kemâl’le olan bu
benzerlik dikkat çekicidir.
“Üsküb’üm yandım bu acıklı kaderinde
Yâd el dolaşır eski âhalisi yerinde
Güller yerine gözlere batmakta dikenler
Kuş namına baykuş ötüyor bahçelerinde
…
Ey Yıldırım’ın bizlere bir andacı Üsküp
Çıktın elimizden bu kadar pek acı Üsküp
Sen kimlere kaldın bugün eyvah yanarım ben
…………domuzlar güveği ey cici Üsküp” (Şehîde-i Şedâid Üsküb’üm
İçin-5 Eylül 1959)
Şairin zulme uğrayan dindaş ve soydaşlar için yazdığı “Tatar
Kardeşlerime!” adlı şiirinde de Üsküp merkezli bir tarih bilinci göze çarpar.
“Nerde ta Üsküb’e at sürmüş Giraylar” (Tatar Kardeşlerime!-12
Kanun-i Sânî)
Şair, vatanın “mazisi” ile “hâl”i arasındaki farktan muzdariptir. Bu
durum, her mısrada kendisini gösterir. Çünkü şairin, devrinin yüksek tahsil
görmüş ve vatanına karşı sorumluluk duygusu hat safhada olan birisi olarak,
vatanıyla ilgili hayalleri vardır. Fakat bu hayaller gerçekleşme imkânı
bulamamıştır.
“Yüce ahlâk mâbedi yapmak isterken yurdu
Bir kârhane yaptılar hep dağımı taşımı” (Ey Hayat Bî-Vefâ! Ey Ömür
Pür Cefâ ve Ey Âlem Bî Safâ!-12 Şubat 1960)
Görüldüğü gibi şair, vatanını bir yüce ahlâk mâbedi yapmak
istemektedir. Ancak vatan, şairin gözünde, ahlâk kurallarından olabildiğince
uzaklaşmıştır. Bütün bu durumlara bağlı olarak, şairin vatanı namus olarak
gördüğünü de söyleyebiliriz.
“Yürü namusunu kurtar bu denî ellerden
|