180
H
A C E T T E P E
T
I P
D
E R G ‹ S ‹
Yeşim Gökçe Kutsal
Bel ağrıları çoğu zaman yaşamı tehdit eden bir sorun olmamasına karşın, geliş-
miş ve özellikle endüstrileşmiş toplumlarda iş gücü kaybı yanında tanısal yakla-
şımların ve tedavi prosedürlerinin maliyeti açısından da önemli bir sağlık proble-
midir.
Toplumun %80’i yaşamları boyunca en az bir kez bel ağrısından yakınır. Dok-
tora başvuru sebepleri içinde 2., yatarak tedavi edilen hastalıklar içinde 5., ameli-
yat edilen hastalıklar arasında ise 3. sırada yer almaktadır. Kırk beş yaş altındaki ki-
şilerde aktivite kısıtlamasına yol açar, %95 olguda mekanik nedenler ön plandadır.
Olguların %90’a yakını spontan iyileşebilmektedir. Normal aktivitelerine dönme
süresi ortalama olarak 1 aydır. Bel ağrılarının %90’ında neden spondiloz olarak
saptanmış, %2.4 olguda ankilozan spondilit ve diğer spondilartritler görülmüştür.
%7.7’sinde ise bel ağrıları kas ve tendonlardaki hasara bağlanmıştır.
Lumbosakral omurganın statik ve kinetik fonksiyonel anatomisi, omurganın
işlevini veya işlevsel bozukluğa bağlı patolojik değişiklikleri değerlendirmede te-
mel oluşturur. Spinal anatomi ve biyomekanik, işlev kaybının klinik analizi ve te-
davisinde de büyük önem taşır. Omurga mekanik ve kompleks bir yapıdır ve 3
önemli fonksiyonu vardır; yükün iletimi, hareket ve spinal kordun korunması.
Vertebra anatomisi bu 3 önemli işlev için mükemmel bir yapı sergiler; anterior ele-
manlar vücut ağırlığını taşır ve şoku absorbe ederken, posterior elemanlar ise
omurga hareketini kontrol eder. Omurga işlevsel birimlerden oluşan bir yapıdır ve
her bir işlevsel birim ard arda gelen 2 vertebra ve onları ayıran intervertebral disk-
ten oluşmuştur. Vertebraların arka bölümünde yer alan en önemli yapı ise; faset
eklemlerdir ki, bunlar üst vertebranın alt kısmı ile alt vertebranın üst kısmı arasın-
da yer alan sinovyal eklemlerdir. Bağlar, omurganın desteklenmesi ve hareketin kı-
sıtlanması işlevini üstlenirken, kaslar ise omurga statiğinin devamlılığında yaşam-
sal bir rol oynayarak omurga kinetiğine de katılır. Hareketsiz ve dik bir durumda-
ki omurga statik konumdadır ve bu dik duruş postural açıdan 4 adet fizyolojik eğ-
ri içerir; servikal ve lomber lordoz ve torakal ve sakral kifoz. Kinetik omurga bo-
zukluğu bel ağrılarının en yaygın sebebi olarak bildirilmektedir [1-3].
Bel ağrıları semptom sürelerine göre sınıflandırılacak olursa; 1 aydan kısa sü-
ren olgular akut, 1-3 ay subakut, 3 aydan fazla süren olgular kronik olarak adlan-
dırılmaktadır. Üç-altı ay erken dönemi, 6-24 ay orta dönemi, 24 aydan uzun süren
ağrılar geç dönemi oluşturmaktadır.
P A N E L
Hacettepe T›p Dergisi 2008; 39:180-193
Bel a¤r›lar›
Moderatör :
Yeflim Gökçe Kutsal
1
Panelistler :
Fatma ‹nan›c›
1
, Kader Karl› O¤uz
2
, Ahmet Alanay
3
, Selçuk Palao¤lu
4
1
Prof. Dr., Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Ankara
2
Doç. Dr., Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyoloji Anabilim Dalı,
Ankara
3
Prof. Dr., Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji
Anabilim Dalı,
Ankara
4
Prof. Dr., Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nöroşirürji Anabilim Dalı,
Ankara
181
Bel a¤r›lar›
C i l t 3 9 • S a y › 4 • 2 0 0 8
Kaynağına göre sınıflandırma:
1. Psikojenik ağrılar,
2. Visserojenik ağrılar (böbrek, pelvik organlar, ret-
roperitoneal organlar),
Bu grupta ağrı aktivite ile ilişkili değildir.
3. Vasküler bel ağrıları (abdominal anevrizma),
4. Nörojenik bel ağrıları (sinir kökü irritasyonları),
5. Spondilojenik bel ağrıları,
6. İdiyopatik bel ağrıları.
Anatomik yapılara göre sınıflandırma:
A. Kemik yapılara bağlı bel ağrıları:
• Konjenital anomaliler: sakralizasyon, lumbalizas-
yon, spina bifida, blok vertebra, hemivertebra, konjeni-
tal spondilolistezis, kifoz, skolyoz, komplet veya parsi-
yel agenezi, faset tropizmi.
• Travmatik: vertebra fraktürleri, spondilolizis,
spondilolistezis, disk hernileri.
• Dejeneratif nedenler: osteoartrit, spondiloz, kanal
stenozu, difüz idiyopatik hiperostoz.
• Metabolik-endokrin nedenler: osteoporoz, gut,
psödogut, Paget hastalığı.
• İnflamatuvar nedenler: seronegatif spondilartrit-
ler.
• Tümöral nedenler.
• İnfeksiyöz nedenler: osteomiyelit, diskit, epidural
abse (tüberküloz, bruselloz vb.).
B. Yumuşak dokulardan kaynaklanan bel ağrıları:
• Postural deformiteler,
• Miyofasiyal ağrı sendromu,
• Fibromiyalji,
• Sinirsel ve damarsal patolojiler (abdominal aort
anevrizması, rüptür, epidural hematom vb.).
C. Yansıyan ağrılar: Pelvik sorunlar, endometriyozis,
kitle, kist, pelvik inflamatuvar hastalık, prostatit, sistit,
pankreas hastalıkları, posterior duodenal ülserler, renal
hastalıklar.
Bel ağrısı yapabilecek diğer nedenler:
1. Kas disfonksiyonundan kaynaklanan ağrılar (ağ-
rılı kas spazmı; postoperatif kas spazmı, kas gerginliğin-
de artış, kas yorgunluğu; tetik nokta ile birlikte miyofa-
siyal ağrı sendromu, fibromiyalji; kronik kas kontrak-
türleri).
2. Eklem, ligaman ve kasların hastalıkları (lumbo-
sakral sprain, sakroiliyak sprain, faset sendromu).
3. Primer olarak psikolojik veya psikiyatrik hastalığa
bağlı bel ağrısı (psikolojik strese bağlı bel ağrısı, pre-
menstrüel sendrom ve bel ağrısı, çevresel ve öğrenme
faktörleri ile oluşan bel ağrısı, ağrı ve psikiyatrik hasta-
lık ilişkisi).
4. Diğer (pelvik organ hastalıkları, kolon hastalıkla-
rı, retroperitoneal hastalıklar, kalça hastalıkları).
Bel ağrılarının epidemiyolojik özellikleri:
Bel ağrılarının ömür boyu prevalansı %60-80’dir.
Yıllık prevalansın %6-20 arasında değiştiği gösterilmek-
tedir. Bir yıllık insidans %2.27, kadınlarda %2.72, er-
keklerde %1.97’dir. İlerleyen yaş ile uyumlu olarak art-
tığı gözlenmiştir ve ortalama iş günü kaybı 43 gündür.
İşe dönüş: %35 olguda 1 ay, %70 olguda 3 ay, %85 ol-
guda 6 aydır.
Olguların %30’unda ağrı bacaklara yayılır, %80’i 6-
8 haftada tedavi olmaksızın iyileşmektedir. Akut ağrıda
%38 olguda 1 yılda 2. atak gelişmektedir. Subakut ağrı-
ların %41’inde, kronik bel ağrılı olguların %81’inde 1
yıl içinde yeni bir atak görülmektedir. İlk atak genellik-
le 20-40 yaşlarda ortaya çıkar. Altmış beş yaş üzerinde-
ki prevalans erkeklerde azalmaktadır. Cerrahi tedavi ge-
reksinimi en sık 30-39 yaşlarında ve erkeklerde ortaya
çıkmaktadır. Çalışan kesimde erkeklerde en fazla 20-24,
kadınlarda 30-34 yaşlarda iş gücü kaybına neden olur.
Beyaz erkeklerin ömür boyu risk oranı yüksektir.
Diğer önemli risk faktörleri; vücut ağırlığı ve uzun
boy (mesleki nedenle uygunsuz pozisyonda zorlanma
ve dejenerasyon). Ayrıca disk ölçüsü arttıkça dayanıklı-
lığın arttığı ve bel ağrısının daha az görüldüğü bildiril-
mektedir. Disk hernisi (HNP) olgularında S
1
interartikü-
ler aralığının daha dar olduğu saptanmıştır ve dar spi-
nal kanalı olanlarda HNP sıktır. Skolyozda eğri 80° ise
ağrı ortaya çıkar. Fabrika işçilerinden bel-karın adalele-
ri zayıf olanlarda bel ağrısına bağlı iş gücü kaybı daha
fazladır. Bel ağrısı-adale zayıflığındaki sebep-sonuç iliş-
kisi tam olarak açıklanamamıştır. Fizik kondüsyonu iyi
olanlarda kronik bel ağrısı riski daha azdır. Bel ağrısına
zemin oluşturduğu ifade edilen spor dalları ise; jimnas-
tik, futbol, halter, güreş ve kürektir. Ayrıca bir diğer risk
faktörü olarak da sigara kullanımında; 45 yaş ve üzerin-
de olmak ve yıllık kullanımın 50 paket olması ise bel
ağrısı riskini artırmaktadır. Mekanizma; intervertebral
disklere besin difüzyonu, sık öksürme ile intradiskal ba-
sınçta artış, karboksihemoglobin formasyonunun mey-
dana gelişi ile açıklanmaktadır. Nikotin, vazokonstrük-
siyona, aterosklerotik değişikliğe, fibrinolitik aktivite
bozukluğuna, kan akışkanlığında azalmaya ve diskte
beslenme bozukluğuna neden olmaktadır. Oral kontra-
septif kullanımı ile ilgili olarak da; hormon etkisiyle li-
gamanlarda laksite oluşmakta, lumbal bölgenin trav-
maya maruz kalması kolaylaşmaktadır.
Hamilelikte; mekanik stres, hormon etkisiyle liga-
manlarda gelişen laksite, hamileliğin son döneminde
pelvik ligamanlara binen mekanik yük nedeniyle bel
ağrısı oltaya çıkmaktadır.
Öyküde; geçirilmiş bel ağrısı öyküsünün varlığı pre-
diktiftir.
Sosyoekonomik durum; alt sosyoekonomik statüde-
ki kişilerde daha fazla fiziksel güç gerektiren işlerde ça-
lıştıkları için bel ağrısı fazladır, niteliksiz işçiler ağır fi-
ziksel koşullarda çalışmaktadır, yabancı işçilerde lisan
bilmemenin getirdiği psikolojik stres sonucunda bel ağ-
rısı daha fazla görülmektedir.
Psikososyal risk faktörleri ise; anksiyete, depresyon,
psikososyal stres, alkol, trankilizan kullanımı, işte mo-
notonluk, işte memnuniyetsizlik gibi faktörler arasında
neden-sonuç ilişkisinden bahsedilebilir.
İşle ilgili faktörler; memnuniyetsizlik, monotonluk,
iş arkadaşları ile diyalog kopukluğu, iş ortamındaki fi-
ziksel koşulların yetersizliğidir. İş dışı faktörler; ailevi
problemler, yalnız yaşama, maddi problemler, kişiler
arası iletişim zorluğu, çocuklarla ilgili problemler ola-
bilmektedir. Psikososyal gereksinimlere stres cevap kas
gerginliği şeklinde olabilmekte; kasların statik yüklen-
mesi ile ağrı ortaya çıkmaktadır. Mesleki faktörler göz
önüne alındığında; kamyon şoförlerinde (5 kat fazla),
bedenen çalışanlarda, sağlık personelinde (doktorlarda
prevalans %32), askerlerde (prevalans %17) fazla oldu-
ğu dikkati çekmektedir (Avusturalya’da askeri helikop-
ter pilotlarında prevalans %64’tür). Fiziksel faktörler;
ağır iş, ağır kaldırma, statik iş durumları (uzun süre
oturma veya ayakta durma), eğilme, dönme, vibrasyon-
dur (hemşireler, fizyoterapistler, kömür madencileri,
ofis çalışanları, yardımcı personel gibi iş gruplarında
HNP sıktır). Ayrıca devamlı 12.5 kg’ın üzerinde ağırlık
kaldırma, nötral olmayan pozisyonlar (fleksiyon, rotas-
yon, lateral fleksiyon), nötral olmayan pozisyonda de-
vamlı kalma, statik postür, uzun süre oturma, tüm vü-
cut vibrasyonu, motorlu araç kullanımı, kamyon şoför-
lüğü (vibrasyon, omurgaya taşınan rezonans, ligaman-
larda sertlik ve güç azalması, disklerde sıvı kaybı, diskte
sertleşme meydana gelir) risk oluşturmaktadır. Ayakta
durma ve uzanmaya oranla oturma esnasında disk ba-
sıncı daha yüksektir. Hareketsizlikte diskin beslenmesi
bozulur.
Yeşim Gökçe Kutsal
Bel ağrılarında tanısal değerlendirme nasıl olmalı-
dır?
Fatma İnanıcı
Bel ağrısı semptomu ile doktora başvuran hastalar-
da tanı ağrının spesifik ya da nonspesifik sınıflandırma-
sına odaklanmaktadır. Hastaların %85-90’ında ağrı
nonspesifiktir, ağrıyı oluşturacak belirli bir etyolojik
faktör veya patofizyolojik mekanizma bulunamaz. Bu
nedenle belirsiz orijinli ağrı olarak da sınıflandırılır. Ta-
nı spesifik patolojilerin ekarte edilmesiyle konur [1,2].
Öykü ve fizik muayene en önemli tanı araçlarıdır.
Spesifik bel ağrısı ile ilişkili olan tipik semptom ve bul-
guların varlığı araştırılmalı ve gerekli durumlarda uy-
gun laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri-
ne başvurulmalıdır. Öyküde hastanın yaşı ilk önemli
parametredir. Elli yaş üzerindeki hastalarda malignansi
riski dikkate alınmalıdır. Disk hernileri 20-55 yaş gru-
bunda daha sık görülürken, yaşlı hastalarda spinal ste-
noz, osteoporotik kırık gibi dejeneratif sorunlara daha
sık rastlanır. Kırk beş yaş altındaki hastalar inflamatu-
var hastalıklar, 20 yaş altı hastalar travma açısından ir-
delenmelidir [3,4].
Ağrının detaylı öyküsü tanıda çok önemli ipuçları
sağlar. Ağrının nasıl başladığı (örn. akut, yavaş, postt-
ravmatik), lokalizasyonu (örn. bel, kalça, belden bacağa
yayılan), niteliği (örn. künt, sinsi, zonklayıcı, batıcı, ya-
nıcı), şiddeti (hafif, orta, şiddetli), süresi, postür ve ak-
tivite ile ilişkisi (ayakta, uzun süre oturmakla veya ya-
tarken ağrı, yürümekle ortaya çıkan ağrı, aktivite ile ar-
tan ya da azalan ağrı), yayılıp yayılmadığı, yayılım ala-
nı (sırta, yana, inguinal bölgeye, kalça, bacak laterali
veya ayağa), gün içindeki seyri (sürekli, sabah, gündüz,
gece), provake eden (istirahat, öksürmek, ağır kaldır-
mak, yürümek, soğuk vs.) ve azaltan (istirahat, sıcak
vs.) faktörler kaydedilmelidir. Ağrıya eşlik eden ateş, ta-
şikardi, gece terlemesi, halsizlik, kilo kaybı, sabah tu-
tukluğu, istirahat sonrası katılık, idrar retansiyonu, dış-
kı inkontinansı, bulantı, kusma, kuvvet kaybı, duyu bo-
zukluğu gibi semptomlar sorgulanmalıdır. Kuvvet kay-
bı ve duyu bozukluğu olan hastalarda semptomların
ilerleyici olup olmadığı öğrenilmelidir. Travma öyküsü,
sigara kullanımı, mesleki risk faktörleri (ağırlık kaldır-
ma/taşıma, tekrarlayan gövde eğilme/torsiyon hareketi,
tüm vücut vibrasyon, uzun süre oturma) ve hastanın
özgeçmişinde kortikosteroid ve immünsüpresif ilaç kul-
lanımı, kırık öyküsü, kanser tanısı, diyabet, osteoporoz,
üveit, artrit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, diğer siste-
182
Gökçe Kutsal, ‹nan›c›, Karl› O¤uz, Alanay ve Palao¤lu
H
A C E T T E P E
T
I P
D
E R G ‹ S ‹
mik hastalıkların varlığı ayırıcı tanıda önemlidir [5,6].
Hastanın psikososyal özellikleri de gözden geçirilmeli-
dir. Stres, anksiyete, negatif duygulanım, iş memnuni-
yeti, aile özellikleri ve hastanın beklentileri prognoz
açısından önemlidir [7,8].
Fizik muayeneye sistemik muayene ile başlanır. Bel
muayenesine standart sıra izlenerek inspeksiyon ve pal-
pasyonla başlanır. Hareket genişliği değerlendirilmesi,
spesifik testler ve alt ekstremitelerin nörolojik muaye-
nesi yapılır. İnspeksiyonda ayırıcı tanıda yardımcı ol-
mamakla birlikte lumbal lordozda artma ya da azalma
izlenebilir, skolyoz saptanabilir. Dermatomal dağılımda
tipik cilt lezyonunun görülmesi zona zoster tanısı için
patognomoniktir. Palpasyonda spinöz prosesler, liga-
manlar ve paraspinal kaslar değerlendirilir. Şiddetli ağrı
tümör, kırık ya da infeksiyon düşündürür. Spinöz çıkın-
tı düzeylerinde farklılık spondilolistezisi akla getirmeli-
dir. Hareket genişliğinde azalma etyolojiden bağımsız
olarak tüm akut bel ağrılı durumlarda saptanmakla bir-
likte, ağrının fleksiyonda artması disk hernisi, ekstansi-
yonda artması spinal stenoz lehine yorumlanabilir. Düz
bacak germe testi, Laseque testi, çapraz düz bacak ger-
me testi, femoral sinir germe testi gibi sinir germe test-
leri lumbal kök basısını işaret eder. Sakroiliyak manev-
ralar ve FABERE testi sakroiliyak ve kalça eklemlerinde
patoloji varlığını değerlendirmek için yapılır. Kalça os-
teoartritine bağlı ağrı bel ağrısını taklit edebilir. Sinir
kökü basısının varlığı ve seviyesi motor, dermatomal
duyu ve refleks değerlendirmesinden oluşan nörolojik
muayene ile mümkündür. L3 ve L4 kök basısında diz
ekstansiyonunda zayıflık (hasta çömelip kalkamaz),
ayak medialinde sensöriyal kayıp, patella refleksinde
azalma görülür. L4 ve L5 kök basısında ayak ve başpar-
mak dorsifleksörlerinde kuvvetsizlik (hasta topuğu üze-
rinde yürüyemez) vardır ve ayak dorsumunda hipoeste-
zi görülür. S1 kök basısında ayak ve parmak plantar
fleksörlerinde kuvvetsizlik (hasta parmak ucunda yürü-
yemez) vardır, ayak lateralinde hipoestezi ve aşil reflek-
sinde azalma saptanır [2,5,6,9,10].
Yeşim Gökçe Kutsal
Ayırıcı tanıda öncelikli konular nelerdir?
Fatma İnanıcı
Non-spesifik bel ağrılarında laboratuvar ve görüntü-
leme yöntemleri endike değildir. Radyolojik olarak or-
taya konan disk dejenerasyonu, spondilozis, spondilo-
listezis, spina bifida, transizyonel vertebra, Scheuer-
mann hastalığı, spinal stenoz ve disk herniasyonu gibi
patolojiler bel ağrısı yakınmalarının kesin nedeni olma-
yabilir. Bel ağrısı olan ve olmayan kişilerde yapılan gö-
rüntüleme çalışmaları 2 grup arasında saptanan anor-
mallikler açısından fark olmadığını göstermektedir. Bu
nedenle görüntüleme yöntemlerinin klinik semptom
ve bulgularla korelasyonu mutlaka irdelenmelidir [11].
Ancak özellikle acil tedavi gerektiren tümör, infeksiyon,
kauda ekina sendromu ve kırık başta olmak üzere spesi-
fik patolojileri düşündürecek semptom ve bulgular söz
konusu ise uygun laboratuvar ve görüntüleme yöntem-
lerine başvurulmalıdır. Spesifik bel ağrılarının ayırıcı ta-
nısında önemli semptom ve klinik bulgular ile labora-
tuvar testleri Tablo 1’de özetlenmektedir [12,13].
Yeşim Gökçe Kutsal
Bel ağrısına yaklaşımda klinik hekimlerin kullanabi-
leceği radyolojik yöntemler nelerdir? Bu yöntemlerin
birbirlerine üstünlük ve zayıflıkları nelerdir?
Kader Karlı Oğuz
Radyoloji bölümlerini çokça meşgul eden bel ağrısı
incelemesinde kullanılan en sık görüntüleme yöntemi
direkt radyografi çalışmalarıdır. Kesitsel çalışmalardan
ince kemik detayı göstermedeki üstünlüğü bilinen bil-
gisayarlı tomografi (BT), ek olarak günümüzde giderek
daha az klinisyen hekim tarafından talep edilen ve ger-
çekleştirilen miyelografi (konvansiyonel ya da BT miye-
lografi) ve disk hastalıkları, kemik iliği lezyonları, paras-
pinal kas, ligament hastalıklarında ve patofizyolojik de-
ğişikliklerin tanımlanmasında yüksek yumuşak doku
rezolüsyonu sayesinde detaylı bilgi sağlayan manyetik
rezonans görüntüleme (MRG) yer alır. Çoğu durumda
1. görüntüleme yöntemi olmayan ve daha çok bazı has-
talıklarda primer odak (örn. paratiroid adenomu) ve di-
ğerlerinde sistemik tutulumun gösterilmesi (örn. me-
tastaz taraması) amaçlı kemik sintigrafisi nükleer tıp
bölümlerince gerçekleştirilir. Çok nadir olarak ağrının
diskojenik kökenli olup olmadığının gösterilmesi
amaçlı diskografi de yapılabilir.
Bu tetkiklerin kontrendikasyonları diğer alanlardaki
uygulamalarından farklı değildir. Endikasyon ise ileriki
sorularda detaylı olarak tartışılacaktır. Klasik olarak ha-
yati tehlike olmadıkça ve alternatifsiz kalmadıkça gebe
hastalarda X-ışını içeren tanısal yöntemlerden, özellik-
le ilk trimestırda ilave olarak MRG’den de kaçınıyoruz.
Tabii kardiyak piller, kohlear implantlar, sinir uyarıcıla-
rı kesin kontrendikasyon ve materyali tanımadıkça-
araştırmadıkça anevrizma klipleri, stentler ve kalp ka-
pak protezleri rölatif kontrendikasyon taşır.
183
Bel a¤r›lar›
C i l t 3 9 • S a y › 4 • 2 0 0 8
184
Gökçe Kutsal, ‹nan›c›, Karl› O¤uz, Alanay ve Palao¤lu
H
A C E T T E P E
T
I P
D
E R G ‹ S ‹
Tablo 1.
Spesifik bel ağrılarının ayırıcı tanısı
Laboratuvar/
Görülme sıklığı
Öykü
Fizik muayene
Görüntüleme
Tümör (metastatik tümörler
, miyelom)
%0.7
Yaş > 50
Spinal hassasiyet
ESH
Kanser öyküsü
MRG
Açıklanamayan kilo kaybı
İstirahatte ve gece ağrı
4-6 haftadan uzun süren ağrı
Sigara öyküsü
İnfeksiyon (vertebral osteomiyelit,
%0.01
Ateş
Spinal hassasiyet
ESH
diskit, epidural apse)
Üriner veya cilt infeksiyonu öyküsü
CRP
Diyabet, intravenöz ilaç veya
MRG
ürogenital girişim öyküsü
Kauda ekina sendromu
%0.04
Üriner retansiyon
Çok seviyeli motor kayıp
MRG
Dışkı inkontinansı
Eyer anestezisi
Her iki bacağa yayılan ağrı
Bacaklarda kuvvetsizlik
Vertebra kompresyon kırığı
%4
İleri yaş, kadın hasta
Spinal hassasiyet
Direkt radyografi
Osteoporoz öyküsü
Spondiloartropati öyküsü
Vertebra kırığı öyküsü
Kortikosteroid kullanım öyküsü
Travma öyküsü
Spinal stenoz
%3
Yaş > 65
Ağrının fleksiyonda azalması
MRG
Psödoklodikasyo
EMG
Sıklıkla bilateral bacağa yayılan ağrı
Semptomların > 4 haftadır devam ediyor olması
Disk hernisi
%4
Bel ağrısına eşlik eden ve sıklıkla bel ağrısından
Pozitif düz bacak germe testi
MRG
daha şiddetli bacağa yayılan ağrı
Pozitif çapraz düz bacak germe testi
EMG
Bacakta kuvvetsizlik hissi
Sinir kökü dağılımına uygun motor
, duyu ve
A
yakta duyu bozukluğu
refleks kaybı
185
Bel a¤r›lar›
C i l t 3 9 • S a y › 4 • 2 0 0 8
Tablo 1.
Spesifik bel ağrılarının ayırıcı tanısı (devamı)
Laboratuvar/
Görülme sıklığı
Öykü
Fizik muayene
Görüntüleme
İnflamatuvar bel ağrısı
%0.3
Yaş < 45
Lomber Schober < 15 cm
ESH
Yavaş ve sinsi başlangıç
Pozitif sakroiliyak eklem manevrası
CRP
Ağrının sabaha karşı uykudan uyandırması
Göğüs ekspansiyonunda azalma
Direkt grafi
Sabah tutukluğu ve ağrısı
Sakroiliyak MRG
Hareketle ağrıda azalma
Entezit veya mono-, oligo-artrit öyküsü
Akut anterior üveit öyküsü
İnflamatuvar bağırsak hastalığı öyküsü
Ailede spondiloartropati öyküsü
V
isseral ağrı
%2
Aort anevrizması
Yaş > 60
Abdominal pulsatil kitle
USG
Pozisyonla ve istirahatle değişmeyen ağrı
Abdominal üfürüm
Gece ağrısı
Pelvik (prostatit, pelvik inflamatuvar hastalık,
Alt abdominal semptomlar sık görülür
Abdominal, pelvik ve rektal muayene bulgul
arı
USG
endometriyozis)
Nefrolitiyazis, piyelonefrit
Abdominal semptomlar sıktır
Kostavertebral açı hassasiyeti
USG
IVP
İdrar tetkiki
Gastrointestinal (pankreatit, kolesistit)
Epigastrik ağrı
USG
Bulantı, kusma
ESH
KCFT
CRP: C-reaktif protein, ENMG: Elektronöromiyografi, ESH: Eritrosit sedimentasyon hızı, KCFT
: Karaciğer fonksiyon testleri, USG:
Ultrasonografi, MRG: Manyetik rezonans görüntüleme.
Bazı kliniklerde neredeyse direkt radyografi yerine
istenmeye başlanan MRG pek çok araştırmaya göre as-
lında hastanın klinik bakımında ve yönlendirilmesin-
de nihai olarak çok etkili olmaz. Bir çalışmada radikü-
lopatisi olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında
hastanın zaten göreceği konservatif tedavi sonrasında-
ki prognozu belirleyen bir faktör bulunamamıştır.
Asemptomatik erişkinlerin %75’ten fazlasında
MRG’de morfolojik anormal bulguların ortaya çıktığı
bilinmektedir [14,15]. Ayrıca büyük ekstrude disk her-
nilerinin 4-6 haftalık konservatif tedavi sonrasında ya
da 6 ay içerisinde küçüldüğü ya da kaybolduğu bilinir-
se çoğu MRG incelemesinin yersiz olduğu açıklık kaza-
nacaktır [16,17].
Yeşim Gökçe Kutsal
Görüntüleme ne zaman ivedi yapılmalıdır?
Kader Karlı Oğuz
Direkt radyografilerde değerlendirilebilen dejenera-
tif hastalık ve stenoz varlığında, hatta klinik olarak ra-
dikülopatisi olan disk herniasyonlarında kesitsel görün-
tülemeye (BT, MRG) ihtiyaç yoktur. Kırk yaşını geçmiş
çoğu asemptomatik bireyde dejeneratif spinal bulgula-
rın varlığı bu konudaki tüm çalışmaların en büyük kı-
sıtlayıcı faktörüdür. Ancak klasik siyatalji ve bel ağrısı
tablosunda kesitsel incelemede bulguların hasta ve he-
kim tarafından bilinmesi uygulanacak tabloyu çok çok
nadir durumlar dışında etkilememektedir [18]. Bunun
yerine aşağıdaki durumlarda görüntüleme talebi medi-
kal harcamaları, zaman ve para kaybını azaltacağı gibi
zaten çoğu asemptomatik bireyde mevcut anormal
morfolojik bulgular nedeniyle klinisyeni de gereksiz bir
karmaşanın içine sürüklemez.
1. Klinik ve laboratuvar bulguların infeksiyon ya da
maligniteyi desteklediği durumlarda (bilinen primer tü-
mörü veya yakın zamanda geçirilmiş kemik infeksiyo-
nu olan ya da insan immünyetmezlik virüsü (HIV) po-
zitif, transplantlı, immünsüpresif hastalarda),
2. Konservatif tedaviye cevap vermeyen okült sırt
ağrısı durumlarında,
3. Progresif nörolojik defisit varlığında,
4. Majör bir travma ya da osteoporotik bireyde mi-
nör travma varlığında,
5. Yapılacak girişimin gerekliliğinin değerlendiril-
mesi, anatomik detay ve klinik ile ilişkili seviyenin be-
lirlenmesi amacıyla cerrahi öncesi kesitsel görüntüleme
gereklidir [19].
Yeşim Gökçe Kutsal
Bel ağrılarında temel tedavi ilkeleri nelerdir?
Fatma İnanıcı
Spesifik bel ağrısında tedavi altta yatan patolojik sü-
recin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Nonspesifik bel
ağrılarının tedavisinde amaçlar ağrıyı ortadan kaldırıl-
mak, fonksiyonel aktiviteyi ve iş kapasitesini korumak,
ağrıyla başa çıkma stratejilerini geliştirmek, özürlülüğü
önlemek ve kronik ağrı gelişimine engel olmaktır.
Nonspesifik akut ve subakut bel ağrısında tedavinin
ilk basamağı hastanın bilgilendirilmesi ve eğitimidir.
Ağrıdan korkma ve kaçınma davranışını ortadan kaldır-
maya yönelik bilgilendirme eğitimi verilmelidir. Hasta-
lara verilecek eğitim broşürleri yardımcıdır [20]. Eğitim
programının etkili olması için hastanın bireysel endişe-
leri giderilmeli, fiziksel aktivite kapasitesini geliştirme-
ye yönelik hastaya özel programlar verilmeli ve ergono-
mik faktörler konusunda bilgilendirilmelidir. Hastaya
uzun süren istirahatten kaçınması ve aktif kalması
öğütlenmelidir [4]. Bu yaklaşımlar ağrının azaltılması,
fonksiyonun korunması ve kronikleşmenin önlenme-
sinde en etkili yöntemlerdir [1,21-23].
Akut dönemde ağrının azaltılmasında lokal sıcak
uygulamalarından yararlanılabilir [24]. Farmakolojik
tedavide parasetamol ilk kullanılacak ilaçtır. Düzenli
aralıklarla kullanılmalı ve hepatotoksik yan etki riski
göz önüne alınarak günlük 3 g aşılmamalıdır. Nonste-
roid antiinflamatuvar ilaçlar hem akut hem de kronik
bel ağrısında kısa süreli semptomatik yarar sağlamak-
tadır [25]. Yüksek yan etki potansiyelleri nedeniyle,
özellikle yaşlı hastalarda renal ve kardiyovasküler risk-
leri dikkate alınmalı, gerekli durumlarda gastrointesti-
nal sistemi koruyucu ilaçlarla birlikte reçete edilmeli-
dir [12].
Kas gevşetici ilaçların akut nonspesifik bel ağrısı te-
davisindeki yeri tartışmalıdır. Benzodiazepinler, tizani-
din, klorzoksazon gibi kas gevşetici ajanların kısa süreli
ağrı kontrolünde plasebodan etkili oldukları saptan-
makla birlikte analjezik ilaçlara üstün olup olmadıkları
konusunda yeterli çalışma bulunmamaktadır [9]. Sant-
ral etkili kas gevşeticiler bağımlılık, sedasyon, düşme
riskinin artması gibi yan etkileri nedeniyle çok dikkatli
kullanılmalıdır [26,27].
Parasetamol ya da nonsteroid antiinflamatuvar ilaç-
larla kontrol altına alınamayan, şiddetli ve hastanın
fonksiyonel aktivitesini belirgin düzeyde kısıtlayan
akut nonspesifik bel ağrılarında opioid analjezikler ya
da tramadol kullanımına ihtiyaç duyulabilir. Bu ilaçla-
Dostları ilə paylaş: |