ÇAĞDAŞ folklor: problemləR, perspektiVLƏr baki – 2015 TƏRTİBÇİ: Nuridə muxtarzadə



Yüklə 1,27 Mb.
səhifə10/13
tarix21.04.2017
ölçüsü1,27 Mb.
#14969
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

Minara Aliyeva Esen

DİLCİLİKTE BOY ADLARININ ETİMOLOJİSİ

Türk Boy adlarının etimolojisi, Türkoloji’nin çözülmemiş ve çözümünü bekleyen meselelerinden biridir. Fuzuli Bayat, Ay Kültünün Dini-Mitolojik Sisteminde Türk Boy Adları Etimolojisi adlı eseriyle bu boşluğu doldurmaya çalışmıştır.

Bu çalışma (Bayat, Fuzuli (2005) AY KÜLTÜNÜN DİNİ-MİTOLOJİK SİSTEMİNDE TÜRK BOY ADLARI ETİMOLOJİSİ, Ankara: Üç Ok Yayınları, 176 s., ISBN 975-6105-04-6) 2005 yılında Ankara’da Üç Ok Yayınları arasından çıkmıştır. Eser, Yazarın Özgeçmişi ve Yayınları; İçindekiler; Önsöz; Tarihi ve Kültürel Bağlamda Türk Boyları; Türk Boy Adlarının Etimolojik Denemesi; Ay-Boğa Kültü ve Türk Boy Adları; Tur, Türk, Türkmen; Bun/Mun/Man Terkipleri; Ay Merkezli İnanç Sisteminden Güneş Merkezli İnanç Sistemine Geçitte Sekiz Sayı; Ay Terkipli Boy Adları; Ok/Og ve Uz Bağlamında Oluşan Boy Adları; Gur Terkipli Boy Adları; Aya Tapan Sümerler ve Kimmer/Kimer~Sümer Paralelliği Bağlamında Bir Daha Türk Meselesi; Sonuç Yerine; İngilizce Özet; Kaynakça; Dizin bölümlerinden oluşmuştur.

Kitabın Özgeçmiş (s. 4-5) ve İçindekiler (s. 7-9) kısmından sonra gelen Önsözünde (s. 11-12) yazar, Türk boy adlarının etimolojisini bir sistem dahilinde incelemek yolu ile kabile adlarını oluşturan kuralları ortaya koymaya çalıştığını belirtmiştir.

Birinci Bölüm, “Tarihi ve Kültürel Bağlamda Türk Boyları” (s. 13-31) başlığını taşımaktadır. F. Bayat bu bölümün Giriş (s. 13-27) kısmında Türk boyunun veya boylarının yer aldığı tarihi kaynaklara dayanarak Türk boyunun veya boylarının birden fazla değişik isimleri üzerinde durmaktadır. Bu bölümün “Göçebe Yaşamı ve Dünya Tarihi” ( s. 27-31) adlı ikinci iç maddesinde ise, Türklerin tarihi, kaderi, medeniyeti, dini ve inanç birliği hakkında bilgi vermektedir.

İkinci Bölüm, “Türk Boy Adlarının Etimolojik Denemesi”dir (s. 33-54). Bu bölümün birinci iç maddesini oluşturan “Boy Adları Etimolojisine Giriş” (s. 33-47) kısmında yazar, Türk dilinin etimolojisi ile ilgili kitap ve makalelerin yazılmasına, sözlüklerin tertip edilmesine rağmen şimdiye kadar probleme çözüm getirebilecek etimolojik bir prensibin işlenip hazırlanmadığını dile getirir. Bugüne kadar yapılan işlerin pratik çözüm yoluyla oluşturulduğunu, Türk dilinin etimolojisinin teorik taraflarının yeterince ele alınmadığını vurgulamaktadır.

F.Bayat, etimolojik yöntemlerde ve araştırmalarda esas olan ses bilgisi, biçim bilgisi ve anlam bilgisi olmak üzere üç kriterin önemli olduğunu belirterek, etimolojik çalışmalarının sadece yazılı kaynaklara değil, aynı zamanda folklorik, arkeolojik, etnografik ve dini verilere dayandırılması gerektiğini öne sürer. Bu bölümde yazar, ses bilimi, biçim bilimi, anlam bilimi kriterlerini ayrı ayrı ele almakta ve bu kriterlerinin her birinin kendine has ne gibi inceleme prensiplerinin, yöntemlerinin, özelliklerinin var olduğunu, ve bu üç prensibin birbirinden ayrılmaz birer öge olduğunu dile getirmektedir.

Bu bölümün ikinci iç maddesini oluşturan “Adbilim Bağlamında Boy Adları Etimolojisinin Prensipleri” (s. 47-54) kısmında yazar, boy adları etimolojisinin prensipleri üzerinde durmaktadır. Yazara göre, boy adlarının kökenini çözmek için kavmin tarihi, etnografik, psikolojik özelliklerini ve sosyo-kültürel dokusunu öğrenmek gerekmektedir. Burada yazar Türk dilciliğinde, boy, kavim, halk adlarının ortaya çıkmasında dil dışı unsurlara çok az yer verildiğini vurgulamakta ve Türklerin boy, kabile adlarının dini inanç sistemine dayalı dil dışı ve dil içi bir metotla araştırmanın yararlı olacağı görüşünü öne sürmektedir.

Üçüncü bölüm, “Ay-Boğa Kültü ve Türk Boy Adları” (s. 55-65) başlığını taşımaktadır. Bu bölüm “Ay İnancı Bağlamında Türk Boy Adları” (s. 55-60), “*An ve Onun Türevleri” (s. 60- 63) ve “An~En~İn” (s. 63-65) olmak üzere üç ayrı iç maddeden oluşmaktadır. Bu bölümde öncelikle Ay kültü hakkında geniş bilgi verilmektedir. Bu bilgilerin ardından yazar kesin olarak Türk kabile ve boy adlarının inanç merkezli hayvan adlarına dayanan bir sistem dahilinde oluşturulduğunu dile getirmektedir. F.Bayat, kabile ve boy adlarının rastgele hayvan isimlerinin olmadığını vurgulayarak, hayvan isimli boy adlarının birkaç merhaleden geçtiğini ve sosyo-kültürel çevrede mitolojik, ekonomik, yaşam şartlarıyla bağdaşan bir olgu olduğunu bildirmektedir.

Bu bölümde incelenen *an kök morfeminin hayvan isimlerinin oluşturulmasında aktif rol oynadığı ve güçlü ve kutsal hayvan, kuş adlarında gözüken bu morfemin sema ve semanın hakimi, dolayısıyla Tanrı anlamlarında kullanıldığını da dile getirmektedir. Yazar burada İlah adlarının aşağı yukarı aynı anlamlı terimleri içermesinin boy adlarının milli bünyesinin oluşmasına neden olduğuna dikkat çekmektedir. F. Bayat’a göre, Türk kavim isimlerinin oluşmasında etkili olan bazı kök kelimelerin kök kelime > tanrı > kahin > boy adı > … gibi sistemli araştırılması sonucunda verimli sonuçlar elde edilebilir. Bu kök kelimelerden biri *an ve onun varyantı olan en~in köküdür.

“Tur, Türk, Türkmen” (s. 67-83) başlıklı dördüncü bölümün birinci iç maddesini oluşturan “Kaynaklara Göre Türk Kelimesinin Ses ve Biçim Özelliği” (s. 67-74) kısmında yazar, 10. yüzyıla kadar Türk adının çeşitli kaynaklardaki yazılış şekilleri ile ilgili bilgiler vermektedir. Türk adının tarih boyunca geçip geldiği çeşitli kaynaklardan edinildiği bilgiler doğrultusunda F. Bayat, bu kavmin ve ayrı ayrı Türk boylarının adları üzerinde durmaktadır.

Yazara göre, Türklerin tarihleri ve kaderleri kadar adları da ilginç olduğundan dolayı Türk boylarının adları etnik şuur, mitolojik dünya görüşü bağlamında izah edilebilir. Bu nedenle de yazar, çeşitli Türk boy adlarının etimolojisinde dil dışı verilere başvurmuş ve kelime öbeklerinin etimolojisinde denenen prensipten farklı bir yöntem uygulamıştır.

Bu bölümün ikinci iç maddesini oluşturan “*Tur~Tura~Türk Adının Tarihi Semantiği ve Etimolojisi” (s. 74-80) kısmında yazar, tanrı > kahin > boy adı > yer adı vs. Semantik dallanma sisteminin bulunduğunu dile getirmekte ve bu sistem doğrultusunda tur kelimesinin semantiğini incelemektedir. Yazara göre Türk adı, Ay merkezli mitolojik görüşlerin hakim olduğu çağda ortaya çıkan ay ve onun simgesi olan boğa dolayısıyla tanrı, ilah anlamlı tur/tor/tür kelimesinden oluşmuş ve tarihin karanlık yollarından geçerek günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Bölümün üçüncü iç maddesini oluşturan “Tur~Türkmen Paralelliği” (s. 80-83) kısmında da araştırmacı, Türkmen kavim adının asıl manasının dini inançla ilgili olduğunu vurgulamakta ve S. Bıkovski’nin araştırmalarına dayanan S. Tolstov’un Türkmen adının “vahşi boğa” anlamında olan tur sözünden geldiği görüşüne de katılmaktadır.

Beşinci bölüm “Bun/Mun/Man Terkipleri” (s. 85-99) adını taşımaktadır. Bu bölümün birinci iç maddesi olan “*Bun>Mun veya Hun” (s. 85-92) adlı kısmında yazar, “boğa, ay, koç, kuzu” ve daha sonraki dönemlerde yalnızca “beş yaşlı koç veya koyun” anlamları bildiren man/mun sözcükleri üzerinde durmaktadır. Bu kelimenin *m-an şeklinde daha arkaik bir sözcük olduğunu söyleyen F. Bayat, bu sözcüğün m’nin b’den gelebileceğini kabul eder ve her iki sözün hem ay hem de boğa anlamında olabileceğini dile getirerek *bun>mun/man şeklinde gelişimini gösterir. Yeni vatanlarında boğadan koça çevrilen Hunların adının bu sözcükteki *b ünsüzünün düşmesi ve daha sonraları kelime başında h ünsüzünün türemesi sonucunda kelimenin *bun>un/unk> hun şeklini aldığını bildirir.

Bu bölümde ayrıca Bahadır ve Teoman isimleri üzerinde duran yazar, bu sözcüklerin de esas olarak *an köküyle bağlantılı olduğunu dile getirir ve Ay merkezli inanç yuvasından çıkan iki kökün semantik dallanmalara ayrılmasının simetrik ve sistemli bir düzeyde mevcut olduğunu varsaymaktadır.

Beşinci bölümün “*Man Terkipli Kuman (Kıpçak) Adı” (s. 92-96) adlı ikinci iç maddesinde de yazar öncelikle Kumanlar ve Kuman sözcüğü hakkında bilgi verdikten sonra Kuman veya Kıpçak adının kökenini Ay merkezli inanç bağlamında açıklamaya çalışmış. F.Bayat’a göre Kuman boy adı “yağmacı, akıncı koç kabilesi” anlamında olup *ku/kü+man/men terkiplerinden oluşmuştur.

Akman “beyaz renkli koç” ve Karaman “siyah renkli koç” boy adlarının Ay Tanrı inançlı kabileler olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünen yazar, bu konudaki görüşlerini beşinci bölümün üçüncü iç maddesi olan “Akman ve Karaman Boy Adları” (s. 97-98) kısmında belirtmekte, bu bölümün son iç maddesi olan “Nayman” (s. 98-99) bölümünde ise man terkipli kabile adları içinde Nayman’ın özel bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, bu boy adının anlamının tespit edilemediğini, ancak nay ile man terkiplerinden oluştuğunu dile getirmektedir.

Eserin altıncı bölümü “Ay Merkezli İnanç Sisteminden Güneş Merkezli İnanç Sistemine Geçitte Sekiz Sayı” (s. 101-108) adını taşımaktadır. Bu bölümün “Sak ve Sekizgen” (s. 101-206) adlı birinci iç maddesinde Saka boy adı üzerinde durulmaktadır. Burada bu boy adının sak köküne dayandırıldığı, sak sözcüğünün Ay merkezli mitolojik inançla Güneş merkezli mitolojik inanç arasında bir köprü rolü üstlendiği, bu kelimede hem ay hem de güneş inancının işaretlerinin bir arada olduğu dile getirilir. Bu boy adı ile ilgili geniş bilgi veren yazar, İskit-Sakaların Ay Tanrıya inanan kavim olduğunu ve adlarını da diğer Türk kabile adları gibi dini inançlarından aldığını öne sürer.

Bu bölümün ikinci iç maddesi olan “Kazak Boy Adı” (s. 106-108) kısmında ise kazak boy adı üzerinde durulmaktadır. Bu boy adı ile ilgili Türkologların verdikleri etimolojik izahları dile getiren yazar, bu sözcüğün esas olarak sak sözcüğü ile alakalı olduğunu dile getirir. F. Bayat’a göre, bu kelime az+sak terkipli bir sözcüktür. Yani bu boy adında yer alan az sözcüğü az>haz>gaz ve sak sözcüğü de sag/sak>zag/zak şeklinde gelişme gösterirken bu boy adının k+az+(s)ak şeklinde oluşabildiğini düşünür.

Eserin “Ay Terkipli Boy Adları” (s. 109-118) başlığıyla verilen yedinci bölümü“Kavim Adlarında Ay Terkibi” (s. 109-115) ile “Ayla Bağlı Bazı Terimler” (s.115-118) adlı iki iç maddeden oluşmaktadır. Burada yazar, Ay Tanrıya tapınan eski kavimlerden Kaşkay/Gaşgay boy adının kaş+k+ay/gaş+g+ay terkiplerinden, Sagay boy adının sag+ay/sak+ay terkiplerinden oluştuğunu öne sürmektedir. Aynı şekilde, yine Ay Tanrı inanç sistemine girebilecek Altay boy adının, her ne kadar çeşitli etimolojik izahları varsa da, yazarın ele aldığı iki izahında alt-ı+ay ve al-t+ay şeklinde olup ay sözcüğüyle oluşturulduğu dile getirilmektedir

Ay terkipli boy adlarından bir diğeri de Nogay/Noğay boy adıdır. F. Bayat, bu boy adının M. Seyidov’un görüşüne dayanarak “muhkem, sağlam, sık, sert” anlamına gelen nog/nag/nik terkibi ile ay terkibinin birleşmesi sonucunda meydana geldiğini vurgular. Bu bölümde ayrıca yapısında ay kökünü bulunduran boy adlarından Maday, İlah adlarından Papay, Tengre Babay, Papay Tura, şahıs adlarından Targitay, Lipoksay, Arpaksay, Kolaksay gibi sözcüklerden de bahsetmektedir.

Bölümün ikinci iç maddesinde ise ay ile bağlı bazı terimler üzerinde durularak Gök Tanrı inancının şekillenmesinden önceki merhaleyi yansıtan Ay merkezli inanç sistemi, ilah adı, şahıs adı, boy adı ve yer adı şekillerinde dallanarak geniş bir kullanım sahasının oluştuğundan bahsedilmektedir.

Sekizinci bölüm “Ok/Og ve Uz Bağlamında Oluşan Boy Adları” (s. 119-134) adını taşımaktadır. Bu bölümün “Uz~Ğuz~Oğuz Adının Etimolojisi” (s. 119-130) adlı birinci iç maddesinde Oğuz boy adı üzerinde durulmaktadır. Burada yazar mevcut literatüre istinaden Oğuz adının etimolojik açıklamalarına yer vermektedir. Bu açıklamaların arasında F. Bayat kendi görüşünü, “Oğuz Eski Türkçede “ruh, can” anlamını veren *öz/ös ve “her şeyi bilen” öge (*öge “bilen kişi” < *ög “akıl” < *ö- “düşünmek”) sözlerinden oluşmuş, semantik dallanmalar geçirerek kahin, hükümdar, şahıs adı, boy adı gibi anlamların ortaya çıkmasına vesile olmuştur.” şeklinde izah etmektedir. Bu izahın ardından yazar, Oğuz adının M.Ö. 4-3. bin yıllarında geniş bir alana yayılmış olan Ay Tanrı inancıyla bağlantılı olduğu düşüncesini dile getirmekte ve Türk boy adlarından bazılarının bu sisteme girebileceği hipotezinden yola çıkarak tarihi kaynaklarda çeşitlenen Oğuz adının etimolojik denemesini vermeye çalışmaktadır.

Bölümün “Bökür/Öküz Bağlamında Ogur/Onogur, Macar Adları” (s. 130-131) adlı ikinci iç maddesinde Macar adının oluşmasında Ogur kavim adının önemli rol oynadığı, Macar kavim adının da Ay merkezli inanca bağlı olduğu dile getirilir.

Bölümün “Uz Terkibinin Diğer Boy Adlarının Oluşmasındaki Rolü” (s. 131-133) adlı üçüncü iç maddesinde Özbek boy adı üzerinde durulmakta ve Özbek boy adının Ay ve daha çok Güneş merkezli inanç kültünü yöneten din adamının boyu anlamına geldiği şeklinde izah edilmektedir.

Bölümün “Kırgız” (s. 133-134) adlı dördüncü iç maddesinde ise Oğuz kavim adı çerçevesinde oluşan Kırgız kavim adının k-ır “yer” ve gız/guz/uz “boğa, öküz” sözcüklerinin birleşerek Ay merkezli inanç bağlamında “boğa kabilesi” veya “yer boğası” anlamına geldiği belirtilmektedir.

Eserin dokuzuncu bölümünü “Gur Terkipli Boy Adları” (s. 135-138) oluşturmaktadır. Bu bölümde gur terkibiyle oluşmuş boy adları üzerinde durulmuştur. Ay merkezli inanç boyutunun bir başka tarafı olan gur’un da uz, man gibi Ay’ın yer sembolü olan boğa kültüyle ilişkili olduğu, gur terkibiyle oluşan Uygur, Ogur, Onogur, Saragur, Kutrigur, Utigur vb. gibi kavim adlarının bir terkip olarak korunduğu dile getirilmektedir. Ayrıca gur’un gar variyantıyla oluşan Bulgar kavim adı da bu listeye ilave edilmektedir.

Eserin son bölümü “Aya Tapan Sümerler ve Kimmer/Kimer~Sümer Paralelliği Bağlamında Bir Daha Türk Meselesi” (s. 139-144) adını taşımaktadır. Bu bölümde Ay Tanrı inancının en eski taşıyıcılarının Sümerler olduğu vurgulanmaktadır. Sümerlerde Ay, dünyanın hakimi ve bütün tanrıların başıdır. Yazara göre Sümerlere bu adı, onların Ay’ya taptığını bilen Akadlar vermişlerdir ve büyük bir olasılıkla Sümerlerin adları da Ay kavramını bildirmektedir.

Bu bölümde yazar, kelimenin etimolojisi ile ilgili olarak Subar/Süber × Sumer/Sümer × Kimer gibi karşılıklı geçitlerin ortaya çıkmış olabileceğini dile getirerek kelimeyi ki~ke “yer” (+ mer) > su~sü “su” (+mer) şeklinde izah etmiş ve bu formülden hareketle kim~kem “ay” (+er “ışıklı, sabah”) > sum~süm (+er) şeklinde göstermiştir.

“Sonuç Yerine” (s. 145-146 ve ardından İngilizce özet bölümü s. 147-150) bölümünde “kabile ve boy, şahıs ve ecdat adlarının gizemli dünyası, dini-mitolojik inançlarla ilişkili olup Türklerin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik hayatlarıyla bir bütünlük oluşturmaktadır” hükmüne varan Fuzuli Bayat’ın bu değerli eseri, Türkoloji sahasında tanınmış bilim adamlarının 200’den fazla eserin adını bulunduran zengin Kaynakça (s. 151-162) ve eserde geçen kavram ve kişilerin bulunduğu Dizin (s. 163-173) ile sona ermektedir. Yazar bu çalışmasıyla Türkoloji’nin çözülmemiş ve çözümünü bekleyen meselelerinden birincisi olan Türk boy adlarının etimolojisine büyük katkıda bulunmuştur.

Sonuç olarak, gerek Türkiye’de, gerek Azerbaycan’da, gerekse Türk dünyasında çalışkanlığı ve üretkenliği, teorik bilgisi ve birikimi ile tanınan ve birçok ödüller alan Fuzuli Bayat’ı böyle önemli bir esere imza atmış olmasından dolayı kutlar, bundan sonraki çalışmalarında başarılar dileriz.




Yüklə 1,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin